Suudi Arabistan ve BAE ortak açıklamasında, köklü ilişkilere ve tarihi bağlara vurgu yapıldı

Suudi Arabistan Veliaht Prensi önceki gün Abu Dabi Veliaht Presi tarafından kabul edilirken (SPA)
Suudi Arabistan Veliaht Prensi önceki gün Abu Dabi Veliaht Presi tarafından kabul edilirken (SPA)
TT

Suudi Arabistan ve BAE ortak açıklamasında, köklü ilişkilere ve tarihi bağlara vurgu yapıldı

Suudi Arabistan Veliaht Prensi önceki gün Abu Dabi Veliaht Presi tarafından kabul edilirken (SPA)
Suudi Arabistan Veliaht Prensi önceki gün Abu Dabi Veliaht Presi tarafından kabul edilirken (SPA)

Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman’ın Abu Dabi ziyaretinin ardından Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) tarafından yapılan ortak açıklamada, iki ülkenin liderlerini ve halklarını birleştiren kardeş ilişkilere ve köklü tarihi bağlara vurgu yapıldı.
Açıklamada, güvenlik, refah, kapsamlı kalkınma ve iki ülke halklarının özlemlerini sağlayan daha iyi bir gelecek inşa etmeye yönelik stratejik işbirliğinin yanı sıra ekonomik, ticari ve kalkınma entegrasyonunu geliştirmek için çaba gösterildiği belirtildi. Suudi Arabistan Veliaht Prensi, Suudi Arabistan Kralı Selman bin Abdulaziz’in direktifi doğrultusunda Salı günü BAE’ye ziyaret gerçekleştirdi.
Suudi Veliaht Prens, Abu Dabi Veliaht Prensi Muhammed bin Zayid Al Nahyan ile bir araya gelerek BAE’nin 50. kuruluş yıldönümü vesilesiyle hükümet ve halkını tebrik etti. Muhammed bin Selman ayrıca, BAE’nin çeşitli alanlarda gösterdiği başarıya övgüde bulunarak, ülke içerisinde refah, güvenlik ve istikrar diledi.
Görüşme sırasında iki ülke arasındaki ilişkilerin çeşitli yönleri, stratejik işbirliği ve ortak entegrasyon sebebiyle elde edilen sürekli başarılarının yanı sıra, ilişkileri güçlendirmenin ve geliştirmenin yolları gözden geçirildi.
Taraflar siyasi, güvenlik, askeri, ekonomik ve kalkınma alanlarında aralarındaki seçkin işbirliği düzeyi ve Suudi Arabistan Kralı ile BAE Devlet Başkanı Şeyh Halife bin Zayed Al Nahyan’ın direktiflerince kurulan Suudi Arabistan- BAE Koordinasyon Konseyi çatısı altında sağlanan işbirliğine övgüde bulundu. Konseyin bundan sonraki süreçte tüm alanlardaki rolünü güçlendirme ve geliştirme konusunda kararlılığın vurgulandığı görüşmede, stratejik çıkarlara hizmet etmenin yanı sıra iki ülke arasındaki kardeşlik, işbirliği ve ortaklık bağlarını güçlendirmeyi amaçlayan vizyonunun somutlaştırılması masaya yatırıldı.
Taraflar, stratejik ortaklığı güçlendirmek ve ortak yatırımları ikiye katlamak adına ekonomik potansiyellere ve seçkin fırsatlara değinerek, her iki ülkedeki yatırıcımlar için gelecek vaat eden alanların önemini vurguladı.
Enerji alanında, her iki taraf da yakın işbirliği ve OPEC + ülkelerinin küresel petrol piyasasının istikrarını artırmaya yönelik çabalara övgüde bulunarak, işbirliğini sürdürmenin önemi ile OPEC + anlaşmasına uyulması gerektiğinin altını çizdi. Görüşmede ayrıca petrol, gaz ve petrokimya sektörlerindeki ortak fırsatlarda işbirliğinin önemine değinilerek, nükleer enerjinin barışçıl kullanımı alanlarında işbirliğinin yanı sıra elektrik ara bağlantısı, elektrik enerjisi, ticaret borsası, yapay zeka, dijital dönüşüm, siber güvenlik, sanayi ve ileri teknolojiden yararlanarak petrol ürünlerinin ticareti alanında işbirliğinin güçlendirilmesi ele alındı.
İklim değişikliğinin de ele alındığı görüşmede, taraflar Suudi Arabistan’ın G20 başkanlığı sırasında dairesel karbon ekonomisi yaklaşımının uygulanmasına ilişkin mevcut işbirliğini geliştirmek istediğini bildirdi. Mevcut ve yenilikçi teknolojiler aracılığıyla sera gazı emisyonlarının zorluklarını ele almak ve yönetmek için kapsamlı bir çerçeve G20 grubu tarafından onaylanmıştı.
BAE, Suudi Arabistan Veliaht Prensi tarafından iklim değişikliğiyle mücadele amaçlı başlatılan Yeşil Ortadoğu Gişimi’nin yerel, bölgesel ve küresel kazanımlarının kapsamlılığına övgüde bulundu. Suudi tarafı ise, 2023 yılında İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi COP 28 Taraflar Konferansı’na BAE’nin ev sahipliği yapacak olmasından övgüyle bahsederek, özellikle iklim değişikliğinin yansımalarıyla başa çıkmak için uluslararası çabaları yoğunlaştırmaya çalışan konferansın karbon ayırma, yeniden kullanım, geri dönüşüm ve jeolojik depolamada kullanılan son teknolojilere atıfta bulundu.
Taraflar,  ayrıca sağlık, turizm, gıda güvenliği ve insani gelişme, özellikle gençlik ve kadınların iş hayatına dahil edilmesi gibi çeşitli alanlarda işbirliğinin güçlendirilmesine değinirken, Muhammed bin Selman, Expo 2020 Dubai kapsamındaki çalışmalardan ötürü BAE’yi tebrik etti. Abu Dabi Veliaht Prensi ise BAE’nin Suudi Arabistan'a Expo 2030’a ev sahipliğine verdiği desteği teyit etti.

El-Ula Bildirgesi
Suudi Arabistan ve BAE, 5 Ocak 2021'de yayınlanan ve Aralık 2015'te yapılan KİK 36’ıncı Yüksek Konsey oturumunda belirli bir takvim ve dikkatli bir takip süreci sonunda onaylanan, ekonomik birlik bileşenlerinin tamamlanması, iki ortak savunma ve güvenlik sistemi kurulması ve ortak bir dış politika geliştirilmesi de dahil olmak üzere Suudi Arabistan Kralı Selman bin Abdulaziz’in vizyonunun tam ve doğru bir şekilde uygulanması şart koşan el Ula Bildirgesi’nin içeriğine vurgu yaptı.

Filistin
Bölgesel ve uluslararası arenada her iki ülkeyi ilgilendiren gelişmeleri ele alan taraflar, konumlarını kendi çıkarlarına hizmet etmenin yanı sıra güvenlik ve istikrarı destekleyecek ve geliştirecek koordineye atıfta bulundu.
Taraflar, Filistin halkının Arap Barış Girişimi, ilgili Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi kararları ve Madrid Konferansı’nın yanı sıra mutabık kalınan diğer uluslararası referanslara uygun olarak başkenti Doğu Kudüs olan 4 Haziran 1967 sınırlarında bağımsız bir Filistin devleti kurulması ve tüm meşru haklarını elde etmesine verdiği desteği kaydetti.

Yemen
Yemen konusunda her iki ülkenin Yemen krizine kapsamlı bir siyasi çözüm bulma çabalarını sürdürme konusunda aynı görüşte olduğu aktarılarak, Yemen’in birlik ve bütünlüğünü koruyan, egemenlik ve bağımsızlığına saygı duyan, iç işlerine müdahaleyi reddeden Kapsamlı Ulusal Diyalog Konferansı, BMGK’nın 2216 sayılı kararı ve Suudi Arabistan’ın Yemen krizini sona erdirme girişimine vurgu yapıldı. Her iki taraf, Riyad Anlaşması’nın uygulanmasının tamamlanması gerektiğini vurgulayarak İran destekli terörist Husi milislerin Suudi Arabistan’daki sivil yerleşim yerlerini hedef almaya devam etmesi kınadı.

Lübnan, Irak ve Sudan
Suudi Arabistan ve BAE, Lübnan'daki krizin aşılması için kapsamlı siyasi ve ekonomik reformların gerekliliğine değinerek, Lübnan’ın herhangi bir terör eylemi için bir üs, Hizbullah gibi bölge güvenliği ve istikrarını hedef alan örgütler için kuluçka merkezi veya bölge ile dünya toplumlarının güvenliğini tehdit eden uyuşturucunun kaynağı olmaması konusunda vurgu yaptı. Irak’taki seçim süreci başarısını memnuniyetle karşılayan taraflar, Irak'ın güvenliği, istikrarı ve gelişiminin yanı sıra terörün ortadan kaldırılması ve dış müdahalenin durdurulması için çalışmaya devam edecek bir Irak hükümetinin kurulmasını temenni etti. Her iki taraf ayrıca Sudan'daki geçiş aşamasına ilişkin Sudanlı tarafların vardıkları mutabakatı memnuniyetle karşılayarak,  Sudan'da güvenlik ve istikrarı sağlayacak her şeye sürekli desteklerinin yanı sıra Sudan halkına istikrar ve refah dileklerini bildirdi.

İran ve Afganistan
İyi komşuluk ve BM kararlarının yanı sıra içişlerine saygı ilkelerine vurgu yapılarak, İran'ın nükleer ve füze dosyasının bölgesel ve uluslararası güvenlik ile istikrarın sağlanmasına katkıda bulunacak şekilde ve ciddiyetle ele alınmasının önemi vurgulandı. Taraflar, bölge ülkelerinin çıkarlarını, güvenliğini ve istikrarını dikkatte almaya çağırdı. Afganistan konusunun da ele alındığı açıklamada, Suudi Arabistan ve BAE güvenlik ve istikrar ile insani yardım çalışmalarının desteklenmesi gerektiği ifade edilirken, Afganistan’da teröristler ve radikal gruplar için güvenli sığınakların varlığına izin verilmemesi gerektiği vurgulandı. Bu bağlamda, BAE tarafı, Suudi Arabistan'ın 19 Aralık'ta Pakistan'da yapılacak Afganistan'daki durumu görüşmek üzere İslam İşbirliği Teşkilatı'nın (İİT) olağanüstü bakanlar toplantısına davetini takdir etti. Diğer yandan Suudi Arabistan da BAE’nin Afganistan’daki tahliye operasyonlarındaki çabalarına övgüde bulundu.

Suriye ve Libya
Her iki ülke, Suriye’de ‘siyasi çözümün’ tek seçenek olduğunu teyit ederek, bu bağlamda, başta 2254 sayılı Güvenlik Konseyi kararı olmak üzere ilgili uluslararası kararların uygulanmasının yanı sıra birlik, egemenlik ve toprak bütünlüğünü tehdit eden bölgesel müdahale ve projelerin durdurulması için Birleşmiş Milletler Suriye Özel Temsilcisinin çabalarını destekliyor. Taraflar, Suriye’deki uluslararası insani yardım çabalarını destekleme gereğini vurgulayarak, Suriye halkına desteklerini bildirdi. Libya konusunda ise her iki taraf, Libya ve BM'nin üzerinde mutabık kaldığı siyasi sonucun uygulanmasını destekleme çabalarını memnuniyetle karşıladıklarını ifade ederek, Libya halkının birlik, barış ve istikrar özlemlerini gerçekleştirme çağrısında bulundu. Ayrıca paralı askerler ve yabancı güçlerin Libya’dan geri çekilmesi vurgusu yapıldı.
Ziyaret sonrası Suudi Arabistan Veliaht Prensi, sıcak karşılama, misafirperverlik ve beraberindeki heyet adına Al Nahyan’a teşekkürlerini iletirken, Abu Dabi Veliaht Prensi de Muhammed bin Selman’a ve Suudi Arabistan halkına teşekkür etti.



Suudi Arabistan-Katar Demiryolu Projesi: Daha verimli ve sürdürülebilir bir Körfez ulaşım sistemi geliştirmeye yönelik ortak vizyonların somut bir örneği

Suudi Arabistan-Katar Demiryolu Projesi: Daha verimli ve sürdürülebilir bir Körfez ulaşım sistemi geliştirmeye yönelik ortak vizyonların somut bir örneği
TT

Suudi Arabistan-Katar Demiryolu Projesi: Daha verimli ve sürdürülebilir bir Körfez ulaşım sistemi geliştirmeye yönelik ortak vizyonların somut bir örneği

Suudi Arabistan-Katar Demiryolu Projesi: Daha verimli ve sürdürülebilir bir Körfez ulaşım sistemi geliştirmeye yönelik ortak vizyonların somut bir örneği

Suudi Arabistan’ın Ankara Büyükelçiliği Kültür Ateşesi Dr. Faysal b. Abdurrahman Usra

Ortak iş birliğinde yeni bir dönemin tesis edilmesi, bölgede ekonomik ve lojistik entegrasyona yeni bir yapı taşı eklenmesi ve Suudi Arabistan-Katar Koordinasyon Konseyi çalışmaları kapsamında, Körfez ülkeleri arasında modern altyapı alanındaki en büyük adımlardan biri atıldı. Suudi Arabistan Başbakanı ve Veliaht Prensi Muhammed bin Selman ile Katar Emiri Şeyh Temim bin Hamad Al Sani’nin himayesinde, Suudi Arabistan ile Katar arasında yolcu taşımacılığına yönelik hızlı tren projesinin hayata geçirilmesine ilişkin bir anlaşma imzalandı. İki ülke ayrıca, Riyad ile Doha’yı birbirine bağlayacak söz konusu tren projesinin resmen başlatıldığını duyurdu. Hayati öneme sahip proje, iki kardeş ülke arasındaki köklü ve tarihi ilişkilerin derinliğini yansıtmasının yanı sıra, kalkınma alanında iş birliği ve entegrasyonu güçlendirmeye yönelik stratejik bir adım olarak değerlendiriliyor. Proje, sürdürülebilir kalkınmanın pekiştirilmesi ve bölgede daha geniş bir refah ve gelişim ufkuna yönelik ortak iradeyi de ortaya koyuyor. Suudi Arabistan-Katar Hızlı Tren Projesi’nin ilanı, iki ülke arasındaki ilişkilerin ulaştığı düzeyi teyit eden tarihi bir dönüm noktası olarak öne çıkarken, ulaşım sektöründe ikili iş birliğinin somut bir yansıması ve bölge için ortak gelecek vizyonunun sembolü niteliği taşıyor. Modern ve sürdürülebilir bir ulaşım sisteminin geliştirilmesinde iki ülke arasındaki entegrasyonu temsil eden proje, aynı zamanda turizmin büyümesine önemli katkı sağlamayı hedefliyor. Projenin, Suudi Arabistan ve Katar’daki turistik destinasyonlara erişimi kolaylaştırarak ziyaretçi sayısını artırması ve iki başkent arasında kısa ve sık seyahatleri teşvik etmesi bekleniyor.

Suudi Arabistan Ulaştırma ve Lojistik Hizmetleri Bakanı Mühendis Salih el-Casir ile Katar Ulaştırma Bakanı Şeyh Muhammed bin Abdullah Al Sani tarafından yakın zamanda imzalanan anlaşma, Suudi Arabistan-Katar Hızlı Tren Projesi’nin fiilen başlamasının işaretini veriyor. Proje, İki Kutsal Caminin Hizmetkârı ve Veliaht Prens ile Katar Emiri’nin doğrudan ilgi ve desteği altında yürütülüyor; bu durum, iki kardeş ülke arasındaki entegrasyon projeleri arasında stratejik önemini ortaya koyuyor. Bu devasa proje, aynı zamanda Suudi Arabistan’ın 2030 Vizyonu ve Katar Ulusal 2030 Vizyonu’nun somut bir uygulaması olarak değerlendiriliyor. Proje, iki ülke liderliğinin, daha bağlantılı ve refah dolu bir gelecek yaratma vizyonunu yansıtıyor ve bölgedeki altyapı entegrasyonuna yönelik daha geniş bir çerçevede konumlanıyor; özellikle ulaşım, enerji ve ticaret alanlarında iş birliğini güçlendiriyor. Proje, sürdürülebilir kalkınmanın gerçek bir örneği olarak öne çıkıyor; vatandaşlar arasındaki bağları güçlendirirken, iki ülke arasındaki seyahati daha hızlı, konforlu ve güvenli hâle getiriyor. Ayrıca modern ve sürdürülebilir altyapının geliştirilmesi yoluyla ekonomik büyümeyi destekliyor, yaşam kalitesini artırıyor ve ileri düzeyde ulaşım seçenekleri sunuyor. Hızlı tren hattı, ekonomik çeşitliliğin sağlanmasına, turizmin canlandırılmasına ve ulaşım sektörünün etkinliğinin artırılmasına katkıda bulunacak. Projenin, başta havaalanları ve büyük ekonomik şehirlerle entegrasyonu sayesinde, iki ülke arasındaki ticaret, yatırım ve iş hareketliliğinde önemli değişiklikler yaratması bekleniyor. Böylece proje, iki halk için daha bağlantılı ve refah dolu bir geleceğin inşasında merkezi bir rol oynayacak ve Körfez’deki stratejik bağlantı zincirinin en önemli halkalarından biri olarak değerlendirilecek.

Suudi Arabistan ile Katar arasında inşa edilecek hızlı tren projesi, Riyad ile Doha’yı birbirine bağlamanın ötesinde, iki halk arasındaki tarihi ve kültürel bağların derinliğini de yansıtıyor. Proje, yalnızca bir altyapı yatırımı değil; ortak dini ve kültürel değerleri paylaşan, gelenek ve alışkanlıklarıyla birbirine yakın iki halkın birleşik geleceğini simgeleyen bir sembol niteliği taşıyor. Proje, ülkedeki ulaştırma ve lojistik sektörüne de önemli katkılar sağlayacak. Sektör, Kral Selman bin Abdulaziz’in liderliğinde ve Veliaht Prens Muhammed bin Selman’ın desteğiyle kapsamlı yapısal reformlar ve 280 milyar Suudi riyalini aşan ulusal ve uluslararası yatırım sözleşmeleriyle güçlendirilmiş durumda. Suudi Arabistan, güçlü ve yatırım çekici ulaşım ile lojistik altyapısına sahip bir ülke olarak öne çıkıyor. Riyad-Doha hızlı tren hattı, toplam 785 kilometrelik uzunluğuyla yolculara hızlı ve sürdürülebilir bir seyahat imkânı sunacak. Proje, Riyad’daki Kral Selman Uluslararası Havalimanı ile Doha’daki Hamad Uluslararası Havalimanı’nı birbirine bağlayarak iş ve turizm amaçlı seyahatlerde esneklik sağlayacak. Hattın güzergâhı Riyad, Hufuf ve Dammam olmak üzere üç önemli Suudi şehrine de uzanacak ve toplamda 5 ana yolcu istasyonu yer alacak. Bu istasyonlar, konfor, hız ve akıllı teknolojileri bir araya getirerek modern bir yolculuk deneyimi sunacak. Trenin saatte 300 kilometreyi aşan hızı, iki başkent arasındaki seyahat süresini yaklaşık iki saate indirecek. Bu sayede ticaret ve turizm hareketliliği artacak, ekonomik büyüme desteklenecek ve yaşam kalitesi yükseltilecek. Proje, yıllık 10 milyondan fazla yolcuya hizmet verecek ve Suudi Arabistan ile Katar’daki önemli turistik ve kültürel noktaların keşfini kolaylaştıracak. Ayrıca proje, hafif ve orta ağırlıktaki yük taşımacılığını geliştirerek sınır ötesi lojistik çözümler sunacak, iki ülke arasındaki ticaret hacmini artıracak ve teslim sürelerini kısaltarak operasyonel maliyetleri düşürecek. Yapım ve işletme aşamalarında ise Suudi Arabistan ve Katar’da 30 binden fazla doğrudan ve dolaylı istihdam yaratması öngörülüyor. Tüm bu özellikleriyle proje, bölgesel kalkınmayı destekleyen ve Körfez İşbirliği Konseyi (KİK) ülkeleri arasındaki entegrasyonu güçlendiren stratejik bir altyapı yatırımı olarak öne çıkıyor.

Bu stratejik projenin altyapı inşaatları, yerel müteahhitlik şirketleri tarafından gerçekleştirilecek; modern tren teknolojileri ise alanında uzman uluslararası şirketler tarafından sağlanacak. Projenin tamamlanması, altı yıllık bir zaman çizelgesine göre yürütülecek ve en yüksek uluslararası kalite ve güvenlik standartlarına uygun olarak gerçekleştirilecek. Tren hattında en son demiryolu teknolojileri ve akıllı mühendislik çözümleri kullanılacak, böylece güvenli ve sorunsuz bir işletme sağlanacak. Proje, çevresel sürdürülebilirliği destekleyerek karbon emisyonlarını azaltacak ve bölgedeki akıllı ve sürdürülebilir ulaşım çözümlerine geçişi teşvik edecek. Böylece ekonomik ve lojistik entegrasyonda yeni bir dönemin temelleri atılmış olacak. Hızlı tren, iki ülke arasındaki ticaret ve turizm hareketliliğinin haritasını yeniden çizecek. Geleneksel ulaşım yollarının ötesine geçerek bireylerin hareketini kolaylaştıracak, turizm ile büyük spor ve eğlence etkinliklerini canlandıracak ve yaşam kalitesini yükseltecek. Projede tamamen temiz enerji kullanılacak; elektrikli trenler sayesinde çevreye olumlu katkı sağlanacak ve bireysel taşımacılıktan toplu taşımaya geçiş, çevresel yükü büyük ölçüde hafifletecek. Altı yıl içinde tamamlanması planlanan proje, güvenli ve sorunsuz işletmeyi garanti eden en son demiryolu ve akıllı mühendislik teknolojilerini bir araya getirecek. Suudi Arabistan-Katar hızlı tren hattı, hız, sürdürülebilirlik ve benzersiz yolculuk deneyimini bir araya getirerek bölgede ulaşım ve seyahat geleceği için yeni bir standart oluşturacak ve yenilik ile ilerlemenin sembolü olacak.

Başarıyı veren Allah’tır…


Suudi Arabistan, ocak ayında yabancıların mülk sahibi olmasına izin vermeye hazırlanıyor

Riyad'da bir caddede seyreden arabalar (Reuters)
Riyad'da bir caddede seyreden arabalar (Reuters)
TT

Suudi Arabistan, ocak ayında yabancıların mülk sahibi olmasına izin vermeye hazırlanıyor

Riyad'da bir caddede seyreden arabalar (Reuters)
Riyad'da bir caddede seyreden arabalar (Reuters)

Suudi Arabistan, gayrimenkul sektöründe yabancı yatırımcılara yönelik yeni bir döneme hazırlanıyor. Ülke, ocak ayında yürürlüğe girecek güncellenmiş yabancı mülkiyet yasası ile yabancı birey ve kuruluşların ülke genelinde gayrimenkul edinimini düzenleyecek. Bu sistem, gayrimenkul sektörünün gayri safi yurt içi hasılaya (GSYİH) katkısını artırmayı ve gelir kaynaklarını petrolden bağımsız olarak çeşitlendirmeyi hedefleyen stratejik bir adım olarak değerlendiriliyor. Söz konusu hedefler, Suudi Arabistan’ın Vizyon 2030 programıyla uyumlu bir yaklaşım sergiliyor.

Uygulamadan sorumlu olan Gayrimenkul Genel Otoritesi, yürütme yönetmeliğini hazırlıyor ve yabancıların mülkiyet ve yatırım yapabileceği bölgeleri belirlemeye çalışıyor. Belirlenen detaylar, sistemin yürürlüğe girmesinden önce kamuoyuna açıklanacak.

Yeni yasa ayrıca, uluslararası profesyonellerin ülkede kalmasını desteklemeyi, şehirleşme ve kentsel yaşam kalitesini artırmayı amaçlıyor.

Mülkiyet kapsamı

Suudi Arabistan Belediye, Köy İşleri ve İskân Bakanı Macid el-Hakil, geçtiğimiz hafta yaptığı bir televizyon röportajında, gelecek ay yabancıların konut amaçlı gayrimenkul edinme sisteminin yürürlüğe gireceğini açıkladı. Bakan, uygulamanın Suudi Arabistan’daki tüm şehirlerde geçerli olacağını, ancak Mekke, Medine, Cidde ve Riyad olmak üzere dört şehirde yalnızca belirlenen bölgelerde mülkiyetin mümkün olacağını belirtti. Ülkede ikamet eden yabancılar ise birer konut sahibi olabilecek.

Öte yandan, sistemin ekonomik sektörler açısından daha esnek olacağı ve ticari, sanayi ve tarım alanlarında yabancıların tüm şehirlerde mülkiyet ediniminin sınırlama olmadan mümkün olacağı kaydedildi.

Suudi Arabistan Belediye, Köy İşleri ve İskân Bakanı Macid el-Hakil (SPA)Suudi Arabistan Belediye, Köy İşleri ve İskân Bakanı Macid el-Hakil (SPA)

Suudi Arabistan Gayrimenkul Genel Otoritesi’nde yabancılar için mülkiyetten sorumlu icra direktörü Fahd bin Süleyman, kasım ayında yaptığı açıklamada, Riyad, Cidde ve kutsal şehirler (Mekke ve Medine) için yabancılara ayrılan bölgelerin hâlâ gözden geçirildiğini ve ‘yakın zamanda’ yeni mülkiyet kurallarını belirleyen yönetmeliklerle birlikte ilan edileceğini duyurdu. Bin Süleyman, söz konusu bölgelerin ‘çok geniş’ olacağını ve büyük ölçekli projeleri kapsayacağını belirterek, bu alanlarda yabancı mülkiyet oranının yüzde 70 ile yüzde 90 arasında olması beklendiğini aktardı. Kutsal şehirlerde satın alma yapacak kişilerin Müslüman olması gerektiğini vurgulayan Bin Süleyman, bunun dışında büyük bir kısıtlama bulunmayacağını ifade etti. Bin Süleyman, “Büyük şartlar yok ve sınırlamalar getirmek istemiyoruz; mevcut yasa ile güncellenmiş yasa karşılaştırıldığında belirgin bir fark görülecek” dedi.

Piyasa tahmini

Uzmanlar ve gayrimenkul sektörü profesyonelleri, güncellenmiş yabancı mülkiyet yasasının yürürlüğe girmesine kısa süre kala, söz konusu sistemin hazır konutlara yönelik ek bir talep yaratacağını ve gayrimenkul piyasasındaki likiditeyi artıracağını belirtti. Uzmanlar, uluslararası şirketlerin Suudi Arabistan’da ofis ve projeler kurmasını teşvik edecek bu sistemin ekonomik aktiviteyi canlandıracağını ve gayrimenkul sektöründe daha istikrarlı ve sürdürülebilir bir büyüme dönemini başlatacağını öngörüyor. Etkinin özellikle Riyad, Cidde, Mekke, Taif, Medine ve turistik bölgelere yakın şehirlerde hissedileceği, yasanın etkilerinin 2026’nın üçüncü ve dördüncü çeyreği ile 2027 yılı boyunca netleşmeye başlayacağı tahmin ediliyor.

Gayrimenkul uzmanı ve pazarlamacı Sakr ez-Zehrani, konuyla ilgili açıklamasında, yasanın uygulanmaya başlamasının Suudi Arabistan gayrimenkul piyasasında dönüm noktası oluşturacağını belirtti. Zehrani, sistemin, geniş bir kesimin kiralamadan mülkiyete geçmesine yol açarak işlem yapan kullanıcı tabanını genişleteceğini vurguladı.

Zehrani, bu dönüşümün hazır konutlar ve planlı konut projelerine yönelik ek talep yaratacağını, satış ve alım hareketliliğini artıracağını ve piyasadaki likiditeyi güçlendireceğini kaydetti.

Gayrimenkul kalitesinin iyileştirilmesi

Zehrani, yabancıların ticari, sanayi ve tarım sektörlerinde tüm şehirlerde mülkiyet edinmesine izin verilmesinin, uluslararası şirketler için Suudi Arabistan’da ofis ve projeler kurma motivasyonunu artıracağı ve bunun ekonomik faaliyetleri canlandırarak gayrimenkul sektöründe daha istikrarlı bir büyüme dönemini başlatacağı öngörüsünde bulundu.

Zehrani’ye göre piyasadaki ilk değişiklikler, gayrimenkul ürünlerinin kalitesinin yükselmesi, geliştiricilerin daha yüksek standartlı ve iyi planlanmış projeler üretmesiyle daha geniş bir alıcı kitlesinin taleplerini karşılamaya yönelik olacak. Ayrıca, yerli ve yabancı yatırımcıların pazara girmesiyle organize arz hacminde de artış yaşanacak.

Yeni sistemin fiyat istikrarını da destekleyeceğini belirten Zehrani, çünkü hem yerleşiklerin hem de yabancıların mülkiyeti genellikle uzun vadeli olup kısa vadeli spekülasyonları sınırlayacağını ifade etti. Yasa ile birlikte uygulanacak yasal ve denetim mekanizmalarının şeffaflığı artıracağını ve finans sektörüne, hem yerleşikler hem de yabancılar için özel finansal ürünler sunma fırsatı sağlayacağını söyledi. Bu durumun kredi hacmi ve piyasa likiditesi üzerinde olumlu etkisi olacağı kaydedildi.

Zehrani, yasanın yürürlüğe girmesinin ilgiyi ve sorgulamaları doğrudan artıracağını, ancak piyasadaki işlemler üzerindeki gerçek etkinin kademeli olarak hissedileceğini belirtti. İlk sinyallerin 2026’nın ikinci çeyreğinde, yabancılar ve yerleşikler için ilk işlemlerin tamamlanmasıyla ortaya çıkmasının beklendiğini söyledi.

Açık göstergelerin 2026’nın üçüncü ve dördüncü çeyreğinde netleşeceğini belirten Zehrani, uygulamanın ilk yılının geçiş dönemi olacağını, en somut etkilerin ise 2026’nın ikinci yarısı ve sonrasında gözlemleneceğini vurguladı.

Coğrafi konuma bağlı olarak değişen etki

Gayrimenkul ve değerleme uzmanı Mühendis Ahmed el-Fekih, Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada, yeni mülkiyet yasasının etkisinin coğrafi konuma göre farklılık göstereceğini belirterek, en olumlu etkilerin Mekke ve çevresindeki şehirler (Cidde ve Taif) ile Medine’de hissedileceği öngörüsünde bulundu. Riyad’daki gayrimenkul piyasasının ise gayrimenkul mülkiyeti ve yatırımı için yabancı sermayeyi çekmede önemli bir rol oynayacağını ifade etti.

El-Fekih, turizm sektörüne yatırım yapmayı hedefleyen sermayenin, Mekke’ye yakınlığı nedeniyle Taif gibi turistik bölgelere, ayrıca Abha ve Cizan ile Neom projesine yakınlığı sebebiyle Tebük’e yönelmesinin muhtemel olduğunu belirtti.

Uzman, yeni sistemin uygulanmasının ilk yılının piyasanın test edilmesi ve fırsatların değerlendirilmesi açısından bir geçiş dönemi olacağını, gerçek etkinin ise 2027’de, yani ikinci yıl itibarıyla hissedilmeye başlanacağını vurguladı. Ayrıca, yasanın Vizyon 2030 hedefleri doğrultusunda ulusal ekonomide gelir kaynaklarını çeşitlendirmeye ve petrol bağımlılığını azaltmaya katkı sağlayacağını, bu yatırımların Suudi vatandaşlar için yüzbinlerce yeni istihdam fırsatı yaratacağını kaydetti.

Sistem teşvikleri

Suudi Arabistan, Ocak 2026’dan itibaren yürürlüğe girecek olan yeni yabancı mülkiyet yasasıyla gayrimenkul sektöründe kapsamlı bir açılım gerçekleştirmeye hazırlanıyor. Yasayla, Suudi Arabistan’da yabancıların belirlenen coğrafi alanlarda taşınmaz mülkiyeti edinmeleri yasal olarak düzenlenecek. Bu adım, Vizyon 2030 hedefleri doğrultusunda yabancı yatırımları çekmeyi, gayrimenkul sektörünün GSYİH’ye katkısını artırmayı ve ulusal ekonomide petrol dışı gelir kaynaklarını çeşitlendirmeyi amaçlıyor. Yasa ayrıca uluslararası yeteneklerin ülkede istikrarlı şekilde kalmasını ve yaşam kalitesinin yükselmesini hedefliyor.

Yasa kapsamında, yabancılar yalnızca Bakanlar Kurulu’nun belirleyeceği coğrafi alanlarda mülk edinme yetkisine sahip olacak. Bu alanlar, Gayrimenkul Genel Otoritesi’nin önerisi ve Suudi Arabistan Ekonomi ve Kalkınma İşleri Konseyi onayıyla belirlenecek.

Buna göre, Suudi Arabistan’da ikamet eden yabancılar, belirlenen coğrafi alan dışında sadece bir adet konut satın alabilecek. Mekke ve Medine’de mülk edinmek isteyenlerin ise Müslüman olması zorunlu.

Şirketler açısından ise Suudi şirketler yasasına göre kurulan ve hisselerinde yabancı ortak bulunan şirketlere, belirlenen coğrafi alanlarda mülk edinme hakkı tanınıyor; alan dışında ise faaliyet veya çalışan konutları için mülk edinilebilecek.

Yasa, borsaya kayıtlı şirketler, yatırım fonları ve özel amaçlı kuruluşlar için ise Suudi Arabistan genelinde mülk edinme imkânı sağlıyor. Bu haklar, Sermaye Piyasası Kurumu (CMA) tarafından Gayrimenkul Genel Otoritesi ve ilgili kurumlarla koordineli olarak belirlenen düzenlemelerle uygulanacak.

Yasa, özel ikamet programları veya Körfez İşbirliği Konseyi (KİK) ülkeleriyle yapılan anlaşmalarla tanınan hakları etkilemiyor ve yabancı mülkiyetine ekstra ayrıcalık sağlamıyor.

Ayrıca, yabancılardan yapılacak taşınmaz işlemleri için değerinin yüzde 5’ini aşmayan bir harç alınacak; detaylar yürütme yönetmeliğinde belirlenecek. Kurallara uymayanlar para cezası veya uyarı ile karşı karşıya kalacak; yanlış beyanda bulunanlara 10 milyon riyale kadar ceza uygulanabilecek ve mahkeme kararıyla gayrimenkulün satışı sağlanabilecek.


Guterres,'ten Suudi Arabistan’ın dijital hükümet alanındaki nitelikli ilerlemesine övgü

Mühendis Ahmed es-Suveyyan ve Antonio Guterres, (DGA)
Mühendis Ahmed es-Suveyyan ve Antonio Guterres, (DGA)
TT

Guterres,'ten Suudi Arabistan’ın dijital hükümet alanındaki nitelikli ilerlemesine övgü

Mühendis Ahmed es-Suveyyan ve Antonio Guterres, (DGA)
Mühendis Ahmed es-Suveyyan ve Antonio Guterres, (DGA)

Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Antonio Guterres, Suudi Arabistan’ın dijital hükümet alanında kaydettiği nitelikli ilerlemeyi övgüyle değerlendirerek, ülkenin ulaştığı seviyenin uluslararası ölçekte örnek teşkil ettiğini ve yenilikçi, etkili kamu hizmetlerinin geliştirilmesine yönelik açık bir kararlılığı yansıttığını söyledi.

Guterres, beraberindeki heyetle birlikte Riyad’daki Dijital Hükümet Kurumu (DGA) İnovasyon Merkezi’ni ziyaret etti. Ziyarette Kurum Başkanı Mühendis Ahmed es-Suveyyan ve Suudi Arabistan’ın New York’taki Birleşmiş Milletler Daimi Temsilcisi Dr. Abdulaziz el-Vasıl da hazır bulundu.

BM Genel Sekreteri, gelişmiş bir dijital geleceğin inşasına katkı sağlayacak girişimleri desteklemek için ortak iş birliğinin güçlendirilmesinin önemini vurguladı.

cds
Fotoğraf: DGA

Taraflar, görüşmede dijital hükümetlerin geliştirilmesi, inovasyonun desteklenmesi, dijital dönüşüm ekosistemlerinin sürdürülebilirliğinin artırılması gibi ortak konuları ele aldı. Ayrıca Suudi Arabistan’ın sürdürülebilir kalkınma hedeflerini desteklemek ve kamu sektörünün etkinliğini yükseltmek için yürüttüğü dijital yetkilendirme çabaları da değerlendirildi.

Toplantıda, kurum ile BM kuruluşları arasındaki iş birliği imkânları; özellikle bilgi paylaşımı, dijital standartların geliştirilmesi, ortaya çıkan teknolojiler ve yapay zekânın etkinleştirilmesi, kapasite geliştirme ve hizmet kalitesini uluslararası ölçekte yükseltecek ortaklıkların kurulması konularında incelendi.

dsec
Guterres'e Suudi hükümetinin dijital stratejisi hakkında görsel bir sunum yapıldı (SPA)

Guterres, İnovasyon Merkezi’nin dijital kapsayıcılık, hizmet tasarımı, eğitim deneyimleri, yapay zekâ ve yeni teknolojiler gibi alanlarda uzmanlaşmış laboratuvarlarını gezerek merkezde sunulan imkânlara ilişkin bilgi aldı.

Kurum ekibi, Suudi Arabistan’ın dijital hükümet stratejisine ve ilgili BM göstergelerinde kaydedilen ilerlemeye dair bir sunum gerçekleştirerek ülkenin dijital altyapısının olgunlaştığını ve ulusal deneyimin gelişmişliğini ortaya koydu.