Irak’ta Kuveyt’e ödenen savaş tazminatı dönemi bitiyor

Irak güçleri 1990 yılında Kuveyt’e girmişti. (AFP Arşiv)
Irak güçleri 1990 yılında Kuveyt’e girmişti. (AFP Arşiv)
TT

Irak’ta Kuveyt’e ödenen savaş tazminatı dönemi bitiyor

Irak güçleri 1990 yılında Kuveyt’e girmişti. (AFP Arşiv)
Irak güçleri 1990 yılında Kuveyt’e girmişti. (AFP Arşiv)

Irak, 1990'da Kuveyt'i işgal etmesinin ardından kendisine dayatılan mali tazminat dosyasını, Birleşmiş Milletler (BM) Tazminat Komisyonu ile yapılacak 9 Şubat'ta müzakerelerin ardından kesin olarak kapatmayı umut ediyor.
Sürecin planlanan gibi ilerlemesi halinde Irak ağır maddi tazminat ödeme dönemine veda edebilir. Bu, ekonomi uzmanlarına göre her yıl ödenen toplam tazminat miktarı tutarındaki yaklaşık iki milyar doların yıllık olarak ülkenin mali bütçesine ekleneceği anlamına geliyor.  
1991'de kurulan bir BM Tazminat Komitesi, Bağdat'ı bireylere, şirketlere, devlet kuruluşlarına ve Irak'ın Kuveyt'i işgali nedeniyle kayba uğrayan taraflara 52,4 milyar dolar tazminat ödemeye mecbur etti.
Mali Uzmanlar Komitesi Başkanı Dr. Abdulbasit Turki, BM Tazminat Komitesi'nin Kuveyt'in işgaline ilişkin  önümüzdeki şubat ayında düzenlenecek toplantılarına katılma daveti aldı.
Eski Irak Merkez Bankası Başkanı Turki, Şarku'l Avsat'a verdiği demeçte şunları söyledi:
“Banka, Kuveyt'in 43 milyon dolar olduğu tahmin edilen son tazminatını 21 Ekim'de ödedi. Tazminat dosyasını kalıcı olarak kapatmak amacıyla yapılacak görüşmeler önümüzdeki şubat ayında başlayacak. Görüşmeler dosyanın tamamen kapatılmasına ilişkin uluslararası kararı vermek üzere New York'taki Birleşmiş Milletler Genel Merkezi’ne sunulacak idari kararların alınmasını sağlayacak. Irak’ı tazminatın tüm sonuçlarından kurtarma çağrımızın yerine gelmesi için çalışacağız. Dışişleri Bakanlığı ve ilgili makamlar Birleşmiş Milletler Sözleşmesi'nin 7’nci bölümünün hükümlerinden Irak'ın tamamen çıkarılmasını içeren bir karar taslağı hazırlamalı.”
Birleşmiş Milletler Sözleşmesi’nin 7’nci bölümü, ekonomik yaptırımlardan güce başvurmaya kadar barışı tehdit eden çeşitli unsurlar olduğunda ‘zorlayıcı önlemleri’ almayı öngörüyor. Ayrıca zorlayıcı önlemler uygulanmadan önce bir ülkeye, Güvenlik Konseyi tarafından belirlenen hedeflere uyması için baskı yapılmasına olanak sağlıyor.
Irak, ülkenin büyük bir bölümünü kontrol eden DEAŞ'e karşı savaş sırasında, 2014 yılında ödeme yapmayı bırakmıştı. Ancak tazminat ödemeye 2018'de yeniden başladı.
Irak Başbakanı'nın mali işlerden sorumlu danışmanı Mazhar Muhammed Salih dün Irak resmi haber ajansı INA'ya şu açıklamada bulundu:
“Irak, Kuveyt Savaşı için tazminat ödeme dosyasını tamamladı. 45 milyon doların altındaki son taksidini de ödedi. Böylece Irak, 1991 yılında Birleşmiş Milletler Sözleşmesi’nin 7’nci bölümü ve ilgili Güvenlik Konseyi kararları kapsamında kendisine yüklenen tüm yükümlülüklerini yerine getirmiş oldu. Tazminat dosyası Irak'a yaklaşık 52,4 milyar dolara mal oldu. Bu az bir miktar değil. Çünkü bu miktar Irak'ı uzun yıllar yeniden canlandıracak bir elektrik şebekesi sistemi kurmasına yetiyor. Kuveyt tazminat dosyasının kapatılması, Irak'ın ekonomik tarihi açısından yeni bir sayfadır. Tazminat dosyası Irak'a günlük 6 ila 7 milyon dolara mal oluyordu. Irak'ın cari ihracatından elde edilen ve yılda iki milyar doları aşan bu fonlar ülke bütçesine eklenecek. Bu fonların kalkınmaya, yani işgücünü çalıştıran ve gelir getiren yatırım projelerine gideceğini umuyorum. Ayrıca tazminat dosyasının kapatılması, 7’inci bölüm ile ilgili diğer davaların kapatılmasının da başlangıcıdır.”
Iraklı Ekonomi Uzmanı Basim Antuvan da Kuveyt tazminat dosyasını kapatmanın Irak'a ve yatırımlarına olan güveni yeniden tesis edeceği görüşünde:
“Bu, birçok ülke ve şirket nezdinde Irak’ın imajını ve itibarını artırmanın yanı sıra ülke halkına hizmet etmek, ayrıca yabancı vatandaşların Irak'a olan güvenini artırmak için önemli.”



Suriye İsrail ile barışa hazır mı?

BM barış gücü, Eylül 2014'te Suriye ile İsrail arasındaki tek sınır geçişi olan Kuneytra şehrini ve Kuneytra sınır kapısını izliyor (EPA)
BM barış gücü, Eylül 2014'te Suriye ile İsrail arasındaki tek sınır geçişi olan Kuneytra şehrini ve Kuneytra sınır kapısını izliyor (EPA)
TT

Suriye İsrail ile barışa hazır mı?

BM barış gücü, Eylül 2014'te Suriye ile İsrail arasındaki tek sınır geçişi olan Kuneytra şehrini ve Kuneytra sınır kapısını izliyor (EPA)
BM barış gücü, Eylül 2014'te Suriye ile İsrail arasındaki tek sınır geçişi olan Kuneytra şehrini ve Kuneytra sınır kapısını izliyor (EPA)

Suad Gross

İbrani medyasında yer alan ve “Suriye'ye yakın” bir kaynağa atfedilen açıklamalara göre, Suriye ve İsrail 2025 yılı sonuna kadar barış anlaşması imzalayacak. Bu açıklamalar, Suriye Devlet Başkanı Ahmed eş-Şara, Şam'ın diplomatik kanallar ve uluslararası arabulucularla dolaylı müzakereler yoluyla ülkenin güneyindeki İsrail saldırılarını ve ihlallerini durdurmak için çalıştığını ve “Suriye'nin egemenliğinin her şeyden önce geldiğini” vurguladıktan birkaç gün sonra geldi. Peki, Suriye barış anlaşması imzalamaya hazır mı?

İsrail'in Arapça yayın yapan “I24 NEWS” sitesi, “Suriye'den bilgili bir kaynak”tan, söz konusu barış anlaşmasının, İsrail'in 8 Aralık 2024 tarihinden sonra, tampon bölge içinde ilerlediği tüm Suriye topraklarından, Hermon Dağı'nın zirvesi de dahil olmak üzere, kademeli olarak çekilmesini öngördüğünü belirtti.

Şam hükümetine yakın kaynaklar, Şarku'l Avsat'a yaptığı açıklamada, İsrail ile bölgesel ve uluslararası himaye altında dolaylı müzakerelerin sürdüğünü, Suriye Devlet Başkanı'nın bunu duyurduğunu ifade etti.

Kaynaklar, Suriye'nin, İsrail'in Suriye topraklarındaki saldırı ve ihlallerini durdurmasını ve 1974 anlaşmasına geri dönmesini talep ettiğini, İsrail'in ise bir tampon bölge oluşturmak istediğini ve muhtemelen gelecekte kapsamlı bir barış anlaşmasına zemin hazırlayacak yeni bir güvenlik anlaşması imzalanacağını açıkladı.

Kaynaklar, kalıcı bir anlaşmaya varılmasının mümkün olmadığını belirtirken, kalıcı bir barış anlaşmasına veya İbrahim Anlaşması'na zemin hazırlayacak bir anlaşmaya varılma olasılığını dışlamadı. Kaynaklar, durumun hızla geliştiğini belirterek, Şam'ın Suriye'nin egemenliğini koruyacak bir anlaşmaya varılması için Arap dünyasının rolüne güvendiğini, barış dosyasını Arap dünyasının gündemine taşıdığını ve ABD ile Batı ülkelerinin Suriye'deki istikrarı destekleme arzusu çerçevesinde, İsrail'e saldırıları durdurması için baskı yapmasını umduğunu kaydetti.

Ancak Suriye, İsrail ile kalıcı bir barış anlaşmasına hazır mı?

Kaynaklar, Suriye'nin “yeni doğmuş” bir ülke olarak mevcut durumda kalıcı barışa hazır olmadığını ve umduğu çözümün, değiştirilmiş bir güvenlik anlaşması veya 1974 anlaşmasına geri dönmek olduğunu belirtti. Halkın reddi devam ediyor, ancak bu red, karmaşık ve çetrefilli iç sorunlar ve Suriye topraklarında iktidar dışında, düşmanla barış ilkesini reddeden aşırı akımlar ve silahlı grupların varlığı nedeniyle daha az belirgin.

Golan Tepeleri ile Suriye arasındaki sınıra yakın bir İsrail aracı (Arşiv-Reuters)Golan Tepeleri ile Suriye arasındaki sınıra yakın bir İsrail aracı (Arşiv-Reuters)

Suriye'li siyasi araştırmacı ve “Ortadoğu Muhafazakarlar Birliği” sekreteri Wael Aleji, İsrail ile kapsamlı barışın “şu anda zamansız bir konu olduğunu ve Suriye'nin yeni hükümetinin daha acil öncelikleri olduğunu” belirtti.

Aleji, “Şam'ın şu anda herhangi bir dış güçle askeri çatışmaya hazır olmadığını, Suriye halkının savaşlardan ve önceki rejimlerin Filistin meselesini ve Arap-İsrail çatışmasını istismar etmesinden bıkmış olduğunu” söyledi.

Araştırmacının görüşüne göre, Suriye devletinin önceliği “şu anda tüm çabalarını Suriye halkının yaşam koşullarını iyileştirmeye, iç barışı ve ulusal birliği güçlendirmeye, mezhepçilik ve terörizmle mücadeleye odaklamak”tır. İsrail'e gelince, “Suriye halkının haklarını ve bir tarafın diğerinin topraklarını işgal ettiğini açıkça ortaya koyan uluslararası hukuk ve çok sayıda BM kararı” olduğunu belirten araştırmacı, “uluslararası hukuka ve uluslararası mekanizmalara başvurmanın her açıdan en iyi, en güvenli ve en ucuz seçenek” olduğunu vurguladı.

Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şara, birkaç gün önce Kuneytra ve işgal altındaki Golan'dan önde gelenlerle yaptığı toplantıda, Suriye'nin bu saldırıları ve ihlalleri durdurmak için diplomatik kanallar ve uluslararası arabulucular aracılığıyla dolaylı müzakereler yürüttüğünü belirterek, Suriye'nin egemenliğinin her şeyden önce geldiğini vurguladı.

Toplantıda, İsrail işgalinin tekrarlanan saldırıları altında halkın karşı karşıya olduğu hizmet, yaşam ve güvenlik sorunları ele alındı. Şara, önümüzdeki dönemde sınır bölgelerine daha fazla destek sağlanacağını vurguladı.