İran nükleer müzakerelerde maksimalist taleplerinden geri adım atmıyor

ABD Heyeti Başkanı Robert Malley, İran'ın nükleer müzakerelerdeki tutumunu yumuşatmasını bekliyor

ABD Nükleer Müzakere Heyeti Başkanı Robert Malley (AFP)
ABD Nükleer Müzakere Heyeti Başkanı Robert Malley (AFP)
TT

İran nükleer müzakerelerde maksimalist taleplerinden geri adım atmıyor

ABD Nükleer Müzakere Heyeti Başkanı Robert Malley (AFP)
ABD Nükleer Müzakere Heyeti Başkanı Robert Malley (AFP)

Avusturya’nın başkenti Viyana'da süren nükleer müzakereler, İran heyetinin maksimalist taleplerinden geri adım atmama ısrarı nedeniyle çıkmaza girdi. Şarku'l Avsat'ın diplomatik kaynaklara dayandırdığı haberine göre Liverpool'daki ABD heyetinin Başkanı Robert Malley'in İran heyetinin tutumunu yumuşatmaması halinde Viyana'ya gelmeyebileceğini söyledi.
Avrupa Birliği Koordinatörü Enrique Mora dün akşam İran müzakere heyeti başkanı Ali Bakıri Kani ile görüştü ve ondan müzakereleri kurtaracak tavizler almaya çalıştı.
Kaynaklar, İran'ın yüksek tavan taleplerinin müzakere heyetlerini şaşırttığını ileri sürerken, İran heyetinin yaptırımların çok daha fazla kaldırılması talebine karşılık "önceki nükleer taahhütlerinin yüzde 90'ını geri çektiğini" söyledi.
İran ile Viyana görüşmeleri dün resmi olmayan bir ara verdi, Üç Avrupa delegasyonu Fransa, Birleşik Krallık ve Almanya'nın başkanlarının, G7 zirvesinin yapıldığı Birleşik Krallık’ın Liverpool kentine taşınması ile görüşmeler sakinleşti. Liverpool’da kısmen İran nükleer dosyası ele alındı.
Şarku'l Avsat, Avrupalı kaynaklardan, ABD yaptırımlarını ve İran'ın nükleer taahhütlerini tartışan uzman komitelerin son iki günde toplantılarını yoğunlaştırdığının bilgisine ulaştı. Avrupalı ve İranlı taraflar, üç delegasyonun başkanlarının ayrılmasından önce müzakereleri bitirmek için gece geç saatlere kadar toplantılara katılmaya devam etti.
 Avrupalılar, geçtiğimiz iki gün boyunca İran heyeti tarafından geçen hafta sonunda sunulan iki yeni taslağın ayrıntılarını tartıştı. Avrupalılar bu taslakların son altı turda ulaşılan temel taslağa dahil edilmelerini istedi.
Avrupalılar, her iki taslağı da müzakereye esas teşkil edemeyeceklerini düşünerek başta reddetseler de sonra yaklaşık yüzde 80'i tamamlanmış olan orijinal taslağa dahil edilmelerini kabul ettiler. Avrupalılar bunu müzakereleri tamamlamak için Amerikalılarla ortak bir zemin oluşturabilecek unsurları bulmak amacıyla yaptı.
Şarku'l Avsat kaynaklarına göre, üç Avrupa delegasyonunun başkanları, geçen Perşembe günü yedinci turun yeniden başlamasından bu yana Viyana'da gerçekleşen toplantıların bir özetini ABD Dışişleri Bakanı Anthony Blinken ile İran dosyasını görüşmek üzere bir araya gelen ülkelerin dışişleri bakanlarına iletti.
Blinken Avrupalı mevkidaşlarıyla bir araya geldi. Birleşik Krallık Dışişleri Bakanı Liz Truss'un, Blinken ile görüşmesinin ardından İngiliz Dışişleri Bakanlığı tarafından bir açıklama yapıldı. Açıklamada, “İran, Viyana'da devam eden müzakerelere ciddi şekilde katılmalı” ifadelerine yer verildi.
Bu çağrı, Avrupa ülkeleri ve Amerikalıların hâlâ İran'ın nükleer programını geliştirmek için zaman kazanmaya çalıştığına ve müzakerelere anlaşmaya varma amaçlı katılmadığına inandıklarının bir göstergesidir.
Malley, iki gün önce verdiği bir röportajda, İran'ın "ikinci bir yol seçmiş gibi göründüğünü ve resmi olarak ve nükleer programının geliştirilmesi açısından müzakere ediyor gibi göründüğünü" söylemişti.
İran heyeti, esas olarak ABD yaptırımları hakkında konuşmayı ve daha önce anlaşmaya varılan birçok nokta üzerinde müzakerelerin yeniden başlatılması taleplerini içeren iki taslağı anlaşmaya eklemeye bağlı kalıyor. Rejime yakın İran medyasının aktardığına göre heyet, bu iki belgenin müzakerelerin temeli olduğu görüşünde.
İran müzakere heyeti başkanı Ali Bakıri Kani, dün "Press TV" kanalına verdiği röportajda, “İran, 2015'te imzalanan anlaşmadaki taleplerinden daha azını kabul ediyor” dedi. Tahran, Trump yönetimi tarafından uygulanan tüm yaptırımların kaldırılmasına bağlı kalıyor. Bu yaptırımların bir kısmı nükleer anlaşmayla ilgili olmasa da terör ve insan hakları konularıyla ilgili olsa da Tahran tüm yaptırımların kaldırılmasını istiyor.



Aile içi şiddet dünya genelinde her 10 dakikada bir kadını öldürüyor

 Kadınlar, Berlin'deki Brandenburg Kapısı önünde Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü'nü anma protestosuna katıldı (AP)
 Kadınlar, Berlin'deki Brandenburg Kapısı önünde Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü'nü anma protestosuna katıldı (AP)
TT

Aile içi şiddet dünya genelinde her 10 dakikada bir kadını öldürüyor

 Kadınlar, Berlin'deki Brandenburg Kapısı önünde Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü'nü anma protestosuna katıldı (AP)
 Kadınlar, Berlin'deki Brandenburg Kapısı önünde Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü'nü anma protestosuna katıldı (AP)

Birleşmiş Milletler (BM) tarafından bugün yayınlanan istatistiklere göre, 2023 yılında dünya genelinde en az 85 bin kadın ve kız çocuğu, çoğunluğu aile üyeleri tarafından olmak üzere, kasten öldürüldü ve kadın cinayetlerinin “önlenebilir” seviyesinin “endişe verici” olduğu belirtildi.

Viyana'daki Birleşmiş Milletler Uyuşturucu ve Suç Ofisi (UNODC) ve New York'taki BM Kadın Birimi tarafından hazırlanan bir raporda, 2023 yılında öldürülen 85 bin kadının yüzde 60'ının, yani her gün ortalama 140 ya da her on dakikada bir kadının, “kocalarının ya da diğer aile üyelerinin” kurbanı olduğu belirtilerek, kadınlar için “evin en tehlikeli yer olmaya devam ettiği” kaydedildi.

Raporda, bu olgunun "sınırları aşarak tüm sosyal grupları ve yaş gruplarını etkilediği" ifade edilerek, Karayipler, Orta Amerika ve Afrika'nın en çok etkilenen bölgeler olduğu, ardından bu bölgeleri Asya'nın takip ettiği belirtildi.

Amerika ve Avrupa kıtalarında kadın cinayetlerinin çoğunluğu hayat arkadaşları tarafından işlenirken, dünyanın geri kalanında çoğu vakada katilleri aile bireyleri oluşturuyor.

Bazı ülkelerdeki verilere göre, birçok mağdur ölmeden önce fiziksel, cinsel veya psikolojik şiddete maruz kaldıklarını bildirdi. Raporda, örneğin "ihtiyati tedbirler ve adli emirler" yoluyla "birçok cinayetin önlenebileceği" ortaya çıktı.

BM Uyuşturucu ve Suç Ofisi'nin (UNODC) 107 ülkeden aldığı rakamları analiz ettiği rapora göre, bir eğilimin tespit edilebildiği bölgelerde kadın cinayeti oranı 2010 yılından bu yana sabit kalmış veya çok az bir düşüş göstermiştir; bu da bu tür şiddetin “sosyal uygulamalara ve normlara kök saldığını” ve ortadan kaldırılmasının zor olduğunu göstermektedir.

Şarku’l Avsat’ın rapordan aktardığına göre, birçok ülkede gösterilen çabalara rağmen “kadın cinayetleri endişe verici düzeyde.” Ancak BM Kadın Birimi İcra Direktörü'nden alıntı yapılan bir basın açıklamasında, bu gerçeğin "kaçınılmaz bir kader olmadığı" ve ülkelerin yasama yönünü güçlendirmesi ve veri toplama sürecini iyileştirmesi gerektiği vurgulandı.