Hayfa el-Mansur: Yapımcılar başta beni ‘bir kaşık sudaki fırtına’ olarak tanımladı

Mansur hayat hikâyesini ve sanat kariyerine nasıl başladığını anlattı.

Suudi yönetmen Hayfa el-Mansur. (AFP)
Suudi yönetmen Hayfa el-Mansur. (AFP)
TT

Hayfa el-Mansur: Yapımcılar başta beni ‘bir kaşık sudaki fırtına’ olarak tanımladı

Suudi yönetmen Hayfa el-Mansur. (AFP)
Suudi yönetmen Hayfa el-Mansur. (AFP)

“Annem Behia, çok iyi şarkı söylemekle birlikte bu alanda profesyonelleşemedi. Evin koridorlarında sadece sevdiği şarkıları söylüyordu. Kendisi, yedi kızında hayallerini gerçekleştirme ve vazgeçmeme kararlılığı gösterdi.”
Suudi yönetmen Hayfa el-Mansur, Kızıldeniz Uluslararası Film Festivali etkinlikleri kapsamındaki diyalog oturumundaki konuşmasına böyle başladı.
Hayfa el-Mansur, babası tıp eğitimi almasında ısrar etmesine rağmen hikayeleri öğrenme ve derinlemesine inceleme hevesi doğrultusunda ilerledi. Kahire'deki Amerikan Üniversitesi’nde karşılaştırmalı edebiyat okumayı tercih etti.
Mansur eğitimini bitirip Suudi Arabistan'a döndükten sonra bir petrol şirketinde çalıştı. Ancak bu işe kendini veremedi. Daha sonra ailesinin yardımıyla evde bir kısa film çekti. Abu Dabi'deki bir yarışmaya gönderdiği filmi gösterim için seçildi ve etkinliğe davet edildi.
Hayfa el-Mansur gençlik yıllarında evde, elindeki video kayıt cihazıyla birkaç film hazırladı. Film izlemeye hevesli olan babası sayesinde henüz 12 yaşında iken ünlü Şeytanın Ölümü filminin ilk versiyonunu izledi. Suudi Arabistan’da yapılan ilk filmlerden birisi olan bu film sayesinde korku filmlerine ilgi duymaya başladı.
Değişim rüzgarları
Mansur, Kızıldeniz Uluslararası Film Festivali diyalog oturumları Arassında yaptığı açıklamada şunları söyledi:
“Ben toplumdaki değişimin bir parçasıyım. Kariyerim de bu değişimin bir yansımasıdır. İşin başlangıcında yapımcılardan biri benim hakkımda “bir kaşık sudaki fırtına” ifadesini kullanmıştı. Devam etmeyecektim ancak başarma konusundaki ısrarım belgesel filmlerinden uzun metrajlı filme geçiş yapmamı sağladı.”
Vecde filmi ile dünya sinemasına ilk adımını atan yönetmen Mansur, Hollywood hakkında beyaz olmayan kadın yönetmenlere yer olduğunu ancak çok şiddetli rekabet bulunduğunu söyledi. Bir şairle evlenen ve çocuklarını kaybeden bir kadının hikayesini anlatan ve ölümle ilişkisi tartışmalı hale gelen, yapımcılığını üstlendiği “Mary Şili” filmi tamamen kadınsı olmasına rağmen erkeksi olarak tanımlandı.
Mansur 4 uzun metrajlı film yaptı. Bunlardan “Vecde” ve “Mary Şili” ön plana çıktılar. Hayfa el-Mansur üç de dizi ekti. Kadınların naif ancak zayıf kişiler olmadığını, elde ettikleri başarıların boyutlarının büyük olduğunu belirten Mansur toplumsal olarak erkeklerin başarılarıyla kıyaslanamayacağını söyledi. Bunun nedeni olarak da toplumun erkeklere daha çok güvenmesi olduğunu gösteren Mansur durumun sadece Suudi Arabistan'da değil tüm dünyada aynı olduğunu kaydetti. “Ancak kadınlara tavsiyem, hedeflerine ulaşmaya odaklanmaları ve sonucu etrafındaki insanların bakış açısına bırakmalarıdır” dedi.
Yönetmenin oyuncuyla ilişkisini tango dansına benzeten Mansur, oyuncuların başarılarının ritim uyumuna bağlı olduğunu söyledi. Ayrıca oyuncunun yaratıcılığı profesyonelce ortaya çıkarmak için yönetmenin yönetebildiğini hissetmesi gerektiğini, yönetmenin de oyuncudan neyi beklediğini bilmesinin zorunlu olduğunu vurguladı. Yönetmenin oyuncuyu uygun zamanda ve doğru bir şekilde yönlendirmesinin önemine dikkat çekti.
Dünyaya kapı açan ve Hayfa el-Mansur'un adını Suudi kadın yönetmenler listesine sokan “Vecde” filmi hakkında da açıklamlarda bulun Mansur, bu hikayeye ilhamı yeğeninden aldığını ve söyledi.
Suudi kadınların sinemadaki varlığına övgüde bulunan el-Mansur, bu dünyanın sahada devamlılığı ve varlığı sürdürmenin yanı sıra aydınlatma ve ses uzmanları, besteciler ve senaristler gibi ekip ile çeşitliliğe ihtiyacı olduğunu vurguladı.



Hızla klasikleşen korkunun yönetmeninden devam filmi sorusuna yanıt

 Çocuk kitabındaki "Beni içeri al" diyen yaratık izleyicileri korkutmayı başardı (IFC Films)
Çocuk kitabındaki "Beni içeri al" diyen yaratık izleyicileri korkutmayı başardı (IFC Films)
TT

Hızla klasikleşen korkunun yönetmeninden devam filmi sorusuna yanıt

 Çocuk kitabındaki "Beni içeri al" diyen yaratık izleyicileri korkutmayı başardı (IFC Films)
Çocuk kitabındaki "Beni içeri al" diyen yaratık izleyicileri korkutmayı başardı (IFC Films)

Düşük bütçesine rağmen hızla klasikleşen 2014 yapımı Karabasan'ın (The Babadook) yönetmeni bir kez daha devam filmi sorusuyla karşı karşıya.

Jennifer Kent, filmin 10. yıldönümü münasebetiyle yeniden ABD'deki sinemalarda gösterilmesi öncesinde basının sorularını yanıtlıyor. 

55 yaşındaki sinemacıya devam filmi çekmemekte hâlâ ısrarcı olup olmadığı sorulunca şöyle yanıt verdi: 

Hayır, sanırım yapmaya çalıştığım diğer filmlerle fazla meşgulüm. Yani bir anda onunla alakalı bir hikaye anlatmaya dair, karşı koyamayacağım bir dürtü hissedersem 'Haydi, tüm bahisleri kapadık, gidip devam filmini yapacağım' derim. 

Ancak böyle bir şeyin olacağını düşünemiyorum. Bu fikrin işlendiğini hissediyorum. Başka korku filmlerinin eli kulağında. Geliştirdiğim bir korku dizisi de var ve o da beni heyecanlandırıyor. Bu fikirler öne geçiyor.

Avustralyalı yönetmenin çektiği ilk film, ona sinemalarda büyük başarı getirmese de eleştirmenlerden neredeyse tam puan almasını sağlamıştı. Eleştiri derleme sitesi Rotten Tomatoes'da 100'de 98'lik bir nota sahip. 

Karabasan, ilk olarak vizyona girdiğinde Avustralya'da 960 bin dolar, dünyadaysa 10 milyon dolarlık gişe hasılatı yapmıştı. 

Eşinin ölümünün yasını tutan anne ve oğlunun hikayesi, hâlâ hafızalarda. 

Kent, bir diğer yapımcıyla birlikte devam filminin haklarını satın alsa da bu, kendisinden başkasının bu hikayeyi sürdürmemesi için atılmış bir adım olarak görülüyor. 

Independent Türkçe, Screen Rant, New York Times