Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, Mali’nin başkenti Bamako’ya yapacağı ziyareti, birçok Avrupa ülkesinde olduğu gibi Fransa’yı da sert bir şekilde vuran yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgını ve son varyantı Omikron nedeniyle iptal etti.
Macron’un bu ziyarette Barkhane Operasyonu kuvvetleriyle vakit geçirmesinin yanı sıra 2020 yazı ve bir sonraki yılın baharında liderliğini yaptığı iki darbenin ardından Bamako’nun en güçlü adamı olarak kabul edilen Mali Devlet Başkanı Albay Assimi Goita ile görüşmesi planlanmıştı.
Şarku'l Avsat'ın Paris’teki kaynaklardan edindiği bilgilere göre Macron, Goita’nın Afrika ortak gücünü oluşturan ülkelerin grup başkanı Çad Cumhurbaşkanı Muhammed İdris Debi ile yapacağı bir görüşmeye de katılmak istedi. Ancak bu Mali Devlet Başkanı tarafından reddedildi.
Macron’un ziyareti iptal edilmeseydi, Mali Cumhurbaşkanı ile yapacağı görüşmede, başta Barkhane Operasyonu olmak üzere her iki taraf için de büyük önem taşıyan konular ele alınacaktı.
Fransa Cumhurbaşkanı, Haziran ayında yaptığı bir açıklamada, 2014 yılından bu yana Afrika’nın Sahel bölgesinde terörle mücadele adı altında devam eden Barkhane Operasyonu’nun sona erdiğini dile getirdi.
Barkhane’nın yeni ortaklarla dönüşüm geçirerek, yeni bir şekle bürüneceğini belirten Macron, gelecekteki odak noktasının, Malili güçlere El Kaide ve DEAŞ bağlantılı terör örgütlerine karşı savaşlarında yardım etmek olduğunu söyledi.
Bugüne kadar Mali’nin kuzeyindeki 3 üsten çekilmeyi tamamlayan Fransız kuvvetleri, buraları Birleşmiş Milletler (BM) bünyesinde faaliyet gösteren uluslararası güce ya da Malili güçlere teslim etti.
Geri çekilmeden sonra, Fransız kuvvetlerinin varlığı Gao ve Menaka üslerinde yoğunlaştı.
Askeri açıdan Paris, terör örgütlerinin faaliyet gösterdiği ‘üçgen sınır’ bölgesinde (Mali, Nijer, Burkina Faso) operasyonlara odaklanmak istiyor.
Paris, 2022 sonunda veya kısa bir süre sonra, kuvvetlerinin sayısını 5 bin 200’den 2 bin 500 ila 3 bine düşürmek istiyor.
Mali’de olduğu kadar Nijer ve Burkina Faso’da da medya ve siyasette Fransa karşıtı kampanyaların yürütüldüğü bir sır değil.
Türkiye ve Rusya, Fransa’yı düşündürüyor
Paris, ‘Rus ve Türk’ tarafların bu kampanyada rolü olduğunu düşünüyor.
Bu nedenle, özellikle iki tarafın karşı karşıya olduğu ana tartışmalı konular nedeniyle Macron’un iptal edilen ziyareti çok iyi bir atmosferde gerçekleşmeyebilirdi.
Bamako’daki yetkililerinin iki askeri darbeden kaynaklanan, Rus güvenlik şirketi Wagner Grubu’nun yardımını isteme arzusu Paris ile farklılıkların başında geliyor. Wagner’in Mali’de görev yapmasına olanak sağlayacak anlaşmanın imzalanma aşamasına geçildiğine dair haberler çıkmasının ardından Paris tehdit kılıcını sallamaya başladı.
Paris, Wagner askerlerinin gelişinin Fransız gücünün ülkeden çıkışı anlamına geldiğini ve bunun Avrupalıların geri çekilmesine yol açacağını iddia ediyor.
Mali’deki yetkililer, bugüne kadar herhangi bir anlaşmanın varlığını reddetse de, Wagner askerlerinin Bamako’ya geldiğine ilişkin haberler ortaya çıktı.
Haberlerde, yaklaşık bin paralı askere Mali’ye gitme karşılığında aylık 10,8 milyon dolar ödeme yapılacağı öne sürüldü.
Seçim tartışmaları
Bamako’nun seçimleri erteleme eğiliminde olması nedeniyle, Malili yetkililerin gelecek yıl Şubat ayında genel seçimler yapma vaatleri de tartışmalı bir konu.
Arka arkaya iki askeri darbeyi, özellikle de ikincisini ‘darbeye karşı darbe’ olarak görüp kabul etmeyen Paris, söz verdiği gibi önümüzdeki Şubat ayı sonunda seçimleri düzenlemesi için Bamako’ya baskı yapıyor.
Afrika Ekonomi Topluluğu da, Mali’deki yetkilileri bu ayın sonuna kadar seçimlerle ilgili herhangi bir ilerleme olmaması durumunda, 150 kişiye yaptırım uygulanacağı, finansal varlıklarının dondurulacağı ve gelecek yılın ilk gününden itibaren grup ülkelerine seyahat etmelerinin yasaklanacağı konusunda uyarıyor.
Fransa ve Mali arasında, Malili yetkililerin örgütlerle diyalog kapısını açma isteği başlıklı bir başka tartışmalı konu daha var. Paris bu örgütleri terörist olarak görüyor ve Fransız askerleri sahada savaşırken yerel yetkililerin onlarla diyalog kurmasını reddediyor.
Mali hükümeti, ‘diyalog başlatmanın’ görevi olduğunu vurgularken, Paris 2015 tarihli Cezayir Anlaşması’nı imzalayan gruplar dışındakilerle diyaloğu reddediyor.
Bunlara ek olarak, Paris Bamako’yu halka hizmetleri yeniden sağlamak, devlet dairelerini yeniden düzenlemek ve vatandaşların ihtiyaçlarına cevap vermek için askeri çabalarından yararlanmamakla suçlayarak, bu durumun muhalif gruplar için verimli bir zemin sağlayacağını vurguluyor.
Mali ise, Paris ve Barkhane Operasyonu’nun güvenlik durumunu iyileştiremeyen askeri çabalarını eleştiriyor.
İki taraf arasında geniş bir uçurum olduğu ve en üst düzeylerde doğrudan diyalog olmamasının, bu uçurumun kapatılmasını kolaylaştırmadığı açık. Bu açıdan bakıldığında, Macron’un ziyaret fırsatının kaçırıldığı görülüyor.
Mali ve genel olarak Sahel bölgesindeki durum, Rusya, Türkiye veya Çin olsun, ülkeye gelen güçlerle Fransa ve Avrupa arasında bir çatışma alanı olmaya devam ediyor.
Fransa Mali’de bocalarken, bu üç taraf Fransız çıkarları pahasına varlıklarını güçlendirmeye çalışıyor.