Fas'ta aşı pasaportuna tepkiler büyüyor

Fas’ta söz konusu olan ‘aşı pasaportu’ (Arşiv)
Fas’ta söz konusu olan ‘aşı pasaportu’ (Arşiv)
TT

Fas'ta aşı pasaportuna tepkiler büyüyor

Fas’ta söz konusu olan ‘aşı pasaportu’ (Arşiv)
Fas’ta söz konusu olan ‘aşı pasaportu’ (Arşiv)

Fas’ın geçen ay öfkeli protestolara yol alan ‘aşı pasaportu’ deneyimi çeşitli zorluklarla karşı karşıya kaldı. Ülke genelinde çoğu kafe, restoran ve tren istasyonları artık müşterilerinin girişlerine izin veren sağlık pasaportlarını göstermelerini talep etmiyor.
Şarku'l Avsat'ın Reuters haber ajansından aktardığına göre, yeni tip koronavirüsün mutasyona uğramış yeni türü Omikron varyantı dünya çapında yayılmaya devam ederken Fas, yüksek aşılama oranıyla birlikte hastalığa karşı katı politikasını sürdürüyor. Bu kapsamda çoğu uçuşu askıya alan Rabat, yurtiçinde ise bazı kısıtlama kararları aldı.
Rabat'taki ticari işletmelerde yapılan denetlemelerde, sadece bazı büyük zincir marketler ve alışveriş merkezleri dışında aşı kartının artık gerekli olmadığını ortaya koyuyor.
Geçen ay gerçekleşen protestoların ardından hükümet, şirketlerin aşı yapıldığını gösteren bir pasaport yerine negatif Kovid-19 test sonuçlarına da güvenilebileceğini belirtse de çoğu ticari işletmenin böyle bir belge talebinde bile bulunmadığı iddia edildi.
Rabat’ta bir kafe sahibi konu hakkında yaptığı açıklamada şunları söyledi:
“Müşterilerimden aşı pasaportlarını bana göstermelerini hiç istemedim. Benim onlara, aşı olup olmadıklarını sormaya hakkım yok. Yapabileceğim tek şey, masalar arasındaki sosyal mesafeyi sağlamak. İnsanlara aşı olup olmadıklarını sorma yetkisine sahip değilim. Ben sadece borç altındaki bir kafenin sahibiyim.”
Kafe ve Restoran Sahipleri Birliği, Barolar Birliği, İnsan Hakları Grupları ve bazı muhalefet partiler, aşı pasaportunu anayasaya aykırı, zorbalık veya ekonomiye yönelik bir tehdit olarak değerlendirdi.
Hükümet söz konusu politikayı ülke genelinde aşı oranlarını artırmak için uygulamaya koydu. Bu da politikanın duyurulmasından hemen sonra aşı merkezlerine olan talebin artmasına neden oldu. Ancak talep, kısa bir süre sonra yavaşlamaya başladı.
Toplamda 36 milyon nüfusa sahip Fas’ta 22,7 milyon kişi iki doz aşı almasıyla aşı oranları bakımından Afrika'nın en yüksek ülkesi.
Aynı zamanda Fas genelinde koronavirüse karşı güçlendirici (rapel) dozlar uygulanmaya başlandı.
Fas Sağlık Bakanlığı Bilim Kurulu Üyesi Said Afif yaptığı açıklamada, hedeflenen sürü bağışıklığına ulaşmak için hala 4,5 milyon vatandaşın aşı olması gerektiğini söyledi.
Yaz aylarında Kovid-19’a bağlı vaka sayılarında zirveye ulaşılmasının ardından Fas, günde ortalama 100 vaka ve 3 ölüm kaydediyor.
Ülke genelinde uygulanan seyahat kısıtlamaları, Marakeş ve Agadir’deki turizm merkezlerini etkiledi.
Marakeş'te bir sendika aktivisti ve restoran sahibi olan Taher Onsi, "Turistlerin ani sınır kapanmaları nedeniyle Fas'ı bir destinasyon olarak seçmeden önce binlerce kez düşünmesinden korkuyoruz" dedi.



HRW: İsrail’in İran’daki Evin Hapishanesi’ne saldırısı savaş suçudur

İsrail'in saldırısı sonucunda Evin Hapishanesi'nin bir kısmı çökmüştü (AP)
İsrail'in saldırısı sonucunda Evin Hapishanesi'nin bir kısmı çökmüştü (AP)
TT

HRW: İsrail’in İran’daki Evin Hapishanesi’ne saldırısı savaş suçudur

İsrail'in saldırısı sonucunda Evin Hapishanesi'nin bir kısmı çökmüştü (AP)
İsrail'in saldırısı sonucunda Evin Hapishanesi'nin bir kısmı çökmüştü (AP)

ABD merkezli İnsan Hakları İzleme Örgütü (HRW), İsrail'in İran'daki Evin Hapishanesi'ne düzenlediği saldırıyı savaş suçu saydı.

HRW'nin uydu görüntüleri, video kayıtları ve tanık ifadelerine dayanarak yaptığı araştırmaya göre İsrail ordusunun 23 Haziran'da düzenlediği saldırıda cezaevindeki ziyaret salonları, koğuşlar, mutfaklar, sağlık kliniği ve idari ofisler hasar aldı.

İncelemede, yaklaşık 80 mahkumun hayatını kaybettiği hapishanede "askeri hedef tespit edilemediği" belirtildi.

Raporda, saldırının cezaevine ziyaret saatinde gerçekleştirildiğine dikkat çekildi. HRW'nin Ortadoğu direktör yardımcısı Michael Page şu değerlendirmeleri yaptı:

İsrail'in 23 Haziran'da Evin Hapishanesi'ne düzenlediği saldırılarda, savaş hukuk ihlal edildi ve açık bir savaş suçu işlendi. Belirgin bir askeri hedef olmaksızın yapılan saldırılarda çok sayıda sivili öldü ve yaralandı. İsrail'in saldırısı, çoğu haksız yere tutuklanan muhalif ve aktivistlerden oluşan Evin Hapishanesi'ndeki mahkumların zaten risk altındaki yaşamlarını daha da tehlikeye attı.

Evin'e düzenlenen saldırı, İsrail ve İran arasında 12 gün süren çatışmalar sırasında gerçekleşmişti. ABD merkezli İran'daki İnsan Hakları Aktivistleri'ne (HRAI) göre İsrail'in İran'a saldırılarında 1190 kişi ölürken, 4 bin 475 kişi de yaralandı.

HRAI ayrıca İran güvenlik güçlerinin 12 günlük savaş boyunca 1596 kişiyi tutukladığı bilgisini de paylaştı.

HRW, saldırının ardından kadın mahkumların Karçak Hapishanesi'ne, erkeklerinse Büyük Tahran Merkezi Cezaevi'ne transfer edildiğini aktardı. Hak örgütü, sözkonusu hapishanelerde mahkumların çok kötü koşullarda tutulduğunu, transfer sürecinde şiddet gördüklerini savundu. Bazı mahkumların daha sonra Evin'e tekrar geri gönderildiği fakat bazılarından haber alınamadığı ifade edildi.

İsrail'in 13 Haziran'daki saldırısıyla başlayan çatışmalarda İran vakit kaybetmeden misilleme yapmıştı. ABD de devreye girerek İran'daki İsfahan, Fordo ve Natanz tesislerine 22 Haziran'da hava saldırısı düzenlemiş, operasyonda 14 "sığınak delici" GBU-57 bombası kullanılmıştı.

İran, ABD'nin saldırısına cevap olarak 23 Haziran'da Amerikan ordusunun Katar'daki El-Udeyd Hava Üssü'ne saldırmıştı. Operasyonda Tahran'ın önceden Washington'a haber verdiği ve hiçbir can kaybı yaşanmadığı aktarılmıştı.

Washington operasyonun ardından 24 Haziran'da taraflar arasında ateşkes sağlandığını duyurmuştu.

"Gazze'de yardım silah olarak kullanılmamalı"

Diğer yandan İsrail ordusu, Gazze'ye yönelik saldırı ve ablukayı sürdürüyor. Aralarında Oxfam ve Sınır Tanımayan Doktorlar'ın (MSF) da bulunduğu 100'den fazla yardım örgütü, Tel Aviv yönetimine gönderdikleri ortak mektupta bölgede yaşanan kıtlığın sonlandırılmasını istedi.

Yardım grupları, Gazze'de faaliyet göstermelerinin İsrail hükümeti tarafından engellendiğini belirtiyor. Amerika Yakındoğu Mülteci Yardımı'nın (Anera) CEO'su Sean Carroll, "Gazze'ye gönderilmeye hazır 7 milyon dolar değerinde hayat kurtarıcı yardım malzemesi var. Sadece birkaç kilometre ötedeki Aşdod'da bloke edilmiş durumda" dedi.

Tel Aviv yönetimi, yardım kuruluşlarının faaliyetlerini kısıtlayan düzenlemeleri martta yürürlüğe koymuştu.

Independent Türkçe, BBC, Guardian