Riyad'da düzenlenen ilk uluslararası felsefe konferansındaki tartışmaların odak noktası ‘beklenmeyen’

Alvan: Suudi Arabistan dünyanın en çok değişen ülkelerinden biri

Konferansın ilk oturumu ‘İslam'da Felsefe: Mirasımızdan Görüşler’ başlığını taşıyordu
Konferansın ilk oturumu ‘İslam'da Felsefe: Mirasımızdan Görüşler’ başlığını taşıyordu
TT

Riyad'da düzenlenen ilk uluslararası felsefe konferansındaki tartışmaların odak noktası ‘beklenmeyen’

Konferansın ilk oturumu ‘İslam'da Felsefe: Mirasımızdan Görüşler’ başlığını taşıyordu
Konferansın ilk oturumu ‘İslam'da Felsefe: Mirasımızdan Görüşler’ başlığını taşıyordu

Riyad'daki Kral Fahd Ulusal Kütüphanesi’ndeki Edebiyat Yayın ve Çeviri Kurumu tarafından düzenlenen ‘Riyad Felsefe Konferansı’ dün başladı. Üç gün sürmesi planlanan konferans, Suudi Arabistan'ın içinden ve dışından entelektüel ve felsefi alanda seçkin bir grup düşünür ve ilgili ismi bir araya getiriyor.
Konferansın açılış konuşmasında Edebiyat, Yayın ve Çeviri Kurumu Başkanı Dr. Muhammad Hasan Alvan, Suudi Arabistan'ın dünyanın en çok değişen ülkelerinden biri olduğunu ve hiçbir ülkenin kalkınma hareketi hızına yetişemeyeceğini söyledi. Bunun farklı felsefi, entelektüel ve kültürel yansımaları olacağını ifade eden Alvan, bunun, özellikle konferans için seçilen tema, ‘beklenmeyen’ hakkında felsefi tartışmaları harekete geçirmesini umduğunu belirtti.
Alvan, “Bugün daha net bir dünya ve onu değiştirme yeteneğimizin daha da artması için bir aradayız” dedi.
Saygın uluslararası ve bölgesel düşünürler ve kurumlar, yerel toplulukta felsefenin varlığını ve rolünü derinleştirmek, onu kültürel ve entelektüel müzakere alanında yayınlamak amacıyla ‘beklenmeyen’ başlığı altında Suudi Arabistan'ın farklı düzeylerde tanık olduğu dönüşümlerle bağlantılı olarak çeşitli çağdaş felsefi konuları tartışıyor.
Suudi Arabistan'da düzenlenen ve türünün ilk örneği olan felsefi konferansın ilk oturumu, İslam'da felsefe üzerine bir tartışmayı içeriyordu. Oturumda, Arap ve İslam mirasından bakış açıları ele alındı. Oturum, Abdullah el-Gazami, Suleyman en-Nasır ve Toronto Üniversitesi'nden Abraham Han'ı ağırladı.
Riyad Felsefe Konferansı’nın üç günlük programı, günümüz dünyasını anlamada felsefenin rolünün yanı sıra ve koronavirüs (Kovid-19) salgını ve etik sonuçları gibi mevcut insanlık durumunu etkileyen beklenmedik olayları kapsayan güncel konuları ele alan birçok etkileşimli genel oturum ve çalıştayı kapsıyor.
Katılımcılar ayrıca, etik teorileri ve kavramsal boyutları, bilimsel ilerlemedeki son gelişmeler ve teknoloji uygulamalarının artan hızı gibi modern gerçeklikle ilgili en önemli konuları tartışarak, felsefenin insan faaliyetlerinden farklı olan tüm bu yollarda farklı alanlardaki önemli varlığını vurgulamaktadır.
Konferans konuşmacıları ve konuk listesi, dünyanın en önemli üniversitelerinden seçilmiş felsefe teorisyenlerini kapsıyor. Bunlar arasında Pretoria Üniversitesi, Harvard Üniversitesi, Torino Üniversitesi, Londra Üniversitesi Doğu ve Afrika Çalışmaları Enstitüsü, Kahire Üniversitesi, Kral Suud Üniversitesi ve daha birçok üniversite bulunuyor.
Konferans, genç nesiller arasında felsefi düşüncenin değerini aşılamak için tasarlanmış bir okuma köyü ve bir çocuk alanı da dahil olmak üzere çeşitli etkinlikleri içeriyor. Çocukları düşünce ve felsefe iklimleri konusunda eğitmekle ilgilenen birimler tarafından çocukların felsefi düşünceye ilgilerini artıracak, zaman geçirmelerini, kitap okumalarını ve 12-13 yaş arası çocuklara yönelik bir atölye çalışmasına katılmalarını sağlayacak bir alan sağlandı.
İleri teknolojilerle donatılmış ‘interaktif alan’, felsefenin tarihsel dönemlerini öğrenmeyi sağlayan ‘Felsefe Ağacı’ ve interaktif duvar ya da adını konferansın en belirgin ekseninden alan ve önünde duranların gölgelerini büyük filozofların sözlerine yansıtan ‘Beklenmeyenler Duvarı’ aracılığıyla felsefe kültürünü yayma amacı ile ziyaretçilerin deneyimlerini zenginleştiren ve etkileşimi artıran başka bir boyut da sağlıyor.



Rusya, yeniden yapılanmanın başlamasıyla birlikte Suriye arenasına geri dönüyor

Şeybani, Moskova'da Lavrov ile görüşmesinde güçlü bir diplomatik beden dili sergiledi (AFP)
Şeybani, Moskova'da Lavrov ile görüşmesinde güçlü bir diplomatik beden dili sergiledi (AFP)
TT

Rusya, yeniden yapılanmanın başlamasıyla birlikte Suriye arenasına geri dönüyor

Şeybani, Moskova'da Lavrov ile görüşmesinde güçlü bir diplomatik beden dili sergiledi (AFP)
Şeybani, Moskova'da Lavrov ile görüşmesinde güçlü bir diplomatik beden dili sergiledi (AFP)

Mustafa Rüstem

Sonunda ilk kez, birbiri ile savaşan eller tokalaştı. Rusya'nın siyasi karar alma süreçlerinin mutfağı olan Moskova Dışişleri Bakanlığı'nın lüks salonundaki beyaz masanın etrafında, on yıldır birbirine hasım olan gözler buluştu. Bu, Suriye Dışişleri Bakanı Esad eş-Şeybani’nin, Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri Mahir eş-Şara'nın da aralarında bulunduğu üst düzey bir heyetin eşlik ettiği ve Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov ile bir araya geldiği bu türden ilk ziyaretiydi.

Bu ziyaret, on yıllardır ittifak dilinin baskın olduğu iki ülke arasındaki diplomatik kartların yeniden karılması açısından son derece önemli görünüyor. İttifak, Beşşar Esed rejiminin devrilmesinin akabinde Moskova'ya kaçmasının ardından değişti. Ancak Kremlin’in kapıları, Esed iktidarını devirme hareketinin başlamasıyla birlikte katıldığı Suriyeli muhalif güçlerin saflarındaki siyasi ve askeri mücadelesinin başlangıcından bu yana, “Ebu Ayşe” lakaplı Bakan Şeybani'ye açıldı.

Yeni bir beyaz sayfa

Siyaset dünyasının en meşhur sözü olan “bugünün düşmanı yarının dostu olabilir” doğrudur. Mutlak anlamda ne düşmanlık ne de dostluk vardır. Ancak görüşmelerdeki beden dili söyleyeceğini söyledi ve Rus diplomasisinin, Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şara'yı 15 Ekim'de Moskova'da yapılması planlanan Rus-Arap zirvesine davet ederek de olsa, Suriye topraklarına ve Akdeniz'e erişimini koruma konusundaki “aceleci” tavrını özetledi.

 Rusya, Esed'in devrilmesinden bu yana Moskova'ya yaptığı ilk ziyarette Şeybani'yi ağırladı (AFP)Rusya, Esed'in devrilmesinden bu yana Moskova'ya yaptığı ilk ziyarette Şeybani'yi ağırladı (AFP)

Suriyeliler, Lavrov ve Şeybani arasındaki görüşmede genel bir diplomatik denklik tablosuna ulaşmadan önce, Esed Suriyesi döneminde alışılan itaatkarlıktan uzak olduklarını açıklayan bir beden dili benimsemeye çalıştılar. Suriye Dışişleri Bakanı, ülkesinin Moskova'nın Esed rejimiyle ekonomik, güvenlik ve askeri alanlarda imzaladığı tüm önceki anlaşmaları kapsamlı bir şekilde yeniden değerlendirmeye çalıştığını gizlemedi. Bu yeniden değerlendirme, iki ülke arasındaki ilişkilerin geleceğini şekillendirmeyi amaçlıyor.

Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov ise ülkesinin, Suriye halkının tercihlerine saygı duyduğunu ve Moskova'nın Şam'daki yeni yönetimle iş birliği yapma isteğini dile getirdi. Hatta yaptırımların kaldırılması çağrısında bulundu.

Şantaj mı yoksa oyunun kuralları mı?

GSM Merkezi Direktörü Dr. Asıf Melhem, The Independent Arabia'ya verdiği röportajda, “sözlü destek” sınırları içinde kalan Suriye'ye yönelik yaptırımların kaldırılması ve benzeri konularla ilgili özel görüşmelere rağmen, mevcut Suriye hükümetinin ABD ve Batılı ülkelere her zaman kesin olarak güvenmenin imkânsız olduğunu anladığını söyledi.

Melhem, iki yönetim arasındaki gergin tutumlarda gözle görülür bir değişim olduğunu ve Şam'ın Esed rejimine verdiği destek sebebiyle Moskova'ya şantaj yapmaya çalışırken, Rusların bir miktar esneklik gösterdiğini belirtiyor. Melhem, “Yeni hükümet, ‘sizin yardımınız olmasaydı Esed çoktan devrilmişti’ demek istedi ve bu nedenle Rus yönetiminden tazminat ödemesini ve Esed'i teslim etmesini talep etmeye başladı” diye devam etti.

Ciddi Suriyeli yetkililer, Suriye'deki askeri üslerin Rusya için acil bir ihtiyaç ve Moskova tarihinde bir dönüm noktası olduğuna inanıyor. Ama durum böyle değil. Rusya'nın ihtiyacı olduğu doğru, ancak beklendiği kadar acil ve kaçınılmaz değil.

Rus GSM Merkezi’nin Direktörü, siyasette her pozisyonun bir bedeli olduğuna inanıyor. Rusya, Suriye'deki üslerini elinde tutmakla ilgileniyor ve bunları korumanın yanı sıra, Esed iktidarından önce bile Suriye ile iyi olan ilişkilerini sürdürmek istiyor.

Haberler, Rus bombardımanı nedeniyle sivillerin zarar gördüğü olaylarda artış olduğunu ortaya koyuyor (AFP)Haberler, Rus bombardımanı nedeniyle sivillerin zarar gördüğü olaylarda artış olduğunu ortaya koyuyor (AFP)

Direktör şu açıklamada da bulundu: “Her halükarda, üsler Moskova için bir ölüm kalım meselesi değil. Örneğin Suriye kıyılarını ele alırsak, Ruslar açısından Akdeniz'e erişimin tek yolu Karadeniz, Cebelitarık Boğazı veya Süveyş Kanalı’dır. Bu koridorlar ise belirli anlaşmalara tabi. Bu nedenle, özellikle Rusya, herhangi bir bölgede yaşanabilecek beklenmedik gelişme korkusuyla askeri varlığını çeşitlendirmeye başladı. Sudan, Libya ve Eritre'de askeri üsler kurma girişiminde bulundu. Zira üslerinin bulunduğu ülkelerde bazı siyasi değişiklikler yaşanabileceğinin ve bu durumda üslerini korumanın zorlaşabileceğinin farkında.”

Ekim 2011'de Moskova, Güvenlik Konseyi'nin daimi üyesi olarak, eski Suriye devlet başkanı Beşşar Esed'in istifasını isteyen Batı destekli kararlara karşı veto yetkisini kullanmaya başladı. Bu veto, 8 Aralık 2024'e kadar süren Suriye savaşı boyunca tekraren devam etti. Eylül 2015’te de askeri müdahalede bulundu. O dönemde Rus güçleri, DEAŞ ve terör örgütü olarak tanımladığı el-Kaide'nin Suriye kolu Nusra Cephesi de dahil olmak üzere muhalif grupları hedef aldıklarını kabul ettiler.

Bununla birlikte haberler, özellikle Kuzey Suriye'de Rus bombardımanları sebebiyle sivillerin zarar gördüğü olaylarda artış olduğunu ortaya koydu. Bu durum, milyonlarca insanın Türkiye yakınlarındaki veya sınırındaki kamplara göç etmesine yol açtı. Bu arada, Ekim 2016'da Moskova, BM İnsan Hakları Konseyi'ndeki koltuğunu kaybetti.

Rusya-Suriye ilişkileri, Suriye'nin bağımsızlığını tanıyan ilk rejim olan eski Sovyetler Birliği dönemine kadar uzanıyor. Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia’dan aktardığı analize göre iki ülke arasında kurulan diplomatik ilişkiler ve stratejik ittifak, Hafız Esed'in Suriye'de iktidara gelmesiyle (1970'ten 2000'e) zirveye ulaştı.

Ekonomik ilişkiler

Tüm bunların bir uzantısı olarak Moskova, Şam ile ilişkilerini korumaya çalışıyor. Son görüşme de yeni bir koordinasyon aşamasının başlangıcı sayıldı. Rusya yalnızca siyasi ve askeri düzeylerde değil, ayrıca Suriye'nin yeniden inşası ve istikrarının sağlanması konusunda da kapsamlı yardım sunma isteğini dile getirdi.

Gözlemciler, bu görüşmenin kanlı bir dönemin ardından açık oynamaya ve yeni bir sayfa açmaya yönelik daha geniş bir çabanın parçası olduğuna inanıyor. Bu adımlar, sivillerin ölümüne ve geniş bir bölgede köy ve kasabalarda hâlâ görülebilen yıkıma yol açan bombardımanlar sebebiyle Rusya'nın kendileriyle karanlık bir geçmişe sahip olduğunu düşünen Suriyelilerin kızgınlığına rağmen atılıyor. Rusya'nın yeniden inşaya katılması yakıp yıktıklarını telafi etmenin, diğer yandan da yatırım ve çok sayıda anlaşmanın değerlendirilmesi yoluyla sıcak sulara dönüşün bir yolu olabilir.

 Dr. Asıf Melhem ise, Suriye ile Rusya arasında fosfat, petrol, doğalgaz ve Tartus Limanı alanındaki yatırımlar için imzalanan sözleşmelerin rejimin devrilmesinden çok önce iptal edildiğini vurguluyor. Bu sözleşmeler kapsamında Suriyeli şirketler ile ortak olan Rus şirketlerinin, hisselerini ortaklarına devrettiklerinin, dolayısıyla ziyaretin, bu anlaşma ve sözleşmelerin yeniden değerlendirilmesi bağlamında yapıldığının altını çiziyor.

Buna ilave olarak Rusya, Güvenlik Konseyi'nin daimi üyesi ve uluslararası alanda önemli bir varlığa sahip. Dünyanın en büyük ikinci gücü. Melhem bunun önemli olduğuna inanıyor, zira bu sebeple Rusya’nın görüşleri dikkate alınıyor. Dolayısıyla Rusya ile ilişkiler sürdürülmeli, bu durum şüphesiz Suriye'ye fayda sağlayacaktır.

Öte yandan Şam, Rusya'nın Suriye'ye ihtiyacı olduğunu iddia ederek durumu abartmaya çalışıyor. Melhem’e göre bu doğru değil, çünkü Suriye'nin toplam yüzölçümü Moskova ve kırsalının yüzölçümünü aşmıyor ve Rusya, eğer zorunda kalırsa ve bölgede kalmasının bedelinin elde edeceği faydadan daha büyük olduğunu görürse, sonunda bu üslerden vazgeçebilir.

*Bu analiz Şarku'l Avsat tarafından Independent Arabia'dan çevrilmiştir.