Libya Dışişleri Bakanı Menguş: Türkiye, Afrika Birliğinin stratejik ortağıdırhttps://turkish.aawsat.com/home/article/3365471/libya-d%C4%B1%C5%9Fi%C5%9Fleri-bakan%C4%B1-mengu%C5%9F-t%C3%BCrkiye-afrika-birli%C4%9Finin-stratejik-orta%C4%9F%C4%B1d%C4%B1r
Libya Dışişleri Bakanı Menguş: Türkiye, Afrika Birliğinin stratejik ortağıdır
Libya Dışişleri Bakanı Necla el-Menguş (AA)
İstanbul/AA
TT
TT
Libya Dışişleri Bakanı Menguş: Türkiye, Afrika Birliğinin stratejik ortağıdır
Libya Dışişleri Bakanı Necla el-Menguş (AA)
Libya Dışişleri Bakanı Necla el-Menguş, Türkiye'nin siyasi, ekonomik ve ticari alanlarda Afrika Birliğinin stratejik ortağı olduğunu söyledi.
Libya Dışişleri Bakanlığından yapılan yazılı açıklamada, 3. Türkiye-Afrika Ortaklık Zirvesi'ne katılan Dışişleri Bakanı Menguş'un ifadelerine yer verildi.
Zirve'deki konuşmasında Menguş, "Türkiye ile Afrika Birliği arasındaki karşılıklı ticari ilişkiler uzun yıllara dayandığı gibi 2008 yılında Afrika Birliğinin Türkiye’yi kıtanın stratejik ortağı ilan etmesiyle iki taraf arasındaki güçlü kültürel ve sosyal ilişkiler ivme kazanmıştır" dedi.
"Türkiye, Afrika Birliğinin stratejik ortağıdır" ifadelerini kullanan Menguş, Türkiye-Afrika ortaklığının, Afrika Birliğinin küresel sistemde güç merkezi olma hedefiyle oluşturduğu "Gündem 2063"ün uygulanması yoluyla arzu ettiği, yatırım için uygun bir ortamın yaratılmasına ve sürdürülebilir kalkınmanın sağlanmasına yardımcı olduğunu vurguladı.
Libyalı Bakan, dünyayı etkileyen olağanüstü koşullara, zorlu ekonomik şartlara rağmen Afrika Birliği ile Türkiye arasında siyasi, ekonomik ve ticari alanlarda ortak iş birliğinin sürdürülmesinin önemine dikkati çekti.
Menguş, sözlerine şöyle devam etti:
"Afrika Birliği Örgütünün ve Afrika Birliğinin kurulmasına katkıda bulunan Libya, söz konusu Zirve'de kabul edilecek plan, program ve kararların başarısı ve Birleşmiş Milletler Antlaşması'nın uygulanması için hiçbir çabadan kaçınmayacaktır."
3. Türkiye-Afrika Ortaklık Zirvesi
Birincisi İstanbul'da, ikincisi Ekvator Ginesi'nin başkenti Malabo'da yapılan Türkiye-Afrika Ortaklık Zirvesi'nin üçüncüsü, "Birlikte Kalkınma ve Refah için Güçlendirilmiş Ortaklık" temasıyla İstanbul'da düzenleniyor.
İstanbul Kongre Merkezinde düzenlenen ve bugün tamamlanması planlanan Zirve'ye, Afrika ülkelerinden devlet başkanları, bakanlar ve uluslararası kurum temsilcileri katılıyor.
Sudan'da yeni bir sivil başbakanın atanması ne anlama geliyor?https://turkish.aawsat.com/arap-d%C3%BCnyasi/5145227-sudanda-yeni-bir-sivil-ba%C5%9Fbakan%C4%B1n-atanmas%C4%B1-ne-anlama-geliyor
Sudan'da yeni bir sivil başbakanın atanması ne anlama geliyor?
Dünya Fikri Mülkiyet Örgütü'nün (WIPO) eski genel direktörü Dr. Kâmil el-Tayyib İdris
Manaf Saad
Güvenilir kaynaklara göre Sudan Egemenlik Konseyi, 19 Mayıs 2025 Pazartesi günü Dünya Fikri Mülkiyet Örgütü'nün (WIPO) eski genel direktörü Dr. Kâmil el-Tayyib İdris'in Sudan Başbakanı olarak atanmasını, kendisine, görevli hükümeti feshedip tam yürütme yetkisine sahip yeni bir hükümet kurma yetkisi verilmesini onayladı.
Bu atama, Dr. Abdullah Hamduk'un 2 Ocak 2022'de istifa etmesinden bu yana tam yetkili bir başbakana sahip sivil bir hükümete doğru atılan ilk resmi adım. Hamduk, 2019 yılında eski cumhurbaşkanı Ömer el-Beşir'in devrilmesinin ardından bu görevi üstlenmişti. Beşir yönetimi aracılığıyla İslamcılar 1989'daki askeri darbeden itibaren devlet kurumlarını kontrol etmeye başlamışlardı.
Uluslararası hukuk alanında doktora yapan Kâmil Idris ile tarım ekonomisi alanında doktora yapan Abdullah Hamduk'un birçok dikkat çekici benzerliği bulunuyor. En dikkat çekici olanı, sol görüşlü bir entelektüel geçmişe sahip olmaları, erken yaşlarda Sudan'daki sol harekete katılmaları ve Birleşmiş Milletler içindeki mesleki kariyerleri. 1997-2008 yılları arasında Dünya Fikri Mülkiyet Örgütü'nün genel direktörlüğünü yapan İdris, en büyük uluslararası örgütlerden birinin başkanı olan ilk Sudanlı ve ilk Afrikalılardan biriydi. Daha sonra Uluslararası Yeni Bitki Çeşitlerini Koruma Birliği'nin genel sekreteri oldu. Hamduk ise çok sayıda uluslararası ve bölgesel kuruluşta çalıştı; bunların en önemlisi, 2016 yılında BM Afrika Ekonomik Komisyonu'nun vekil genel sekreterliği göreviydi.
Afrika Birliği, Sudan ordusu ile o dönem müttefik, şu anki savaşta ise düşman olan Hızlı Destek Kuvvetleri (HDK) arasındaki ittifak tarafından Ekim 2021'de gerçekleştirilen askeri darbenin ardından Sudan'ın üyeliğini askıya alma kararı almıştı. Karar, yönetimin askeri darbe ile değiştirilmesini reddeden ve üye devletleri demokratik geçiş ve sivil yönetim yolunu izlemeye zorlayan Afrika Birliği'nin kuruluş ilkelerine dayanıyordu. O tarihten beri Afrika Birliği, Sudan'ın tam üyeliğini yeniden elde etmesinin, yalnızca resmi ve atanmış bir hükümet değil, gerçek anlamda yürütme gücüne sahip bir sivil geçiş hükümetinin kurulmasına bağlı olduğu yönündeki net tutumunu korudu.
Sudan'ın güvenliği, Afrika Boynuzu'nun güvenliğine hizmet etmektedir ve Sudan'ın uğrayacağı herhangi bir zarar, tüm Afrika kıtasını etkileyecektir
Ancak darbeden sonra Sudan'daki siyasal gerçeklik, özellikle darbeci taraflar arasında 2023 Nisan ayında savaşın patlak vermesiyle daha da karmaşık bir hal aldı. Savaş, Sudan sahnesinde işleri daha karmaşık hale getirdi, Afrika Birliği'nin etkili bir eylemde bulunma gücünü azalttı, arabuluculuk araçlarını zayıflattı ve ülkedeki meşruiyet krizini derinleştirdi. Afrika Birliği, Sudan'ın üyeliğini yeniden elde etmesi için sivil bir hükümet kurulması şartına prensipte uymaya devam ederken, bu şartın uygulanması siyasi gerginliklere, çatışan bölgesel çıkarlara, sivil güçler arasında bölünmeye ve ciddi bir çözüm dayatma konusunda, zayıf uluslararası iradeye tabi olmaya devam etti.
Orgeneral Abdulfettah el-Burhan ve eski Başbakan Abdullah Hamduk, 21 Kasım 2021'de Sudan'da sivil yönetime geçiş anlaşmasını imzaladıktan sonra (AFP)
Sudan ordusunun son dönemdeki askeri zaferleri, el-Cezire ve başkent Hartum eyaletleri üzerinde kontrolü yeniden ele geçirmesi ile Darfur ve Kordofan'daki istikrarlı ilerleyişi, başta Afrika Birliği olmak üzere uluslararası toplum ile diplomatik normalleşme dosyasını aktifleştirmeye ve ülkeyi savaşa sürükleyen darbe sürecini tersine çevirmeyi amaçlayan adımlar atmaya itmiş görünüyor.
Bu durum, özellikle Afrika Birliği Komisyonu Başkanı Mahmud Ali Yusuf'un son olarak Bağdat'ta düzenlenen Arap Zirvesi marjında yaptığı olumlu açıklamaların ardından geldi. Yusuf, Sudan Silahlı Kuvvetleri'nin birçok bölgede kontrolü yeniden sağlayabilmesinden umutlu ve iyimser olduğunu söyledi. “Sudan'ın güvenliği, Afrika Boynuzu'nun güvenliğine hizmet etmektedir ve Sudan'ın uğrayabileceği herhangi bir zarar, tüm Afrika kıtasını etkileyecektir” değerlendirmesinde bulundu. Kâmil İdris'in tam yetkilerle başbakan olarak atanması, sivil siyasi sürecin yeniden canlandırılması yoluyla Afrika Birliği ile normalleşme yönünde atılmış bir adım olarak görülüyor.
HDK’nin kontrolüne geçmesinin ardından yerinden edilenlerin barındığı Zemzem Kampı’ndan kaçanlar, Sudan'ın batısındaki Darfur bölgesinde, gıda yardımı almak için sıraya girmiş 13 Nisan (AFP)
Ancak bu atama tek başına yeterli değil. Yeni hükümetin, askeri bir otoritenin sivil cephesi olarak görülmemek için kapsamlı bir ulusal siyasi mutabakat sürecine girişmesi gerekecek. Devrim güçlerini, bölge temsilcilerini, savaşa dahil olmayan siyasi ve sivil güçleri de içine alan geniş bir mutabakat sağlamaya ve savaşın etkilerini ortadan kaldırmaya çalışması, bunun yanı sıra, köklerine ve derin nedenlerine inilerek savaşın sona erdirilmesi için ciddi çabalar sarf etmesi de gerekecek.
Yeni sivil hükümet, savaşın yoğun yaşandığı bir ortamda eğitim, sağlık, yerel yönetim ve güvenlik gibi sosyal hizmetlerin sağlanmasında büyük zorluklarla karşı karşıya kalacaktır. Bu görevler, büyük çabalar ve formalitede memnuniyetle karşılamanın ötesinde, sivil hükümetin gerçek görevlerini yerine getirmesini sağlayacak gerçek uluslararası ve bölgesel desteğin sağlanmasını gerektiriyor.
Fotoğraf: Majalla
Şarku’l Avsat’ın Al Majalla’dan aktardığı analize göre Sudan'da yıkıcı bir iç savaşın yaşandığı ve günümüzdeki en büyük insani felaketlerden birine dönüştüğü bir ortamda yeni bir sivil başbakanın atanması, normal bir siyasi hadise olarak okunamaz. Aksine bu, ülkedeki mevcut siyasi, askeri ve insani tablonun karmaşıklığı içinde değerlendirilmelidir. Bu atamanın çok yönlü sonuçları olacaktır ve bunlar, Sudan'da istikrarı sağlamayı ve iyi yönetişim kurmayı amaçlayan kapsamlı bir siyasi süreçle bağlantısına bağlı olarak değişecektir.