İsrail Savunma Bakanı Gantz: İran'a yönelik askeri harekâta ABD'den veto yok

İsrailli kaynaklar, Tahran'a dair tutumun Biden ile uyumlu hale getirildiğini aktardı.

Blinken (solda) ve Gantz geçen hafta bir araya geldir. (AFP)
Blinken (solda) ve Gantz geçen hafta bir araya geldir. (AFP)
TT

İsrail Savunma Bakanı Gantz: İran'a yönelik askeri harekâta ABD'den veto yok

Blinken (solda) ve Gantz geçen hafta bir araya geldir. (AFP)
Blinken (solda) ve Gantz geçen hafta bir araya geldir. (AFP)

İsrail Savunma Bakanı Benny Gantz'ın ABD ziyareti sona ererken kendisine yakınlığı ile bilinen üst düzey bir güvenlik yetkilisi, Gantz’ın Tahran'a dair tutumu ABD Başkanı Joe Biden ile yeniden uyumlu hale getirdiğini aktardı. Ayrıca İsrail'in İran ile ‘iyi bir anlaşmaya’ varılmasından çekinmediğini vurguladığını söyledi. ABD’nin ve İsrail’in alternatif planları üzerine tartışmalar sürerken Gantz “İsrail'in İran'a askeri operasyonları konusunda ABD'den veto yok” açıklamasında bulundu.
İsrailli yetkili duruma ilişkin şu açıklamada bulundu:
“ABD’liler bizimle. Biz İsrailliler, ABD'nin dünyaya daha geniş bir açıdan baktığını anlamalıyız. ABD, İran'ın ertelemeye gittiğini, ellerinde iyi kartların olmadığını çok iyi biliyor. Ekonomik yaptırımların artırılması İranlıları nükleer alandan çekilmeye zorlayacağı için bu yaptırımları artırma zamanı. İsrail'de yapılan tahminler, İran'ın bir nükleer bombaya sahip olmaya yaklaştığı yönünde. Nükleer eşiği aşmak için acele etmeyecekler. Zira bunun ne demek olduğunun farkındalar. Biz ise takipteyiz. İran'ın bu süreçte ilerlemesine izin verilmemesi gerektiğini savunuyoruz.”
Gantz’ın ABD’lilerin İran'a karşı sabırlarını kaybetmeye yakın olduğu kanaatine vardığını belirten yetkili açıklamasının devamında “ABD dünyanın en güçlü ülkesi. Bu yüzden güce başvurmak için aceleleri yok. Bunu diğer aşamalara saklıyorlar” ifadelerini kullandı.
Bakan Gantz cumartesi akşamı Washington'daki İsrailli gazetecilere verdiği demeçte, ABD ve Avrupa'nın neler olup bittiğini çok iyi bildiğini ve sabırlarının tükenmekte olduğunu vurguladı. Gantz açıklamasında şunları söyledi:
“Viyana'daki müzakere turunda ilerleme olmadı. İranlıların ertelemeye gittiğini biliyorlar. Kendilerine, İran'ın elinde kötü kartların olduğunu, ekonomik durumunun zor olduğunu, bu nedenle nükleer programla ilgili rüyasını durdurmaya zorlamak için siyasi, ekonomik ve askeri açıdan uygulanacak uluslararası baskıya alan bulunduğunu söyledim. Washington’daki yönetim bana kulak verdi. Onlara önce İran'ın küresel ve bölgesel bir sorun olduğunu, bundan sonra İsrail'e de meydan okuyacağını söyledim. Bazı liderlerden duyduğum kadarıyla İran; Afrika, Güney Amerika ve Orta Doğu'dakiler de dahil olmak üzere birçok ülkenin güvenliğini hedef alıyor. Görüştüğüm Biden yönetiminden yetkililer, İsrail'in İran’ın projelerine dair endişeleriyle yakından ilgilendiler. Onlara İran'ın İsrail için bir sorun olmanın ötesinde, her şeyden önce küresel bir sorun olduğunu söyledim.”
Biden yönetiminin ilerleme kaydedilmediği takdirde Viyana'daki müzakerelerden çekilme yönünde bir tarih belirlemediğini itiraf eden Gantz, ancak olumlu gelişmeler olmazsa ABD'nin askeri seçeneği daha ciddiye almaya başlayacağına olan güvenini dile getirdi.
ABD'li mevkidaşı Lloyd Austin ve ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken ile görüşmelerinde ABD ve İsrail'in Tahran'a karşı iş birliğini geliştirmeye devam etmesi yönünde anlaştıklarını aktaran Gantz sözlerini şöyle sürdürdü:
“İsrail ordusuna İran ile askeri açıdan mücadeleye hazır olmaları talimatını verdim. Washington'daki görüşmelerde İsrail'in b planına nasıl baktığını konuştuk. Ortak çıkarlar zemininde derin güvenlik iş birliğini sürdürme konusunda mutabık kaldık. Bu iş birliğinin daha da derinleşeceğini söyleyebilirim.”
Nitekim Gantz, b planı başarısız olduğu taktirde İsrail’in İran tesislerine yönelik saldırılarını kapsayan c planına üstü kapalı bir şekilde değindi.
Gantz'a eşlik eden üst düzey bir askeri yetkili, isminin açıklanmaması koşuluyla yaptığı açıklamada, “Gantz, Austin ve Blinken ile yaptığı görüşmelerde saldırının ne zaman gerçekleşeceğine dair bir zaman çizelgesi belirlendi” dedi.
Gelecek yıl genelkurmay başkanı olarak Aviv Kochavi'nin yerini alabilecek en güçlü adaylardan olarak gösterilen Genelkurmay Başkan Yardımcısı General Eyal Zamir de cumartesi günü İsrail-ABD Konseyi konferansında verdiği röportajda şu ifadeleri kullandı:
“Ordum gerekirse İran'a karşı siyasetten bağımsız olarak hareket edebilir. Ancak İran'ın nükleer tesislerine yönelik bir saldırının ABD ile koordinasyon geçekleşmeden zor olacağına şüphe yok. Yaptığımız işte her zaman ABD ile koordinasyon içinde olma arzusu var. Ancak en nihayetinde kendi kaderinden sorumlu olan İsrail, vatandaşlarının güvenliğini koruyacaktır. ABD'nin İran'ı caydıracağını umut eden İsrail, Washington bunu başaramadığı takdirde harekete geçecektir.”



21'inci yüzyılda sınırlı savaş ve kapsamlı savaş

İHA’lar savaşta coğrafi derinliği geçersiz hale getirdi (Reuters)
İHA’lar savaşta coğrafi derinliği geçersiz hale getirdi (Reuters)
TT

21'inci yüzyılda sınırlı savaş ve kapsamlı savaş

İHA’lar savaşta coğrafi derinliği geçersiz hale getirdi (Reuters)
İHA’lar savaşta coğrafi derinliği geçersiz hale getirdi (Reuters)

Bazı uzmanlar ister sınırlı ister kapsamlı (topyekun) olsun, savaşların biçim ve türlerinin uluslararası sistemin şekli, yapısı (çok taraflı, iki taraflı veya hatta tek taraflı) ve güç dengesiyle doğrudan ilişkili olduğuna inanırken bunun yanında savaşta, askeri stratejilerin oluşturulmasında teknolojinin rolü göz ardı edilemez.

Telgraf ve demiryolu ağları 20’nci yüzyılda savaşların yapılış şeklini değiştirmedi mi? Evet, elbette değiştirdi. Demiryolları, Birinci Dünya Savaşı'nda milyonlarca askerin cepheye taşınmasına yardımcı olsa da aynı zamanda savaşın 10 milyon asker ve 7 milyon sivilin hayatına mal olan dört buçuk yıllık bir insanlık eziyetine dönüşmesine de doğrudan katkıda bulundu.

21’nci yüzyıl, bir güç çarpanı haline gelen teknolojinin yatay ve dikey olarak yayılmasıyla öne çıkıyor. Birinci Dünya Savaşı sırasında makineli tüfekler, kurbanların yüzde 20 ila 40'ının ölümüne katkıda bulundu. Peki yapay zekanın savaşlardaki rolü, özellikle de etkisi nükleer düzeye ulaşırsa ne olacak hiç düşündünüz mü? İçinde bulunduğumuz yüzyılda belki de en tehlikeli olan durum, savaşmanın maliyetinin herhangi bir devlet dışı aktörün (non state actor) savaşabileceği bir seviyeye düşmüş olmasıdır.

Soğuk Savaş sırasında, nükleer silahlar büyük güçler arasında dünya sahnesinde önemli bir caydırıcı unsur oluşturuyordu. Her zaman karşılıklı yıkım korkusu (MAD) vardı. Bundan dolayı söz konusu güçler vekalet savaşlarına (by proxy) başvurdular. Bu nedenle Soğuk Savaş döneminde sadece sınırlı (limited) savaşlar yaşandı. Sınırlı savaştan bahsederken, bu savaşın hedefleri, kullanılan araçlar ve dolaylı olarak bu savaşın süresi kastediliyor. 1950 yılındaki Kore Savaşı, İkinci Dünya Savaşı'nın sona ermesinden sonra, küresel düzeyde gerçek anlamda kapsamlı bir savaş olan ilk sınırlı savaştı.

fghyu
Geçtiğimiz haziran ayında 12 gün süren İran-İsrail savaşı sırasında ABD tarafından bombalanan Fordo Nükleer Tesisi’nin çevresinin uydu görüntüsü (Reuters)

Yazar Andrew Davidson, Soğuk Savaş sırasında süper güçlerin olası savaşlar için çeşitli senaryolar hazırladığını söylüyor. Ancak insanlığın şansına, bu savaşlar gerçekleşmedi. Zira bu senaryoların güç ölçütü, hassasiyet değil, büyüklüğe dayanıyordu. Başka bir deyişle, ölçünün temelinde büyük güçlerin sahip olduğu uçak, tank, denizaltı ve diğer askeri araçların sayısı yer alıyordu. Nükleer silahlar, geleneksel silahların en büyük koruyucusu konumundaydı.

Sınırlı savaş ile kapsamlı savaş

İsrail'in İran'a karşı başlattığı Yükselen Aslan Operasyonu, süresi (sadece 12 gün sürdü), kullanılan araçlar ve hatta hedefler açısından sınırlı bir savaş olarak nitelendirilebilir. İsrail, bu savaşta elindeki en iyi silahları kullandı, ancak sahip olduğu tüm silahları (örneğin nükleer silahlar) kullanmadı. İran ise sahip olduğu en iyi füzeler ve insansız hava araçlarıyla (İHA) karşılık verdi. Öte yandan İsrail, Gazze Şeridi'nde Arap-İsrail çatışmasının tarihindeki en uzun savaşı sürdürüyor. Savaş 21 aydır devam ediyor. İsrail bu savaşta ise sahip olduğu en iyi silahları her boyutta kullandı. Peki bu savaş kapsamlı mı yoksa sınırlı mı olarak sınıflandırılabilir? Eğer savaşlar havadan sonuçlanmıyorsa, İsrail ordusunun bu savaşı sonuçlandıramamasını nasıl açıklayabiliriz? Oysa İsrail ordusu şimdiye kadar kara, hava ve deniz kuvvetlerini kullandı. Ayrıca siber savaş yönetimini ve dolayısıyla yapay zekayı da kullandı.

Birçok uzmana göre bu sorunun cevabı şu şekilde olabilir:

21’inci yüzyılda savaşın özellikleri değişti ve bu durum, birçok ülkenin, özellikle de büyük ve güçlü ülkelerin askeri doktrinlerinde bir dönüşüme (doctrinal shift) yol açacak.

Öte yandan asimetrik savaş, 21’inci yüzyılda büyük güçler için en büyük ve en tehlikeli zorluk olarak öne çıkıyor.

Teknoloji, özellikle İHA’lar, coğrafi derinliği değersizleştirirken siber savaş ve elektronik savaş lehine büyüklük ve kitle değerini de ortadan kaldırdı.

tyu7ı8
Tayvan’ın başkenti Taipei'deki bir Patriot bataryası... Tayvan, ABD ile Çin arasında bir çatışmaya neden olabilir (EPA)

ABD’li komutan Douglas MacArthur, “Asya'da asla kara savaşı yapılmamalı” diye meşhur bir sözü vardır. Peki, özellikle Washington'ın Pekin'in önümüzdeki yıllarda Tayvan'ı kontrol altına almaya çalışacağından endişe duyduğu bir ortamda, ABD-Çin çatışması nasıl olacak? Bu çatışma nasıl gerçekleşecek, askeri mi olacak? Nerede yapılacak? Kapsamlı mı, sınırlı mı, yoksa vekiller aracılığıyla mı olacak?

Bugün bu sorular, uzmanların Çin ve ABD arasında bir savaşın kaçınılmaz olduğunu teyit etmesiyle birlikte güçlü bir şekilde gündemde yer tutuyorlar. ABD’li düşünür Graham Allison, görüşünü ‘Tukidides tuzağı’ olarak bilinen teoriye dayandırarak, dünya düzenine hakim olan güç (ABD) ile bu hegemonyayı tehdit eden yükselen güç (Çin) arasında çatışmanın kaçınılmaz olduğunu savunuyor.

Bu analizŞarku'l Avsat için bir askeri analist tarafından yapıldı