Yemenlilerden BM Özel Temsilcisi Grundberg’e tepki

Askeri tırmanışları ortasında Husiler, Grundberg’i Sana’da kabul etmekten kaçındı

BM’nin Yemen Özel Temsilcisi Hans Grundberg (Twitter)
BM’nin Yemen Özel Temsilcisi Hans Grundberg (Twitter)
TT

Yemenlilerden BM Özel Temsilcisi Grundberg’e tepki

BM’nin Yemen Özel Temsilcisi Hans Grundberg (Twitter)
BM’nin Yemen Özel Temsilcisi Hans Grundberg (Twitter)

Birleşmiş Milletler’in (BM) yeni Yemen Özel Temsilcisi Hans Grundberg’in Güvelik Konseyi’nde (BMGK) verdiği ilk brifingden yaklaşık 3 ay sonra Yemenli politikacılar, duraksayan barış çabalarını canlandırmak için BM’nin yeni vizyonunu belirginleştirecek adımların yavaşlığını eleştirdi.
Yemen krizi hakkında iyi bir geçmişi olan BM Temsilcisi, kendinden önceki temsilcilerin bıraktığı yerden devam edeceği taahhüdünde bulunmuştu. Ancak eleştirilerine göre bölgedeki başkentlere mekik ziyaretleri konusunda onların izinden gidiyor. İran destekli grubun meşruiyete karşı darbesi ve ülkenin geri kalanını güç kullanarak kontrol etme girişimi çerçevesinde sorunların özünden uzak ikincil toplantılar gerçekleştiriyor.

-Görünmez çabalar
Yemenli araştırmacı ve akademisyen Faris el-Beyl, ilerleyen saatlerde BMGK’ya yeni bir brifing vermeye hazırlanan Grundberg’in hareketlerini ‘hala usullerin dışında’ olarak nitelendirdi. Şarku’l Avsat’a konuşan Beyl, “Aden, Taiz ve kıyı kesimine yaptığı önemli ziyaretler dışında, henüz Yemen sorununu nasıl çözebileceğini ve önceliklerinin neler olduğunu anlatmadı. İlk brifinglerinde kapsamlı bir çözüm vizyonu hakkında konuşması ve kendisinden öncekilerin hatalarından faydalanması, görevin doğası ve karmaşıklığı hakkında bir farkındalığı olduğunu gösteren önemli göstergelerdir” değerlendirmesinde bulundu.
Eski BM Temsilcisinin tüm Yemen sorununu Hudeyde’de ile sınırladığına dikkati çeken araştırmacı el-Beyl  “Ancak Yemen sorununun sınırları hakkında kapsamlı bir fikir edinen yeni Temsilcinin şu ana kadarki çabaları hala görünmez. Üzerinde çalışacağı yolları bilmemizi sağlayacak fiili hamleler ortaya koymuş değil” dedi.
Grundberg’in ‘tekdüze bir eylem yürüteceğine’ dair endişesini gizlemeyen Beyl “Zaman geçiyor. Vaktini, yeni bir şey söylemediği seyahatler ve toplantılarla ya da artık bir öncelik gibi görünmeyen olaylarla dolduruyor ve sadece yanında hatıra fotoğrafları taşıyor. Yemi temsilcinin, vaat ettiği gibi kapsamlı bir vizyon oluşturmayan ayrıntılara dalmaması ve Yemen halkının umutlarını kıran dışlanmış konularla meşgul olmaması önemlidir” değerlendirmesinde bulundu.
Husilere yönelik baskının artırılması gerektiğini belirten Yemenli araştırmacı , “Şu ana kadar, temsilci için etkili bir pozitiflik öngörmek mümkün değil. Özellikle de Yemen’deki tablonun ‘analiz edilmek üzere’ daha fazla çabaya gerek duymaması nedeniyle aylar, somut bir adım atmadan geçiyor. Öte yandan Husiler, sürekli uzlaşmazlıklar, tüm barış çabalarını başarısızlığa uğratma, yıkım ve savaşın devam etmesiyle meşguller. Bu durum, bununla mücadele etmek ve üzerinde baskı oluşturmak için yeni araçlar, farklı adımlar ve prosedürler gerektiriyor. Ama Husilerden iyi niyet beklemekle bunlar gerçekleşmeyecek. Uluslararası Temsilci, BM kararlarının gücünden yola çıkmalı, uluslararası toplumun Husiler de dahil İran’a açık baskısını da kapsayan çeşitli adımlar atmalı, BMGK’nın tüm yetki ve araçlarından yararlanmalı, Husileri barışa zorlamalı, Yemen’deki yıkımı ve Yemenlilerin hayatlarına yönelik yıkıcı eylemleri durdurmalıdır” şeklinde konuştu.
Araştırmacı Beyl konuşmasının devamında şu ifadeleri kullandı: “Çözüm, Husileri İran projesinden ayırmak ve Yemen’e zarar vermelerini ve Husilerin ulusal projeye katılımını durdurmaktır. Bu noktada Yemen çerçevesinde uzlaşma, anlaşma ve paylaşımdan bahsetmek mümkündür. Husilere gelince o, hala Yemen çevresinin dışında ve sadece İran için askeri bir üs olarak görülüyor. BM’nin tüm çabaları, Yemen trajedisi için ek bir zamandan başka bir şey değildir.”

- Zaman kaybettiren faaliyetler
Öte yandan Yemenli yazar ve gazeteci Veddah el-Celil, BM Temsilcisinin dışlanmış faaliyet ve olaylara odaklanmasını eleştirirken, bunu durumu ‘yalnızca zaman kaybı’ olarak nitelendirdi.
Şarku’l Avsat’a konuşan Celil, “Temsilci, göreve başlamasından önceki konuşmalarında Yemen meselesiyle ilgilene eski temsilcilerden farklı olacağını belirtti. Yemen kriziyle ilgili birçok gerçeğin büyük ölçüde mantıklı ve gerçekçi bir özetini sundu. Kendisinden öncekilerin yaptığı gibi barış getireceğini ve mucizeler yaratacağını söylemedi. Görevinde karşılaşacağı zorlukların çoğuna dikkat çekti. Bazı açık engellerden söz etti. Sahte idealler göstermedi. Sihirli veya kolay çözümlerden bahsetmedi. Yapabileceği pek bir iyimser durum olmamasına rağmen tüm bunlar, onun birçok seçeneği etkinleştirebilen ve durumla başa çıkmak için farklı yollar bulabilen bir adam olarak görünmesini sağladı. Ama krizin kaynağı ve karmaşıklığı bir BM temsilcisi tarafından çözülemez” açıklamasında bulundu.
“Sonraki aylardaki performansı, kendisinden önceki temsilcilerden pek farklı olmadığını gösterdi” diyen Celil, “Kendisini onları taklit etmek zorunda bulması önemli değil. Bu yaklaşıma inanarak mı göreve geldi, yoksa BM ve uluslararası toplum gerçekten de temsilcilerinin bu anlamsız rolü oynamasını mı istiyor? Önemli olan, bu. Grundberg, genellikle sivil toplum kuruluşları tarafından yürütülen bir dizi faaliyeti uygulama ve bunlara katılma eğiliminde. Bu, krizin nedenleri ve tarafları ile uğraşmayı, görüşleri yakınlaştırmanın yol ve yöntemlerini aramayı gerektiren asıl görevleri pahasına bu yöndeki çabalarını yoğunlaştıran eski temsilcilerin izlediği yoldur” şeklinde konuştu.
BM temsilcilerini de eleştiren Celil sözlerini şöyle sürdürdü: “Onlar, toplumun yalnızca sınırlı bir grubunu temsil eden ve genellikle Husilerin bakış açısını benimseme eğiliminde olan taraflar ve kişilerle krize öneriler ve çözümler arıyorlar. Meşru otoritenin egemenlik hakkını ortadan kaldırıyor ve devlet kurumlarını eski haline getiriyorlar. Bu, toplumun Husi milislerine karşı direnişinin ve reddinin, toplumun nüfuz ve egemenliğinin ötesine geçiyor. Grundberg, krizleri çözmek ve savaşı sona erdirmek için vizyon ve algılar elde etmek amacıyla ‘sivil toplumun kadınları, erkekleri ve gençleri’ olarak adlandırdığı kişilerle görüşmelerini yoğunlaştırıyor. Son günlerde ‘Husi cephelerine gönüllü veya isteksiz olarak savaşçı tedariki sağladığı ve karşılığında Husilerden çıkar ve güven kazandığı bilinen’ birçok kabile şeyhinin faaliyetine katıldı.  Bu tür olaylar, Yemen toplumunu fiilen temsil etmeksizin zaman ve para israfına yol açmaktadır. Bunlar ve ortaya koyulan öneriler, meşru otoriteye ve onu destekleyen sosyal ve siyasi güçlere vizyon ve öneriler empoze etme amaçlı kabul edilir. Toplum, bu faaliyetlerden tamamen yoksundur ve krizin çözümünde, toplumun görüşü dikkate alınmamıştır.”



Gazze'de İç Güvenlik yetkilisi Zemzem’e suikast: İçişleri Bakanlığı soruşturma başlattı

Yarbay Ahmed Zemzem, silahlı kişilerin arabasına açtığı ateş sonucu öldürüldü (Filistin Enformasyon Merkezi)
Yarbay Ahmed Zemzem, silahlı kişilerin arabasına açtığı ateş sonucu öldürüldü (Filistin Enformasyon Merkezi)
TT

Gazze'de İç Güvenlik yetkilisi Zemzem’e suikast: İçişleri Bakanlığı soruşturma başlattı

Yarbay Ahmed Zemzem, silahlı kişilerin arabasına açtığı ateş sonucu öldürüldü (Filistin Enformasyon Merkezi)
Yarbay Ahmed Zemzem, silahlı kişilerin arabasına açtığı ateş sonucu öldürüldü (Filistin Enformasyon Merkezi)

Filistin Enformasyon Merkezi, Gazze Şeridi'ndeki İç Güvenlik Teşkilatı yetkililerinden Yarbay Ahmed Zemzem’in bu sabah Gazze Şeridi'nin orta kesiminde yer alan Megazi Mülteci Kampı’nda silahlı kişiler tarafından düzenlenen silahlı saldırıda öldürüldüğünü bildirdi.

Gazze İçişleri Bakanlığı tarafından yapılan kısa basın açıklamasında, ilgili makamların Yarbay Ahmed Zemzem suikastıyla ilgili ‘derhal soruşturma başlattığı’ ve suikasta karışan şüphelilerden birini tutukladığı, diğer şüphelilerin izini sürme çabalarının ise devam ettiği belirtildi. Açıklamada olayın arkasındaki koşulları ve nedenleri ortaya çıkarmak için çalışmaların sürdürüldüğü ifade edildi.

Olay, İsrail ordusunun dün akşam Gazze şehrinin batısındaki er-Raşid Caddesi’nde bir araca düzenlenen baskında Hamas'ın silahlı kanadı İzzeddin el-Kassam Tugayları liderlerinden Raid Saad'ı öldürdüğünü açıklamasının üzerinden 24 saat geçmeden meydana geldi. İsrail, Saad'ın öldürüldüğü saldırıyla, Gazze'deki ateşkes anlaşmasını bir kez daha ihlal etti.


Cezayir’de Kabiliyeliler ‘MAK’ ayrılıkçı projesine karşı birleşti

Bejaia'da ayrılıkçı projeye karşı düzenlenen miting sırasında aktivistler (Özel hesaplar)
Bejaia'da ayrılıkçı projeye karşı düzenlenen miting sırasında aktivistler (Özel hesaplar)
TT

Cezayir’de Kabiliyeliler ‘MAK’ ayrılıkçı projesine karşı birleşti

Bejaia'da ayrılıkçı projeye karşı düzenlenen miting sırasında aktivistler (Özel hesaplar)
Bejaia'da ayrılıkçı projeye karşı düzenlenen miting sırasında aktivistler (Özel hesaplar)

Cezayir’de Kabiliye bölgesi, ayrılıkçı “MAK” hareketinin Fransa’da ilan etmeyi planladığı “bağımsız Kabiliye devleti” girişimine karşı dikkat çekici bir toplumsal mobilizasyona sahne oldu. Cezayir yönetiminin, ülkenin toprak bütünlüğünü hedef almakla suçladığı bu girişime karşı bölgede çeşitli protesto ve farkındalık faaliyetleri gerçekleştirildi.

Başkent Cezayir’in yaklaşık 250 kilometre doğusunda bulunan ve Kabiliye’nin en büyük kentlerinden biri olan Becaia (Bejaia) vilayetinde, vatandaşlar ve yerel aktörler ulusal birliğe zarar verecek her türlü projeye karşı olduklarını ortaya koyan çok sayıda inisiyatif gerçekleştirdi. Kent genelinde çok sayıda ev ve iş yerinin cephelerine Cezayir bayraklarının asıldığı gözlemlendi.

Becaia Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü tarafından “Cezayir tek ve bölünmezdir” sloganıyla düzenlenen, ulusal bayraklarla süslenmiş araçlardan oluşan bir konvoy, kent merkezinden hareket ederek çeşitli cadde ve köyleri dolaştı. Öte yandan Becaia Üniversitesi öğrencileri yayımladıkları bildiride, ayrılıkçı MAK hareketinin projesini reddettiklerini belirterek, “Cezayir’in birliği ve egemenliğine” olan bağlılıklarını vurguladı.


HDK, Güney Kordofan'daki BM karargahına saldırdı: Altı Bangladeşli asker öldürüldü

Sudan'ın kuzeyindeki bir beldede devriye gezen HDK üyeleri (Arşiv - AP)
Sudan'ın kuzeyindeki bir beldede devriye gezen HDK üyeleri (Arşiv - AP)
TT

HDK, Güney Kordofan'daki BM karargahına saldırdı: Altı Bangladeşli asker öldürüldü

Sudan'ın kuzeyindeki bir beldede devriye gezen HDK üyeleri (Arşiv - AP)
Sudan'ın kuzeyindeki bir beldede devriye gezen HDK üyeleri (Arşiv - AP)

Sudan’da Hızlı Destek Kuvvetleri (HDK) dün, kuşatma altındaki Güney Kordofan eyaletinin yönetim şehri Kadugli şehrine insansız hava aracı (İHA) ile düzenlediği bir saldırıyla şehirdeki Birleşmiş Milletler (BM) karargahını hedef aldı. Saldırıda en az altı Bangladeşli asker öldürüldü. Öte yandan şehirdeki bazı insani yardım kuruluşları ve BM ajansları, kötüleşen güvenlik durumu nedeniyle personelini tahliye etmeye başladı.

BM Abyei Geçici Güvenlik Misyonu (UNISFA) tarafından yapılan açıklamada, Kadugli'deki BM merkezine düzenlenen İHA’lı saldırıda ‘altı askerin öldürüldüğü ve altı askerin yaralandığı’ duyuruldu. UNISFA tüm kurbanların Bangladeşli olduğunu ekledi.

Öte yandan Bangladeş Başbakanı Muhammed Yunus, yaptığı açıklamada olaydan dolayı ‘derin üzüntüsünü’ dile getirdi.

BM Genel Sekreteri António Guterres ise Sudan'daki UNISFA askerlerine yönelik saldırıların ‘haksız ve savaş suçu niteliğinde’ olduğunu vurguladı.

Guterres, sosyal medya platformu X hesabından yaptığı paylaşımda, UNISFA askerlerini hedef alanlardan hesap sorulması çağrısında bulundu.

Sudan Egemenlik Konseyi saldırıyı kınadı

Öte yandan Sudan Geçiş Dönemi Egemenlik Konseyi, saldırıyı ‘uluslararası insani hukukun ciddi bir ihlali ve açık bir ihlali’ olarak nitelendirdi.

Konsey tarafından yapılan açıklamada, ‘korunan bir BM tesisini hedef almanın, organize terörizme eşdeğer tehlikeli bir tırmanış ve suç teşkil eden bir davranış olduğu, uluslararası hukuku kasıtlı olarak hiçe saydığı’ vurgulandı.

sd
Sudan ordusu komutanı Korgeneral Abdulfettah el-Burhan (AFP)

Saldırıdan HDK’yı sorumlu tutan konsey, BM ile uluslararası topluma BM tesislerinin korunması için ‘kararlı tutumlar ve caydırıcı önlemler almaları’ çağrısında bulundu.

HDK dün, kuşatma altındaki Güney Kordofan eyaletinin yönetim şehri Kadugli şehrine İHA’lı saldırı düzenleyerek BM karargahını hedef aldı ve en az altı sivili öldürdü. Bunun üzerine şehirdeki bazı insani yardım kuruluşları ve BM ajansları, kötüleşen güvenlik durumu nedeniyle personelini tahliye etmeye başladı.

Sudan Geçiş Dönemi Egemenlik Konseyi, saldırıyı ‘uluslararası insani hukukun ciddi bir ihlali ve açık bir ihlali’ olarak nitelendirdi. Konsey tarafından yapılan açıklamada şu ifadeler yer aldı:

“Korunan bir BM tesisini hedef almak, organize terörizme eşdeğer tehlikeli bir tırmanma ve suç teşkil eden bir davranış olup, uluslararası hukuku kasıtlı olarak hiçe sayma ve insani yardım ve uluslararası misyonların çalışmalarını doğrudan tehdit etme anlamına gelir.”

dfrgt
BM Genel Sekreteri António Guterres (Reuters)

HDK, bu saldırıyı, BM Genel Sekreteri António Guterres’in HDK’yı ‘kötü güçler’ olarak nitelendirdiği, HDK’nın ise BM'yi ‘çifte standart’ uygulamakla suçladığı açıklamasından iki sonra gerçekleşti.

Birçok kaynak, HDK'nın Kadugli şehrine İHA’lı saldırı düzenlediğini bildirdi. Şehirde dumanlar yükseldiği görüldü. Fransız Haber Ajansı AFP’ye konuşan bir sağlık kaynağı, BM karargahına düzenlenen İHA’lı saldırıda en az altı sivilin öldüğünü söyledi.

Bölge sakinleri kaçıyor

Sudan merkezli bir haber sitesi, HDK'ya bağlı Sudan Kurucu İttifakı’nın (Te’sis) perşembe günü Kadugli sakinlerine askeri çatışma ve operasyon bölgelerini terk etmeleri çağrısında bulunduğunu aktardı. Haberde, bu çağrının bölge sakinleri tarafından geniş çapta dikkate alındığı, bu göç dalgasının savaşın patlak vermesinden bu yana en büyük dalga olduğu ve bölgeden kaçanların çoğunluğunun kadınlar, çocuklar ve yaşlılar olduğu belirtildi.

Al Sudania News sitesi, Sudan Kurucu İttifakı liderinin yaptığı açıklamada, ittifakın ‘sivilleri korumaya ve Kadugli'den gönüllü tahliyeleri kolaylaştırmaya tam olarak kararlı olduğunu’ söylediğini aktardı.

İttifak lideri, ‘tüm vatandaşlara hayatlarını korumak için çatışmalardan uzak durmaları çağrısını’ yineledi.

Bu gelişmeler yaşanırken Güney Kordofan eyaletinde askeri çatışmalar daha fazla bölgeye yayılıyor ve bunların sivillerin insani durumuna etkisi konusunda endişeler artıyor.

Sudan Ordusu, Güney Kordofan eyaletindeki Kadugli, Dilling ve Abu Jubayhah olmak üzere son üç şehri kontrol ediyor.

Sudan Kurucu İttifakı, geçtiğimiz temmuz ayında, Muhammed Hasan et-Taişi liderliğinde paralel bir hükümetin kurulduğunu açıklayan HDK'nın da dahil olduğu bir siyasi ittifak.

Hartum'da kitlesel gösteriler düzenlendi

Öte yandan dün binlerce Sudanlı, başkent Hartum ve ülkenin diğer şehirlerinde kitlesel gösteriler düzenleyerek, HDK'ya karşı savaşan orduyu destekledi. HDK ise, ülkedeki savaşı sona erdirmek için gösterdiği çabaları boşa çıkarmak amacıyla uluslararası toplumun önünde vatandaşları istismar etmemesi konusunda uyarıda bulundu.

Yürüyüşler, Sudan ordusu ile birlikte savaşan silahlı gruplar ve İslamcı hareketlerle koordineli olarak Seferberlik ve Halk Direnişi Yüksek Komitesi’nin çağrısı üzerine düzenlendi.

efrgt
Cumartesi günü Port Sudan'da ordu yanlısı yürüyüş (AFP)

Seferberlik ve Halk Direnişi Yüksek Komitesi lideri Korgenereal Beşir Mekki el-Bahi, geçtğimiz ay, Kordofan’ın tüm cephelerinde orduyu desteklemek için genel seferberlik ilan edildiğini ve bazı eyaletlerde eğitim kamplarının açıldığını duyurdu.

Bahi, komite tarafından yayınlanan açıklamasında şunları söyledi:

“Bu yaygın halk ayaklanması, Sudan halkının gerçek iradesini yansıtıyor ve ulusal devlet kurumlarının üzerinde hiçbir meşruiyet olmadığını teyit ediyor.”

Şarku’l Avsat, aralarında Hartum, Port Sudan, Medeni, Dongola, Sennar ve Halfa’nın bulunduğu, Sudan ordusunun kontrolündeki eyaletlerin başkentlerinde düzenlenen yürüyüşleri yerinde takip etti.

HDK'nın yaygın ihlallerine tanık olan El Cezire eyaletinin merkezindeki onlarca belde ve küçük köyde de dayanışma gösterileri düzenlendi.

Protestocular, Sudan ordusuna destek çağrısı yapan pankartlar açarken ‘Tek ordu, tek halk’ sloganları attı. Bazı protestocular ise HDK'nın terör örgütü olarak sınıflandırılması çağrısında bulunan sloganlar attı.

Öte yandan başta Sivil Demokratik Devrimci Güçler İttifakı (Sumud) olmak üzere savaş karşıtı güçler, ‘Barışa ve demokrasiye evet. Savaşa, askeri yönetime hayır’ sloganıyla sosyal medyada yaygın olarak paylaşımların yapıldığı bir kampanya başlattı.