İngiltere, tarihi eserlerin iadesi konusunda sessizliğini koruyor

British Museum'da sergilenen Partheon Mermerleri. (New York Times)
British Museum'da sergilenen Partheon Mermerleri. (New York Times)
TT

İngiltere, tarihi eserlerin iadesi konusunda sessizliğini koruyor

British Museum'da sergilenen Partheon Mermerleri. (New York Times)
British Museum'da sergilenen Partheon Mermerleri. (New York Times)

İngiltere’de dönemin İşçi Partisi lideri Neil Kinnock 1984 yılında daha önce birçok politikacının cesaret edemediği bir adım attı ve Elgin Mermerleri olarak da bilinen Parthenon Mermerleri’ni Yunanistan’a iade etme sözü verdi. Kinnock, Atina ziyareti sırasında gazetecilere verdiği demeçte söz konusu eserleri 1800'lerin başında Londra'ya getiren İngiliz aristokrat Lord Elgin’İn adıyla anılan bu klasik heykellerin ahlaki bir mesele olduğunu vurguladı. "Partheon Mermerleri adeta bir gülümsemeye benziyor" dedi.
Kinnock'un açıklamaları söz konusu dönemde manşetlere taşındı. Ancak İngiliz siyasetçi Londra'ya döndüğünde, Margaret Thatcher hükümetinin muhafazakar üyeleri bir yana, partisinde dahi söz konusu adımına destek bulamadı. Bu nedenle sözlerinin arkasında güçlü bir şekilde duramadı. Tony Blair de dahil olmak üzere haleflerinin çoğu, Parthenon Mermerleri’nin British Museum'da kalmasında ısrar etti.
Salgın ve bakım çalışmaları nedeniyle müzenin Yunan eserleri salonlarının uzun süre kapalı kalmasının ardından geçen hafta tekrardan ziyarete açılan heykeller Avrupa'daki aktivistlerin tarihi adaletsizlik olarak kabul ettikleri durumun düzeltilmesi için çağrıda bulunmasıyla tekrar gündeme geldi. Yine de mermer heykellerin Atina'ya iade edilmesi fikri bugün de tıpkı Kinnock'un zamanında olduğu kadar güçlü siyasi desteğe sahip görünmüyor.
İngiliz hükümeti resmi tutum olarak mermelerin getirilme sürecinde sorumlu olduğunu kabul etmiyor. Zira eseler başbakan tarafından atanan British Museum'un mütevelli heyetinin sorumluluğunda. Hükümet, heykellerin müzenin dünyaya tarihi anlatma misyonunun ayrılmaz bir parçası olduğunu savunuyor.
İngiltere Başbakanı Boris Johnson, uzun yıllardır söz konusu eserlerin Londra'ya ait olduğunu söylüyor. 2012'de, Londra belediye başkanıyken bir Yunan yetkiliye yazdığı mektupta heykeller üzerine uzun yıllar boyunca derinlemesine düşündüğünü ve Yunanistan’ın davasına ne kadar sempati duysa da bunların British Museum’dan ayrılması halinde telafisi mümkün olmayan bir kayıp yaşanacağını vurguladı.
Johnson, geçen ay Yunanistan Başbakanı Kiryakos Miçotakis ile bir araya geldiğinde, hükümetin, mermer eserle ilgili durumun kendi yetki alanı içinde değil, British Museum'un mütevelli heyetinin meselesi olduğu yönündeki tutumunu yineledi.

Avrupa’nın turumu
Avrupa’daki diğer yönetimler ise tarihi eserlerin iadesi yönünde tavır almış durumdalar. Londra yönetimi mermer heykeller konusunda sorumluluk almayı reddederken birçok Avrupa ülkesi ise 2021 yılı itibartiyle bazı eserleri iade etti.  Almanya nisan ayında, Benin Bronzları olarak bilinen yaklaşık bin 100 adet yağmalanmış eseri, gelecek yıldan itibaren müzelerinden Nijerya'ya iade etmeye başlayacağını duyurdu. Belçika hükümeti de haziran ayında, müzelerindeki çalıntı eserleri Afrika ülkelerine iade planını onayladı. Ayrıca, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron da ekim ayında, Afrika sanat eserlerini iade etme sözünü yerine getirerek 26 eseri Benin'e iade etti.
Ancak müzeleri eski sömürgelerinden gelen hazinelerle dolu olan, bir zamanların sömürge ve ticaret devi Britanya'da eserlerin iadesi siyasetin gündeminde bile değil. Ne hükümet ne de muhalefetteki İşçi Partisi konuyla ilgili herhangi bir açıklama yapmadı. Parlamentoda da konuyla ilgili de herhangi bir görüşme yapılmıyor.
Hem eski hem de mevcuttaki İngiliz milletvekilleri harekete geçmemek için bir dizi neden öne sürdüler. 79 yaşındaki Kinnock, bir e-postada İngiliz hükümetinin ve İngiliz halkının büyük bir bölümünün, gerçek ya da hayali bir geçmişe sarılmaya, hatta buna özlem duymaya meyilli olduğunu belirtti. Muhafazakar Milletvekili ve parlamentoda sağ eğilimli grubun başkanı olan John Hayes ise Belçika, Fransa ve Almanya’nın tarihi eserleri eski sömürgelerine ilişkilerini geliştirmek için iade ettiğini ancak İngiltere'nin söz konusu yönetimlerle daha iyi ilişkileri ve bağları olduğunu savundu.
UNESCO tarafından tartışmalı eserlerin iadesiyle ilgili eylül ayında düzenlenen panelde, mermer heykeller konusundaki anlaşmazlığın hükümetlerarası nitelikte olduğu, bu nedenle Parthenon Mermerleri’ni iade etme yükümlülüğünün doğrudan İngiliz hükümetinde bulunduğu kaydedildi.
Ancak milletvekilleri, British Museum'un kurallarını belirleyen 1963 tarihli yasas uyarınca koruma için uygun olmayan eserleri koleksiyondan yalnızca küratörlerin kaldırabildiğini, bu durumun da yetkilerinin dışında olduğu konusunda ısrar ediyor.
Tarihi eserlerin iadesi üzerinde çalışan avukat Samantha Knights, yasanın bu konuda çok belirsiz olduğunu ve mütevelli heyetine bir dereceye kadar inisiyatif verdiğini belirtti. Lord Elgin mermer heykelleri aldığında Yunanistan Osmanlı İmparatorluğu'na bağlıydı ve Parthenon'da kazı yapma iznine sahipti. Ancak bölgeden herhangi bir eseri çıkarmaya izni olup olmadığı belirsizdi. Knights, mütevelli heyetinin Parthenon Mermerleri'nin elde edilme şeklinin hem tarihi hem de Yunan hükümetinin güçlü argümanları nedeniyle artık müzede tutulmaya uygun olmadığına karar verebileceklerini söyledi. "Fakat mütevelli heyetinin bu sonuca varmaya istekli olup olmadığı başka bir mesele" dedi.
British Museum'un mütevelli heyeti de heykelleri iade etmeye pek istekli görünmüyor.
British Museum Direktörü Hartwig Fischer da konuya dair açıklamalarda bulunmayı kabul etmedi. Ancak e-postayla gönderdiği bir bildiride, mermerlerin ziyaretçilerin dünya kültürleri ve zaman içinde nasıl birbirleriyle bağlantı kurdukları hakkında bir fikir edinmelerine yardımcı olduğunu söyledi. Müzenin internet sitesinde, heykellerin Mısır, Pers, Yunan ve Roma uygarlıkları arasındaki etkileri ortaya koyduğu belirtilirken eserlerin bu bağlamda sergilenmesi gerektiği kaydedildi.

*Bu haber Şarku’l Avsat tarafından New York Times’tan çevrildi.



Havacılık sektöründeki kadınların üçte birinden fazlası cinsel saldırıya uğruyor

Katılımcıların dörtte üçünden fazlası sorunun yönetim tarafından ele alınmadığını veya çözüme kavuşturulmadığını belirtti (Unsplash)
Katılımcıların dörtte üçünden fazlası sorunun yönetim tarafından ele alınmadığını veya çözüme kavuşturulmadığını belirtti (Unsplash)
TT

Havacılık sektöründeki kadınların üçte birinden fazlası cinsel saldırıya uğruyor

Katılımcıların dörtte üçünden fazlası sorunun yönetim tarafından ele alınmadığını veya çözüme kavuşturulmadığını belirtti (Unsplash)
Katılımcıların dörtte üçünden fazlası sorunun yönetim tarafından ele alınmadığını veya çözüme kavuşturulmadığını belirtti (Unsplash)

Yeni bir araştırmaya göre havacılık sektöründeki kadınların üçte birinden fazlası işle ilgili cinsel saldırıya maruz kalıyor.

Unite sendikasının gerçekleştirdiği son derece önemli araştırmada, havacılık sektöründeki 30 bin kadına iş yerindeyken, işe giderken, mesai saatleri içinde veya dışında bir iş arkadaşının ya da başkasının cinsel tacizine maruz kalıp kalmadıkları soruldu.

Sonuçlar, kadın kabin ekibi, ön büro personeli ve bagaj görevlilerinin yüzde 34'ünün işyerinde cinsel saldırıya uğradığını ortaya koydu.

Buna ek olarak, ankete katılan kadınların yüzde 11'i işyerinde cinsel zorlama kurbanı olduklarını söyledi. Bu, bir kişinin cinsel faaliyette bulunması için açık rızası olmayan birine baskı yapması, onu kandırması, tehdit veya manipüle etmesi anlamına geliyor.

Unite'ın Cinsel Tacize Sıfır Tolerans kampanyası kapsamında yapılan anket, çalışanların yüzde 67'sinin istenmeyen flört, el kol hareketi ya da cinsel ifadelere maruz kaldığını, yüzde 65'ine cinsel açıdan saldırgan şakalar yapıldığını, yüzde 55'ine uygunsuz şekilde dokunulduğunu ve 10 kişiden 4'ünden (yüzde 40) fazlasıyla bir yönetici, iş arkadaşı ya da yolcu gibi üçüncü bir kişi tarafından pornografik görüntüler paylaşıldığını ya da gösterildiğini ortaya koydu.

İşyerinde cinsel tacize uğradığını bildirenlerin çoğu bunun tek seferlik olmadığını, neredeyse yarısı (yüzde 47) iki kereden fazla, üçte biriyse (yüzde 34) bir kereden fazla yaşadığını söyledi.

Katılımcıların çoğu yaşadıkları veya tanık oldukları tacizi kendilerine inanılmayacağı veya işlerini riske atacakları endişesiyle bildirmediklerini, bazılarıysa bildirdiklerinde ciddiye alınmadıklarını düşündüklerini belirtti.

Dörtte üçünden fazlası (yüzde 76) konunun yönetim tarafından ele alınmadığını veya çözüme kavuşturulmadığını söyledi.

Bir kadın "Yolcuların cinsel tacizine uğradım ve yönetim bu konuda hiçbir şey yapmıyor" dedi.

Yolcuların gelip gittiğini ve onları tekrar görme ihtimalinizin çok düşük olduğunu söylüyorlar.

Bir diğeriyse şunları söyledi:

Yönetim, cinsel saldırı geçmişi olduğu bilinen bir mürettebat üyesinin bana uygunsuz bir şekilde dokunduğu deneyimime gülüp geçti. Onu korudular, beni değil.

Unite Genel Sekreteri Sharon Graham şöyle dedi:

Personel güvenliği sivil hava taşımacılığı sektöründeki işverenler için en yüksek öncelikler arasında yer almalı ancak anketimizin sonuçları çok üzücü ve kadın çalışanların patronlar tarafından hayal kırıklığına uğratıldığını gösteriyor. Hiç kimse işyerinde cinsel tacize maruz kalmamalı. Unite olarak sıfır tolerans yaklaşımını benimsemeye kararlıyız ve göz yuman her işvereni uyaracağız. İşyerinde tacizi kesin olarak ortadan kaldırmak için her adımda mücadele edeceğiz. Her çalışan güvenli bir çalışma ortamını hak eder ve tacizi bildirebilmeli.

Independent Türkçe için çeviren: Çağatay Koparal