Bağdat ‘demir yumruğunu’ gösterirken Erbil ‘demografik değişimden’ çekiniyor

DEAŞ, Kerkük'te bir hafta içinde ikinci kez saldırdı

Irak ordusu ve Peşmerge güçlerinden oluşan ortak askeri güç, dün saldırıya uğrayan Kerkük’ün Liheban köyünde güvenliği sağladı (Reuters)
Irak ordusu ve Peşmerge güçlerinden oluşan ortak askeri güç, dün saldırıya uğrayan Kerkük’ün Liheban köyünde güvenliği sağladı (Reuters)
TT

Bağdat ‘demir yumruğunu’ gösterirken Erbil ‘demografik değişimden’ çekiniyor

Irak ordusu ve Peşmerge güçlerinden oluşan ortak askeri güç, dün saldırıya uğrayan Kerkük’ün Liheban köyünde güvenliği sağladı (Reuters)
Irak ordusu ve Peşmerge güçlerinden oluşan ortak askeri güç, dün saldırıya uğrayan Kerkük’ün Liheban köyünde güvenliği sağladı (Reuters)

Irak Silahlı Kuvvetleri Başkomutanlığı Sözcüsü General Yahya Resul, dün yaptığı açıklamada, ‘halkın güvenliğine zarar vermeye çalışan kim olursa olsun demir yumrukla’ vuracaklarını söyledi.
Öte yandan Irak Kürt Bölgesel Yönetimi (IKBY) Başkanı Neçirvan Barzani, DEAŞ’ın tartışmalı bölgelere yönelik saldırılarının bir bölümünün ‘buralarda yaşayanların gitmesini sağlayarak demografik bir değişikliğin önünün açılması’ hedefiyle düzenlendiğini söyledi.
Resul’den tehditkar ve Barzani'den ise imalı açıklamalar gelirken Pazar akşamı Kerkük kentinin kuzeybatısındaki Kara Salim bölgesinde Peşmerge güçlerine karşı düzenlenen ve DEAŞ üyelerinin yaptığından şüphelenilen saldırıda, biri yüzbaşı dört askerin öldüğü bildirildi.
Örgüt geçtiğimiz Perşembe günü de Kerkük'teki Hazar Cice köyüne düzenlediği ve Peşmerge güçlerinden 10 unsurun yanı sıra üç sivilin ölümüne neden olan benzer bir saldırı düzenlemişti. Bölgede bir hafta içerisinde aynı türde iki saldırı düzenlendi.
Resmi haber ajansına yaptığı açıklamada, Silahlı Kuvvetler Sözcüsü Resul, DEAŞ’a bağlı hücrelerin saldırı düzenledikleri bölgelerde güvenliği artıracak önlemler alacaklarını belirtirken tampon bölgelerin güvenliğini sağlamak ve DEAŞ üyelerinin güvenliği istikrarsızlaştırmaya yönelik girişimlerini önlemek için Peşmerge güçleri ile yüksek bir koordinasyon içerisinde olduklarını kaydetti.
Peşmerge Bakanlığı’ndan üst düzey bir askeri heyet, geçtiğimiz Cumartesi günü Bağdat'ta Ortak Harekat Komutanlığı’nı ziyaret etti. İki tarafın yetkilileri arasında yapılan görüşmede, federal hükümet ile IKBY hükümeti arasındaki güvenlik açıklarının bulunduğu alanlarda geniş çaplı ve nitelikli operasyonlar gerçekleştirilmesi, hem istihbarat hem de operasyonel açıdan saha koordinasyonunun artırılması ve havadan terör yuvalarının bombalanması’ konusunda uzlaşıya varıldı.
Son saldırı, DEAŞ'ın Peşmerge güçlerine ve halka karşı düzenlediği saldırıların devam etmesinin büyük bir endişe kaynağı olduğu bir dönemde gerçekleşti. IKBY basınına konuşan kaynaklar, Kerkük kentine bağlı Liheban köyü sakinlerinin, Irak ordusunun ve Peşmerge güçlerinin kendilerini korumak için zamanında yetişemeyeceklerinden korktukları için köylerini terk ettiğini öne sürerken Irak Güvenlik Medya Hücresi, bu iddiayı yalanladı. Güvenlik Medya Hücresi, güvenlik güçlerinin, Kerkük’ün kuzeyindeki Sergeran nahiyesine bağlı Liheban köyü sakinlerinin, DEAŞ çetelerinin tehdidiyle terk ettikleri köylerine geri dönmelerini sağlamaya çalıştıklarını kaydetti. Bölge için gerekli korumanın 14. Peşmerge Tümeni güçleri tarafından sağlandığının altını çizen Güvenlik Medya Hücresi, bazı basın kuruluşlarında ve sosyal paylaşım sitelerinde yer alan ‘teröristlerin bu köyde çok sayıda vatandaşın evini yaktığı’ yönündeki haberleri yalanladı.
Peşmerge güçlerinden bir kaynak, daha önce Liheban köyüne girdiklerini, ancak Irak ordusunun buna güçlü bir şekilde karşı çıktığını ve bu nedenle Peşmerge güçlerinin köyden çekilmek zorunda kaldığını belirtti.
Rudaw haber sitesine konuşan kaynak, “O köyde ve diğer üç köyde Peşmerge unsurları vardı. Fakat Irak ordusu onları engelledi. Durumun daha da kötüye gitmemesi için güçlerimizi geri çekti. Liheban köyü, Irak ordusunun konuşlu olduğu bölgeden sadece dört kilometre uzaklıkta. Öyle ki Irak ordusunun kampı köye, Peşmerge güçlerinin konuşlu olduğu kamptan çok daha yakın” ifadelerini kullandı.
Ancak Kerkük’teki bir güvenlik kaynağı bu iddiaları yalanladı. Şarku’l Avsat’a konuşan kaynak, DEAŞ’ın saldırı düzenlediği bölge ve köylerin Peşmerge güçlerinin kontrolünde olduğunu söyledi.

Kaynak, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Kerkük'ün başta merkezi olmak üzere birçok bölgesi federal güçlerin kontrolü altında. Federal güçler yeniden Kerkük’te konuşlandırıldıktan ve Hamrin Dağları ile Vadi eş-Şay, el-Kur ve Vadi Ebu Hanacir bölgelerinde terörist grupları ağır bir yenilgiye uğratmayı başardıktan sonra yaklaşık 3 aydır bölgede herhangi bir güvenlik olayı kaydedilmemişti. Erbil ve Ninova illeri arasında yer alan Karaçuk Dağı, bugün birçok operasyon düzenlenen terör yuvalarından biri haline gelmiştir. Bölge, yakınlarında ne Peşmerge güçleri ne de federal güçler konuşlandırılmadığından açıkça bir güvenlik boşluğuyla karşı karşıya.”



Hamas: Gazze’ye ve işgal altındaki topraklara her türlü vesayeti reddediyoruz

Gazze şehrinin doğusundaki El-Tuffah mahallesinde yıkılmış bir bina (EPA)
Gazze şehrinin doğusundaki El-Tuffah mahallesinde yıkılmış bir bina (EPA)
TT

Hamas: Gazze’ye ve işgal altındaki topraklara her türlü vesayeti reddediyoruz

Gazze şehrinin doğusundaki El-Tuffah mahallesinde yıkılmış bir bina (EPA)
Gazze şehrinin doğusundaki El-Tuffah mahallesinde yıkılmış bir bina (EPA)

Hamas, bugün (pazar) yaptığı açıklamada, Gazze Şeridi üzerinde her türlü vesayet ve manda uygulamasını reddettiğini duyurdu. Hareket, yayımladığı bildiride, “Gazze’ye yönelik her türlü vesayet ve mandayı reddediyoruz. İşgal altındaki topraklarımızın herhangi bir karışı üzerinde de vesayeti kabul etmiyoruz; zorla yerinden etme girişimleri ve Gazze’nin yeniden mühendisliğine yönelik çabalarla uyumlu adımlara karşı uyarıyoruz” ifadelerini kullandı.

Açıklamada, “Ulusal birliğin sağlanması ve ulusal uzlaşı inşa edilmesi için seferber olunması, işgalin ve onu destekleyenlerin planlarıyla yüzleşmenin tek yoludur” denildi.

Hamas, arabuluculara ve ABD yönetimine de çağrıda bulunarak, İsrail’e baskı yapılmasını, anlaşmanın maddelerini uygulamaya zorlanmasını ve anlaşmaya yönelik süregelen ve sistematik ihlallerinin kınanmasını talep etti.

gth
Trump'ın planına göre Gazze'den çekilmenin aşamalarını gösteren harita (Beyaz Saray)

Öte yandan dün İsrailli yetkililer, ABD yönetiminin Gazze’de savaşı sona erdirmeyi hedefleyen planın ikinci aşamasını şekillendirmek üzere çalıştığını ve çok uluslu uluslararası bir gücün gelecek aydan itibaren Gazze’de göreve başlamasının planlandığını açıkladı.

Şarku’l Avsat’ın İsrail Kamu Yayın Kurumu’ndan (Kan 11) aktardığı habere göre Amerikalı yetkililer bu bilgileri son günlerde yapılan görüşmelerde İsrailli muhataplarına iletti.

ABD planına göre, barış komitesinin başkanlığını Birleşmiş Milletler’in eski Orta Doğu Özel Temsilcisi Nikolay Mladenov’un üstlenmesi, Gazze’de konuşlandırılması öngörülen uluslararası gücün komutasının ise bir ABD’li general tarafından yürütülmesi öngörülüyor.

Amerikalı yetkililere göre söz konusu gücün; güvenlik istikrarının korunması, geçiş sürecinin güvence altına alınması ve askeri operasyonların durmasının ardından Gazze’de yeni siyasi ve idari düzenlemelere zemin hazırlanması gibi görevler üstlenmesi planlanıyor.


İsrail tarafından tutulan 23 Lübnanlı mahkumun belgeleri

İsrail tarafından rehin tutulan Lübnanlı mahkumların aileleri Beyrut şehir merkezinde oturma eylemi düzenledi (EPA)
İsrail tarafından rehin tutulan Lübnanlı mahkumların aileleri Beyrut şehir merkezinde oturma eylemi düzenledi (EPA)
TT

İsrail tarafından tutulan 23 Lübnanlı mahkumun belgeleri

İsrail tarafından rehin tutulan Lübnanlı mahkumların aileleri Beyrut şehir merkezinde oturma eylemi düzenledi (EPA)
İsrail tarafından rehin tutulan Lübnanlı mahkumların aileleri Beyrut şehir merkezinde oturma eylemi düzenledi (EPA)

Lübnanlı Esirler ve Serbest Bırakılan Tutukluların Temsilciler Komitesi, İsrail tarafından tutulan Lübnanlı esirler dosyasını aktif hale getirilmesi, siyasi ve diplomatik önceliklerin en başına yerleştirmesi çağrısında bulundu. Bu çağrı, aralarında on yıllardır tutuklu bulunan 3 kişi de olmak üzere 23 Lübnanlı esirin yanı sıra son savaş sırasında ve sonrasında tutuklanan yeni esirler ve akıbeti hala bilinmeyen 42 kayıp kişi dikkate alınarak yapıldı.

Bu, ilgili makam tarafından Lübnan Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Joseph Avn'a gönderilen resmi bir muhtıra ile dile getirildi. Bu konuda diplomatik, hukuki ve insani yardım da dahil olmak üzere kapsamlı bir ulusal yaklaşımın benimsenmesi ve yetkili uluslararası kurumlar aracılığıyla uluslararasılaştırılması çağrısında bulunuldu.

On yıllardır tutsaklar

Muhtıraya göre, üç Lübnanlı tutsak savaş öncesinden beri İsrail tarafından tutuluyor; biri 1978'den beri, ikincisi 1981'den beri ve üçüncüsü 2005'ten beri. Buna karşılık, son aşamada belgelenen tutsak sayısı 20 yeni tutsağa yükseldi; bunların 11'i Ekim 2024'teki askeri çatışma sırasında, 9'u ise Kasım 2024'teki büyük savaşın sona ermesinden sonra yakalanan sivillerdi.

Komisyon, yeni tutsakların, askeri operasyonlar bağlamı dışında ve bazı durumlarda doğrudan yaralanmaların ardından, balıkçılar, çobanlar, işçiler ve bir belediye polis memurunun dahil olduğu ayrı olaylarda kaçırıldığını belirtti.

d
Beyrut şehir merkezindeki ESCWA binasının önünde İsrail tarafından gözaltına alınan Lübnanlı tutukluların fotoğrafları sergileniyor (EPA)

Muhtırada ayrıca, aralarında öldürülenlerin de bulunduğu 42 kişinin kayıp olduğu ve İsrail'in Uluslararası Kızılhaç Komitesi ile herhangi bir iş birliği yapmaması nedeniyle cesetlerinin İsrail tarafından tutulup tutulmadığının bugüne kadar bilinmediği ifade edildi.

İhlal iddiaları ve harekete geçme talepleri

Komisyon, İsrail'i Uluslararası Kızılhaç ile iş birliği yapmayı reddetmeye devam etmekle, mahkumları ziyaret etmeyi engellemekle veya durumları hakkında bilgi vermeyi önlemekle suçladı. Son zamanlarda serbest bırakılan Filistinli mahkumların ifadelerine dayanarak, Lübnanlı mahkumların fiziksel ve psikolojik işkenceye, yiyecek ve sudan mahrum bırakılmaya, kasıtlı tıbbi ihmale ve özellikle yaralı olanlar için aşağılayıcı ve onur kırıcı muameleye maruz kaldıklarını vurguladı.

sdgt
İsrail tarafından esir tutulan Lübnanlı mahkumların akrabaları ve aileleri, Beyrut şehir merkezinde oturma eylemi düzenleyerek fotoğraflarını sergilediler (EPA)

Komisyon, Cumhurbaşkanlığı ve hükümete, yemin konuşmasında ve bakanlar açıklamasında belirtilen, tutuklular meselesinin ulusal bir öncelik olarak ele alınması yönündeki hususun, Dışişleri Bakanlığı tarafından Arap ve uluslararası düzeylerde, Birleşmiş Milletler ve Uluslararası Kızılhaç Komitesi ile koordinasyon içinde, ilgili Birleşmiş Milletler mekanizmalarından yararlanılarak ve dosyayı takip edecek bağımsız bir ulusal komite kurularak derhal hayata geçirilmesi çağrısında bulundu.


Hizbullah, uluslararası yaptırımlardan kaçınmak için mali yapısını yeniden düzenliyor

Beyrut'un güney banliyölerinde bulunan Karz-ı Hasen Vakfı'na ait binalardan biri (AP)
Beyrut'un güney banliyölerinde bulunan Karz-ı Hasen Vakfı'na ait binalardan biri (AP)
TT

Hizbullah, uluslararası yaptırımlardan kaçınmak için mali yapısını yeniden düzenliyor

Beyrut'un güney banliyölerinde bulunan Karz-ı Hasen Vakfı'na ait binalardan biri (AP)
Beyrut'un güney banliyölerinde bulunan Karz-ı Hasen Vakfı'na ait binalardan biri (AP)

Hizbullah, uluslararası ve yerel yaptırımlardan ve kapatılması yönündeki baskılardan kaçmak için, Karz-ı Hasen Vakfı adlı mali kolunu parçalara ayırmaya başladı. Bu amaçla, Karz-ı Hasen’in eskiden güvendiği altın teminatına alternatif olarak, taksitler halinde altın satışı yapan bir kurum kurdu; bu girişim "yasal konumlandırma politikası" olarak görülüyor.

Şarku’l Avsat'a konuşan finans kaynakları, bu önlemin ABD Hazine Bakanlığı'nı tatmin etmesinin pek olası olmadığını, Bakanlığın Lübnan'dan kurumu kapatmasını ve para sektöründeki kontrolsüz faaliyetlere son vermesini talep ettiğini belirtti. Kaynaklar, "Temel sorun devam ettiği sürece, şekli değiştirmek Amerikalıları tatmin etmeyecektir" değerlendirmesinde bulundu.

Bu sırada, Lübnan'ın güneyindeki Litani Nehri'nin güneyinde, Lübnan ve İsrail orduları arasında dolaylı bir çatışma yaşandı. İsrail, Lübnan ordusunun sabah saatlerinde arama yaptığı bir bina için tahliye uyarısı verdi. İletişim sayesinde bombardıman "geçici olarak" durduruldu, ancak ordu binayı tekrar aradı ve içinde herhangi bir silah bulamadı.