Fransa’daki cumhurbaşkanlığı savaşına bugüne kadar resmi olarak katılmayan tek kişi Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron. Ancak bu ülkedeki hiç kimse onun ikinci dönem için aday olma niyetinden şüphe etmiyor. Sorulan tek soru, uygun zamanı belirlemekle ilgili. Beşinci Cumhuriyet’te birbirini izleyen ve Elysee Sarayı’nda kalmak için yarışan tüm başkanlarının, cumhurbaşkanlığı pozisyonundan yararlanmak için geç bir aşamada adaylıklarını açıklamayı tercih ettikleri biliniyor. Son günlerde Macron’u çevreleyen ekibin hazırlıkları hızlandı. Öyle ki geçen hafta ‘Vatandaşlar Bir Arada’ adı altında son adayı destekleyen partilerin de yer aldığı ‘Ortak Ev’in oluşturulduğu belirtildi. ‘Vatandaşlar Bir Arada’ merkez ve merkez sağa ait. Ayrıca ana direğini ise Macron’un partisi olan ‘İlerleyen Cumhuriyet (La Republique En Marche)’ oluşturuyor.
Ayrıca görevi cumhurbaşkanlığı savaşına hazırlamak olan dernekler ve gruplar da kuruldu. Uzmanlar, ekonomistler ve Fransa cumhurbaşkanına yakın isimler, Fransa’nın 2030 vizyonuna dahil edilmesi beklenen seçim programını geliştirmek için çalışıyorlar. Seçim mücadelesine paralel olarak, Macron’u başka bir görev daha bekliyor. Paris, gelecek yılın ilk altı ayında Avrupa Birliği’ne (AB) başkanlık edecek. Bu durum, mevcut cumhurbaşkanının ‘iki cephede savaşmak’ zorunda kalacağı ve böylece tüm zamanını seçimlere adayamayacağı anlamına geliyor. Perşembe günü Macron, AB’ye Fransa başkanlığının, ‘Schengen’ anlaşmasını yasadışı göç konusunda daha katı hale getirmek üzere yeniden gözden geçirmenin yanı sıra Avrupa çıkarlarını koruyabilecek ve yakın çevreye müdahale edebilecek bir Avrupa savunması yaratarak, ‘Avrupa egemenliğinin güçlendirilmesi’ ve eski kıtanın ‘stratejik bağımsızlığına’ kadar uzanan önceliklerini sunacak. Fransa Cumhurbaşkanı, ‘ABD Başkanı Joe Biden’den NATO’ya alternatif olacak, ama yerine geçmeyecek bir Avrupa savunmasının kurulmasına ilişkin yumuşak bir ABD tavrı elde ettikten sonra’, Mart ayında savunma dosyasının ele alınacağı bir Avrupa zirvesi çağrısında bulunmaya kararlı. Hâkim görüş şu ki, Almanya şansölyesinin Avrupa siyasi sahnesinden ayrılmasından ve belki de İtalya’yı Avrupa sahnesinin merkezine getiren İtalya Başbakanı Mario Draghi dışında, kendisine bir ‘rakip’ bulunmamasından sonra Macron, Avrupa dümenini yönetme konusunda en yetenekli kişi olarak istisnai konumunu göstermek için AB başkanlığını kullanacak.
Ancak Macron’u bir seçim kampanyası beklemiyor. Son üç gün, iki önemli gelişmeye tanık oldu. Birincisi, sağcı Cumhuriyetçi Parti, iç seçim yoluyla cumhurbaşkanlığı savaşı için aday olarak Île-de-France (Paris ve çevresi) eski başkanı Valerie Pecresse’i seçti. Aynı şekilde Pecresse, Marine Le Pen’den ve Sosyalist Parti üyesi aşırı sağcı aday Anne Hidalgo’dan sonra üçüncü kadın rakip oldu. Cumartesi günü Pecresse, ikinci turda 140 partinin oylarının yüzde 60’ını aldı. Sağın liderleri, artık iç rekabette sayfayı çevirebileceğini ve çok çetin bir siyasi savaşta Pecresse’in arkasında safları birleştirebileceğini vaat ediyorlar. Dünden bu yana Pecresse, dört eski rakibiyle ‘her birini kendi bölgesinde ziyaret ederek’ yakınlaşma sürecini başlattı. Pecresse’in ilk zorluğu, Macron’a katılan Cumhuriyetçilerin ılımlı kanadını, ilk partilerinin kucağına geri döndürmek için bir siyasi plan formüle etmekte yatıyor. Aynı zamanda Eric Ciotti’ye oy verenleri ve aşırı sağa katılanları (Ulusal Birlik aday Marine Le Pen ve radikal sağcı popülist Eric Zemmour) kendine çekmek için, özellikle egemen konularda sert bir retoriğe sahip olmalı. Gözlemciler, Pecresse’in önündeki zorluğun seçimlerin ilk turunu geçip ikinci tura kalabilmek olduğu konusunda hemfikir. Tüm kamuoyu anketleri, Macron’un ilk tur testini kolayca geçeceğini gösterirken, ikinci turda onunla yarışmak isteyenler arasında ise rekabet kızışıyor. Le Pen ve Zemmour arasındaki rekabetin otomatik olarak her birinin alacağı oy oranında bir azalmaya yol açacağı, çünkü aynı kitle için yarıştıkları biliniyor. Dolayısıyla bu görüntü, Pecresse’in her ikisinden de önce gelmesi ve böylece ikinci turda mevcut başkanla rekabet etmesi için kapıyı sonuna kadar açıyor.
Fransız sağının 2012 ve 2017 yıllarında olmak üzere iki kez cumhurbaşkanlığı seçimlerini kaybettiği biliniyor.
Görev sürecinde Macron, sağdan birçok ismi kendisine çekmeyi başardı. Öyle ki hükümetindeki ilk başbakan Edouard Philippe, ikinci Jean Castex, birçok bakanın yanı sıra Cumhuriyetçilerin safından birçok isim geldi. Bu bakanların başında ekonomi, içişleri ve kültür bakanları geliyor. Bölünmüş solun zayıflığı ve Fransa’nın siyasi ve sosyal olarak sağa yöneldiği gerçeği göz önüne alındığında, sağın oyları bir sonraki başkanın kimliğini belirleyecek. Adaylığından bu yana Pecresse, sağın saflarını tüm şekilleriyle güçlendirme konusundaki hırsını dile getirirken, ekonomik açıdan sağcı liberal ve egemen açıdan radikal bir programa dayanarak, Macron’u yenebileceğini vurguladı. Valerie Pecresse, Cumhuriyetçi parti içinde rekabet sayfasının çevrilmesiyle başlayacak olan ‘yeni dinamizm’ üzerine ve bunun rakip kanatlar arasında bir buluşma noktası olacağına dair bahse giriyor. Kamuoyu anketlerinin bunun doğru bir bahis olup olmadığını göstermesi için ise birkaç gün beklemek gerekiyor.
İkinci olay, Paris’in kuzeyinde Roissy Havaalanı (Paris-charles De Gaulle Havalimanı) yakınlarındaki Villepinte banliyösünde olan mitingdi. Bir sergi alanı, geçen hafta adaylığını resmen açıkladıktan sonra burasının seçim kampanyasının başlangıç noktası olmasını istediğini göstererek, yaklaşık 12 bin kişiyi harekete geçirmeyi başaran Eric Zemmour’un ilk seçim mitingine ev sahipliği yaptı.
Bir buçuk saat boyunca, çoğunluğu gençlerden oluşan bir kalabalığın ortasında Zemmour, konuşmasını ‘Fransa’yı kurtarma’ projesini açıklamaya adadı. Projenin başlığı, ‘İslam’ı ve göçü reddetmek, Fransa’ya Mağrib ve Afrika ülkelerinden gelen, ‘Cumhuriyet’ten farklı değerler taşıyan’ insan gruplarını yerleştirmeyi amaçlayan ‘Büyük Yer Değiştirme’ planıyla mücadele etmek’. Ona göre elde edilen zafer, dünyanın en güzel ülkelerini kurtarmanın başlangıcı olacak. Ortaya koymak istediği uygulamalarla ilgili olarak ise Zemmour, ‘yasal ve yasadışı göçü sona erdirme, öğrenciler de dahil Fransa’ya gelenlerin sayısını azaltma, düzensiz göçmenleri sınır dışı etme, Avrupalı olmayan yabancılar için sosyal ve tıbbi yardımı kaldırma, bir suç işleyen veya yasayı ciddi şekilde ihlal eden her yabancıyı sınır dışı etme, cezalarının sona ermesinden sonra yabancıları sınır dışı etme’ konularına değindi. Söz konusu öneriler, katılımcılardan da olumlu karşılık aldı.
Miting, Zemmour’un ırkçılığını kınayan bir sol grup arasında arbedeye ve yumruklu kavgalara sahne oldu.
Macron hem AB Başkanlığı hem Fransa Cumhurbaşkanlığı yarışında
Macron iki cephede savaşmak zorunda; Seçimler ve Fransa’nın AB başkanlığı
Macron hem AB Başkanlığı hem Fransa Cumhurbaşkanlığı yarışında
لم تشترك بعد
انشئ حساباً خاصاً بك لتحصل على أخبار مخصصة لك ولتتمتع بخاصية حفظ المقالات وتتلقى نشراتنا البريدية المتنوعة