Riyad’da düzenlenen deve yarışmasını ABD’den katılan Laurent kazandı

ABD'li Romain Laurent kazandığı birinciliği kutladı.
ABD'li Romain Laurent kazandığı birinciliği kutladı.
TT

Riyad’da düzenlenen deve yarışmasını ABD’den katılan Laurent kazandı

ABD'li Romain Laurent kazandığı birinciliği kutladı.
ABD'li Romain Laurent kazandığı birinciliği kutladı.

Suudi Arabistan'ın başkenti Riyad'ın kuzeydoğusunda, çöl bölgesinde düzenlenen Kral Abdülaziz Deve Festivali, ABD’den Romain Laurent, Meksika’dan Eduardo Javert ve Fransız Peter Robert yoğun bir rekabete sahne oldu.
Uluslararası etkinlik kapsamında düzenlenen ve en güzel develerin seçildiği etkinlikte develer koyu kahverengi kostümler ve boyunları ve sırtlarında parlak renklerle kaplı “Howdah” (deve tarafından taşınan yatak) ile hakemlerin ve halkın önünden geçtiler.
Amerikalı, Meksikalı ve Fransız deve sahipleri arasındaki mücadele ABD’li Romain Laurent’in zaferiyle sonuçlandı. Para ödülünün yanı sıra kendisine “hobal” kazancı sağlayan dişi devesine ilgi oldukça artan Laurent kutlamalar için ayrılmış salonda, iki binden fazla hayranın huzurunda adeta yaşlı bir Bedevi gibi şarkı söyledi.
Kazanan Amerikalı, Fransızın rakibinin omzunu sıvazladıktan sonra adeta Arc de Triomphe’deymiş (Zafer Takı) gibi, ya d ABD ile Meksika arasındaki uzun sınırı ve engeli aşmışçasına kovboy şapkası olan flamayı havaya kaldırdı.
Uluslararası etkinliğin altıncısı, Avrupa ve ABD Deve Çiftlikleri Birliği ve Uluslararası Deve Organizasyonu tarafından onaylanan ve yarışmak isteyenlere birçok fırsat sunan Kral Abdülaziz Deve Festivali kapsamında düzenlendi. Yarışma, dünyanın her yerinden tüm katılımcılara açık.
Dünyada kendi alanındaki en büyük organizasyon olan Kral Abdülaziz Deve Festivali, dünyanın dört bir yanından develere ilgi duyanların katılımına tanık oluyor. Yarışmacılar 44 gün boyunca yaklaşık 250 milyon Suudi Riyali değerindeki ödülü kazanmak için birbirleriyle mücadele ediyorlar.
Festival kapsamında düzenlenen çeşitli kültürel ve bilimsel etkinliklerin yanı sıra develerle ilgili tez ve bilimsel makaleler de yayınlanıyor. Bu yıl 6’ncısı düzenlenen Kral Abdülaziz Deve Festivali'nde Deve Ekonomisi ve Çalışmaları başlığı altında Birinci Kral Abdülaziz Uluslararası Deve Konferansı'nda 9 ülkeden araştırmacı ve uzmanlar tarafından 16 bilimsel makale sunuldu.
Deve Kulübü tarafından Çevre, Tarım ve Su Bakanlığı ve Uluslararası Deve Teşkilatı iş birliğiyle düzenlenen konferansta, sektörün gelişmesi için gerekli bilimsel çalışmaların başlatılması konusu ele alındı.
Suudi Arabistan Çevre, Su ve Tarım Bakanlığı, Suudi Arabistan'daki deve sayısının 1 milyon 800 binin üzerinde olduğu bilgisini paylaştı. Krallık’taki çiftlik hayvanlarını güçlendirmek ve tedavi etmek için 180'in üzerinde klinik ve 12 özel laboratuvar açıldığı kaydedildi.
Develer üzerine bilimsel nitelikte bir kitap yazan ABD’li araştırmacı Christina Adams yaptığı açıklamada, daha fazla bilimsel çalışma ve araştırmanın develerin faydalarının ve öneminin anlaşılmasına katkı sağlayacağını söyledi. Deve sütünün ve etinin faydalarının hayal gücünün ötesinde olduğunu vurgulayan Adams oğlu ile yaşadığı deneyimin kendisini bir araştırmacı olarak develere ilgi duymasını sağladığını kaydetti.
Dün Birinci Kral Abdülaziz Uluslararası Deve Konferansı'nın oturum aralarında yaptığı konuşmada deve sütünün tıbbi ve sağlık yönlerinden önemine dikkat çeken Christina Adams sözlerini şöyle sürdürdü:
“Develerin tarihi çok eskilere dayanan bir hayvan olduğunu ve geçmişte Suudi Arabistan gibi ülkelerde çok amaçlı kullanıldığını bilmeliyiz. Ne yazık ki kıymeti kavimler ve kabileler tarafından bilinen develerle ilgili çok az kitap var. Ayrıca deve sütünün bağışıklık açısından da pek çok faydası bulunuyor. Develere değer vermemi sağlayan ise maruz kaldığım bir insan hikayesi oldu. Yüksek lisansımı tamamladıktan oğlum dünyaya geldi. Otizmliydi. Deve sahibi bir adama ulaştım. Deve sütünün oğlum için faydalı olabileceğini hissettim çünkü içinde alerjiye neden olan herhangi bir bileşik yoktu.”
ABD'li araştırmacı açıklamasında ayrıca deve sütünün otizmin yanı sıra birçok diğer hastalığa yakalanan kişilere de iyi geldiğini vurguladı.
Bilimsel bulgular da bu görüşü destekler nitelikte. Nitekim deve sütünün Kovid-19 gibi birçok hastalığı kontrol etmede büyük önem arz ettiği bulundu. Ayrıca deve sütünün anti bakteri ve gıda besinleri içerdiği de bilimsel bulgularla ortaya konuldu. Suudi Arabistan, Birleşik Krallık, Almanya, İtalya, Avustralya, Mısır, Sudan ve Pakistan’dan araştırmacılar ve akademisyenler de konuya dair birçok farklı tez yayınladı.



Cidde'de Filistin'i destekleme ve İsrail'in tek taraflı adımlarını reddetme konusunda uluslararası mutabakat sağlandı

Kudüs'teki Kubbetü's-Sahra ve Mescid-i Aksa'nın uzaktan görünümü (Reuters)
Kudüs'teki Kubbetü's-Sahra ve Mescid-i Aksa'nın uzaktan görünümü (Reuters)
TT

Cidde'de Filistin'i destekleme ve İsrail'in tek taraflı adımlarını reddetme konusunda uluslararası mutabakat sağlandı

Kudüs'teki Kubbetü's-Sahra ve Mescid-i Aksa'nın uzaktan görünümü (Reuters)
Kudüs'teki Kubbetü's-Sahra ve Mescid-i Aksa'nın uzaktan görünümü (Reuters)

Suudi Arabistan’ın Cidde kentinde, işgal altında bulunan Filistin’deki gelişmelere ilişkin düzenlenen istişare toplantısının ardından ortak bir bildiri yayımlandı. Toplantıya, İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) Genel Sekreterliği, Arap Birliği ve Afrika Birliği (AfB) Komisyonu’ndan üst düzey heyetler katıldı. Toplantının, Filistin meselesinin seyri ile bölgesel ve uluslararası yansımaları konusunda üç kuruluş arasındaki siyasi eşgüdümün arttığını ortaya koyduğu belirtildi.

Bildiride, ABD Başkanı tarafından açıklanan ve Ekim 2025’te Mısır’ın Şarm eş-Şeyh kentinde Mısır-ABD himayesinde, Katar ve Türkiye’nin katılımıyla düzenlenen Uluslararası Barış Zirvesi’nde imzalanan barış planının, kan dökülmesinin durdurulması, insani yardımların engelsiz şekilde ulaştırılması, İsrail işgal güçlerinin çekilmesi ve normal hayata dönüş için gerekli koşulların hazırlanması açısından temel bir çıkış noktası olduğu vurgulandı. Planın, Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi’nin 2803 sayılı kararıyla kabul edildiği ve geri dönülmez biçimde ‘iki devletli çözüm’ yolunun açılmasını hedeflediği kaydedildi.

Bu çerçevede üç kuruluş, Gazze Şeridi’nde ya da Batı Şeria’da Filistin halkının zorla yerinden edilmesini hedefleyen her türlü girişim ve planı kesin bir dille reddettiklerini belirtti. Bildiride, bu tür adımların savaş suçu ve uluslararası insancıl hukukun açık ihlali olduğu, ayrıca bölgesel ve uluslararası barış ve güvenliğe doğrudan tehdit teşkil ettiği ifade edildi. İsrail’in Refah Sınır Kapısı’nın tek yönlü açılmasına ilişkin açıklamaları da sert şekilde kınanarak, Gazze Şeridi’ni yaşanamaz bir bölge haline getirmeyi amaçlayan politikaların sonuçlarına karşı uyarıda bulunuldu.

Ortak bildiride, İsrail makamlarının Gazze Şeridi’ne uyguladığı kuşatma ve sistematik aç bırakma politikası kınandı. İsrail’in Refah Sınır Kapısı ile tüm kara ve deniz geçişlerini kalıcı ve güvenli şekilde açmaya zorlanması, insani yardımların herhangi bir kısıtlama olmaksızın ulaştırılmasına izin verilmesi çağrısı yapıldı. Ayrıca Doğu Kudüs dahil Batı Şeria’da yerleşim faaliyetlerinin genişletilmesi, keyfi tutuklamalar, ilhak planları, sözde İsrail egemenliğinin dayatılması, şehir ve mülteci kamplarına baskınlar, altyapının tahrip edilmesi ve nüfusun zorla yerinden edilmesi gibi uygulamaların tehlikesine dikkat çekildi.

Bildiride, tüm İsrail yerleşimlerinin hukuka aykırı olduğu vurgulanarak, bunların dağıtılması ve boşaltılması gerektiği ifade edildi. İşgal güçlerinin koruması altında artan aşırı yerleşimci şiddetine karşı uyarıda bulunulurken, uluslararası topluma bu suçların faillerinin uluslararası ceza hukuku çerçevesinde hesap vermesini sağlama ve BM Güvenlik Konseyi’nin 904 sayılı kararı uyarınca yerleşimcilerin silahsızlandırılmasını hayata geçirme çağrısı yapıldı.

Bildiride, Kudüs’e ilişkin olarak İsrail’in işgal altındaki kentte siyasi, coğrafi ve demografik yapıyı değiştirmeyi amaçlayan tüm uygulamaları reddedildi. Açıklamada, başta Mescid-i Aksa olmak üzere İslam ve Hristiyan kutsal mekânlarının tarihî ve hukuki statüsünün korunmasının zorunlu olduğu vurgulandı.

Ortak bildiride ayrıca, işgal hapishanelerindeki Filistinli mahkûmlara yönelik zorla kaybetme, işkence, infaz ve kötü muamele dahil ağır ihlaller kınandı. Aşırı sağcı İsrail Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir’in, tutuklu lider Mervan Bergusi’nin hücresini basarak hayatını tehdit ettiğine dikkat çekilerek, mahkûmların akıbetinin ortaya çıkarılması, korunmalarının sağlanması ve serbest bırakılmaları için uluslararası baskı çağrısı yapıldı.

Üç kuruluş, uluslararası toplumu İsrail’i tüm ihlallerinden dolayı hesap vermeye zorlayacak somut adımlar atmaya ve cezasızlık politikasına son vermeye davet etti. Bu çerçevede, başta Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM) ve Uluslararası Adalet Divanı (UAD) olmak üzere ulusal, bölgesel ve uluslararası yargı mecralarının devreye sokulması gerektiği vurgulandı. Açıklamada, Filistin halkı için uluslararası korumanın sağlanmasının zorunlu olduğu ifade edildi. Bildiride ayrıca, Filistin Kurtuluş Örgütü’nün (FKÖ) Filistin halkının tek meşru temsilcisi olduğu teyit edilerek, Filistin hükümetinin Gazze Şeridi dahil tüm işgal altındaki Filistin topraklarında sorumluluklarını tam olarak üstlenmesinin desteklenmesi talep edildi.

Bildiride, Suudi Arabistan’ın Eylül 2025’te BM Genel Kurulu’nun 80’inci oturumunda açıkladığı Filistin Yönetimi’nin mali sürdürülebilirliğine yönelik acil koalisyon girişimi memnuniyetle karşılandı. Tüm ülkelere bu girişime katılma ve Filistin hükümetine mali destek sağlama çağrısı yapıldı. Ayrıca, 12 Eylül 2025’te BM Genel Kurulu’nda kabul edilen ve Filistin meselesinin barışçıl çözümü ile iki devletli çözümün uygulanmasına ilişkin konferansın sonuçlarını onaylayan karar da olumlu karşılandı. Söz konusu konferansın, Suudi Arabistan ve Fransa’nın eş başkanlığında New York’ta düzenlendiği hatırlatıldı.

Açıklamada, UAD’ın İsrail’in işgal altında bulunan Filistin topraklarındaki yükümlülüklerine ilişkin danışma görüşü takdir edilirken, Birleşmiş Milletler Yakın Doğu'daki Filistinli Mültecilere Yardım ve Bayındırlık Ajansı’nın (UNRWA) görev süresinin üç yıl uzatılması kararı memnuniyetle karşılandı. Ajansa siyasi, hukuki ve mali desteğin sürdürülmesinin gerekliliği vurgulanarak, rolünü veya yetkisini zayıflatmayı hedefleyen girişimler reddedildi.

Bildirinin sonunda, Eylül 2025’te Filistin devletini tanıyan ülkelerin tutumları takdir edilirken, diğer ülkelere de Filistin devletini tanımaları ve BM’de tam üyeliğini desteklemeleri çağrısı yapıldı. Bunun, iki devletli çözümün hayata geçirilmesinin temel unsurlarından biri olduğu belirtildi. Açıklamada, bölgede adil ve kalıcı barışın ancak İsrail işgalinin sona erdirilmesi, 4 Haziran 1967 sınırları temelinde, başkenti Doğu Kudüs olan bağımsız ve egemen Filistin devletinin uluslararası meşruiyet kararları ve Arap Barış Girişimi doğrultusunda kurulmasıyla mümkün olacağı vurgulandı.


Suudi Arabistan'ın Tuwaiq projesi kapsamındaki ilk savaş gemisi denize indirildi

Wisconsin'de Majesteleri Kral Saud gemisinin denize indirilme töreninden, (SPA)
Wisconsin'de Majesteleri Kral Saud gemisinin denize indirilme töreninden, (SPA)
TT

Suudi Arabistan'ın Tuwaiq projesi kapsamındaki ilk savaş gemisi denize indirildi

Wisconsin'de Majesteleri Kral Saud gemisinin denize indirilme töreninden, (SPA)
Wisconsin'de Majesteleri Kral Saud gemisinin denize indirilme töreninden, (SPA)

ABD'nin Wisconsin eyaletinde düzenlenen özel bir törenle, Tuwaiq projesi kapsamında üretilecek dört Suudi savaş gemisinden ilki olan "Majesteleri Kral Saud" gemisi denize indirildi.

Gemi, Suudi Arabistan Deniz Kuvvetleri Kurmay Başkanı Korgeneral Muhammed El-Garibi tarafından, Suudi Arabistan ve Amerikan tarafından çok sayıda üst düzey subay ve yetkilinin katılımıyla denize indirildi.

Korgeneral el-Garibi, genel olarak silahlı kuvvetlerin ve özellikle deniz kuvvetlerinin Suudi liderliğinden aldığı sınırsız desteğin, modernizasyon ve kalkınmada önemli ilerlemeler kaydedilmesine katkıda bulunduğunu vurguladı. Tuwaiq projesinin, Suudi Arabistan'ın en son askeri teknolojilere dayanan, modern ve profesyonel bir deniz kuvveti oluşturma taahhüdünü ve personelinin ileri eğitim ve nitelik programlarını somutlaştırdığını ifade etti.


Suudi Arabistan Veliaht Prensi Burhan ile görüştü

Prens Muhammed bin Salman, Riyad'daki el-Yemame Sarayı'ndaki ofisinde Sudan Geçiş Dönemi Egemenlik Konseyi Başkanı Abdulfettah el-Burhan'ı kabul etti (SPA)
Prens Muhammed bin Salman, Riyad'daki el-Yemame Sarayı'ndaki ofisinde Sudan Geçiş Dönemi Egemenlik Konseyi Başkanı Abdulfettah el-Burhan'ı kabul etti (SPA)
TT

Suudi Arabistan Veliaht Prensi Burhan ile görüştü

Prens Muhammed bin Salman, Riyad'daki el-Yemame Sarayı'ndaki ofisinde Sudan Geçiş Dönemi Egemenlik Konseyi Başkanı Abdulfettah el-Burhan'ı kabul etti (SPA)
Prens Muhammed bin Salman, Riyad'daki el-Yemame Sarayı'ndaki ofisinde Sudan Geçiş Dönemi Egemenlik Konseyi Başkanı Abdulfettah el-Burhan'ı kabul etti (SPA)

Suudi Arabistan Veliaht Prensi ve Başbakanı Muhammed bin Selman, dün Riyad'daki el-Yemame Sarayı'ndaki ofisinde Sudan Geçiş Dönemi Egemenlik Konseyi Başkanı Abdulfettah el-Burhan ve beraberindeki heyetle bir araya geldi.

Görüşmede, Sudan'daki son gelişmeler, bunların sonuçları, güvenlik ve istikrarın sağlanması için gösterilen çabalar gözden geçirildi.