Ehliyet sınavında değişikliğe gidiliyor

Geçmişte 15 dakika olan direksiyon sınavları 2013 yönetmeliğinden sonra ilk başta 30, ardından 35 dakikaya çıkarıldı / Fotoğraf: AA
Geçmişte 15 dakika olan direksiyon sınavları 2013 yönetmeliğinden sonra ilk başta 30, ardından 35 dakikaya çıkarıldı / Fotoğraf: AA
TT

Ehliyet sınavında değişikliğe gidiliyor

Geçmişte 15 dakika olan direksiyon sınavları 2013 yönetmeliğinden sonra ilk başta 30, ardından 35 dakikaya çıkarıldı / Fotoğraf: AA
Geçmişte 15 dakika olan direksiyon sınavları 2013 yönetmeliğinden sonra ilk başta 30, ardından 35 dakikaya çıkarıldı / Fotoğraf: AA

İstanbul Sürücü Kursları ve Eğitimcileri Federasyonu Başkanı Murat Tekin, AA muhabirine, günümüzde Trafik Eylem Planı çerçevesinde hem teorik hem de direksiyon sınavlarında standartların biraz daha yükseltileceğini vurgulayarak, Milli Eğitim Bakanlığı Özel Öğretim Kurumları Genel Müdürlüğünün sınavlarda bazı değişiklikleri öngördüğünü belirtti.
Yeni yılla gündeme gelmesi planlanan yönetmelikle ilgili hazırlık içinde olunduğunu aktaran Tekin, ilgili kurumların görüşlerinin alınmasının ardından taslağın netleşeceğini ifade etti.
Murat Tekin, şöyle devam etti:
"Direksiyon sınavında devrim niteliğinde bazı değişiklikler planlanıyor. Ehliyette yeni yönetmelikle birlikte 35 dakika olan direksiyon sınavlarının daha uzun yapılması, eğitimlerin özellikle gece de verilmesinin sağlanması, farklı trafik koşullarında adayın test edilmesi gibi bazı değişikliklerin getirilmesi planlanıyor. Biz sınav alanlarının belli bir bölgeye hapsedilmesinden vazgeçilmesini arzu ediyoruz. Şu anda yapılan çalışma da bunu gösteriyor. Yani kursiyerin, aslında akan trafikte karşılaşabileceği bütün manevralar ve deneyimleri, sınavda yaşaması öngörülüyor. Şu ankinden çok daha ciddi, daha uzun süreli direksiyon sınavları bizi bekliyor. Yeni yapılacak yönetmelik değişikliğiyle direksiyon sınav süresi biraz daha uzatılacak, sınav yapılan güzergah genişleyecek ve akan trafikte daha fazla eğitim yapılmasının kursiyerlere çok büyük bir katkısı olacak."

"Ucuz alınan eğitimin kalitesi her zaman düşüktür"
Sürücü kurslarına başvuran kursiyerlerin en az 34 saat teorik, en az 16 saat pratik direksiyon eğitimi aldığının altını çizen Tekin, yeni yönetmelikle verilecek ders saati sayılarının da muhtemelen artırılmasının hedeflendiğini kaydetti.
Tekin, kursiyerlerin ders alma haklarını sürücü kurslarından mutlaka talep etmesi gerektiğini anlatarak, "Çünkü girecekleri sınav son derece ciddi bir sınavdır, bu eğitimleri almazlarsa başarılı olmaları çok çok zor. Tabi bunun karşılığında şu da var. Siz bu eğitimi verdiğiniz zaman bunun bir ücret karşılığı var. Kursiyerler kurum kurum dolaşıyor, fiyat almak istiyorlar. Aslında ucuz alınan bir fiyatın eğitim kalitesi her zaman düşüktür. Bu eğitimler daha sonra sınavda kendisinin karşısına çıkacak, aldığı bu eğitimler sayesinde ancak bu sınavdan başarılı olabilir" ifadelerini kullandı.
Türkiye'de 30 milyonun üzerinde ehliyetli sürücünün olduğunu ifade eden Tekin, bu sayının, nüfusun yaklaşık yüzde 38'lik bir kısmını oluşturduğunu dile getirdi.
Ehliyet sınavı öncesi verilen eğitimlerin önemine dikkati çeken Tekin, "Geçmişte Birleşmiş Milletlere yaptığımız taahhütte 2020 yılına kadar ölümle sonuçlanan kazalarda ölüm oranlarının yüzde 50 azaltılması hedeflenmişti. Araç sayısı, sürücü sayısı artmasına rağmen ölümle sonuçlanan kazalarda 2020 yılına kadar ölüm oranında yüzde 50 kadar bir düşüş sağlandı" diye konuştu.

Direksiyon sınav süresi 2013'te artırılmıştı
Sınavlardaki başarı oranının 2013 yılında yapılan değişiklikle yüzde 99'dan yüzde 40 ila 50 bandına düştüğünü ifade eden Tekin "Çünkü o yönetmelikle direksiyon sınav süreleri uzatıldı. Geçmişte 15 dakika olan direksiyon sınavları 2013 yönetmeliğinden sonra ilk başta 30, ardından 35 dakikaya çıkarıldı" diye konuştu.
Tekin, söz konusu yönetmeliğin sınavlara ciddiyet getirdiğini anlatarak, şöyle devam etti:
"Bu sınavları yaptığımız güzergahlarda park yapma, geri geri gelme, aracı yokuştan kaldırma gibi kriterler aramaya başladık. Geçmişte direksiyon sınavları 100 puan üzerinden hesaplanırken günümüzde bu başarılı ya da başarısız diye adlandırılıyor. Yani bir kursiyer, direksiyon sınavına geldiği zaman önce iki araç arasına park etmeyi, aracı yokuştan kaldırmayı, 25 metre geri geri gelmeyi, bu manevraların hepsini gösterdikten sonra başarılıysa diğer kalan alanlarda 35 dakikalık sınava devam etmesi gerekiyor. Eğer başarısızsa kursiyer tekrar sürücü kursundan 2 saat ders alıyor, bir sonraki sınavına tekrar gelip girmesi gerekiyor. Bu, Avrupa'da birçok ülkeyi de incelediğimizde, aslında onların da standartlarını yakalayan hatta bazı yerlerde de geçen kriterler."
Teorik sınavlarla ilgili de bazı değişiklikler yapıldığını aktaran Tekin, "Örneğin ehliyet sınavlarına görsel sorular, videolu sorular geldi. Geçmişte kağıt kalemle yazılı olarak yapılan sınavlar şu anda elektronik ortamda yapılıyor. Kursiyerler sınav sonucunu aynı gün öğreniyor. Yani günümüz normlarına uygun, trafikte karşılaşabileceği senaryolara uygun sorular soruluyor" diyerek sözlerini tamamladı.



Hasm Hareketi'nin terör planının Kahire ile Ankara arasındaki ilişkiler üzerinde nasıl bir etkisi olacak?

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah Sisi G20 Zirvesi çerçevesinde bir araya geldi. (Arşiv - Türkiye Cumhurbaşkanlığı)
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah Sisi G20 Zirvesi çerçevesinde bir araya geldi. (Arşiv - Türkiye Cumhurbaşkanlığı)
TT

Hasm Hareketi'nin terör planının Kahire ile Ankara arasındaki ilişkiler üzerinde nasıl bir etkisi olacak?

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah Sisi G20 Zirvesi çerçevesinde bir araya geldi. (Arşiv - Türkiye Cumhurbaşkanlığı)
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah Sisi G20 Zirvesi çerçevesinde bir araya geldi. (Arşiv - Türkiye Cumhurbaşkanlığı)

Mısırlı uzmanlar, Mısır İçişleri Bakanlığı'nın Hasm Hareketi’nin terör planını Türkiye'deki Müslüman Kardeşler (İhvan-ı Müslimin) unsurlarıyla ilişkilendiren açıklamasının iki ülke arasındaki ilişkiler üzerindeki etkisini küçümsedi. Şarku’l Avsat'a açıklamalarda bulunan yetkililer, Kahire ve Ankara'nın şu anda iki ülke arasındaki anlaşmazlığın merkezinde yer alan Müslüman Kardeşler meselesini bir kenara bırakarak ‘daha derin’ stratejik konulara odaklandığını vurguladı.

Mısır İçişleri Bakanlığı dün yaptığı açıklamada, Müslüman Kardeşler'e bağlı Hasm Hareketi’ne ait bir sığınağa baskın düzenlendiğini duyurdu. Açıklamaya göre, Müslüman Kardeşler'in Türkiye'ye kaçan askeri kanadı Hasm Hareketi’nin liderlerinin faaliyetlerini yeniden canlandırmak ve ülkedeki güvenlik ve ekonomik tesisleri hedef alan düşmanca operasyonlar düzenlemek için hazırlık ve planlama yaptıkları yönünde bilgi alındı.

Açıklamada, “Hasm Hareketi, ileri askeri eğitim aldığı bir sınır ülkesine kaçan unsurlarından birini, söz konusu planı gerçekleştirmek üzere ülkeye yasadışı yollardan sızmaya zorlayarak operasyonlarını planladı” denildi.

Komşu ülkenin adını açıklamayan bakanlık, hareketin ‘birçok sosyal medya sitesinde dolaşıma sokulan, komşu bir ülkedeki çöllük alanda elemanlarına eğitim verdiğini ve ülkede terör operasyonları gerçekleştirme sözü verdiğini içeren bir video hazırladığını’ bildirdi.

Açıklamada Türkiye'ye atıfta bulunulması, özellikle de Mısırlı yetkililerin terör örgütü olarak sınıflandırdığı Müslüman Kardeşler'in iki ülke arasında yaklaşık on yıldır süren soğukluğa neden olduğu düşünüldüğünde, Kahire ile Ankara arasındaki ilişkilerin güçlenme hızına etkisi konusunda soru işaretleri yarattı.

Ulusal güvenlik ve uluslararası ilişkiler danışmanı Tümgeneral Muhammed Abdulvahid, Mısır İçişleri Bakanlığı’nın açıklamasında Türkiye'ye yapılan atfın iki ülke arasındaki ilişkileri etkilemeyeceğini söyledi. Abdulvahid, “Türkiye'den bahsedilmesi, Müslüman Kardeşler'in Türkiye'ye kaçtığı gerçeğinin kabul edilmesi bağlamında tesadüfi bir durumdu” dedi.

Abdulvahid, Türkiye ile ilişkilerin ‘pek çok alanda çok iyi ve güçlü olduğunu ve Müslüman Kardeşler dosyasının artık etkili olmadığını’ belirtti. Abdulvahid, Mısır'ın ‘hareketin kaçak unsurlarının’ iadesine yönelik taleplerine işaret ederek şöyle dedi: “Açıklamada Türkiye'den bahsedilmesi iade sürecinin tamamlanması için bir tür baskı olabilir.”

İki ülke arasındaki normalleşme, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah Sisi’nin Katar'da düzenlenen 2022 FIFA Dünya Kupası'nın açılışında el sıkışmalarından bu yana hız kazandı. Erdoğan'ın Şubat 2024'te Kahire'ye yaptığı ziyaretle zirveye ulaşan yakınlaşmayı, Sisi'nin aynı yılın eylül ayında Ankara'ya yaptığı ziyaret izledi ve iki ülke arasında ‘yeni bir iş birliği dönemi’ başladı.

Demokrasi Dergisi Genel Yayın Yönetmeni Yardımcısı ve bölgesel ilişkiler araştırmacısı Kerem Said'e göre “Müslüman Kardeşler dosyası artık Mısır-Türkiye ilişkilerinde acil bir mesele değil. İki ülke arasındaki ilişkiler Kahire ile Ankara'nın çıkarlarına hizmet eden daha büyük ve daha derin stratejik meseleler tarafından yönetiliyor.”

Şarku’l Avsat'a konuşan Said, “Mısır ve Türkiye arasında Müslüman Kardeşler dosyası konusunda ilan edilmemiş bir koordinasyon var. Zira Kahire bazı hükümlülerin iadesini talep ediyor, bu da Kahire ve Ankara arasındaki anlaşmalara göre belirli prosedürlerin tamamlanmasını gerektiriyor” ifadelerini kullandı.

Said sözlerini şöyle sürdürdü: “İçişleri Bakanlığı'nın açıklaması ve Hasm Hareketi’ne yapılan atıf, Mısır ile Türkiye arasındaki ilişkilere yönelik bir meydan okuma içermiyor. İki ülke arasındaki ilişkilerin gelişmesi şu anda Libya'daki durum, Akdeniz gaz dosyasının çözümü ve diğer bazı konular gibi daha önemli dosyalarla bağlantılı.”

Mısırlı akademisyen ve uluslararası ilişkiler araştırmacısı Beşir Abdulfettah da İçişleri Bakanlığı'nın açıklamasında Hasm Hareketi'nin terör planının Türkiye'deki Müslüman Kardeşler unsurlarıyla bağlantısına atıfta bulunulmasının ‘Kahire ile Ankara arasındaki ikili ilişkilerin gidişatını etkilemeyeceği’ görüşünde.

Şarku’l Avsat'a konuşan Abdulfettah, ‘Mısır ve Türkiye'nin Müslüman Kardeşler dosyasındaki herhangi bir çatışmanın iki ülke arasındaki ilişkilerin gelişimini etkilemesine izin vermeme konusunda anlaştıklarını’ söyledi ve ‘Müslüman Kardeşler dosyasının diğer dosyaların önüne geçtiği bir dönemde ilişkilerin merkezinde yer aldığını ve anlaşmazlık nedeni olduğunu’ belirtti.

Abdulfettah, “Müslüman Kardeşler dosyasının yerine stratejik ve ekonomik dosyalar konuldu ve bu da Mısır ve Türkiye'nin ikili ilişkileri güçlendirmede ilerleme kaydetmesini sağladı. Ankara, Mısır'ın Hasm Hareketi’ne karşı attığı adımları anlıyor ve destekliyor. Türkiye, Mısır tarafıyla stratejik çıkarlara değer veriyor” şeklinde konuştu.

Mısır-Türkiye ilişkileri, Ankara'nın 30 Haziran 2013'teki gösterilerin ardından yasaklı Müslüman Kardeşler'e verdiği destek nedeniyle on yıldır süren kopukluk ve gerginliğin ardından giderek normalleşme eğilimine girdi.

Mart 2021'de Ankara, Mısır ile diplomatik temasların yeniden başladığını duyurdu. Türk makamları daha sonra Müslüman Kardeşler yanlısı üç kanaldan (Mekameleen, Vatan ve eş-Şark) ‘Mısır'a karşı kışkırtıcı programlarını durdurmalarını ya da Türkiye topraklarından yayınlarını kalıcı olarak durdurmalarını’ talep etti.

Mısır eski Dışişleri Bakan Yardımcısı ve Mısır Dış İlişkiler Konseyi üyesi Reha Ahmed Hasan, Mısır İçişleri Bakanlığı'nın Türkiye'ye yaptığı atfın ‘Ankara-Kahire ilişkilerini etkilemeyeceğini’ söyledi. Hasan Şarku’l Avsat'a verdiği demeçte, “Ankara, Kahire ile ilişkilerine önem veriyor ve şu anda komşu ülkelerle sıfır sorun politikası izliyor” dedi. Hasan, İçişleri Bakanlığı açıklamasında Hasm Hareketi’nin Türkiye'ye kaçan Müslüman Kardeşler unsurlarıyla bağlantısına atıfta bulunulmasını ‘örgüt unsurlarının 2013 yılında Türkiye'ye kaçtığı gerçeğini kabul ettiği ve Ankara'ya yönelik herhangi bir suçlama içermediği’ değerlendirmesinde bulundu.