Yemenlilerden BM Özel Temsilcisi Grundberg’e tepki

Askeri tırmanışları ortasında Husiler, Grundberg’i Sana’da kabul etmekten kaçındı

BM’nin Yemen Özel Temsilcisi Hans Grundberg (Twitter)
BM’nin Yemen Özel Temsilcisi Hans Grundberg (Twitter)
TT

Yemenlilerden BM Özel Temsilcisi Grundberg’e tepki

BM’nin Yemen Özel Temsilcisi Hans Grundberg (Twitter)
BM’nin Yemen Özel Temsilcisi Hans Grundberg (Twitter)

Birleşmiş Milletler’in (BM) yeni Yemen Özel Temsilcisi Hans Grundberg’in Güvelik Konseyi’nde (BMGK) verdiği ilk brifingden yaklaşık 3 ay sonra Yemenli politikacılar, duraksayan barış çabalarını canlandırmak için BM’nin yeni vizyonunu belirginleştirecek adımların yavaşlığını eleştirdi.
Yemen krizi hakkında iyi bir geçmişi olan BM Temsilcisi, kendinden önceki temsilcilerin bıraktığı yerden devam edeceği taahhüdünde bulunmuştu. Ancak eleştirilerine göre bölgedeki başkentlere mekik ziyaretleri konusunda onların izinden gidiyor. İran destekli grubun meşruiyete karşı darbesi ve ülkenin geri kalanını güç kullanarak kontrol etme girişimi çerçevesinde sorunların özünden uzak ikincil toplantılar gerçekleştiriyor.

-Görünmez çabalar
Yemenli araştırmacı ve akademisyen Faris el-Beyl, ilerleyen saatlerde BMGK’ya yeni bir brifing vermeye hazırlanan Grundberg’in hareketlerini ‘hala usullerin dışında’ olarak nitelendirdi. Şarku’l Avsat’a konuşan Beyl, “Aden, Taiz ve kıyı kesimine yaptığı önemli ziyaretler dışında, henüz Yemen sorununu nasıl çözebileceğini ve önceliklerinin neler olduğunu anlatmadı. İlk brifinglerinde kapsamlı bir çözüm vizyonu hakkında konuşması ve kendisinden öncekilerin hatalarından faydalanması, görevin doğası ve karmaşıklığı hakkında bir farkındalığı olduğunu gösteren önemli göstergelerdir” değerlendirmesinde bulundu.
Eski BM Temsilcisinin tüm Yemen sorununu Hudeyde’de ile sınırladığına dikkati çeken araştırmacı el-Beyl  “Ancak Yemen sorununun sınırları hakkında kapsamlı bir fikir edinen yeni Temsilcinin şu ana kadarki çabaları hala görünmez. Üzerinde çalışacağı yolları bilmemizi sağlayacak fiili hamleler ortaya koymuş değil” dedi.
Grundberg’in ‘tekdüze bir eylem yürüteceğine’ dair endişesini gizlemeyen Beyl “Zaman geçiyor. Vaktini, yeni bir şey söylemediği seyahatler ve toplantılarla ya da artık bir öncelik gibi görünmeyen olaylarla dolduruyor ve sadece yanında hatıra fotoğrafları taşıyor. Yemi temsilcinin, vaat ettiği gibi kapsamlı bir vizyon oluşturmayan ayrıntılara dalmaması ve Yemen halkının umutlarını kıran dışlanmış konularla meşgul olmaması önemlidir” değerlendirmesinde bulundu.
Husilere yönelik baskının artırılması gerektiğini belirten Yemenli araştırmacı , “Şu ana kadar, temsilci için etkili bir pozitiflik öngörmek mümkün değil. Özellikle de Yemen’deki tablonun ‘analiz edilmek üzere’ daha fazla çabaya gerek duymaması nedeniyle aylar, somut bir adım atmadan geçiyor. Öte yandan Husiler, sürekli uzlaşmazlıklar, tüm barış çabalarını başarısızlığa uğratma, yıkım ve savaşın devam etmesiyle meşguller. Bu durum, bununla mücadele etmek ve üzerinde baskı oluşturmak için yeni araçlar, farklı adımlar ve prosedürler gerektiriyor. Ama Husilerden iyi niyet beklemekle bunlar gerçekleşmeyecek. Uluslararası Temsilci, BM kararlarının gücünden yola çıkmalı, uluslararası toplumun Husiler de dahil İran’a açık baskısını da kapsayan çeşitli adımlar atmalı, BMGK’nın tüm yetki ve araçlarından yararlanmalı, Husileri barışa zorlamalı, Yemen’deki yıkımı ve Yemenlilerin hayatlarına yönelik yıkıcı eylemleri durdurmalıdır” şeklinde konuştu.
Araştırmacı Beyl konuşmasının devamında şu ifadeleri kullandı: “Çözüm, Husileri İran projesinden ayırmak ve Yemen’e zarar vermelerini ve Husilerin ulusal projeye katılımını durdurmaktır. Bu noktada Yemen çerçevesinde uzlaşma, anlaşma ve paylaşımdan bahsetmek mümkündür. Husilere gelince o, hala Yemen çevresinin dışında ve sadece İran için askeri bir üs olarak görülüyor. BM’nin tüm çabaları, Yemen trajedisi için ek bir zamandan başka bir şey değildir.”

- Zaman kaybettiren faaliyetler
Öte yandan Yemenli yazar ve gazeteci Veddah el-Celil, BM Temsilcisinin dışlanmış faaliyet ve olaylara odaklanmasını eleştirirken, bunu durumu ‘yalnızca zaman kaybı’ olarak nitelendirdi.
Şarku’l Avsat’a konuşan Celil, “Temsilci, göreve başlamasından önceki konuşmalarında Yemen meselesiyle ilgilene eski temsilcilerden farklı olacağını belirtti. Yemen kriziyle ilgili birçok gerçeğin büyük ölçüde mantıklı ve gerçekçi bir özetini sundu. Kendisinden öncekilerin yaptığı gibi barış getireceğini ve mucizeler yaratacağını söylemedi. Görevinde karşılaşacağı zorlukların çoğuna dikkat çekti. Bazı açık engellerden söz etti. Sahte idealler göstermedi. Sihirli veya kolay çözümlerden bahsetmedi. Yapabileceği pek bir iyimser durum olmamasına rağmen tüm bunlar, onun birçok seçeneği etkinleştirebilen ve durumla başa çıkmak için farklı yollar bulabilen bir adam olarak görünmesini sağladı. Ama krizin kaynağı ve karmaşıklığı bir BM temsilcisi tarafından çözülemez” açıklamasında bulundu.
“Sonraki aylardaki performansı, kendisinden önceki temsilcilerden pek farklı olmadığını gösterdi” diyen Celil, “Kendisini onları taklit etmek zorunda bulması önemli değil. Bu yaklaşıma inanarak mı göreve geldi, yoksa BM ve uluslararası toplum gerçekten de temsilcilerinin bu anlamsız rolü oynamasını mı istiyor? Önemli olan, bu. Grundberg, genellikle sivil toplum kuruluşları tarafından yürütülen bir dizi faaliyeti uygulama ve bunlara katılma eğiliminde. Bu, krizin nedenleri ve tarafları ile uğraşmayı, görüşleri yakınlaştırmanın yol ve yöntemlerini aramayı gerektiren asıl görevleri pahasına bu yöndeki çabalarını yoğunlaştıran eski temsilcilerin izlediği yoldur” şeklinde konuştu.
BM temsilcilerini de eleştiren Celil sözlerini şöyle sürdürdü: “Onlar, toplumun yalnızca sınırlı bir grubunu temsil eden ve genellikle Husilerin bakış açısını benimseme eğiliminde olan taraflar ve kişilerle krize öneriler ve çözümler arıyorlar. Meşru otoritenin egemenlik hakkını ortadan kaldırıyor ve devlet kurumlarını eski haline getiriyorlar. Bu, toplumun Husi milislerine karşı direnişinin ve reddinin, toplumun nüfuz ve egemenliğinin ötesine geçiyor. Grundberg, krizleri çözmek ve savaşı sona erdirmek için vizyon ve algılar elde etmek amacıyla ‘sivil toplumun kadınları, erkekleri ve gençleri’ olarak adlandırdığı kişilerle görüşmelerini yoğunlaştırıyor. Son günlerde ‘Husi cephelerine gönüllü veya isteksiz olarak savaşçı tedariki sağladığı ve karşılığında Husilerden çıkar ve güven kazandığı bilinen’ birçok kabile şeyhinin faaliyetine katıldı.  Bu tür olaylar, Yemen toplumunu fiilen temsil etmeksizin zaman ve para israfına yol açmaktadır. Bunlar ve ortaya koyulan öneriler, meşru otoriteye ve onu destekleyen sosyal ve siyasi güçlere vizyon ve öneriler empoze etme amaçlı kabul edilir. Toplum, bu faaliyetlerden tamamen yoksundur ve krizin çözümünde, toplumun görüşü dikkate alınmamıştır.”



İran ve Ürdün dışişleri bakanları, ikili ve bölgesel konuları görüştü

Safedi'nin İranlı mevkidaşı ile görüşmesinden bir kare
Safedi'nin İranlı mevkidaşı ile görüşmesinden bir kare
TT

İran ve Ürdün dışişleri bakanları, ikili ve bölgesel konuları görüştü

Safedi'nin İranlı mevkidaşı ile görüşmesinden bir kare
Safedi'nin İranlı mevkidaşı ile görüşmesinden bir kare

İran Dışişleri Bakanı Hüseyin Emir Abdullahiyan ile Ürdün Dışişleri Bakanı Eymen es-Safedi, New York’ta Filistin’deki son gelişmeler ile ikili ve bölgesel meseleleri görüştü.

İran Dışişleri Bakanlığından yapılan yazılı açıklamaya göre, BM Güvenlik Konseyinde (BMGK) bakanlar düzeyinde düzenlenen "Orta Doğu" oturumuna katılmak üzere ABD’de bulunan Abdullahiyan ile Ürdünlü mevkidaşı Safedi bir araya geldi.

ABD’nin İsrail’e desteği ve İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun saldırıları sona erdirmek istememesinin “Filistinlilere yönelik soykırımın devam etmesinin temel nedeni” olduğu değerlendirmesinde bulunan Abdullahiyan, uluslarası toplumun, özellikle İslam ülkelerinin “bu soykırımı sona erdirmek için harekete geçip çabalarını sürdürmesi gerektiğini ifade etti.

Abdullahiyan, İran’ın İsrail’e yönelik saldırısının, ülkesinin Şam’daki konsolosluk binasına yapılan saldırıya karşı cevap olarak “meşru savunma” çerçevesinde gerçekleştirildiğini ifade ederek “hassas ve hesaplı” bir şekilde askeri ve istihbarat üslerini hedef aldıklarını kaydetti.

Bölgede barış ve istikrarın güçlendirilmesinden yana olduklarını belirten Abdullahiyan, İsrail’in saldırısına verilen karşılığın “sınırlı ve minimum” olduğunu, İsrail’in “herhangi bir maceracı eyleme girişmesi durumunda” ülkesinin cevabının “kesin, hızlı ve kapsamlı” olacağını yineledi.

Abdullahiyan, İsrail’in Filistin halkına karşı sürdürdüğü saldırılara işaret ederek, uluslararası toplum, İslam İşbirliği Teşkilatı ve üye ülkelerin bu saldırıların durdurulması için harekete geçmesi gerektiğini vurguladı.

Ürdün Dışişleri Bakanı Safedi de Filistin meselesinin ülkesi için yüksek öncelik taşıdığını belirterek Gazze’ye yönelik sürdürülen saldırıların sonlandırılması için çabalarının süreceğini ifade etti.

Filistin’deki durumu zor ve karmaşık” olarak nitelendiren Safedi, Ürdün'ün, Filistinlilerin komşu ülkelere yerleştirilmesine yönelik her türlü girişime kesin olarak karşı olduğunu kaydetti.

Abdullahiyan ile Safedi, bazı ikili ve bölgesel konuları da ele aldı.


Hizbullah top mermileriyle İsrail askerlerini hedef alıyor

Lübnan sınırına yakındaki İsrail askerleri (AFP)
Lübnan sınırına yakındaki İsrail askerleri (AFP)
TT

Hizbullah top mermileriyle İsrail askerlerini hedef alıyor

Lübnan sınırına yakındaki İsrail askerleri (AFP)
Lübnan sınırına yakındaki İsrail askerleri (AFP)

Lübnan Hizbullah grubu dün (Perşembe) yaptığı açıklamada, Raheb bölgesi yakınlarında toplanan İsrail askerlerini top mermileriyle hedef aldığını duyurdu.

Hizbullahın açıklamasında saldırının tam yeri veya sonuçları belirtilmedi. İsrail'den ise  saldırı ile ilgili henüz bir açıklama yapılmadı.


Erdoğan'ın Irak ziyaretinde ilişkilerde sıçrama bekleniyor

Kuzey Irak'ta PKK operasyonlarına katılan iki Türk helikopteri (arşiv - Türkiye Savunma Bakanlığı)
Kuzey Irak'ta PKK operasyonlarına katılan iki Türk helikopteri (arşiv - Türkiye Savunma Bakanlığı)
TT

Erdoğan'ın Irak ziyaretinde ilişkilerde sıçrama bekleniyor

Kuzey Irak'ta PKK operasyonlarına katılan iki Türk helikopteri (arşiv - Türkiye Savunma Bakanlığı)
Kuzey Irak'ta PKK operasyonlarına katılan iki Türk helikopteri (arşiv - Türkiye Savunma Bakanlığı)

Türkiye ve Irak, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın önümüzdeki Pazartesi günü Bağdat'a yapacağı ziyarette ilişkilerinde bir sıçrama bekliyor. Ankara ve Bağdat'ta yapılan duyuruya göre ziyarette güvenlik, ekonomi ve kalkınma konularının yanı sıra, su ve enerji dosyalarını da içeren stratejik çerçeve anlaşmasının imzalanması öngörülüyor.

Irak hükümetinden bir kaynak, Türkiye Savunma Bakanı Yaşar Güler'in çarşamba günü açıkladığı, PKK’nın faaliyetleriyle mücadelede iki komşu ülke arasında iş birliğine ilişkin stratejik bir anlaşmanın imzalanması hakkındaki açıklamasını dün (Perşembe) doğruladı.

Milli Savunma Bakanlığı Basın ve Halkla İlişkiler Müşaviri Zeki Aktürk dünkü (Perşembe) haftalık basın toplantısında, Türkiye ‘nin “Pençe Kilit’te” operasyonunu hızlandıracağını ve kilitin bu yaz kapanacağını, kilit kapanırken, Bakanımız açıkladığı gibi: Öngörülemez, alışılmadık, PKK’nin reaksiyon gösteremeyeceği şekilde kapanacağını belirtti.

Buna karşılık Iraklı kaynak, "konunun aynı zamanda iki ülke arasındaki güvenlik iş birliğiyle, güvenlik ve ekonomik yönlerle ilgili birçok ortak çıkar konusuyla da ilintili olduğunu" ifade etti. Kaynak Şarku’l Avsat’a Türk tarafının Irak'a su paylaşımının sağlanması ve bir mekanizma kurulması konusunda iş birliği gösterdiğini, dosyanın Erdoğan'ın ziyareti sırasında görüşüleceğini belirtti.

 Erdoğan, salı günü yaptığı açıklamada, gündeminin en önemli maddelerinden birinin su meselesi olacağını, ayrıca Irak'ın doğalgaz ve petrolün Türkiye üzerinden taşınmasına ilişkin taleplerinin de bulunduğunu, her iki konunun da çözümü için çalışılacağını söyledi.

Irak'ın geçen yıl lansmanını duyurduğu "Kalkınma Yolu" projesi, Erdoğan'ın ziyaretinin gündeminde önemli bir madde oluşturuyor. Türkiye Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdülkadir Uraloğlu geçtiğimiz cuma günü yaptığı açıklamada, geçtiğimiz aylarda bakanlar düzeyinde ve teknik görüşmelerde bulunularak, Türkiye ile Irak arasında, projenin takibi için "Bakanlar Kurulu" benzeri bir ortak mekanizmanın kurulması yönünde karara varıldığını söyledi. Projeye aynı zamanda BAE ve Katar’ın da katılması bekleniyor.

Türkiye-Irak meclisinden heyetler arasında, çarşamba ve perşembe günleri Ankara'da görüşmeler yapıldı. Terörle mücadele konusunda ortak hareket etmenin, ekonomi ve kalkınma alanlarında iş birliğini geliştirmenin iki ülkenin çıkarına olduğunu, Erdoğan'ın ziyaretinin çok önemli bir dönüm noktası oluşturacağı ifade edildi.


SOHR: İsrail saldırıları Suriye'nin güneyindeki bir askeri bölgeyi hedef aldı

İsrail'in Suriye'ye önceki baskınlarından (Arşiv- Reuters)
İsrail'in Suriye'ye önceki baskınlarından (Arşiv- Reuters)
TT

SOHR: İsrail saldırıları Suriye'nin güneyindeki bir askeri bölgeyi hedef aldı

İsrail'in Suriye'ye önceki baskınlarından (Arşiv- Reuters)
İsrail'in Suriye'ye önceki baskınlarından (Arşiv- Reuters)

Suriye İnsan Hakları Gözlemevi'nin (SOHR) açıklamasına göre İsrail saldırıları bugün (Cuma) şafak vakti Suriye'nin güneyindeki bir Suriye ordusu mevzisini hedef aldı.

Gözlemevi, "saldırıların As-Suveyda ile Deraa arasındaki bölgede meydana geldiğini ve İsrail uçaklarının herhangi bir hava savunması olmaksızın yoğun uçuş gerçekleştirdiğini bildirdi. SOHR, "Bölge, radar taburunun bulunduğu Zara ile Karfa arasında yer alıyor" bilgisini paylaştı.

SOHR, "İsrail savaş uçaklarının baskınlarında hava savunmasının karşı koymasını veya izlemesini engellemek için Daraa'daki bir radar taburunun hedef alındığını" doğruladı.

Suriyeli aktivistler daha önce cuma günü saldırılarının ülkenin güneyinde Suveyda'daki Suriye ordusunun mevzilerini hedef aldığını bildirmişti.

Suveyda haberlerinin yer aldığı Suveyda24 sitesinin Genel Yayın Yönetmeni Rayan Maruf, "Suriye ordusuna ait bir radar taburunun bombalandığını" doğruladı.

İran resmi medyası bugün (Cuma) şafak vakti İsfahan'ın merkezinde patlamalar duyulduğunu bildirirken, Amerikan medyası yetkililerin, İsrail'in ezeli rakibine karşı misilleme saldırıları düzenlediğini söylediğini aktardı.


Darfur ve Kordofan'da askeri gerilim

Hartum eyaletinin Omdurman şehrinde savaşta hasar gören evlerin arasında bir Sudan ordusu mensubu (Reuters)
Hartum eyaletinin Omdurman şehrinde savaşta hasar gören evlerin arasında bir Sudan ordusu mensubu (Reuters)
TT

Darfur ve Kordofan'da askeri gerilim

Hartum eyaletinin Omdurman şehrinde savaşta hasar gören evlerin arasında bir Sudan ordusu mensubu (Reuters)
Hartum eyaletinin Omdurman şehrinde savaşta hasar gören evlerin arasında bir Sudan ordusu mensubu (Reuters)

Sudan'daki savaşın iki tarafı arasındaki askeri gerilimin seviyesi dün (perşembe) yeniden arttı. Orduya ait savaş uçakları ülkenin batısındaki Darfur bölgesinde Hızlı Destek Kuvvetleri (HDK) mevzilerine hava saldırıları düzenlerken, HDK kaynakları güneydeki Kordofan bölgesini ordunun elinden kurtarmak için ilerlemekten söz etti.

Günlerdir Darfur ve Kordofan bölgelerinde yoğun çatışmalar yaşanıyor. Bu durum insani acıları ve yerinden edilmeleri arttırıyor.

Ordu jetleri, Kuzey Darfur eyaletinin başkenti el-Faşir ve Güney Darfur eyaletinin başkenti Nyala’daki HDK mevzilerini bombalarken, görgü tanıkları şehrin pazarlarında ‘yakıt fiyatlarındaki artışla birlikte genel fiyatlarda da önemli artış yaşandığını’ bildirdi.

Sudan'ın orta kesimindeki El Cezire eyaletinde Sivil Direniş Komiteleri, ‘ordunun dört ay önce eyaletten çekilmesinden beri HDK'nin en iğrenç ihlal türlerini; öldürme, yağmalama, tecavüz ve sindirme eylemlerini gerçekleştirmeden hiçbir yeri terk etmediğini’ söyledi. Komiteler, HDK'yi ‘eyalette 800'den fazla kişiyi öldürmekle’ suçladı.

Konuyla ilgili olarak Dünya Sağlık Örgütü (WHO), Sudan'daki hastanelerin çöküşün eşiğinde olduğu uyarısında bulundu. WHO Doğu Akdeniz Bölge Direktörü Hanan Hasan Balkhy de yaptığı açıklamada, salgın hastalıkların halk arasında yayıldığı dönemde ülkeyi bir ‘ilaç açığının’ kuşattığını söyledi. Balkhy, “Çatışmalardan etkilenen ülkelerdeki hastanelerin yaklaşık yüzde 70 ila 80'i ya kendilerine yönelik saldırılar ya da tıbbi malzeme ve işgücü eksikliği nedeniyle çalışmıyor” ifadesini kullandı.


BAE Dışişleri Bakanı, İranlı mevkidaşıyla bölgedeki gelişmeleri görüştü

BAE Dışişleri Bakanı Şeyh Abdullah bin Zayed Al Nahyan
BAE Dışişleri Bakanı Şeyh Abdullah bin Zayed Al Nahyan
TT

BAE Dışişleri Bakanı, İranlı mevkidaşıyla bölgedeki gelişmeleri görüştü

BAE Dışişleri Bakanı Şeyh Abdullah bin Zayed Al Nahyan
BAE Dışişleri Bakanı Şeyh Abdullah bin Zayed Al Nahyan

BAE Dışişleri Bakanı Şeyh Abdullah bin Zayed Al Nahyan, İran Dışişleri Bakanı Hüseyin Amir Abdullahian ile yaptığı telefon görüşmesinde bölgedeki mevcut tehlikeli gelişmeleri ve bunların bölgesel ve uluslararası güvenlik ve barışa yansımalarını ele aldı.

BAE Dışişleri Bakanı, Ortadoğu bölgesindeki gerilim çemberinin genişlemesini önlemek ve mevcut gerilimi düşürmek için çalışmanın önemini vurguladı. Al Nahyan, farklılıkları çözmenin, bölgenin ve halkın güvenliğini sağlamanın yolunun diplomasi ve diyaloğa öncelik vermek olduğuna dikkat çekti.

Şeyh Abdullah bin Zayed, bölge ülkelerinin faydalanması ve hak ettiği şeyin barış, refah ve kalkınma olduğunu vurguladı.

Görüşmede, iki komşu ülke arasındaki ilişkiler ve bu ilişkileri iki ülkenin ve bölgenin ortak çıkarlarına hizmet edecek şekilde geliştirmenin yolları ele alındı.

 


DEAŞ'ın gerçekleştirdiği iki saldırıda Suriye rejimine bağlı güçlerden 20 kişi öldürüldü

Şam'daki Suriye rejimi askerleri (arşiv - Reuters)
Şam'daki Suriye rejimi askerleri (arşiv - Reuters)
TT

DEAŞ'ın gerçekleştirdiği iki saldırıda Suriye rejimine bağlı güçlerden 20 kişi öldürüldü

Şam'daki Suriye rejimi askerleri (arşiv - Reuters)
Şam'daki Suriye rejimi askerleri (arşiv - Reuters)

Suriye İnsan Hakları Gözlemevi (SOHR) dün (Perşembe) yaptığı açıklamada, DEAŞ’ın Şam'ın kontrolündeki bölgelere düzenlediği iki saldırıda rejim yanlısı güçlerden 20 savaşçıyı öldürdüğünü duyurdu.

Şarku’l Avsat’ın AFP'den aktardığı habere göre SOHR, “DEAŞ hücreleri tarafından Humus'un doğu kırsalında bir askeri otobüse düzenlenen saldırıda rejim güçleri ve rejim yanlısı grupların 16 üyesi öldürüldü” dedi.

SOHR'a göre ölenler arasında son yıllarda Rusya'dan destek alan Şam yanlısı Filistinli savaşçılardan oluşan Kudüs Tugayı'ndan dokuz savaşçı da bulunuyor.

SOHR'a göre, DEAŞ'ın Suriye'nin doğusundaki Elbukemal kırsalında askeri karargâha düzenlediği bir başka saldırıda da rejim güçlerinin dört üyesi öldürüldü.

Diğer yandan Mart ayı sonlarında DEAŞ çölde kurduğu bir pusuda sekiz Suriye askerini öldürmüştü. SOHR yılbaşından bu yana Deyrizor, Humus, Rakka, Hama ve Halep vilayetlerinde DEAŞ tarafından düzenlenen pusu ve saldırılarda öldürülen 200'den fazla rejim gücü ve ona ya da İran'a bağlı savaşçı olduğunu bildirdi.

SOHR'a göre saldırılarda aynı dönemde en az 37 sivil hayatını kaybederken, rejim güçleri ve rejim yanlısı gruplar da 24 teröristi etkisiz hale getirdi.

2014 yılında Irak ve Suriye'nin büyük bölümünün kontrolünü ele geçiren DEAŞ art arda yenilgiler aldı. Suriye Demokratik Güçleri (SDG) aylarca süren çatışmaların ardından Mart 2019'da yenilgiyi ilan etti.


İsrail, Refah'a girmeye hazırlanıyor: "Topçular ve zırhlı araçlar konuşlandırıldı"

İsrail ordusunun dün Refah'a düzenlediği bombardımanda büyük bir krater oluştu (AFP)
İsrail ordusunun dün Refah'a düzenlediği bombardımanda büyük bir krater oluştu (AFP)
TT

İsrail, Refah'a girmeye hazırlanıyor: "Topçular ve zırhlı araçlar konuşlandırıldı"

İsrail ordusunun dün Refah'a düzenlediği bombardımanda büyük bir krater oluştu (AFP)
İsrail ordusunun dün Refah'a düzenlediği bombardımanda büyük bir krater oluştu (AFP)

İsrail'in Refah'a operasyon hazırlığı olarak Gazze Şeridi çevresine ilave birlik konuşlandırdığı bildirildi.

İsrailli Ma'ariv gazetesinin dünkü haberinde, İsrail ordusunun Gazze çevresine topçu birlikleri ve zırhlı personel taşıyıcıları yerleştirdiği yazıldı.

Haberde, birliklerin alarm durumuna geçirildiği, Refah operasyonun temel planının Genelkurmay Başkanı Herzi Halevi ve Savunma Bakanı Yoav Gallant tarafından onaylandığı da öne sürüldü.

İsrail Savunma Kuvvetleri (IDF), iddialarla ilgili yorum yapmayı reddetti. 

IDF'den salı günü yapılan açıklamada, İsrail bombardımanları nedeniyle Gazze'nin kuzeyinden kaçıp Mısır sınırındaki Refah şehrine sığınan sivillerin tahliyesi için 40 bin çadır satın alındığı bildirilmişti.

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, ABD başta olmak üzere Batılı müttefiklerin itirazlarına rağmen Refah'a kara harekatı düzenleyeceklerini birçok kez söylemişti. 

ABD Dışişleri Bakanlığı ise İsrail'in kara harekatıyla ilgili henüz kendileriyle bilgi paylaşmadığını aktardı.

Diğer yandan Katar Başbakanı ve Dışişleri Bakanı Şeyh Muhammed bin Abdurrahman es Sani, dünkü açıklamasında İsrail ve Hamas arasındaki ateşkes görüşmelerinin tıkandığını söyledi.

Hamas'ın silahlı kanadı İzzeddin Kassam Tugayları'nın 7 Ekim'de başlattığı Aksa Tufanı'nın ardından Katar, ABD ve Mısır ateşkes için arabuluculuk rolünü üstlenmişti.

24 Kasım'da sağlanan ve bir hafta süren ateşkeste 81 İsrailli ve 240 Filistinli esir karşılıklı serbest bırakılmıştı. IDF'nin verilerine göre Hamas'ın elinde halen yaklaşık 130 rehine var. İsrail ordusu, bunlardan 34'ünün öldüğünü doğrulamıştı.

Ancak ikinci tur ateşkes müzakerelerinden henüz sonuç çıkmadı. Katar lideri, başkent Doha'da yaptığı açıklamada, oynadıkları arabulucu rolünü gözden geçirdiklerini belirterek şu ifadeleri kullandı: 

Ne yazık ki bu arabuluculuğun kötüye kullanıldığını ve dar siyasi çıkarlar uğruna istismar edildiğini gördük. Bu da Katar devletinin, bu rolü kapsamlı şekilde tekrar değerlendireceği anlamına geliyor. Oynadığımız rolü yeniden gözden geçirme ve tarafların bu arabuluculuk faaliyetlerine nasıl katıldığını değerlendirme aşamasındayız.

Es Sani, konuşmasında herhangi bir politikacının adını kullanmadı. Fakat Birleşik Krallık'ın kamu yayıncısı BBC, son dönemde özellikle ABD Kongresi'ndeki bazı isimlerin "ateşkes için Katar'ın Hamas'a yeterli baskıyı uygulamadığını öne sürdüğüne" dikkat çekti. 

Independent Türkçe, Times of Israel, Guardian, BBC


İsrail savaş uçakları Lübnan'ın doğusundaki Hizbullah altyapısını vurdu

İsrail'in Güney Lübnan'a düzenlediği hava saldırılarının yol açtığı yıkımdan (AFP)
İsrail'in Güney Lübnan'a düzenlediği hava saldırılarının yol açtığı yıkımdan (AFP)
TT

İsrail savaş uçakları Lübnan'ın doğusundaki Hizbullah altyapısını vurdu

İsrail'in Güney Lübnan'a düzenlediği hava saldırılarının yol açtığı yıkımdan (AFP)
İsrail'in Güney Lübnan'a düzenlediği hava saldırılarının yol açtığı yıkımdan (AFP)

İsrail Hava Kuvvetleri dün (Çarşamba) yaptığı açıklamada, İsrail ile Hizbullah arasındaki çatışmaların daha da yoğunlaşabileceği endişesiyle, savaş uçaklarının Lübnan'ın doğusundaki Baalbek'in kuzeyinde Hizbullah'a ait bir altyapıyı vurduğunu duyurdu.

İsrail Hava Kuvvetleri tarafından yapılan açıklamada, “Bu akşam erken saatlerde İsrail savaş uçakları Baalbek'in kuzeyinde, terör örgütünün hava savunma sistemi tarafından kullanılan önemli bir Hizbullah altyapısını vurdu” denildi.

İsrail ordusu dün erken saatlerde, İsrail’in kuzeyinde Hizbullah tarafından üstlenilen ve bir askeri komuta merkezini hedef aldığını söylediği roket ve insansız hava aracı (İHA) saldırısında, altısı ağır olmak üzere 14 askerinin yaralandığını duyurdu.

İsrail ordusundan yapılan açıklamada şu ifadeler yer aldı: “Son saatlerde, Lübnan topraklarından İsrail'in kuzeyindeki Arab el-Aramşe köyüne doğru sınırı geçen bir dizi tanksavar füzesi ve İHA tespit edildi. Altı asker ağır yaralanırken, iki asker orta derecede yaralandı ve geri kalan yaralanmalar hafif olarak tanımlandı.”

Hizbullah dün, salı günü Lübnan'ın güneyindeki iki kasabayı hedef alan İsrail saldırılarında üç savaşçısının öldürülmesine ‘yanıt olarak’ İsrail'in kuzeyindeki bir askeri karargâhı roket ve İHA’larla bombaladığını duyurdu. İsrail Celile Tıp Merkezi saldırıda 18 kişinin yaralandığını bildirdi.


Darfur'da daha geniş çaplı savaşlara hazırlık

Sudan'ın doğusundaki el-Gadarif şehrinde dün (Çarşamba) bir çuval tahıl taşıyan bir Sudanlı (AFP)
Sudan'ın doğusundaki el-Gadarif şehrinde dün (Çarşamba) bir çuval tahıl taşıyan bir Sudanlı (AFP)
TT

Darfur'da daha geniş çaplı savaşlara hazırlık

Sudan'ın doğusundaki el-Gadarif şehrinde dün (Çarşamba) bir çuval tahıl taşıyan bir Sudanlı (AFP)
Sudan'ın doğusundaki el-Gadarif şehrinde dün (Çarşamba) bir çuval tahıl taşıyan bir Sudanlı (AFP)

Görgü tanıklarına göre Sudan'ın batısındaki Kuzey Darfur eyaletinin başkenti el-Faşir kenti çevresinde ordu ile Hızlı Destek Kuvvetleri (HDK) arasındaki çatışmaların şiddetlenmesinden endişe ediliyor.

Görgü tanıkları, ordunun el-Faşir'deki askeri üsse silah ve mühimmat sevkiyatı için havadan indirme yaptığını, burada HDK ile çatışmaların yaşandığını ve HDK hesaplarından kara hareketliliğini ve bazı askeri araçların Kuzey Darfur'a hareketini gösteren videolar yayınlandığını bildirdi.

Özellikle el-Faşir kenti uzun süredir Sudan'daki savaştan etkilenmediği ve yardımların dağıtıldığı merkez olduğu için savaş nedeniyle Darfur bölgesindeki eyaletlerde kötüleşen insani krizlere ve açlığın yayılmasına ilişkin uluslararası uyarılar artıyor.

El-Faşir sakinleri salı günü öğleden sonra orduya ait savaş uçaklarının, Mühendisler Birliği'nden teknisyenler olması muhtemel güçlerle birlikte, şehrin yakınlarına ‘kutular taşıyan paraşütler’ bıraktığını bildirdi. Adının açıklanmasını istemeyen bir kent sakini, “Orduya ait savaş uçakları, bazıları paraşütçü, bazıları da askeri teçhizat taşıyan yaklaşık 150 paraşüt indirdi” dedi.

Geçtiğimiz birkaç gün boyunca Sudan ordusu ile el-Faşir'in kuzeyindeki Mellit kentinde tam kontrolü sağladığını duyuran HDK arasında şiddetli çatışmalar yaşandı.

HDK'ye bağlı platformlar, askeri komutanlarından birinin el-Faşir'e yaklaşık 50 kilometre uzaklıktaki Mellit'te bir yönetim kurulduğunu duyurduğu ve hükümet ile silahlı hareketlere bağlı tüm komitelerin feshedilmesi, ana pazarın açılması ve kasaba sakinlerinin güvenliğinin sağlanması yönünde kararlar aldığı bir video yayınladı.