Kudüs'teki kilise liderleri: Radikal İsrailliler kentteki Hristiyan varlığını tehdit ediyor

AA
AA
TT

Kudüs'teki kilise liderleri: Radikal İsrailliler kentteki Hristiyan varlığını tehdit ediyor

AA
AA

İsrail'in işgali altındaki Doğu Kudüs'ün Eski Şehir bölgesinde bulunan kutsal mekanlarda görev yapan Hristiyan cemaatinin liderleri, radikal İsrailli oluşumların "kentteki Hristiyan varlığını tehlikeye attığını ve geleceklerinin risk altında olduğunu" belirtti.
Kudüs'teki Kutsal Topraklar Katolik Kilisesi Hamisi ve Kutsal Topraklardaki Hristiyan Mekanların Hamisi Peder Francesco Patton, İngiltere'nin Telegraph gazetesinde yer alan makalesinde bu konuya değindi.
İsrailli radikal grupların saldırıları karşısında "kutsal topraklardaki Hristiyanların yok olma tehdidi altında olduğuna" işaret eden Patton, Kudüs'teki Hristiyan nüfusun bir dönem şehrin yüzde 20'sini oluşturduğunu bugünse cemaatin varlığının yüzde 2'ye gerilediğine dikkati çekti.
Patton, son yıllarda "aşırı görüşlü radikal grupların Hristiyanlar için hayatı çekilmez hale getirdiğini, Eski Şehir bölgesini, Hristiyan mahallesi dahil olmak üzere Hristiyan varlığından temizlemeye çalışma amacı taşıdığını" aktardı.
Hristiyan cemaatin din adamlarının saldırılara, kiliselerin tahribata, kutsal mekanların da saygısızlığa maruz kaldığına işaret eden Patton, şunları kaydetti:
"Bu nefret saldırılarının sıklığı kuşaklardır burada yaşayan aileler ve cemaatte kendi evlerinde hoş karşılanmadığı hissi doğuruyor. Bu radikal gruplar İsrail halkını ya da hükümetini temsil etmiyor. Ancak her aşırı grupta olduğu gibi radikal bir azınlık birçok kişinin hayatına ağırlık yükleyebiliyor; özellikle eylemleri denetimsiz ve suçları cezasız kalırsa."
Radikal grupların Hristiyan cemaate karşı "bir yıpratma savaşı yürüttüklerini" aktaran Patton, bu kutsal mekanda Hristiyanlığın varlığının kalmasına bağlı olduklarını "ancak bunu yapmak için yardıma ihtiyaç duyduklarını" belirtti.
Patton makalesinde, "Dünyaya çağrımız; Kutsal topraklardaki Hristiyan cemaati sizin komşunuz ve yardıma ihtiyacımız var...Kutsal topraklardaki zengin çeşitliliği korumak için desteğinizi istiyoruz. Eylemleri ne kadar gürültülü olsa da radikal grupların Kudüs'ü dünyanın ruhani başkenti yapan çeşitliliğini bozmasına müsaade edilemez" ifadelerini kullandı.
Benzer şekilde Kudüs'teki kiliselerin liderleri ve patrikleri, yakın zamanda yayınladıkları ortak açıklamada, radikal grupların Hristiyanları Eski Şehir'den uzaklaştırmak için vandallık, sözlü saldırılara başvurduğunu belirtti.
İsrail hükümetinin kutsal toprakların Hristiyanlar için bir ev olması ve çeşitliliği koruma konusundaki görevine vurgu yapıldı.
Açıklamada ayrıca, İsrail'in inanç özgürlüğüne bağlılık sözünün, "kutsal mekanlara saygısızlık eden, kilise mülklerini tahrip eden, Hristiyanları kışkırtan, pederlere, din adamlarına saldıran radikal grupların eylemlerini kısıtlamakta başarısız yerel politikacılar, yetkililer ve kolluk kuvvetleri tarafından akamete uğratıldığını görmenin büyük endişe kaynağı olduğu" kaydedildi.
Kudüs'teki kilise liderleri, Eski Şehir'deki Hristiyan bölgesinde bulunan stratejik mülklerin, "Hristiyan varlığını azaltmak amacıyla aracılı anlaşmalar yapan ve burada yaşayanları tehditle evden çıkaran radikal gruplar tarafından alındığına" dikkati çekti.

İsrail Dışişleri Bakanlığından suçlamalara tepki
İsrail Dışişleri Bakanlığı ise kilise liderlerinden gelen suçlamalara sert tepki verdi.
Bakanlıktan yapılan yazılı açıklamada, "Kilise liderleri tarafından yöneltilen suçlamaların asılsız olduğu ve İsrail'deki Hristiyan cemaatine ilişkin gerçekliği çarpıttığı" öne sürüldü.
İsrail'de ve Kudüs'teki Hristiyan cemaatin "inanç, ibadet özgürlüğüne sahip olduğu, her gün geliştiği, İsrail'in eşsiz toplumunun bir parçası olduğu" aktarıldı.
Açıklamada şu ifadelere yer verildi:
"İsrail kurulduğu günden itibaren tüm dinler için inanç ve ibadet özgürlüğü sağlıyor. Hristiyan din adamlarının Orta Doğu'da karşı karşıya olduğu kötü durum, ayrımcılık ve zulüm karşısında sessizliği göz önüne alındığında kilise liderlerinin açıklaması rahatsız edici."
İsrail'in işgali altındaki Doğu Kudüs üç dinin kutsal mekanlarına ev sahipliği yapıyor. Doğu Kudüs'ün Eski Şehir bölgesindeki Yahudi yerleşimcilerin eylemleri ve kolluk kuvvetlerinin uygulamaları kentteki Müslüman Filistinliler tarafından da sıkça eleştiriliyor.



Netanyahu'ya yakın bir milletvekili, güvenlik liderlerinin 7 Ekim'de "infaz edilmesi" çağrısında bulundu

Geçtiğimiz ekim ayında “El-Aksa Tufanı” operasyonu kapsamında ele geçirilen İsrail askeri aracının üzerinde bulunan Han Yunus'taki Filistinliler (DPA)
Geçtiğimiz ekim ayında “El-Aksa Tufanı” operasyonu kapsamında ele geçirilen İsrail askeri aracının üzerinde bulunan Han Yunus'taki Filistinliler (DPA)
TT

Netanyahu'ya yakın bir milletvekili, güvenlik liderlerinin 7 Ekim'de "infaz edilmesi" çağrısında bulundu

Geçtiğimiz ekim ayında “El-Aksa Tufanı” operasyonu kapsamında ele geçirilen İsrail askeri aracının üzerinde bulunan Han Yunus'taki Filistinliler (DPA)
Geçtiğimiz ekim ayında “El-Aksa Tufanı” operasyonu kapsamında ele geçirilen İsrail askeri aracının üzerinde bulunan Han Yunus'taki Filistinliler (DPA)

İsrail'de 7 Ekim 2023'te Hamas'ın düzenlediği saldırıya ilişkin komplo teorileri tehlikeli bir boyuta ulaştı. İktidardaki Likud partisinden Knesset üyesi Tali Gottlieb, saldırı sırasında güvenlik güçlerinin (ordu, istihbarat ve polis) başındaki kişileri, Başbakan Binyamin Netanyahu'yu devirmek için komplo kurmakla suçladı ve tutuklanıp idam edilmelerini istedi.

Netanyahu'nun yakın çevresinden biri olarak bilinen Gottlieb, güvenlik teşkilatlarının başkanlarının Hamas'ın 7 Ekim'de İsrail'e saldırı planından haberdar olduğunu ve bu saldırıyı önleyebilecekleri halde önlemediklerini belirtti.

Güvenlik şeflerinin bunu "ülkeyi Netanyahu'ya karşı öfkeyle doldurmak ve bunun sonucunda halkın sokaklara çıkıp onu devirene kadar yürümesini sağlamak" için yaptıkları suçlamasını sürdürdü. Bu nedenle, "vatana ihanet" suçlamasıyla tutuklanmalarını ve idam edilmelerini talep etti.

Şarku’l Avsat’ın Maariv gazetesinden aktardığına göre Gottlieb, Genel İstihbarat Servisi (Şin Bet) başkanı Ronen Bar'ın "kronik ve son derece tehlikeli bir komplocu" ve "Korkutucu yalanlar yaymada usta" olduğunu söyledi.

Savaşın ikinci günü, yukarıda bahsi geçen 8 Ekim'de Netanyahu'ya "bu kurumların tüm liderlerini görevden alması gerektiğini" söylediğini açıkladı; "Herhangi bir başkan: Genelkurmay, Mossad, Şin Bet ve Ulusal Güvenlik. İhanet ettiler” ifadelerini kullandı.

Gazetecinin “Sence hainlerin cezası nedir?” sorusuna, “ölüm cezası” diye cevap verdi.

Milletvekili, suçlamalarıyla ilgili bir soruşturma komisyonu kurulmasını reddetti, çünkü “bu askeri liderler yargıçlar üzerinde çok büyük bir nüfuza sahip ve kimse onlara suçlama yöneltmeye cesaret edemez” iddiasında bulundu.

Ona göre “tek çözüm”, “hükümet kararıyla onları görevlerinden uzaklaştırmak. Hükümet herkesten üstündür.”

Komplo teorileri İsrail'de, özellikle de iktidardaki sağ kesim arasında yaygın.

Bazı sağcı destekçiler, “İsrail istihbarat ve ordu mensupları Gazze'de karıncaların bile hareketini biliyorlar, (Hamas'ın) neredeyse alenen planladığı saldırıdan haberi olmamaları mantıklı değil” diyorlar.

Bu kişiler, “gözetleme görevlileri uyarıda bulunmuş ve tatbikatlarla ilgili fotoğraf ve bilgiler sunmuş” olduğunu iddia ediyorlar. Bu nedenle, “7 Ekim'deki saldırıya şaşırmış olmaları mantıklı değil. Ancak haberleri gizlediler ve (Hamas'ı) serbest bıraktılar” iddiasını dile getiriyorlar.

Bu teoriyi savunanlar arasında Netanyahu'nun en büyük oğlu Yair ve Netanyahu'nun hizmetinde çalışan internet ordusu da bulunuyor.