Hizbullah UNIFIL’e saldırarak Guterres’e mesaj mı verdi?

BM Genel Sekreteri Antonio Guterres’in Beyrut ziyaretinin ertesi günü yaşanan gerginlik, Hizbullah’ın gönderdiği bir mesaj niteliğinde

BM Genel Sekreteri Antonio Guterres, Beyrut’a yaptığı ziyarette basın toplantısında konuşuyor (EPA)
BM Genel Sekreteri Antonio Guterres, Beyrut’a yaptığı ziyarette basın toplantısında konuşuyor (EPA)
TT

Hizbullah UNIFIL’e saldırarak Guterres’e mesaj mı verdi?

BM Genel Sekreteri Antonio Guterres, Beyrut’a yaptığı ziyarette basın toplantısında konuşuyor (EPA)
BM Genel Sekreteri Antonio Guterres, Beyrut’a yaptığı ziyarette basın toplantısında konuşuyor (EPA)

Lübnan’ın güneyinde faaliyet gösteren Birleşmiş Milletler Uluslararası Barışı Koruma Güçleri (UNIFIL), ülkenin güneyindeki Şakra kasabasında kendi güçleri bünyesinde faaliyet gösteren İrlanda taburu üyelerine yönelik saldırı karşısında Lübnan makamlarına çağrı yaptı. Bu durum, 2006 yılından bu yana tanık olunan ilk ‘ciddi’ gerilim oldu. UNIFIL, olayı ‘kabul edilemez’ ve ‘Lübnan’ın imzaladığı anlaşmanın ihlali’ olarak nitelendirirken, ‘faillerin adalete teslim edilmesi’ çağrısı yaptı. Yaşananların siyasi boyutuna dair değerlendirmeler yapılırken olay, Hizbullah’ın uluslararası topluma yönelik bir mesajı olarak yorumlandı. Olay, Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri Antonio Guterres’in dört günlük ziyareti sonrasında Beyrut’tan ayrılmasıyla aynı zamana denk geldi. Guterres, ziyareti sırasında Hizbullah’ı öfkelendiren açıklamalar yaparak, her parti gibi Hizbullah’ın da siyasi bir partiye dönüştürülmesini istemişti.
Güneydeki Şakra kasabasından bazı genç erkekler ile UNIFIL güçleri arasında büyük bir tartışma yaşandı. Görgü tanıklarına göre tartışma, uluslararası güçlerden bir unsurun telefonuyla kasabanın fotoğrafını çekmesi üzerine patlak verdi. Görgü tanıkları, kasabanın iç mahallelerinden birinde Lübnan ordusu eşliğinde olmaksızın devriye yapıldığını ve unsurlardan birinin fotoğraf çekerken görüldüğünü söylerken, bu durumun ise halkı öfkelendirdiğini belirtti. Vatandaşların, toplanarak araçlara saldırdığı ifade edildi. Yerel kaynaklar, devriyenin olay yerinden uzaklaşmaya çalışırken 2 gence ve 2 araca çarptığını söyledi. Kaynaklara göre bu durum, halkı devriyeyi kuşatmaya, alandan uzaklaşmasını engellemeye ve sopa ve taşlarla araçlara saldırmaya itti. Daha sonra Lübnan ordusundan bir kuvvet, olay yerine gelerek, devriye üyelerini tahliye etti. Askeri kaynaklar da Şarku’l Avsat’a yaptıkları açıklamada, olayın ele alınması ve tekrarının önlenmesi için üst düzeyde temaslar kurulduğunu belirtti.
Bu, yaşanan ilk olay değil. Bu olaylar, 2006’dan beri UNIFIL devriyelerinin yetkileri dışındaki yollara veya mahallelere girdiği her zaman tekrarlanıyor. Durum ise bölge sakinlerini, uluslararası güçlere karşı koymaya itiyor. Ancak ilk kez UNIFIL güçleri, durumu ‘ciddi’ olarak nitelendirdi. UNIFIL Enformasyon Dairesi Direktörü Yardımcısı Candice Ardell, Lübnan Ulusal Haber Ajansı’na (NNA) yaptığı açıklamada, UNIFIL’ın hareket özgürlüğünün sınırlandırılmasının ve barış davasına hizmet edenlere saldırılmasının ‘kabul edilemez’ olduğunu ve bu eylemlerin, Lübnan tarafından imzalanan Kuvvetler Statüsü Anlaşması’nı ihlal ettiğini vurguladı.
Ardell, BM Genel Sekreteri Antonio Guterres’in olaydan bir gece önce Lübnan’da olduğunu hatırlatırken, “UNIFIL, Lübnan hükümeti ile ulaştığı tüzük ve Güvenlik Konseyi’nin (BMGK) 1701 sayılı kararı uyarınca faaliyet alanının tüm bölümlerine tam ve engelsiz erişim hakkına sahiptir” dedi. Yetkili, ilgili tüm taraflara da barışı koruma görevlilerinin hareket özgürlüğüne saygı gösterme çağrısında bulundu.
“Bugün Şakra kasabasında meydana gelen ciddi olay hakkında basında çıkan haberlerden haberdarız. UNIFIL ve Lübnan makamları konuyu inceliyor” diyen Candice Ardell, Lübnanlı yetkilileri de ‘bu olayı araştırmaya ve faillerini adalete teslim etmeye’ çağırdı.
Olay, Guterres’in dört günlük Lübnan ziyareti sonrasında Beyrut’a dönmesinin ardından yaşandı. Lübnan ve İsrail arasındaki sınırda yer alan Mavi Hat’tı ziyaret eden Guterres, Hizbullah’ın da diğer Lübnan partileri gibi siyasi bir parti olması çağrısında bulundu. Olayla birlikte Lübnan hükümetine silahların devlet elinde sınırlandırılması çağrısında bulunan 1559 ve 1701 sayılı kararın uygulanması da dahil, Lübnan hakkındaki uluslararası kararların uygulanmasına yönelik çağrılar da arttı. Bölge sakinleri, son günlerde UNIFIL güçlerinin varlığının arttığını ve devriyelerinin faaliyetlerinin çoğaldığını iddia ediyor. Ancak bu iddiaların aksine güney kasabalarındaki vatandaşların uluslararası güçlere yönelik saldırıları sonrasında UNIFIL’ın sokaklardaki hareketliliği azaldı.
Öte yandan Lübnan Dışişleri Bakanlığı, 23 Aralık’ta Başbakan Necib Mikati’nin BM Lübnan Geçici Görev Gücü’ne (UNIFIL) bağlı İrlanda taburu ile yaşanan olayı görüşmek üzere Dışişleri Bakanı Abdullah Buhabib ile temasa geçtiğini açıkladı. Olaydan üzüntü duyduğunu belirten Mikati, UNIFIL’e karşı herhangi bir saldırganlığın kabul edilemez olduğunu söyleyerek, konu hakkında soruşturma açılmasını beklediğini ifade etti. Mikati ayrıca, UNIFIL üyelerinin ve mekanizmalarının güvenliğinin ve emniyetinin önemli olduğunu vurgulayarak, Lübnan’ın uluslararası kararlara, özellikle de 1701 sayılı karara bağlılığını yineledi.
Siyaset araştırmacısı ve yazar Ali el-Emin, ‘uluslararası kararların uygulanması için artan çağrılar ve UNIFIL’ın yetkisini değiştirmeye ve görevini genişletmeye yönelik ABD baskıları ortasında’ yaşananların, Hizbullah’ın uluslararası güçlere yönelik bir ‘güç mesajını’ içerdiğini söyledi. Şarku’l Avsat’a konuşan Emin, yaşananların Hizbullah’tan ‘her şeyi olduğu gibi koruma’ mesajı olduğunu dile getirdi. Ali el-Emin’e göre mesajın içeriği, Hizbullah’ın uluslararası güçlerin hareketinin “uluslararası kararlar ve ilgili metinlerde kararlaştırılanlara göre değil, yaşananlara dayalı olarak sınırlı kalmasını’ istediğini gösteriyor.
Hizbullah’a muhalif Şii bir politikacı olan Emin, Hizbullah’ın mesajının gerçekte güçlü olmadığını ifade ederken, “Bölgesel sahneden, Suriye hakkında konuşulanlardan ve Hizbullah’ın yayılmacı eylemlerinin uluslararası görüşmelere dahil edilmesinden dolayı Hizbullah içerisinde kafa karışıklığı var. Bunların yanı sıra uluslararası kararların uygulanmasının ve sınırların çizilmesinin gerekliliği hakkında artan konuşmalar da bu kafa karışıklığını artırıyor” değerlendirmesinde bulundu.
“Hizbullah, fotoğrafların ve videoların yayılmasını istedi. Çünkü mesajın, BM ve uluslararası topluma, ‘güneydeki hareketlerin onların vizyonu dahilinde gerçekleştiğini’ iletmesini istedi” diyen Ali el-Emin, “Güney çevresini saran atmosfer, bu yaşananlardan memnun değil” şeklinde konuştu. Siyaset araştırmacısı ayrıca, “Güneyliler arasında uluslararası güçlerin varlığının olası bir savaşa karşı bir sakinlik ve güvence faktörü olduğuna dair bir his var. Onlar, bu güçleri kötüleşen krizler ortasında Lübnan için kalan son uluslararası koruma olduğu için istikrar şemsiyesi olarak görüyor” dedi.  



Eski İsrail Başbakanı Olmert: İki devletli çözüme alternatif yok ve Trump savaşı durdurarak fark yarattı

ABD Başkanı Donald Trump, dünya liderlerinin zirvesinde, İsrail ile Hamas arasında Şarm el-Şeyh'te ABD'nin arabuluculuğunda sağlanan ateşkes ve esir takası kapsamında Gazze savaşını sona erdirmek için imzalanan anlaşmayı memnuniyetle karşıladı (Reuters)
ABD Başkanı Donald Trump, dünya liderlerinin zirvesinde, İsrail ile Hamas arasında Şarm el-Şeyh'te ABD'nin arabuluculuğunda sağlanan ateşkes ve esir takası kapsamında Gazze savaşını sona erdirmek için imzalanan anlaşmayı memnuniyetle karşıladı (Reuters)
TT

Eski İsrail Başbakanı Olmert: İki devletli çözüme alternatif yok ve Trump savaşı durdurarak fark yarattı

ABD Başkanı Donald Trump, dünya liderlerinin zirvesinde, İsrail ile Hamas arasında Şarm el-Şeyh'te ABD'nin arabuluculuğunda sağlanan ateşkes ve esir takası kapsamında Gazze savaşını sona erdirmek için imzalanan anlaşmayı memnuniyetle karşıladı (Reuters)
ABD Başkanı Donald Trump, dünya liderlerinin zirvesinde, İsrail ile Hamas arasında Şarm el-Şeyh'te ABD'nin arabuluculuğunda sağlanan ateşkes ve esir takası kapsamında Gazze savaşını sona erdirmek için imzalanan anlaşmayı memnuniyetle karşıladı (Reuters)

Eski İsrail Başbakanı Ehud Olmert, Gazze Anlaşması'na ilişkin yorumlarında, iki devletli çözüme dayalı barışçıl bir çözümden başka alternatif olmadığını belirtti.

Olmert, İngiliz The Independent gazetesinde yayınlanan yazısında, "Her iki tarafın karşılıklı haklarını tanıyan iki devlet çerçevesinde ilerlemek için herhangi bir ivmenin olmaması ve statükonun devam etmesi halinde tekrar savaşa döneceğimizi" ifade etti.

Eski İsrail başbakanı, “Şu anda önemli olan soru, savaşın geçici olarak durdurulması, İsrail'in Gazze'den kısmi çekilmesi ve Hamas'ın sınırlı faaliyetlerinin devam etmesinin, tüm Ortadoğu'yu değiştirecek ve iki devletli çözüme dayalı İsrail-Filistin barışına yol açacak cesur bir siyasi hamlenin başlangıç noktası olup olmayacağıdır” dedi.

Olmert makalesinde ayrıca barışın “1967 sınırları içinde, başkenti Doğu Kudüs olan ve Kudüs'ün Eski Şehri'nin İsrail veya Filistin egemenliğine tabi olmadığı, İsrail Devleti'nin yanında bir Filistin devletinin kurulmasıyla” sağlanabileceğini belirtti. “Kendi ordusu olmayan, İsrail Devleti'ne komşu, silahsızlandırılmış bir Filistin devleti” ifadesini kullandı.

Barış anlaşması değil, savaşı sona erdirme anlaşması

2006-2009 yılları arasında görev yapan eski İsrail başbakanı, İsrail Knesset'inde olağanüstü ve duygusal bir törenle kutlanan Gazze anlaşmasını bir barış anlaşması değil, savaşı sona erdirme anlaşması olarak değerlendirdi. Olmert, bunun “Gazze savaşını sona erdirmek, esirleri (yaşayan ve ölenleri) iade etmek, Filistinli esirleri serbest bırakmak ve İsrail'in Gazze Şeridi'nden kademeli olarak çekilmesini sağlamak için yapılan bir anlaşma” olduğunu belirtti. Anlaşma, Gazze Şeridi üzerinde askeri kontrol sağlamak ve Hamas'ın askeri gücünü yeniden kazanma girişimlerini önlemek için Filistinli, Mısırlı ve Ürdünlü askerlerden oluşan ortak bir güvenlik gücü kurulmasını da içeriyor. Anlaşma ayrıca, Türkiye, Katar, Mısır, eski İngiltere Başbakanı Tony Blair ve ABD Başkanı'nın da dahil olduğu uluslararası denetim altında, Hamas yerine Gazze'deki hükümeti yönetmek üzere bir teknokratlar komitesinin kurulmasını da öngörüyor.

Trump'ın etkisi

Olmert, ateşkes anlaşmasını, kendi deyimiyle, “ABD Başkanı Donald Trump sayesinde birkaç hafta önce beklenmedik bir şekilde gerçekleşen etkileyici bir düzenleme” olarak değerlendirdi.

Olmert ayrıca, ABD Başkanı Donald Trump müdahale edene kadar savaşı durdurmaya yönelik tüm uluslararası çabaların başarısız olduğunu da belirtti. Olmert şöyle yazdı: “Trump, Netanyahu'yu Katar Başbakanı'ndan özür dilemeye zorlamaya karar vermeseydi, hâlâ savaşın ortasında olurduk. Trump dışında hiçbir lider bu olaylar zincirini başlatamazdı.”

Olmert, “Emmanuel Macron, Keir Starmer, Kanada Başbakanı Mark Carney ve uluslararası toplumdaki birçok kişinin çabaları savaşın sona ermesine katkıda bulundu. Onlara teşekkür ve minnettarlığımızı sunmalıyız. Ancak, sadece bir lider radikal bir fark yarattı” dedi.

Hamas'ı yok etmeyen acı bir darbe

Olmert, Trump'ın İsrail Knesset'indeki konuşmalarının, özellikle “iki yıl süren kanlı ve acı verici çatışmaların hatıralarıyla dolu” dönemin ardından, henüz siyasi bir plan olmadığını belirtti.

Olmert, “İsrail hükümeti, Başbakan Binyamin Netanyahu'nun ifade ettiği sert tutumu terk etmeyi kabul etti” diye yazdı. Hamas'ı tamamen yok etmedi, ancak ona acı bir darbe indirdi. Gazze Şeridi neredeyse tamamen yıkıldı ve birçok Gazze sakini hala binaların enkazı altında gömülü durumda olabilir" diye yazdı.

Olmert, “Gazze'de öldürülenlerin büyük bir kısmı – 67 binden fazla – terörle hiçbir ilgisi olmayan kişilerdi, ancak 7 Ekim'deki saldırının ardından başlayan İsrail askeri harekatının kurbanlarıydılar” dedi.

Olmert, makalesini, birçok İsraillinin hala Batı Şeria ve Gazze Şeridi'nin tamamını ilhak etmeyi ve bu bölgelerin sakinlerini sürmeyi hayal ettiğini belirterek sonlandırdı. Şarku’l Avsat’ın The Independent’ten aktardığına göre Olmert, “Birçok Filistinli, çatışmayı yeniden başlatmak umuduyla Hamas'ın askeri kapasitesini yeniden inşa etmeyi umuyor ve hem Filistinliler hem de İsrailliler, yıkım ve tahribatın sürüklediği ütopik hayallerin tutsağı olmaya devam ediyor. Ancak sadece Trump iki halk için iki devlet çözümünü kabul ederek bu dönüşümü gerçekleştirebilir” ifadelerini kullandı.


Sudan'ın başkentine İHA saldırısı

Sudan'daki insansız hava aracı (İHA) savaşı birçok kamu tesisini tahrip etti. (Reuters)
Sudan'daki insansız hava aracı (İHA) savaşı birçok kamu tesisini tahrip etti. (Reuters)
TT

Sudan'ın başkentine İHA saldırısı

Sudan'daki insansız hava aracı (İHA) savaşı birçok kamu tesisini tahrip etti. (Reuters)
Sudan'daki insansız hava aracı (İHA) savaşı birçok kamu tesisini tahrip etti. (Reuters)

Fransız haber ajansı AFP'ye konuşan askeri kaynaklar ve tanıklar, bugün Sudan'ın başkenti Hartum'a insansız hava aracı (İHA) saldırısı düzenlendiğini ve söz konusu saldırıların patlamalara neden olduğunu bildirdi.

‘Hava savunma sistemlerinin İHA’ların çoğunu düşürdüğünü’ doğrulayan askeri kaynaklar, “Aralarında kamikaze İHA’ların da bulunduğu on tanesi, Omdurman'ın kuzeyindeki Sarkab ve Halid bin Velid kamplarına saldırdı” dedi.

Omdurman sakinleri olan tanıklar, sabahın erken saatlerinden itibaren şehir üzerinde uçan İHA’ları gördüklerini ve kuzeyden gelen şiddetli patlama sesleri duyduklarını belirtti.


Yaser Arafat'ın yeğeni, savaş sonrası Gazze'ye yönelik planla Batı Şeria'ya geri döndü

Filistinli siyasetçi Nasır el-Kudva, 13 Ekim 2025'te Batı Şeria'nın Ramallah kentinde Reuters'a verdiği röportajda konuşuyor. (Reuters)
Filistinli siyasetçi Nasır el-Kudva, 13 Ekim 2025'te Batı Şeria'nın Ramallah kentinde Reuters'a verdiği röportajda konuşuyor. (Reuters)
TT

Yaser Arafat'ın yeğeni, savaş sonrası Gazze'ye yönelik planla Batı Şeria'ya geri döndü

Filistinli siyasetçi Nasır el-Kudva, 13 Ekim 2025'te Batı Şeria'nın Ramallah kentinde Reuters'a verdiği röportajda konuşuyor. (Reuters)
Filistinli siyasetçi Nasır el-Kudva, 13 Ekim 2025'te Batı Şeria'nın Ramallah kentinde Reuters'a verdiği röportajda konuşuyor. (Reuters)

Merhum Filistin lideri Yaser Arafat'ın yeğeni Nasır el-Kudva, dört yıllık sürgünün ardından Batı Şeria'ya döndü ve Gazze Şeridi'nde barışı sağlamak ve Hamas'ı bir siyasi partiye dönüştürmek için bir yol haritası getirdi. El-Kudva, yönetimi desteklemeye hazır olduğunu açıkladı.

Mevcut Filistin liderliğinin en önde gelen eleştirmenlerinden biri olan el-Kudva, ‘ülkedeki yolsuzlukla ciddi bir şekilde mücadele’ çağrısında bulundu. Abbas başkanlığındaki Fetih Hareketi’nin köklü bir reforma ihtiyacı olduğunu ve İsrail işgali altındaki Batı Şeria'da Yahudi yerleşimcilerin şiddetine karşı daha fazla çaba sarf etmesi gerektiğini söyledi.

El-Kudva, Reuters'a verdiği röportajda, “İlk görevimiz, kaybettiğimiz halkın güvenini yeniden kazanmaktır. Artık bu güvenin kalmadığını söyleyecek kadar cesur olmalıyız, çünkü açıkçası bu güven olmadan hiçbir şeyin anlamı yok” ifadelerini kullandı.

u8ı
Filistinli siyasetçi Nasır el-Kudva (Reuters – Arşiv)

El-Kudva, Abbas'ın oylamayı iptal etmesine rağmen kendi seçim listesini yayınlama kararı nedeniyle amcası tarafından kurulan Fetih Hareketi’nden ihraç edildikten sonra 2021'de Batı Şeria'yı terk etmişti.

89 yaşındaki Abbas, ihraç edilen üyelere af çıkardıktan sonra geçen hafta el-Kudva'yı El Fetih'e yeniden kabul etti.

Gazze'de rol oynaması için baskı

El-Kudva'nın dönüşü, Filistin Yönetimi'nin (2007 yılında Hamas'a kaptırdığı) Gazze Şeridi'nde rol oynamaya çalıştığı bir dönemde, Abbas'a Filistin Yönetimi'nde uzun zamandır beklenen reformları gerçekleştirmesi için yeniden baskı yapılmasına denk geliyor. Bu baskı, İsrail'in itirazlarına ve ABD Başkanı Donald Trump'ın planında marjinalleştirilmesine rağmen devam ediyor.

Trump'ın savaşın sona erdiğini ilan etmesiyle Gazze Şeridi'ndeki yönetimin geleceği dikkatlerin odağı haline geldi. Anlaşmanın bir sonraki aşaması, Hamas'ın silahsızlandırılması ve 7 Ekim 2023'te İsrail'e saldırarak savaşı başlatan Gazze Şeridi'ndeki yönetiminin sona erdirilmesi taleplerini ele alıyor.

Trump'ın önerisi pek çok ayrıntı içermese de, Gazze'yi yönetmek üzere uluslararası denetim altında Filistinli teknokratlardan oluşan bir komite kurulması ve yeni Filistin polis gücünü desteklemek üzere uluslararası bir gücün konuşlandırılması vizyonunu içeriyor.

Filistinli analistler, Trump'ın planlarının nasıl gelişeceğine bağlı olarak, el-Kudva'nın Arap ülkeleriyle olan bağları, Hamas ile temasları, Arafat'ın yeğeni olması ve Han Yunus'ta doğmuş olmasından ötürü Gazze Şeridi'ndeki kökleri nedeniyle bir rol oynayabileceğini söylüyorlar.

72 yaşındaki el-Kudva, “Eğer bana ihtiyaç duyulursa, tereddüt etmeyeceğim” dedi.

Hamas'ı siyasi geçiş yapmaya çağırmak

El-Kudva'nın fikirleri, Hamas'ın Gazze Şeridi üzerindeki idari ve güvenlik kontrolünü sona erdirme ve silahlarını yeni bir yönetim organının kontrolü altına verme konusundaki taahhüdünün kapsamına odaklanıyor. Hamas, hükümette rol almaya hazır olmadığını açıkladı, ancak silahlarını teslim etmeyi reddetti.

frt
İsrail ile Hamas arasında imzalanan ateşkes sırasında yıkılmış binaların enkazı arasında yürüyen Filistinliler, Gazze, 14 Ekim 2025 (Reuters)

El-Kudva, “Onlara siyasi olarak bir siyasi partiye dönüşme fırsatı verilmeli” dedi. Gazze'de Filistin Yönetimi'nin şu anda sahip olduğu varlıkların yeni bir polis gücü oluşturmak için kullanılması gerektiğini ve bölgedeki mevcut polis memurlarının kimliklerinin doğrulanabileceğini ve onların da istihdam edilebileceğini bildirdi.

Hamas için garantiler

El-Kudva, “Hamas, zulüm görmeyeceğini, bu çalışanların bir kısmına ikinci bir şans verileceğini, suikasta uğramayacaklarını ve siyasi hayata katılma fırsatı verileceğini anlamalı” dedi.

Filistinli bir ‘komiserler konseyinin’ Gazze Şeridi'ni yönetebileceğini kaydeden el-Kudva, “Abbas bu konseyin başkanını atayabilir ve Batı Şeria ile Gazze Şeridi arasındaki bağı koruyabilir” dedi. Ancak el-Kudva, ‘Filistin Yönetimi'nin Gazze Şeridi'ni yönetmek için geri dönmesinin olası olmadığını’ ifade etti.

Uluslararası denetimin ‘iyi’ olacağını belirten el-Kudva, Gazze Şeridi'nin Filistinliler tarafından yönetilmesi ve 2006'da yapılan son seçimlerin tekrarlanabilmesi gerektiğini söyledi.

El-Kudva, bahsettiği yolsuzlukla ilgili ayrıntıları vermekten kaçındı, ancak yolsuzluğun boyutuna ‘şaşırdığını’ belirtti.

Siyasi analist Hani el-Mısri, Reuters'ın el-Kudva'nın El Fetih'e dönüşüyle ilgili sorusuna yanıt olarak şöyle dedi: “Nasır el-Kudva, Gazze yönetiminde rol oynaması düşünülen isimlerden biri olabilir, ancak bunun için El Fetih ve Hamas'ın yaklaşımlarında bir değişiklik olması gerekir. En azından bir tür Filistin konsensüsü olmalı.”

El-Mısri, “Filistinli bir konsensüs varsa, o zaman evet, Nasır bir rol oynayabilir. Konsensüs olmadan hiç kimse başarılı bir rol oynayamaz. Zorluklar büyük, en önemlisi de Filistin Yönetimi'nin Gazze Şeridi'ne dönmesini istemeyen İsrail” şeklinde konuştu.