İklim krizi finans dünyası için hem risk hem de fırsat

Yeni nesil güneş enerjisi, rüzgar enerjisi ve elektrikli araç şirketlerinin gelecek yıl nasıl performans göstereceği City, Wall Street ve Silikon Vadisi'nde bu Noel sezonunun en heyecan verici salon oyunlarından biri

Almanya'nın Essen kentinde düzenlenen Otomobil Fuarı'nda Hyundai'ye ait Kona model elektrikli otomobil şarj ediliyor (AP)
Almanya'nın Essen kentinde düzenlenen Otomobil Fuarı'nda Hyundai'ye ait Kona model elektrikli otomobil şarj ediliyor (AP)
TT

İklim krizi finans dünyası için hem risk hem de fırsat

Almanya'nın Essen kentinde düzenlenen Otomobil Fuarı'nda Hyundai'ye ait Kona model elektrikli otomobil şarj ediliyor (AP)
Almanya'nın Essen kentinde düzenlenen Otomobil Fuarı'nda Hyundai'ye ait Kona model elektrikli otomobil şarj ediliyor (AP)

David Callaway - (David Callaway, Callaway Climate Insights'ın kurucusu)
Birleşmiş Milletler'in yıllık iklim zirvelerinin kıdemlileri, geçen ay Glasgow'da gerçekleşen COP26'ya katılan finans yöneticilerinin sayısı karşısında hayrete düştü.
Bankacıların, fon operasyon sorumlularının ve risk sermayedarlarının bu zirvelerdeki sayısı yıllardır istikrarlı bir şekilde artıyor. Fakat 2019'dan bu yana çevresel, sosyal ve kurumsal (ESG) yatırımlarda gerçekleşen fırlama, her zaman akademik ve düzenleyici bir toplantı olmuş zirveyi, dünya liderleriyle özel buluşmalar ve yan toplantılarla bir nevi "mini Davos"a dönüştürdü.
Yenilebilir enerji, elektrikli araçlar ve tehlikeli karbonu atmosferden emmeyi amaçlayan yeni teknolojiler etrafında oluşan para kazanma fırsatları yeni nesil yatırımcıların hayal gücünü ele geçirdi. Fakat finans elitlerinin zihinlerinin bu fırsat madalyonunun diğer yüzü olan riske gerçekten odaklanması için Kovid ve geçen yıl sebep olduğu küresel tecrit gerekti.
Greta Thunberg ve genç destekçileri itiraz edebilir fakat iklim değişikliği varoluşsal bir tehdidin yanı sıra 22 trilyon dolarlık (yaklaşık 245 trilyon lira) mali bir sorun da teşkil ediyor. Moody's Investors Service'e göre bu, dünyadaki bankaların, sigorta şirketlerinin ve varlık yöneticilerinin şu anda petrol ve doğalgaz endüstrisine bağladıkları para miktarı. Bu paranın yarısından fazlası ödenmemiş banka kredilerinde, kalanıysa yatırımlarda.
Dünyadaki fosil yakıt endüstrisine kilit vurmak birçok genç iklim tutkununun nihai amacı olarak görülse de bunun küresel bir mali kriz yaratmadan nasıl yapılacağı sorusu 2022'de acil durumun önemli parlama noktalarından biri olacak.
ABD Başkanı Joe Biden ve Birleşik Krallık Başbakanı Boris Johnson da dahil küresel liderler fosil yakıtların gücüne karşı büyük ölçüde aciz kalıyor: Bunun önemli bir sebebi de Çin ve Afrika gibi gelişmekte olan ülkelerin daha fazla enerji ihtiyacıyla yeni ve yenilebilir stratejilerin baş edememesi.
15 yıl önceki küresel finans krizinde tehlikeli gayrimenkul türevleriyle ekonomi dünyasını batıran bankacı ve finans elitlerinin de kötü bir geçmişi var. Kimse hapse girmese de birden fazla büyük şirket çöktü ve ekonominin toparlanması yıllar aldı.
Yine de o krizden kurtulan gençlerin bazıları şimdi enerji geçişinin sıradaki aşamasını belirleyecek şekilde büyümüş durumda. First Solar, Sunpower ve evet, Tesla gibi şirketler o dönemde kendilerine bir şans veren yatırımcılara teşekkür edebilir.
Yeni nesil güneş enerjisi, rüzgar enerjisi ve elektrikli araç şirketlerinin gelecek yıl nasıl performans göstereceği City (Londra'da 2,6 kilometre kareyi kapsayan, Avrupa'nın en büyük finans merkezi -ed.n), Wall Street ve Silikon Vadisi'nde bu Noel sezonunun en heyecan verici salon oyunlarından biri.
City'de finansal faaliyet tanıtımı yapan London & Partners grubunun kısa süre önce yayımladığı rapora göre hareketliliğin olacağı yer, iklim alanındaki teknoloji girişimlerinin sayısı bakımından Avrupa'da başı çeken ve genel olarak da San Francisco Körfez Bölgesi'nden sonra ikinci sırada yer alan Londra. Londra'daki Square Mile son 5 yılda iklim teknolojisi fonları için toplanan paranın yarısından fazlasından sorumlu. BlackRock gibi iklim alanının yeni ve büyük oyuncularına ev sahipliği yapan Wall Street de listede yukarı çıkıyor.
Risk ve fırsatın yanında finansal taburenin üçüncü ayağı yardım: Özellikle de zengin ülkelerin daha yoksul olanların, örneğin ada devletlerinin, ekonomik geçişi sağlamalarına nasıl yardımcı olabileceği. Uluslararası Para Fonu ve Dünya Bankası gibi kurumlarla ABD Federal Rezervi gibi merkez bankaları gerekecek milyarlarca dolarlık yardımı kolaylaştırmak için yeterince çaba göstermemekle eleştiriliyor.
Şu anda konuşulanların çoğu ya yardım kısıtlamalarının gevşetilmesi ya da özel sermaye akışı için yeni kaynaklar kullanmak hakkında. Örneğin banka ve varlık yöneticileri eski petrol ve doğalgaz kuyularını satın almak ve onları temiz bir şekilde kapatmak için bir araya geliyor.
12 ay önce, 2020 pandemisinin karanlık günleri yerini 2021'in aşı umuduna bırakırken ABD'deki John Kerry gibi birçok iklim lideri, bu yılın dünyanın iklim değişikliğine yönelik sonunda harekete geçmesi için en önemli yıl olması gerektiğini söylemişti.
Bu en önemli bir yıl değildi, 2022 de olmayacak. Bilakis, ülkeler yüksek petrol fiyatları ve enerji kaynaklarının yetersizliğiyle mücadele ederken iklim acil durumuna karşı güçlü bir tepki için uygun koşullar oluşuyor. İnsanın aklına Avustralya ve Çin geliyor. Avrupa'da bu tatil sezonunda fırlayan karbon fiyatları da kirleticileri daha pahalı doğalgazdan kömüre geri dönmeye zorlayarak can yaktı.
ESG hikayesi de nefessiz kalıyor ve daha fazla şirket net-sıfır salıma geçme sözü verdikçe "yeşil göz boyama" ve mali manipülasyon suçlamalarına yenik düşmeye başlıyor. Yatırımcıları gelecek yıl zorlu bir yolculuk bekliyor.
Fakat iklim değişikliğini son birkaç yılda finansal bir mesele haline getiren güçler 2022'de gelişmeye devam edecek. Risk daha tanımlanabilir hale geldikçe fırsatlar da netlik kazanır. İklim zirveleri asla eskisi gibi olmayabilir ama en azından finans dünyası ve siyasiler en sonunda aynı kürekleri çekiyor.

*The Independent'ta yer alan bu makalenin çevirisi Independent Türkçe tarafından yapılmıştır.



İş stresi alkol tüketimini artırıyor: Çalışanların yüzde 64'ü etkileniyor

Fotoğraf: Unsplash
Fotoğraf: Unsplash
TT

İş stresi alkol tüketimini artırıyor: Çalışanların yüzde 64'ü etkileniyor

Fotoğraf: Unsplash
Fotoğraf: Unsplash

Yeni bir araştırmaya göre çalışanların neredeyse üçte ikisi iş kaynaklı stres veya baskılar nedeniyle daha fazla alkol tüketiyor.

Alcohol Change UK'in 2 bin çalışanla yaptığı ankete göre, Birleşik Krallık'ta çalışanların yüzde 64'ü işle ilgili nedenlerden dolayı alkol kullandığını bildirdi. Son 12 ayda artan tüketimin arkasında iş stresi, baskı ve kaygı var.

Her 10 kişiden 4'ü işle ilgili kaygılar nedeniyle alkol tüketimini artırdığını söylerken, katılımcıların yüzde 38'i iş stresiyle başa çıkmak için daha fazla içtiğini belirtti.

Üçte birinden fazlası işyerindeki baskı veya son teslim tarihleri nedeniyle daha fazla içki içerken, yüzde 29'u iş güvensizliği nedeniyle alkol tüketiminin arttığını söyledi.

Alcohol Change UK araştırma grubunun danışmanlık ve eğitim müdürü Jane Gardiner şunları söyledi:

Yaptığımız işler son derece çeşitli olsa da bu araştırma geçen yıl birçoğumuzun işle ilgili stres, kaygı, baskı ve iş güvensizliğini yönetmek amacıyla daha fazla alkol aldığını gösteriyor. Ancak alkol, yetersiz uykudan akşamdan kalmalığa, yüksek tansiyondan depresyona kadar birçok sağlık sorununa yol açarak genel sağlığımıza ve refahımıza ciddi zararlar verebilir. Bazıları için kısa süreli bir rahatlama sağlasa da zaman içinde stres, kaygı ve baskı duygularını daha da kötüleştirmesi ve istesek bile kurtulması zor bir kendi kendini tedavi etme döngüsüne yol açması daha olası.

Alkol Farkındalık Haftası'nın başlangıcı münasebetiyle yayımlanan araştırma, çalışanların işyerinde alkol konusunda önleyici eylem ve eğitim taleplerini ortaya koydu.

Bu yılın teması "Alkol ve iş", çalışma ortamlarının ve baskıların içki içme şeklimizi nasıl etkileyebileceğine ve nasıl daha sağlıklı, daha kapsayıcı işyeri kültürleri oluşturabileceğimize odaklanıyor.

Ankete katılan her 10 çalışandan 8'inden fazlası, işverenlerin işyerinde alkol konusunu ele almada bazı sorumlulukları olduğuna inanıyor. Ancak üçte birinden fazlası işyerinde alkol yerine ruh sağlığı hakkında konuşurken kendini daha rahat hissettiğini söyledi.

Gardiner sözlerini şöyle sürdürdü:

Son yıllarda işyerlerinde ruh sağlığı alanında görülen ilerlemenin bir yansıması olarak, konuşmaları teşvik etmek, şefkat ve desteği artırıp damgalanmayı azaltmak için, çalışanlardan alkol farkındalığı ve eğitimi konusunda bu kadar güçlü bir iştah görmek çok cesaret verici. Olumlu olan şu ki, çalışanlar alkolle ilgili sorunlarda reaktif müdahale yerine önleyici ve proaktif yaklaşımın daha etkili olduğunu kabul ediyor gibi görünüyor. İşte bu tür bir destek, alkolü tabu olmaktan çıkarmaya başlayacak, içki içme alışkanlıklarımızın genel sağlığımız ve refahımız üzerindeki etkisine dair farkındalık yaratacak ve önlenebilir alkol zararlarını daha meydana gelmeden önleyecek.

Independent Türkçe