Fransa, Cezayir ile ilişkilerin normalleşmesi bağlamında arşivleri açıyor

Cezayir'in başkentinde geçen Nisan ayında düzenlenen Fransız karşıtı bir gösteri (AFP)
Cezayir'in başkentinde geçen Nisan ayında düzenlenen Fransız karşıtı bir gösteri (AFP)
TT

Fransa, Cezayir ile ilişkilerin normalleşmesi bağlamında arşivleri açıyor

Cezayir'in başkentinde geçen Nisan ayında düzenlenen Fransız karşıtı bir gösteri (AFP)
Cezayir'in başkentinde geçen Nisan ayında düzenlenen Fransız karşıtı bir gösteri (AFP)

Fransa-Cezayir ilişkileri, Paris'in diplomatik kriz dosyasını kapatmak için gösterdiği çabalara rağmen iki ülke arasındaki ilişkiler henüz eski dönemlerine dönmedi.
Fransa Cumhurbaşkanı'nın son zamanlarda yaptığı açıklamalar diplomatik krizin nedenlerinden biri olarak değerlendirildi. Fransa Cumhurbaşkanı Emanuel Macron, geçtiğimiz ekim ayında Cezayir hükümeti için ‘siyasi askeri sistem’ benzetmesi yapmış, ayrıca Fransa’nın Cezayir’deki sömürge faaliyetlerine ilişkin resmi tarihin gerçeklere dayanmayan şekilde yeniden yazıldığını ve bu tarih yazımının Fransa nefreti üzerine bir söyleme dayandığını iddia etmişti.
Bunun üzerine Cezayir, Fransız askeri uçaklarının hava sahasında uçmasını yasaklamıştı.
Daha da kötüsü, Emmanuel Macron, Fransa’nın  Cezayir'i işgal ederek 132 yıl boyunca sömürgeleştirmeden öncede bir "Cezayir ulusunun" varlığını sorguladı. Bu açıklamalar, Fransız topraklarında ikamet talepleri reddedilen yasadışı Cezayirlilerin sınır dışı edilmesi dosyasında Cezayirlilerin vize sayısının yarıya indirilmesi kararının ardından geldi.
Macron daha sonra durumu kontrol altına almaya çalışarak Cezayir halkına ve Cezayir Cumhurbaşkanı Abdulmecid Tebbun’a saygı duyduğunu ifade eden açıklamalarda bulundu. Macron ayrıca durumu normalleştirmek amacıyla Dışişleri Bakanı Jean-Yves Le Drian'ı 9 Aralık'ta Cezayir’e gönderdi.
İki taraf arasındaki diplomatik krizin, ikili düzeyde veya bölgesel konularda, özellikle Mali'deki ve genel olarak Sahra bölgesindeki durumla ilgili işbirliği düzeyinde çıkarlara zarar verdiği kesin.
Diğer yandan Cezayir'in Paris'teki büyükelçisini geri çektiğini ve büyükelçinin henüz geri dönmediğini belirtmek gerekir. Cezayir'de kaldığı süre zarfında yaptığı açıklamada Le Drian, büyükelçinin gelecek yılın başlarında geri dönmesini umduğunu dile getirdi.
Bu yılın başında Macron, Fransız tarihçi Benjamin Stora’dan Fransa ve Cezayir anılarını uzlaştırmak ve aralarındaki ilişkileri ‘normalleştirmek’ için bir komisyon raporu teslim aldı. Rapor, hükümeti Cezayir kurtuluş savaşı (1954 - 1962) ile ilgili arşivlerini açmaya çağırdı. Bu öneri, çeşitli şekil ve öneme sahip 20 öneriden oluşan bir tavsiye listesinde yer aldı. Bununla birlikte, bu tavsiye listesinde sömürgeci Fransa'nın yaptıklarından dolayı özür dilemesi veya af dilemesine ilişkin bir çağrı yer almadı. Bu durum, Akdeniz'in diğer tarafında devlet ve halk düzeyinde bir öfkeye yol açtı.
9 Mart'ta Macron, hükümet ve idari kurumlardan araştırmacıların ve tarihçilerin elli yıldan daha eski olan söz konusu dönemin gizli arşivine erişimini kolaylaştırmasını istedi. Bunu 15 gün önce Ulusal Arşivleri denetlemekten sorumlu Fransa Kültür Bakanı Roselyne Bachelot'un açıklaması izledi. Bakanın açıklamasına göre, hükümet Dışişleri ve Savunma Bakanlıklarının yetkisinde olanlar dışında Cezayir'deki adli davalar ve polis soruşturmalarıyla ilgili arşivleri açacak.
Geçmişte verilen söz gerçek oldu. Fransa Savunma, Dışişleri, İçişleri, Adalet ve Kültür Bakanlarının imzasıyla Resmi Gazete'de yayımlanan ortak bakanlık kararıyla hukuksal konularda arşivler ve Cezayir'de kurtuluş savaşı dönemine ilişkin polis soruşturmalarının bulunduğu belgeler açılıyor. Bu kararın önemini ikiye katlayan iki şey var: Birincisi, İlgili dönemdeki soruşturmaların çoğunluğu askeri mahkemelerin işi olduğundan Savunma Bakanı Florence Parly'nin imzası önem arz ediyor. Bu nedenle, soruşturma evraklarına ve raporlarına bakmak, onlarca yıldır saklı kalan çoğu şeyi ortaya çıkaracaktır. İkincisi, Paris'in bu girişimle yerleşik kuralı ihlal etmesidir. Yerleşik kural 75 yıl arşivi gizli tutmayı öngörüyor. Son kararın verilmesi ile bu sürenin altmış yıla düşürülmesi bekleniyor.
Kararda ayrıntılı olarak mahkemelere taşınan davalar, kararların uygulanması ve adli kolluk tarafından yürütülen soruşturmalara ilişkin belgeler yer alıyor. Pratik açısından, arşivlere erişmek için artık özel izinlere ihtiyaç duymayan araştırmacılar ve tarihçiler, ulusal arşivlerdeki belgelere sahip olacaklardır.
Macron, 2018'de komünist savaşçı Maurice Auden'in ortadan kaybolmasından, bu yıl ise ünlü Cezayirli avukat Ali Boumendjel'in kaçırılması, işkence görmesi ve öldürülmesinden Fransız ordusunun sorumlu olduğunu kabul etti.
Aynı bağlamda Fransa bu yıl, Fransız ordusuyla ilk savaşan ve sömürgeciliğe karşı çıkan 22 direniş savaşçısının kafataslarını Cezayir'e iade etti.
Macron, 17 Ekim 1961'de Paris'te ülkelerinin bağımsızlığına destek amacıyla düzenlenen bir gösteri sırasında Fransız polisi ve güvenlik güçleri tarafından öldürülen Cezayirlilerin anısına saygı için birtakım girişimlerde de bulundu. Bu bağlamda sayılabilecek başka adımlar da var.
2017'de Cezayir'e yaptığı ziyarette Macron, sömürgeciliği "insanlığa karşı suç" olarak nitelendirdi. Cezayir tarafındaki birçok kişi, iki ülke arasındaki diplomatik kriz dosyasını kapatması konusunda Macron’a güveniyor. Ancak Fransa'daki iç durum, siyasi ve seçim kaynaklı nedenler ve Fransa'daki sağ ve aşırı sağın varlığında böyle bir hedefe ulaşmak kolay değil.
Bu nedenle, örneğin Cezayir Sahra'daki Fransız nükleer denemeleri dosyası da dahil olmak üzere, kapatılması siyasi cesaret gerektiren ikili dosyaların çokluğu göz önüne alındığında iki taraf arasındaki ilişkiler dalgalı seyretmeye devam ediyor.
Arşivi açmak iyi bir jest ama Cezayir’e göre bu yeterli değil ve tarihi çatışmalar, savaşlar ve anlaşmazlıklarla ayrılmış iki ülke arasındaki normal ilişkilere ulaşmak için daha fazlasına ihtiyaç var.



Trump–Netanyahu görüşmesi sonrası Gazze’de ikinci aşama tartışması

Gazze Şeridi'nin merkezindeki el-Bureyc Mülteci Kampı’nda, yerinden edilmiş Filistinliler için kurulan geçici barınakların arasında duran bir çocuk (AFP)
Gazze Şeridi'nin merkezindeki el-Bureyc Mülteci Kampı’nda, yerinden edilmiş Filistinliler için kurulan geçici barınakların arasında duran bir çocuk (AFP)
TT

Trump–Netanyahu görüşmesi sonrası Gazze’de ikinci aşama tartışması

Gazze Şeridi'nin merkezindeki el-Bureyc Mülteci Kampı’nda, yerinden edilmiş Filistinliler için kurulan geçici barınakların arasında duran bir çocuk (AFP)
Gazze Şeridi'nin merkezindeki el-Bureyc Mülteci Kampı’nda, yerinden edilmiş Filistinliler için kurulan geçici barınakların arasında duran bir çocuk (AFP)

Gazze Şeridi'nde ateşkes anlaşmasının ikinci aşamasının ocak ayı ortalarında başlayabileceği yönündeki söylentiler, ABD Başkanı Donald Trump ile İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu arasındaki görüşmenin önemli sonuçları arasında yer aldı. Öte yandan İsrail kaynaklarından ‘aşamanın başlaması konusunda anlaşma sağlandığı, ancak uygulama mekanizmalarında hala boşluklar olduğu’ yönünde sızıntılar geldi.

Şarku’l Avsat'a konuşan uzmanlara göre ikinci aşamada haftalarca süren durağanlığın ardından ortaya çıkan bu olası süreç, Washington'ın anlaşmayı uygulamaya istekli olmasına bağlı. İsrail'in ikinci aşamaya devam etmeyi kabul edeceği ve şartlarını, kontrolü altındaki bölgelerde yeniden inşa hakkı verecek ve Hamas'ı silahsızlandırma bahanesiyle geri çekilmemesini sağlayacak şekilde düzenleyeceği beklentileri arasında, bu durum geçtiğimiz ekim ayında yürürlüğe giren ABD Başkanı Donald Trump’ın barış planını karmaşık hale getiriyor.

İsrail gazetesi Israel Hayom dün, Trump’ın Kaliforniya’daki Mar-a-Lago tatil köyünde Netanyahu ile yaptığı görüşmede, Gazze'deki planının ikinci aşamasını 15 Ocak'ta başlatması için Netanyahu'ya bir tarih belirlediğini bildirdi.

Bir diğer İsrail gazetesi Yedioth Ahronoth, İsrailli kaynaklara dayandırdığı haberinde Trump’ın Gazze'deki planını mümkün olan en kısa sürede uygulamaya koymayı taahhüt ettiğini ve ikinci aşamanın başlamasını Gazze Şeridi'nden son rehinenin cesedinin iadesi ile ilişkilendirmeme sözü verdiğini yazdı.

ABD merkezli Axios internet sitesi dün, iki kaynağa dayandırdığı haberinde, Netanyahu'nun, Trump'ın ekibiyle uygulama mekanizmaları konusunda anlaşmazlıkları olmasına rağmen, Gazze anlaşmasının ikinci aşamasına geçilmesini kabul ettiğini bildirdi.

İsrail basını, Netanyahu ile Trump'ın yakın çevresi arasında ikinci aşamaya geçiş ve Hamas’ın ortadan kaldırılması konusunun atlanması konusunda önemli görüş ayrılıkları olduğunu ortaya koydu. Netanyahu ile görüşmesinin ardından Trump, Florida'da düzenlenen ortak basın toplantısında çoğu konuda anlaşmaya vardıklarını açıkladı. Netanyahu ile Hamas'ın silahsızlandırılması konusunda konuştuğunu da sözlerine ekleyen Trump, Hamas’ın ‘bunu yapmak için çok az zamanı olduğunu, aksi takdirde ağır bir bedel ödeyeceğini’ vurguladı. Ancak, Hamas tamamen silahsızlandırılmadan önce İsrail'in Gazze'den askerlerini çekip çekmeyeceği sorulduğunda, “Bu daha sonra konuşacağımız başka bir konu” yanıtını verdi.

vgt
ABD Başkanı Donald Trump'ın Gazze'deki savaşı sona erdirme planının ikinci aşaması halen bazı eksikliklerle karşı karşıya (Mısır Başkanlığı)

Al-Farabi Stratejik Araştırmalar Merkezi Genel Sekreteri Dr. Muhtar Gubbaşi, tarih belirleme konusunun Washington'ın iradesine ve İsrail'in uygulamasına bağlı olduğunu düşünüyor. Dr. Gubbaşi’ye göre pazartesi günü Trump ve Netanyahu arasında yapılan toplantıda yaşananlar, birden fazla konuda ortak koordinasyonlarına rağmen Trump'ın işleri hızla ilerletmeye istekli olduğunu gösteriyor.

Öte yandan Filistinli siyasi analist Abdulmehdi Mattava’ya göre Trump ve İsrailli yetkililerin farklı vizyonlara sahip olduğu açık. Trump, hızlı hareket etmek istiyor, ancak silahsızlanma engeliyle karşı karşıya, İsrail ise ikinci aşamayı bölmek istiyor, bu da o aşamada takılıp kalacağımız anlamına geliyor.

Mattava, ikinci aşamanın planlandığı gibi başlamasını bekliyor. Bu aşamada, sınır kapılarının açılması, yardım kamyonlarının sayısının artırılması, bir ‘barış konseyi’ ve Gazze Şeridi’ni yönetmek için bir komite atanması gibi adımlar atılacak. Bunun yanında Washington, Hamas'ın silahsızlandırılması konusunda bir anlaşmaya varılamaması halinde İsrail'in kontrolündeki bölgelerde yeniden inşa çalışmalarına başlamasına izin verecek.

Mısır Dışişleri Bakanlığı tarafından dün yapılan açıklamaya göre Mısır Dışişleri Bakanı Bedir Abdulati, CNN televizyonuna verdiği röportajda “Mısır, Gazze'deki ateşkesi istikrara kavuşturmak ve ikinci aşamaya geçmek, erken iyileşme ve yeniden inşa çabalarına devam etmek için çabalarını sürdürecek” dedi.

fvgb
Gazze şehrinin sahil şeridinde sıralanan ve Filistinli mültecileri sert kış koşullarından koruyan çadırlar (AFP)

Hamas Sözcüsü Hazım Kasım, Netanyahu'nun Trump ile görüşmesinden önce yaptığı açıklamada, Hamas’ın ‘Başkan Trump’ın Gazze Şeridi ve tüm bölgede barışı sağlama yeteneğine güvenmeye devam ettiğini’ söyledi.

Kasım, Trump'a ‘İsrail'e daha fazla baskı uygulayarak Şarm ei-Şeyh'te alınan kararlara uymasını sağlaması’ çağrısında bulundu.

Kasım, Hamas'ın silahsızlandırılması talepleri hakkında resmi bir yorumda bulunmadı, ancak Hamas, daha önce bunun için bazı koşullar belirlemişti.

Öte yandan İsrail'in engellerinin ikinci aşamanın hızlı ilerlemesini geciktireceğini, ancak Mısır'ın bu engelleri aşmak için çabalarını sürdüreceğini düşünen Gubbaşi, “İsrail'in Trump ile yapılan görüşmenin sonuçlarına bağlılığı ışığında, ikinci aşamanın başlangıç tarihi veya gecikmesi konusunda her şey mümkün” diye ekledi.


Sudan hükümeti "2026 acil durum bütçesini" onayladı ve bunu "mucize" olarak nitelendirdi

Sudan hükümeti Başbakan Dr. Kamil Idris başkanlığında toplantısını gerçekleştirdi (SUNA)
Sudan hükümeti Başbakan Dr. Kamil Idris başkanlığında toplantısını gerçekleştirdi (SUNA)
TT

Sudan hükümeti "2026 acil durum bütçesini" onayladı ve bunu "mucize" olarak nitelendirdi

Sudan hükümeti Başbakan Dr. Kamil Idris başkanlığında toplantısını gerçekleştirdi (SUNA)
Sudan hükümeti Başbakan Dr. Kamil Idris başkanlığında toplantısını gerçekleştirdi (SUNA)

Sudan Başbakanı Dr. Kamil Idris, dün Bakanlar Kurulu tarafından onaylanan 2026 mali yılı için acil durum bütçesini "mucize" olarak nitelendirdi.

Maliye Bakanlığı'nı, olağanüstü koşullar altında harcamaları kontrol altına aldığı, devlet kaynaklarını etkin bir şekilde yönettiği ve gelirleri artırdığı için övdü.

Sudan Başbakanı, ilk "mucizenin" bütçenin yaklaşık yüzde 9'luk bir GSYİH büyüme oranı beklentisi olduğunu, ikincisinin ise 2026 yılı boyunca ortalama enflasyon oranının yüzde 65'e düşürülmesi olduğunu belirtti.

Maliye Bakanı Dr. Cibril İbrahim, bütçenin ücretlerin iyileştirilmesini ve hizmet sektörünün giriş seviyesinde iş imkanlarının sağlanmasını içerdiğini belirterek, gelir tabanının genişletilmesinin yatay genişlemeye bağlı olduğunu ve vatandaşlara yeni vergi yükleri getirmeyi gerektirmediğini açıkladı. Bütçe ayrıca, 2025 yılındaki %101,9'luk orana kıyasla, 2026 yılı için ortalama enflasyon oranını %65'e düşürmeyi hedefliyor.

İbrahim, bütçenin kamu maliyesini reforme etmeye, belirli harcamalara ve kamu giderlerine öncelik vermeye, silahlı kuvvetlerin ve güvenlik hizmetlerinin ihtiyaçlarını karşılamaya, bakanlıkların ve hükümet birimlerinin temel ihtiyaçlarını karşılamaya, ayrıca komşu ülkelerdeki yerinden edilmiş ve mülteci Sudanlıların koşullarını iyileştirmeye ve onlara insani yardım sağlama maliyetlerini karşılamaya odaklandığını belirtti.

Maliye Bakanı, savaşın devam eden zorluklarına rağmen 2025 bütçesinin performansının beklentileri aştığını, kamu gelirlerinin %147'lik bir performans oranına ulaştığını ve harcamaların temel ihtiyaçlara yönelik olarak sürdürüldüğünü açıkladı. Bakan, bütçenin Hartum'a dönüş için uygun bir ortam yaratmaya ve Hartum Havalimanı'nı rehabilite etmeye yönelik olduğunu ifade etti.


Tunus'ta olağanüstü hal bir ay daha uzatıldı

Tunus bayrağı (Reuters)
Tunus bayrağı (Reuters)
TT

Tunus'ta olağanüstü hal bir ay daha uzatıldı

Tunus bayrağı (Reuters)
Tunus bayrağı (Reuters)

Tunus, ülkedeki olağanüstü hal uygulamasını yarından 30 Ocak'a kadar geçerli olarak bir ay daha uzattı.

Uzatma kararı, Cumhurbaşkanı Kays Said tarafından Resmi Gazete'de yayımlandı. Önceki uzatma, 2025 yılının tamamını kapsıyordu.

Ülkede olağanüstü hal, 24 Kasım 2015 tarihinde başkent merkezinde başkanlık güvenlik otobüsünü hedef alan ve 12 güvenlik görevlisi ile saldırının failinin de öldüğü ve DEAŞ’ın üstlendiği terörist bombalı saldırıdan bu yana on yıldan fazla bir süredir yürürlükte.