1948 Arapları tarafından Nekbe’de terk edilen evlerin akıbeti

Filistinliler sık sık İsrail’in yerleşim projelerine karşı gösteriler düzenliyor. (Reuters)
Filistinliler sık sık İsrail’in yerleşim projelerine karşı gösteriler düzenliyor. (Reuters)
TT

1948 Arapları tarafından Nekbe’de terk edilen evlerin akıbeti

Filistinliler sık sık İsrail’in yerleşim projelerine karşı gösteriler düzenliyor. (Reuters)
Filistinliler sık sık İsrail’in yerleşim projelerine karşı gösteriler düzenliyor. (Reuters)

Yafa’da patlak veren kanlı çatışmaların üzerinden birkaç ay geçti. Çatışmanın sebebi Arapların nüfusunun azınlığa indirildiği kadim Filistin şehirlerinde yaşanan tehcirdi. İsrail Başbakanı Naftali Bennett'ın ofisinden kaynaklar, koalisyon ortağı Birleşik Arap Listesi lideri Milletvekili Mansur Abbas ile konuya dair anlaşmaya varıldığını duyurdular. Anlaşmada, 1948 Arapları’ndan 4 bin 800 ailenin yaşadıkları evlere dair haklarının sabitlenmesi ve aleyhlerinde uygulanan kısıtlamaların kaldırılması öngörülüyor.
Anlaşma, 1948'de Filistinli sakinlerinin zorunlu tehcire tabi tutulduğu veya sahipleri o sırada onlarca Arap kasabasında işlenen Siyonist katliamlardan korkup kaçtığı evleri kapsıyor. Devlet Arazi Otoritesi söz konusu evlere el koymuş, bazılarını yıkmış, birçoğuna ise Yahudileri yerleştirmişti. İsrail; Hayfa, Aka, Yafa, Lod, Ramla ve Nasıra gibi şehirlerdeki evlerde bazı Arap ailelerin oturmasına izin vermişti.
Hükümet, son yıllarda evleri yıkıp yerlerine 1,5 milyon dolara ulaşan yüksek fiyatlarda 120 metrekarelik dairelerin bulunduğu yüksek binalar yapacak müteahhitlik şirketlerine satmaya çalışıyor. Ailelere tazminat olarak teklif edilen cüzi miktarlar ise bu binalarda bir oda dahi satın almaya yetmiyor. Bölge sakinleri, planın arkasında bir etnik temizlik olduğunun farkında.
İslami Hareket’ten bir kaynağın bildirdiğine göre Abbas, gelecek iki neslin bu evlere sahip olması için söz konusu ailelere öncelik verilmesi, yüzde 95’lere varan oranda indirim yapılması yönünde Bennet ile Arazi Otoritesi, Tel Aviv, Yafa ve diğerleri arasında bir anlaşmaya vardı. Abbas, “Sessizce ve derin bir şekilde çalışıyoruz. Hükümette bize kulak veren buluyoruz. Bu iyi bir şey. Fakat daha gidecek çok yolumuz var” dedi.
Yafa’da altı ay önce Arap ve Yahudi vatandaşlar arasında kanlı çatışmalar yaşanmıştı. İki Arap gencin Haham Eliyahu Mali'ye saldırdığı görüntülerin yayınlanması, cevap olarak Arap evlerine saldıran İsrail polisinin onlarca kişiyi tutuklaması ve Mali’nin destekçilerinin polis koruması altında sokaklarda Araplara şiddet uygulaması üzerine çatışmalar hız kazanmıştı. Hahamın destekçileri Arapların sırf dinleri dolayısıyla Yahudileri hedef alan saldırılar düzenlediğini iddia ederken Araplar ise karşı karşıya oldukları yeni ve sessiz bir Nekbe’ye, bu kapsamda şehrin Arap sahiplerinden arındırılmasının amaçlandığı bir yerleşim projesine dikkat çekmişti.
Abbas, Bennett ile vardığı anlaşmayla Yahudi yerleşimciliği projesine son vermeyi hedefliyor.



Hizbullah'ın askeri cephaneliği, Güney Lübnan'dan çekilmesiyle birlikte azalıyor

Mayıs 2023'te Güney Lübnan'da düzenlenen bir askeri tatbikat sırasında Hizbullah mensupları (Arşiv – AP)
Mayıs 2023'te Güney Lübnan'da düzenlenen bir askeri tatbikat sırasında Hizbullah mensupları (Arşiv – AP)
TT

Hizbullah'ın askeri cephaneliği, Güney Lübnan'dan çekilmesiyle birlikte azalıyor

Mayıs 2023'te Güney Lübnan'da düzenlenen bir askeri tatbikat sırasında Hizbullah mensupları (Arşiv – AP)
Mayıs 2023'te Güney Lübnan'da düzenlenen bir askeri tatbikat sırasında Hizbullah mensupları (Arşiv – AP)

Lübnan hükümetinin önümüzdeki salı günü ‘silahların devletin elinde toplanmasını’ onaylamak için yaptığı çağrı, uzmanların, Ekim 2023 ile Kasım 2024 arasında İsrail ile yaşanan savaşın yanı sıra İsrail'in sürekli saldırıları ve Güney Litani bölgesindeki Hizbullah tesislerinin yıkılması nedeniyle aşındığını söylediği Hizbullah’a ait askeri cephanelik hakkında sorular gündeme getirdi.

Lübnan hükümeti, Hizbullah'ın Litani Nehri'nin güneyindeki askeri mevzilerinin çoğundan çekildiğini, tesislerinin ve fırlatma merkezlerinin yüzde 90'ından fazlasının yoğun İsrail saldırılarına maruz kaldığını ve Lübnan ordusunun diğer tesisleri de yıktığını söylüyor. Bu arada Hizbullah, askeri yeteneklerini tanıtmaya ve gerektiğinde savaşı genişletme tehdidinde bulunmaya devam ediyor.

Mayıs 2023'te Güney Lübnan'da düzenlenen bir askeri tatbikat sırasında roketatarların önünde duran Hizbullah mensupları (AP)Mayıs 2023'te Güney Lübnan'da düzenlenen bir askeri tatbikat sırasında roketatarların önünde duran Hizbullah mensupları (AP)

Şarku’l Avsat’a konuşan askeri uzmanlar, bu söylemin arkasında ‘Hizbullah’ın muharebe yapısındaki derin boşlukların ortaya çıktığına’ inanıyor. Uzmanlar, ‘Hizbullah'ın lojistik avantajlarını kaybettiği ve stratejik derinliğinin zedelendiği, İsrail'in gözetleme kabiliyetlerinin ise eşi benzeri görülmemiş seviyelere ulaştığı’ konusunda hemfikir.

Saha gerilemesine rağmen Hizbullah, İsrail'in derinlerine ulaşabilecek orta ve uzun menzilli füzelere sahip olduğunu vurgulamaya devam ediyor. Ancak saha gelişmeleri ciddi şüpheler uyandırıyor: Bu cephanelik halen etkili mi? Hava kontrolünün sıkı olduğu bir ortamda kullanılabilir mi?

Açıkta bulunan ve etkisiz hale getirilebilen füzeler

Uzmanların değerlendirmesine göre, bu füzeler fiilen hizmet dışı kalmış durumda. Emekli Tuğgeneral Halil el-Halu, ‘Hizbullah’ın kışkırtıcı söyleminin operasyonel kapasitesindeki büyük gerilemeyi gösterdiğini’ düşünüyor. Şarku’l Avsat’a konuşan el-Halu, “Bu tür füzeler, zaman ayarlı ekipmanlar ve sabit veya yarı sabit platformlar gerektirir; bu da onları İsrail hava gözetleme sistemleri için kolay hedefler haline getirir” dedi.

İsrail teknolojisinin üstünlüğü

El-Halu sözlerini şöyle sürdürdü: “Güney Lübnan artık fırlatma için güvenli bir ortam değil ve Bekaa Vadisi’nin kuzeyi de hassas vuruşlar aldı. Dolayısıyla, bu silahın ciddi bir saldırı görevi yerine getiremeyeceği kesinleşmiştir. Bu füzelerin bir kısmı kalmış olsa bile, yoğun hava gözetimi altında çalıştırılması, anında tespit edilmeden veya önleyici bir saldırıya maruz kalmadan ateşlenmesi imkânsız.”

İsrail hava savunma sistemi, Ağustos 2024'te İsrail'in kuzeyinde Hizbullah'a ait bir insansız hava aracını (İHA) etkisiz hale getirdi. (AFP)İsrail hava savunma sistemi, Ağustos 2024'te İsrail'in kuzeyinde Hizbullah'a ait bir insansız hava aracını (İHA) etkisiz hale getirdi. (AFP)

‘Tel Aviv'in insansız hava araçları (İHA), uydular ve biyometrik sensörlere dayanan, görsel ve termal sinyalleri analiz edebilen yapay zekâ sistemleriyle desteklenen üstün bir gözetim ağı geliştirdiğini’ belirten el-Halu, “Bu ağ, herhangi bir füze hareketi, fırlatıcıların nakliyesi veya platformların donatılması gibi adımları riskli hale getiriyor” dedi.

El-Halu, “İsrail, Demir Kubbe ile birlikte lazerle önleme teknolojilerini kullanmaya başladı. Bu da Hizbullah'ın kalan füze kapasitesinin etkinliğini azaltıyor ve silahlarını caydırıcı olmaktan çok bir yük haline getiriyor” ifadelerini kullandı.

Suriye artık güvenli bir geçit değil

Emekli Tuğgeneral Nizar Abdulkadir, Hizbullah'ın askeri gerçekliğini inkâr ettiğini ve uzun menzilli füze fırlatma tehditlerinin sahadaki gerçekliği yansıtmadığını vurguladı.

Abdulkadir, Şarku’l Avsat’a verdiği demeçte şunları söyledi: “Hizbullah’ın füzelerini fırlatmak için Litani'nin güneyinde konuşlanmasına gerek olmadığını düşünüyordum. Bekaa'ya yönelik İsrail saldırıları bu yeteneğin ciddi şekilde kısıtlı olduğunu kanıtladı. Artık füzelerini açığa çıkmadan veya hedef alınmadan fırlatma esnekliği kalmadı.”

İsrail ordusu, kasım ayında Lübnan'ın güneyinde Hizbullah'a ait tanksavar füzeler de dahil olmak üzere pek çok mühimmat ele geçirdi. (AP)İsrail ordusu, kasım ayında Lübnan'ın güneyinde Hizbullah'a ait tanksavar füzeler de dahil olmak üzere pek çok mühimmat ele geçirdi. (AP)

Abdulkadir, “Suriye üzerinden kaçakçılık yolları felç oldu, kara geçişleri ve deniz limanları sıkı denetim altına alındı. Bu da füzelerin veya bunların üretim ekipmanlarının İsrail saldırılarına maruz kalmadan ülkeye sokulmasını neredeyse imkânsız hale getiriyor” şeklinde konuştu.

Abdulkadir, Hizbullah'ın bugün ağır silahlarına sarılmasının ‘askeri yararından değil, siyasi sembolizminden kaynaklandığını’ düşünüyor ve “Cephaneliğin geri kalanı askeri amaçlarla kullanılmıyor, iç ve dış baskı aracı olarak kullanılıyor” diyor.

Cephanelikten geriye ne kaldı?

Birkaç gün önce İsrail Kuzey Komutanlığı'ndan gelen bir açıklama da dahil olmak üzere, birbiriyle kesişen askeri tahminler, füze cephaneliğinden geriye kalanların son savaşın patlak vermesinden önceki boyutunun yüzde 30'unu geçmediğini gösteriyor.

El-Halu, “Hizbullah artık herhangi bir saldırıyı püskürtmeyi amaçlayan yerel bir strateji kapsamında, önleyici saldırılar gerçekleştirmek yerine, hafif taşınabilir silahlar ve savunma zırhlarına karşı silahlar kullanıyor” dedi.

Caydırıcılıktan yük haline

Hizbullah’ın medyadaki söylemi değişmemiş olsa da güç dengeleri değişti. El-Halu ve Abdulkadir’e göre ‘on yıl önce Tel Aviv'i tehdit eden füze, bugün yapay zekanın merceği altında.’

Bu bağlamda el-Halu şu ifadeleri kullandı: “Hizbullah’ın Litani Nehri'nin güneyinden çekilme ve Lübnan'ın iç kesimlerinde askerî açıdan açık hale gelmesiyle birlikte saldırı başlatma kabiliyeti azaldı. Uzun menzilli füzeleri, artık bir enkaz gibidir. Ağır caydırıcı silahlara duyulan güven ise eskisi gibi bir güç kartı olmaktan çıkıp siyasi ve askeri bir yük haline geldi.”