Dünya'nın en soğuk köyündeki zombi yangın görüntülendi

Zombi yangınlar, kuzey ormanlarında kışı atlatıp ilkbaharda yeniden alevlenebiliyor (Siberian Times / YouTube)
Zombi yangınlar, kuzey ormanlarında kışı atlatıp ilkbaharda yeniden alevlenebiliyor (Siberian Times / YouTube)
TT

Dünya'nın en soğuk köyündeki zombi yangın görüntülendi

Zombi yangınlar, kuzey ormanlarında kışı atlatıp ilkbaharda yeniden alevlenebiliyor (Siberian Times / YouTube)
Zombi yangınlar, kuzey ormanlarında kışı atlatıp ilkbaharda yeniden alevlenebiliyor (Siberian Times / YouTube)

Zombi yangınlar, kuzey ormanlarında kışı atlatıp ilkbaharda yeniden alevlenebiliyor (Siberian Times / YouTube)
Dünyanın en soğuk köyü diye bilinen, Sibirya'daki Oymyakon'un yakınlarında zombi yangın tespit edildi.
Şu anda sıcaklıkların eksi 60 derecede seyrettiği köyde kış yangını veya zombi yangını diye bilinen alevler kar tabakasının altında içten içe yanmayı sürdürüyor.
Bu yangınlar tabakanın altındaki donmuş topraktan salınan metan gazıyla besleniyor. Kar tabakasının aralandığı bölgelerde ise yüzeyden de saptanabiliyor
Fotoğrafçı Semen Sivtsev, yüzeye çıkmayı başaran alevleri görüntüleyerek Instagram hesabından paylaştı. Görüntülerde kar yığınlarının altından kesintisiz duman bulutlarının yükseldiği anlaşılıyor.

Siberian Times'a konuşan Semen, "Bunları Oymyakon'dan pek uzak olmayan, Khara Tümül köyünün de yakınlarındaki otlaklarda çektim" dedi:
"Bu noktalar yaz aylarında orman yangınlarının başladığı bölgedeydi."
Yetkililer zombi alevlerini yüzeydeyken ufak çaplı oldukları için söndürmeyi başarıyor. Ancak karın altında varlığını sürdüren alevler, karların erimesi ve şiddetli yağmurlar sayesinde söndüğünde bölgede göller oluşabiliyor. 
Uzmanlara göre zombi yangınları, Kanada'nın kuzeyi, Alaska ve Rusya gibi aşırı soğuk bölgelerde iklim değişikliği nedeniyle meydana gelen nadir bir durum.
Bunlar aslında bahar ve yaz aylarında rekor kıran sıcaklıklardan kaynaklanıyor. Zira Sibirya'da bu yıl hava sıcaklığı, 38 derecelik rekor seviyeye ulaşmıştı.
Sıcaklıklar artmaya devam ettikçe yıl boyunca donma noktasının altında kalan toprak katmanları da eriyerek buza hapsolmuş gazları salmaya başlıyor.
Bunun sonucunda ilkbahar ve yaz aylarında çıkan orman yangınları, gaz salımı sayesinde tüm kış buzun altında devam edebiliyor.
Fotoğrafçı Sivtsev, "Oymyakon'a yakın Mundullakh bölgesinde bu tür bir zombi ateşinin birkaç yıl boyunca yanmayı sürdürdüğü bir olay biliyorum" ifadelerini kullandı.
Oymyakon civarındaki zombi alevlerin görüntüleri, Avrupa Birliği'nin Copernicus Atmosfer İzleme Hizmeti'nin önemli bir açıklamasının ardından geldi.
Açıklamada orman yangınlarının 2021'de 1,76 milyar ton karbon saldığı ve Sibirya'nın en şiddetli yaz yangınlarına sahne olduğu ifade edilmişti.
Oymyakon'da resmi olarak kaydedilen en düşük sıcaklık 1933'te eksi 67,7 olmuştu. Yerel halk ise Ozak 1924'te sıcaklıkların eksi 71 dereceye düştüğünü söylüyor.
Independent Türkçe, VICE, Daily Mail



Araştırmacılar sinekleri kokain bağımlısı yapmak için genetiklerini değiştirdi

Meyve sinekleri normalde kokainin tadını sevmiyor (Unsplash)
Meyve sinekleri normalde kokainin tadını sevmiyor (Unsplash)
TT

Araştırmacılar sinekleri kokain bağımlısı yapmak için genetiklerini değiştirdi

Meyve sinekleri normalde kokainin tadını sevmiyor (Unsplash)
Meyve sinekleri normalde kokainin tadını sevmiyor (Unsplash)

Bilim insanları meyve sineklerinin genetiğini değiştirerek kokaini sevmelerini sağladı. Çalışmanın insanlardaki kokain bağımlılığını daha iyi anlama ve tedavi etmeye katkı sunması bekleniyor. 

Meyve sinekleri ve insanlar birbirlerine sanılandan daha fazla benziyor. Örneğin bu iki türde çeşitli hastalıklardan sorumlu genlerin yaklaşık yüzde 75'inin aynı olması, bilim insanlarının ilgisini çekiyor. Sinekler üzerindeki genetik incelemeler, bu hastalıkların daha iyi anlaşılmasına katkı sağlıyor.

Bu rahatsızlıklardan biri de kokain gibi maddelere karşı gelişen bağımlılıklar. Utah Üniversitesi'nden Dr. Adrian Rothenfluh, "Son yıllarda, sinekler ve insanların birçok açıdan sandığımızdan daha fazla birbirine benzediği ortaya çıktı" diyerek ekliyor: 

Örneğin sineklerin alkole verdiği tepkiyi düzenleyen genlerin, insanlardaki alkol bağımlılığında da rol oynadığını birçok kez gösterdik. Bu durumun kokain bağımlılığıyla bağlantılı genler için de geçerli olacağını ve bunların sineklerdeki etki mekanizmasını inceleyebileceğimizi düşünüyoruz.

Ancak sineklerin kokaini sevmemesi bu çalışmaların önünde engel teşkil ediyordu. Meyve sineklerinin bacaklarındaki tat reseptörleri, böceğin bir şeyi yemeden önce zararlı olup olmadığını algılamasını sağlıyor. 

Dr. Rothenfluh ve ekip arkadaşları yeni çalışmalarında kokainin acı tadı nedeniyle bu reseptörlere yakalandığını ve sineklerin maddeden bu yüzden uzak durduğunu doğruladı. Araştırmacılar daha sonra sineklerin genetiğini değiştirerek bu reseptörleri devre dışı bıraktı.

Bulguları hakemli dergi Journal of Neuroscience'ta 2 Haziran Pazartesi günü yayımlanan çalışmada genetiği değiştirilmiş sineklerin kokaini sevdiği gözlemlendi. Düşük seviyede kokain içeren şekerli su verilen sinekler 16 saat içinde bu içeceği tercih etmeye başladı.

Dr. Rothenfluh, "Düşük dozlarda, tıpkı insanlar gibi koşuşturmaya başlıyorlar" diyor: 

Çok yüksek dozlardaysa yine insanlar gibi hareket edemez hale geliyorlar.

Bilim insanları genetiğiyle oynanmış sinekleri üretmeyi artık öğrendiği için çalışmalarını daha kolay ve hızlı yürütmeyi umuyor. Meyve sineklerinin hızlı yaşam döngüsü ve nispeten basit genetik yapıları, üzerlerinde insanlara kıyasla daha kolay deney yapılmasına imkan tanıyor. 

Makalenin yazarlarından Travis Philyaw "Daha karmaşık organizmalarda ortaya çıkması zor olan riskli genleri tespit ederek bu bilgileri memeliler üzerinde çalışan araştırmacılara aktarabiliriz" diyor.

Ekip bu sayede insanlardaki kokain bağımlılığına yönelik yeni tedaviler geliştirmeyi umuyor. Dr. Rothenfluh şu ifadeleri kullanıyor:

Kokain tercihinin mekanizmalarını gerçekten anlamaya başlayabiliriz ve mekanizmayı ne kadar iyi anlarsak, o mekanizmaya etki edebilecek bir tedavi bulma şansımız o kadar artar.

Independent Türkçe, Popular Science, IFLScience, Journal of Neuroscience