Fas’ta 19. Gazetecilik Ödülleri sahiplerini buldu

Fas 19. Gazetecilik Ödülleri törenine Kültür Gençlik ve İletişim Bakanı da katıldı

Gazetecilik Ödülü kazananlarının jüri üyeleriyle çektirdikleri hatıra fotoğrafı
Gazetecilik Ödülü kazananlarının jüri üyeleriyle çektirdikleri hatıra fotoğrafı
TT

Fas’ta 19. Gazetecilik Ödülleri sahiplerini buldu

Gazetecilik Ödülü kazananlarının jüri üyeleriyle çektirdikleri hatıra fotoğrafı
Gazetecilik Ödülü kazananlarının jüri üyeleriyle çektirdikleri hatıra fotoğrafı

Fas 19. Gazetecilik Büyük Ödülü jürisi, Salı akşamı başkent Rabat'ta düzenlenen törenle ödül alanların isimlerini açıkladı.
Kültür, Gençlik ve İletişim Bakanı Muhammed Mehdi bin Said’in yanı sıra gazetecilik, sanat ve edebiyat dünyasından isimlerin katıldığı törende ödüller sahiplerini buldu. Televizyon, radyo, yazılı basın, elektronik gazetecilik, ajans gazeteciliği, Amazig basın prodüksiyonu, Hassani basın prodüksiyonu, fotoğraf ve araştırmacı gazetecilik alanlarında ödül sahiplerinin isimleri açıklanırken, karikatür ödülü ise üst üste üçüncü kez verilmedi.
Ulusal medyanın gelişimine ve mesleğin asil ilkelerinin pekiştirilmesine belirgin şekilde katkıda bulunan ve ulusal medya kişiliğine verilen Takdir Ödülü, el-Uyun el-Cehviyye kanalının eski müdürü merhum Muhammed ed-Dah Lağdaf’a ve Kanal 2’nin eski gazetecisi Salahuddin el-Ğamari’ye verildi.
Ajans ödülü, “Latife bin Zeyatin: Radikalizmin savunucuları ve gençliğin çaresizliği karşısında aşılmaz bir kale” başlıklı makalesiyle Fas Arap Haber Ajansından gazeteci Kerime ile “Meczub: Bir anne ruhu ve görev ruhuyla koronavirüs hastalarına bakan bir hemşire” başlıklı makalesi ile Yunus Bu Zeriyde’ye verildi.
Araştırma ve Belgesel Ödülü, Kanal 1'deki gazeteci Halid Azdun, “Umut Aşısı, Liderlik ve Girişimcilik” adlı çalışmasıyla ve Kanal 2'deki  “Hepimiz Kahramanız” programının “Rava” başlıklı bölümü ile gazeteci Meryem er-Reisi’ye layık görüldü.
Radyo Ödülünü ise iki radyocu paylaştı. "Başarı Turunda Gayrimenkul: Konut sahibi olma hayalinin dolandırıcılıkla kabusa dönmesi" konulu çalışmasıyla ulusal yayıncı Halil Dernan ve “Koronvirüs Zamanında Faslılar” konulu çalışması ile Kerime Zahnuni ödülün sahibi oldu.
Yazılı basın ödülü, “Tehlike: Bu geminin çalınması güvenlik tehdidi” konulu çalışmasıyla haftalık Le Raporter dergisinden Neima Şeri'ye layık görülürken, Elektronik gazetecilik ödülü iki gazeteci tarafından paylaşıldı. Hespress web sitesinden gazeteci Abdusselam eş-Şamih “Ölüm Yolculuğu: Hespress Faslıların Türkiye sınırına yolculuğuna eşlik ediyor” konulu çalışması ve “Bir damla su için çıkılan yolculuğun, yaz kış çekilen çilesi” konulu çalışmasıyla gazetecisi Amal Kinin ödülü almaya hak kazandı.
Fotoğraf ödülüne gelince… Haftalık The Economist dergisinden Abdülmecit Bezivat, kenevir ekiminin yasallaştırılmasıyla ilgili fotoğrafla ödülü kazanırken, araştırma raporu ödülü, Kanal 1'den yayınlanmakta olan “45 dakika” programındaki “Terörizm Uzlaşmanın Denklemi” konulu çalışmasıyla Yasin el-Ömeri’ye gitti.
Amazig prodüksiyon ödülünü, Amazig kanalından gazeteci İbrahim Karim "Rozoor... Sahra altı Afrikalı göçmenlerin profesyonel ve ekonomik entegrasyonu üzerine bir kesit" adlı belgesel programıyla almaya hak kazandı.
El-Hassani gazetecilik prodüksiyonu alanında ödül, El-Uyun bölgesel kanalından gazeteci Muhammed et-Turuzi'ye tekrar giderken, jüri karikatür kategorisinde ödül verilmemesine karar verdi.
Bakan bin Said, bakanlığın, Kasım 2003'te başlayan bu önemli ödülün organizasyonunu denetleme konusundaki yükümlülüklerinin yerine getirilmesinde, ödülün çeşitli aşamalarında tüm adaylar arasında rekabetin ve dürüst profesyonellik çerçevesinde gerekli koşulların sağlanmasında her türlü çabayı göstermekte istekli olduğunu söyledi. Jürinin, mesleki kriterlere dayalı seçimlerin bağımsız ve özgür olmasını sağlarken, kendi bağımsız çalışma kurallarını ve kriterlerini tanımlamakta ve onaylamakta tam anlamıyla yetkili olduğunu belirtti.
Bakanlık ayrıca, pandemi nedeniyle ortaya çıkan istisnai koşullara rağmen, gazetecilik alanındaki profesyonel yetkinlikleri onurlandırmak adına bu ödül töreninin öneminin bir işareti olarak bu töreni düzenlemeye istekliydi.
Bakan, bakanlığın, ödül programını düzenleyen genel çerçeveyi gözden geçirmek için en iyi formülleri görüşmek üzere bir diyalog toplantısı düzenleyeceğini belirtirken, yurtdışında yaşayan ve uluslararası alanda başarılı olan Faslı kadın ve erkek gazetecilerin çalışmalarına açık olmayı ciddi olarak düşündüğünü belirtti.
Dijital gelişmelere ayak uydurduğu yeni bir medya sözleşme modelinin de düşünülmesi gerektiğinin altını çizen Bakan, bakanlığın bu çalıştaylarda yer alacağını ve yeni algılara ulaşmak için çeşitli profesyonel aktörlerle istişarelerini sürdüreceğini vurguladı. “Sektördeki çalışanların sosyal ve maddi durumlarını iyileştirmeyi ihmal etmeden medya sektörünün tanıtımını yapmayı amaçlayan ülkemizin sosyal önlemlerden sosyal devlete geçmeyi amaçlayan ve son zamanlarda sosyal koruma politikası doğrultusunda, basın ve medya alanındaki tüm kadın çalışanları ilgilendiren çalıştayların başlatılmasıyla pekiştirildi” dedi.
Ödülün jüri başkanı, yazar ve Yurtdışı Fas Topluluğu Konseyi genel sekreteri Abdullah Busuf, gerek sunum açısından, gerek formülasyonla, gerekse sanatsal yönüyle ilgili olsun ödüle aday gösterilen tüm eserlerin farklı güncel konulara parmak bastığını ve çeşitli yönleriyle ele aldığını söyledi.
Ödül verilen çalışmaların kapsamlı bir tartışmanın ardından Jüri tarafından kabul edilen profesyonel standartları karşıladığını vurgulayan bakan “Faslı gazetecilik kurumunun sağlıklı olduğunu ve çeşitli yönleriyle toplumla bir arada var olduğunu ve medya üyelerinin insanlara doğru bilgiyi ulaştırmak için ön saflarda yer almalarıyla da bunun net olarak görüldüğünü ifade etti.
Diğer gazetecilik kategorilerini de kapsaması için ödülü düzenleyen kararnamenin gözden geçirilmesinin önemini vurgulayan Busuf, Faslı gazetecilerin diasporadaki çalışmalarına ve Fas'ta akredite yabancı medya çalışanlarının çabalarına da dikkat çekti. Bu çalışmada, belirtilen koşulları yerine getiren ve 99'u kabul edilen toplam 111 aday sayısında kayda değer bir artış kaydedilmesi de dikkat çekici olduğunu belirtti.
Jüri koltuğunda ise, 2M TV kanalının Merkez Genel Yayın Yönetmeni Cemile el-Şazili, el-Ahdas el-Mağribiyye gazetesinin yayın yönetmeni el-Muhtar Ğazeyvi, Ulusal Radyo ve Bölgesel Radyo İstasyonları Yapım ve Programlar Direktörü Ali Hala, MAP Genel Yayın Yönetmeni ve Çok Dilli Bölüm Başkanı Samir Hilal oturdu.
Jüri de ayrıca, Yüksek Bilgi ve İletişim Enstitüsü Yüksek Öğretim Profesörü Nadiye el-Mehidi, Fas gazetesi en-Nehar'ın yayın yönetmeni Abdulhakim Bedi, Kanal 1’in Haber Müdür Yardımcısı Muhammed Bedari, gazetecisi Cihan el-Katavi, Afrika Çalışmaları Enstitüsü'nde Yüksek Öğrenim Profesörü Rahal Bobrik ve Ümmet Risalesi gazetesinde görev yapan Abdulhak el-Adimi yer aldı



Şiddetli su kıtlığı, yağışların az olduğu bir dönemin ardından Beyrut'un sıkıntılarını daha da artırıyor

Beyrut sokaklarında su taşıyan bir tanker, 3 Temmuz 2025 (AFP)
Beyrut sokaklarında su taşıyan bir tanker, 3 Temmuz 2025 (AFP)
TT

Şiddetli su kıtlığı, yağışların az olduğu bir dönemin ardından Beyrut'un sıkıntılarını daha da artırıyor

Beyrut sokaklarında su taşıyan bir tanker, 3 Temmuz 2025 (AFP)
Beyrut sokaklarında su taşıyan bir tanker, 3 Temmuz 2025 (AFP)

Beyrut sokakları, Lübnanlıların yıllardır görmediği ciddi bir su kıtlığıyla başa çıkmak için halkın satın aldığı su depolarıyla dolup taşıyor. Bu kıtlık, yağışların rekor düzeyde azalması, kuyuların kuruması ve dağıtım şebekelerinin yıpranmasına bağlı.

Beyrut'un güney banliyösü Burc el-Baracne'deki evinde mutfak eşyalarını özenle yıkayan 50 yaşındaki Rima es-Seba, “Su eskiden her gün geliyordu, ama şimdi üç günde bir geliyor” diyor.

Resmi kurumun su tedarikini kesmesi durumunda es-Seba ailesi, yaşadıkları binanın su depolarına su pompalayan özel tankerlere başvuruyor. Rima, mutfak eşyalarını paslandıran tuzlu suyla depoyu doldurmak için 5 dolar ödediğini belirtiyor. İçme suyunu ise Lübnan'daki çoğu kişi gibi hazır şişelerde satın alıyor.

Ancak sosyal hizmet alanında çalışan Rima es-Seba, bu maliyetlerin sınırlı gelire sahip aile için çok ağır olduğunu belirtiyor. Rima, “Bu parayı nereden bulacağım?” diye soruyor. Ülke, Hizbullah ile İsrail arasındaki savaşın yanı sıra, birçok vatandaşını yoksullaştıran ağır bir ekonomik krizle boğuşuyor.

Lübnanlılar uzun yıllardır su kıtlığına alışkın. Enerji ve Su Bakanlığı'nın Ulusal Su Sektörü Stratejisi metninde belirtildiği gibi, ‘nüfusun yüzde 50'den fazlası düzenli olarak kamu su hizmetlerinden yararlanamıyor’.

Bakanlık, barajlar gibi yüzey depolamanın bu açığı kapatmak için yeterli olmadığını, hükümetin sağladığı suyun yarısının ulusal su şebekelerindeki sızıntılar veya hırsızlık nedeniyle ‘israf edildiğini’ belirtiyor.

Yağışların azalması, krizi daha da kötüleştirdi.

Meteoroloji İdaresi'nin yüzey tahminleri bölüm başkanı Muhammed Kenc, 2024-2025 kışında yağış miktarının ‘çok az’ olduğunu belirterek, bu miktarın gözlemlerin başladığı günden bu yana ‘80 yılın en düşük yağış miktarı’ olduğunu söyledi.

cdfgthy
Beyrut'taki bir kuyu suyu dağıtım tesisinde tankerini dolduran bir adam, 3 Temmuz 2025 (AFP)

Ulusal Su Sektörü Stratejisi’ne göre iklim değişikliği su kıtlığını artıracak. Dünya Bankası ise yılın başında ‘iklim değişikliğinin 2040 yılına kadar kuraklık mevsiminde su miktarını yarı yarıya azaltacağı’ öngörüsünde bulundu.

Kısıtlama

Enerji ve Su Bakanı Joseph Saddi geçen hafta ‘mevcut durumun çok zor’ olduğunu bildirdi.

Su kıtlığı, Beyrut'un farklı bölgelerinde farklılık gösteriyor. Yollar, binaların çatılarında yoğun olarak bulunan su depolarını besleyen tankerlerle dolup taşıyor.

Hükümet geçen ay, su tüketimini azaltmaya teşvik etmek için bir kampanya başlattı ve ülke genelinde kurumuş kaynak ve göllerin fotoğraflarını yayınladı.

Beyrut Kuzey İstasyonları Bölümü Başkanı Zuheyr Kazzi, “33 yıldır buradayım ve bu, Beyrut'a pompaladığımız su miktarı açısından geçirdiğimiz en kötü yıl” dedi.

Beyrut ve Lübnan Dağı Su Tesisleri Teknik Uzmanı Antoine ez-Zağbi, geçtiğimiz temmuz ayında AFP ile yaptığı röportajda, başkentte su kısıtlamasının genellikle yaz mevsiminin bitiminden ve kış mevsiminin başlamasından önce, ekim ve kasım aylarında başladığını açıkladı.

Ancak ez-Zağbi'ye göre bu yıl su sıkıntısı erken başladı. Zira bazı kaynaklarda yağışların azalması nedeniyle su miktarının yüzde 50'si bitti. Ez-Zağbi, aşırı tüketim ve deniz suyunun sızma riskini azaltmak için bazı kuyularda kısıtlamanın haziran ayında başladığını belirtti.

Ez-Zağbi, barajlar da dahil olmak üzere daha fazla depolama tesisine ihtiyaç olduğunu vurguladı.

cf90p
Lübnan'ın Batroun kentindeki bir baraj, 10 Temmuz 2025... Lübnan, yağışların az olduğu bir mevsimden sonra bu yaz şiddetli su kıtlığı çekiyor. (Reuters)

Dünya Bankası geçtiğimiz ocak ayında, Beyrut ve çevresindeki bölgelerde su hizmetlerini iyileştirmek için 250 milyon dolardan fazla bir kredi onayladı.

2020 yılında ise çevre aktivistlerinin biyolojik çeşitlilik açısından zengin bir vadiyi tahrip edebileceği gerekçesiyle, başkentin güneyinde bir baraj inşa etmek için verdiği krediyi iptal etti.

Kuyular

Beyrut'un güney banliyösünde yaşayan 66 yaşındaki emekli memur Ebu Ali Nasreddin, aylardır devletin su şebekesinden su alamadığını söyledi.

“Devletin suyu nerede? Nereye aktarılıyor? Kimse bilmiyor” diyen Nasreddin, yaşadığı binayı besleyen kuyunun da kuruduğunu belirtti. Nasreddin ayrıca, tankerlerin sağladığı suyun fiyatının da günden güne yükseldiğini ifade etti.

Bazı bölgelerde 2 bin litre kapasiteli su tankeri fiyatı 20 dolara ulaşıyor ve bu fiyat, tasarruflu kullanımla 5 kişilik bir ailenin bir haftalık ihtiyacını zar zor karşılıyor.

Küçük kamyonuyla su taşıyan 45 yaşındaki Bilal Selheb, suya olan talebin büyük ölçüde arttığını kaydetti.

“Su durumu çok kritik” diyen Selheb, kuyular kuruduğu veya tuzlu hale geldiği için su temininde zorluk yaşadığını belirtti.

Beyrut'un bazı bölgelerinde kuyular uzun zamandır devlet şebekesinin alternatifi veya tamamlayıcısı olarak kullanılıyordu. Ancak söz konusu kuyuların çoğu eskimiş durumda; bu da boruların hasar görmesine ve suyun tuzluluğunun artmasına neden oluyor.

Lübnan Amerikan Üniversitesi Sürdürülebilirlik Sorumlusu Nedim Faracallah, Beyrut'un iç savaşın (1975-1990) başlangıcından bu yana alan ve nüfus açısından büyük ölçüde genişlediğini, ancak su altyapısının bu büyümeye ayak uyduramadığını ifade etti.

Faracallah, birçok sakinin yasadışı olarak kuyular kazdığını, bunların arasında stratejik yeraltı su rezervlerine ulaşan kuyuların da olduğunu belirterek, “Kuyuların sayısını kimse bilmiyor” dedi.

Faracallah, mevcut krizle birlikte tasarruf ve farkındalık kampanyalarının daha erken başlaması gerektiğini düşünüyor.