2021, sorunları sıfırlama ve çıkarlara öncelik verme yılı oldu

Körfez ülkesi liderleri, Ocak 2021’de düzenlenen el Ula Zirvesi öncesinde hatıra fotoğrafı çektirdiler.
Körfez ülkesi liderleri, Ocak 2021’de düzenlenen el Ula Zirvesi öncesinde hatıra fotoğrafı çektirdiler.
TT

2021, sorunları sıfırlama ve çıkarlara öncelik verme yılı oldu

Körfez ülkesi liderleri, Ocak 2021’de düzenlenen el Ula Zirvesi öncesinde hatıra fotoğrafı çektirdiler.
Körfez ülkesi liderleri, Ocak 2021’de düzenlenen el Ula Zirvesi öncesinde hatıra fotoğrafı çektirdiler.

Suudi Arabistan’ın el Ula kentinde 5 Ocak 2021’de düzenlenen 41. Körfez İşbirliği Konseyi (KİK) Zirvesi bölgede sıfır soruna ve çıkarlara öncelik verme hakkına sahip uzlaşıların başlangıç sinyali niteliğinde oldu.
KİK ülkelerini derinden etkileyen 43 aylık krizin ardından el Ula Zirvesi’nde, Mısır ve Katar’ın yanı sıra Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ve Bahreyn arasındaki anlaşmazlığı sona erdirmek için de anlaşmaya varıldı. 41. KİK Zirvesi, 2021 yılını iyi bir atmosferde açarak bahsi geçen ülkeleri üzerinde anlaşmaya vardıkları başlıkları uygulamaya yönelik iyi niyetlerini göstermek için pratik adımlar atmaya teşvik etti.
Suudi Arabistan Veliaht Presi Muhammed bin Selman zirve sırasında uzlaşmanın içeriğini  özetleyerek KİK’in varlığının haklar arasındaki inanç, akrabalık ve ortak kader bağları ile temsil edilen paydalar ve ülkeler arasındaki özel ilişkiye dayandığını vurguladı. Yüksek hedefleri ve temelleri gerçekleştirmek adına süreci tamamlamak ve her alanda bütünleşmeyi sağlamak zorunda olduklarını kaydetti. Veliaht Prens açıklamasında şu ifadeleri kullandı:
“Bugün özellikle İran rejiminin nükleer programı, balistik füze projesi, kendisinin ve vekillerinin bölgedeki güvenlik ve istikrarı bozmaya yönelik terörist ve mezhepçi faaliyetleri ile benimsediği yıkıcı projelerinden kaynaklanan tehditler karşısında bölgemizi ilerletmek ve bizi çevreleyen zorluklarla yüzleşmek için çabalarımızı birleştirmeye çok ihtiyacımız var. Bu da bize uluslararası toplumu bölgesel ve uluslararası barış ve güvenliği tehdit eden bu program ve projeleri durdurmak için ciddi şekilde çalışmaya davet etme sorumluluğu yüklüyor.”
Suudi Arabistan, BAE, Katar ve Mısır, büyükelçilerin dönmesi için Katar ile görüşmeleri başlatmak ve uzlaşmayı tamamlamak ve hükümleri uygulamak için ülke liderleri arasında karşılıklı ziyaretler gerçekleştirmek için davetiye göndermeye başladı. Suudi Arabistan Kralı Selman bin Abdulaziz, Katar Emiri Şeyh Tamim bin Hamad’ı Suudi Arabistan’ı ziyaret etmeye davet etti. Veliaht Prens Muhammed bin Selman geçtiğimiz mayıs ayında Cidde’de Katar Emiri ile bir araya geldi. Geçtiğimiz eylül ayında da Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman, Katar Emiri Şeyh Temim bin Hamed Al Sani ve BAE Ulusal Güvenlik Danışmanı Şeyh Tahnun Bin Zayed el-Nahyan Kızıldeniz’de görüştü. Toplantının ardından yayınlanan fotoğraf iyimserlik atmosferinin gücünü ortaya koydu.

Körfez’e dönüş turu
Veliaht Prens Muhammed bin Selman’ın gerçekleştirdiği Körfez turu, tüm anlaşmazlık sayfasının kapatıldığını doğrular nitelikte. Körfez turuna ilişkin verilen mesajlar şu şekildeydi:
İkili iş birliğini güçlendirmek, Körfez iş birliği sürecini desteklemek, bölgede güvenlik ve istikrarı sağlamak, bölgenin, ulusun ve dünyanın çeşitli sorunlarına yönelik pozisyon ve vizyon koordinasyonu oluşturmak ve Körfez saflarını birleştirmek.
Suudi Arabistan ile Körfez İşbirliği Konseyi'ndeki beş ortağı arasında onlarca anlaşma ve mutabakat muhtırası imzalandı. Körfez turu, Riyad’ın ev sahipliğinde düzenlenen 42. Kik Zirvesi öncesi Körfez eyleminin gidişatını daha geniş ufuklara itmek için düzenlendi.
Yıl başında olduğu gibi yılın sonunda da düzenlenen zirvede Körfez ülkeleri liderleri, KİK üyeleri arasındaki safların birliği, tüm alanlarda daha fazla koordinasyon, entagrasyon ve karşılıklı bağımlılık sağlama arzusu konusundaki kararlılıklarını teyit etti. KİK ülkelerinin herhangi üye bir devlete yönelik tehdide karşı birlik içinde oldukları bildirildi. Liderler,  ekonomik birlik unsurlarının tamamlanması, ortak savunma ve güvenlik sistemleri dahil el Ula Bildirgesi ve Aralık 2015'te yapılan KİK 36’ıncı Yüksek Konsey oturumunda onaylanan Suudi Arabistan Kralı Selman bin Abdulaziz’in vizyonunun doğru ve sürekli olarak uygulanmasına vurgu yaptılar.

Türkiye’nin uzlaşı adımları
Körfez uzlaşması bölgedeki durgun suları da hareketlendirdi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan geçtiğimiz mayıs ayında Ramazan Bayramı vesilesiyle aradığı Kral Selman ile yaptığı görüşmede iki ülke arasındaki ilişkiler ve iş birliğini ilerletecek adımları görüştü. Türkiye Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı’ndan konuyla ilgili yapılan açıklamada  Erdoğan ve Kral Selman’ın ‘iki ülke arasındaki diyalog kanallarının açık tutulması hususunda’ mutabık kaldığı aktarıldı.
Söz konusu telefon görüşmesinden günler sonra Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu da ikili ilişkileri görüşmek üzere Riyad’ı ziyaret etti. Geçtiğimiz kasım ayında da  Suudi Arabistan Ticaret Bakanı Macid Kasabi  ‘Helal Ürünler Fuarı’ kapsamında İstanbul’a düzenlediği ziyarette iki ülke arasındaki ikili ilişkileri görüştü.
BAE Ulusal Güvenlik Danışmanı Şeyh Tahnun Bin Zayed el-Nahyan geçtiğimiz ağustos ayında Ankara’ya gerçekleştirdiği ziyarette Erdoğan ile görüştü. BAE ve Türk kaynaklar, görüşme sırasında iki ülkenin farklılıkları aşma arzusunu ve önemli sorunları tartışmak için ortak bir komite kurulmasına karar verildiğini bildirdi. Şeyh Tahnun’un Türkiye ziyaretinden iki hafta sonra, Erdoğan’ın Abu Dabi Veliaht Prensi Şeyh Muhammed Bin Zayid Al Nahyan ile gerçekleştirdiği telefon görüşmesinde uzlaşma yönelimlerini yeniden teyit ettiği aktarıldı. Cumhurbaşkanı Erdoğan görüşme sırasında Şeyh Muhammed bin ayid’i Türkiye’ye davet etti. Davet üzerine geçtiğimiz kasım ayında Ankara’da gerçekleşen görüşmede BAE ile Türkiye arasında karşılıklı çıkarlara hizmet eden tüm alanlarda iş birliği ve ortak çalışma için yeni ufuklar açmanın yolları ele alındı. Erdoğan ziyaretin, iki ülke halklarının ve bölgenin çıkarına olacak yeni bir aşamanın zemini hazırladığını vurguladı. Diğer yandan BAE,  Türkiye ekonomisi desteklemek ve iki ülke arasındaki ilişkiler güçlendirmek adına  yatırım için  10 milyar dolarlık  bir fon ayırdığını duyurdu.
7 Aralık’ta Katar’ı ziyaret eden Erdoğan, Körfez ülkeleriyle ilişkileri geliştirme arzusunu yineledi ve ilişkileri pekiştirmek için gereken her adımın atılacağını söyledi. “Katar ve Körfez’deki kardeşlerimizle ilişkilerimizi ilerleteceğiz” diyen Erdoğan, “Körfez bölgesinde yanlış anlaşılmaların giderilmesi yönünde yürütülen diplomatik çabaları memnuniyetle karşılıyoruz” ifadesini kullandı. İlişkileri güçlendirerek tüm Körfez ülkeleriyle dayanışmanın devamını desteklediklerini vurgulayan Erdoğan, Şubat 2022’de Abu Dabi ziyaret edeceğini duyurdu.
Türkiye'nin Körfez adımları Mısır'a da uzandı.  2020 yılının sonunda güvenlik düzeyinde başlayan temaslar ile ilişkilerin müzakerler ile devam etmesi hedeflendi. Kahire, Mısır ve Türkiye dışişleri bakanlıklarından iki heyet arasında geçtiğimiz mayıs ayında, anlaşmazlık dosyalarını görüşmek ve diplomatik ilişkilerin geri dönüşünün önünü açmak için ilk resmi gezilere tanıklık edildi. Bunu, geçtiğimiz eylül ayında Ankara'da düzenlenen ve Mısır Dışişleri Bakanı Samih Şükri'nin Mısır'ın Türk tarafına bir talep ve beklenti paketi sunduğunu açıkladığı ikinci tur izledi. Şükri, uygun bir zamanda ikili ilişkilerin seviyesini yükseltmenin Mısır’ın çıkarlarına uygun olacağını söyledi.
Geçtiğimiz Kasım ayında BAE ile yeni bir sayfa açtıktan sonra ülkesinin kademeli olarak Mısır’la görüşme niyetini açıklayan Erdoğan, belli bir takvim doğrultusunda Mısır’a büyükelçi atanacağını bildirdi. Yapılan açıklamalar önümüzdeki yıl da ilişkilerde yeni bir döneme girilmesi için Türkiye ve Mısır görüşmelerinin devam edeceği yönünde.

Tahran ile keşif amaçlı diyalog
İran ile Körfez ilişkilerinin seyri bahsi geçen bu atmosferden uzak değil. Irak’ın başkenti Bağdat, ‘diplomatik temsil de dahil olmak üzere daha önce üzerinde anlaşmaya varılan bir yol haritasına göre iki ülke arasındaki olağanüstü meselelerin’ tartışıldığı bir Suudi-İran görüşme turuna ev sahipliği yaptı. Bunu, Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Prens Faysal in Ferhan’ın ‘dostça’ ve ‘keşif amaçlı’ olarak nitelendirdiği müzakere turları izledi.  Ferhan açıklamasında “Bu bizim için büyük bir değişim değil. Zira biz her zaman bölgede istikrarı sağlamanın bir yolunu bulmak istediğimizi söylüyoruz” dedi. İran Dışişleri Bakanı Hüseyin Emir Abdullahiyan, Suudi Arabistan ile yürütülen diyaloga övgüde bulunarak Krallığın iki ülkenin bölgedeki rolünün önemi göz önüne alındığında görüşmeler konusunda ‘ciddi’ olduğunu belirtti. Abdullahiyan, diyalogun yapıcı olduğunu ve doğru yönde ilerlediğini belirterek genel olarak sürecin her iki ülkenin ve bölgenin çıkarına olduğunu kaydetti.
BAE Ulusal Güvenlik Danışmanı keşif amaçlı diyaloglara paralel olarak bu ay içerisinde Tahran’a yaptığı ziyarette, iki ülke arasında, 5 yıl süren iletilişimsizliğin ardından sıfır soruna giden yolların genişletildiğini teyit etti. Ancak 2022 yılı, bu farklı yolların nereye kadar ulaşabileceğini ve tarafların geçmişin çatışmalarını bir kenara bırakıp geleceğe bakma yeteneklerini test edecek.



Suudi Arabistan-Katar Demiryolu Projesi: Daha verimli ve sürdürülebilir bir Körfez ulaşım sistemi geliştirmeye yönelik ortak vizyonların somut bir örneği

Suudi Arabistan-Katar Demiryolu Projesi: Daha verimli ve sürdürülebilir bir Körfez ulaşım sistemi geliştirmeye yönelik ortak vizyonların somut bir örneği
TT

Suudi Arabistan-Katar Demiryolu Projesi: Daha verimli ve sürdürülebilir bir Körfez ulaşım sistemi geliştirmeye yönelik ortak vizyonların somut bir örneği

Suudi Arabistan-Katar Demiryolu Projesi: Daha verimli ve sürdürülebilir bir Körfez ulaşım sistemi geliştirmeye yönelik ortak vizyonların somut bir örneği

Suudi Arabistan’ın Ankara Büyükelçiliği Kültür Ateşesi Dr. Faysal b. Abdurrahman Usra

Ortak iş birliğinde yeni bir dönemin tesis edilmesi, bölgede ekonomik ve lojistik entegrasyona yeni bir yapı taşı eklenmesi ve Suudi Arabistan-Katar Koordinasyon Konseyi çalışmaları kapsamında, Körfez ülkeleri arasında modern altyapı alanındaki en büyük adımlardan biri atıldı. Suudi Arabistan Başbakanı ve Veliaht Prensi Muhammed bin Selman ile Katar Emiri Şeyh Temim bin Hamad Al Sani’nin himayesinde, Suudi Arabistan ile Katar arasında yolcu taşımacılığına yönelik hızlı tren projesinin hayata geçirilmesine ilişkin bir anlaşma imzalandı. İki ülke ayrıca, Riyad ile Doha’yı birbirine bağlayacak söz konusu tren projesinin resmen başlatıldığını duyurdu. Hayati öneme sahip proje, iki kardeş ülke arasındaki köklü ve tarihi ilişkilerin derinliğini yansıtmasının yanı sıra, kalkınma alanında iş birliği ve entegrasyonu güçlendirmeye yönelik stratejik bir adım olarak değerlendiriliyor. Proje, sürdürülebilir kalkınmanın pekiştirilmesi ve bölgede daha geniş bir refah ve gelişim ufkuna yönelik ortak iradeyi de ortaya koyuyor. Suudi Arabistan-Katar Hızlı Tren Projesi’nin ilanı, iki ülke arasındaki ilişkilerin ulaştığı düzeyi teyit eden tarihi bir dönüm noktası olarak öne çıkarken, ulaşım sektöründe ikili iş birliğinin somut bir yansıması ve bölge için ortak gelecek vizyonunun sembolü niteliği taşıyor. Modern ve sürdürülebilir bir ulaşım sisteminin geliştirilmesinde iki ülke arasındaki entegrasyonu temsil eden proje, aynı zamanda turizmin büyümesine önemli katkı sağlamayı hedefliyor. Projenin, Suudi Arabistan ve Katar’daki turistik destinasyonlara erişimi kolaylaştırarak ziyaretçi sayısını artırması ve iki başkent arasında kısa ve sık seyahatleri teşvik etmesi bekleniyor.

Suudi Arabistan Ulaştırma ve Lojistik Hizmetleri Bakanı Mühendis Salih el-Casir ile Katar Ulaştırma Bakanı Şeyh Muhammed bin Abdullah Al Sani tarafından yakın zamanda imzalanan anlaşma, Suudi Arabistan-Katar Hızlı Tren Projesi’nin fiilen başlamasının işaretini veriyor. Proje, İki Kutsal Caminin Hizmetkârı ve Veliaht Prens ile Katar Emiri’nin doğrudan ilgi ve desteği altında yürütülüyor; bu durum, iki kardeş ülke arasındaki entegrasyon projeleri arasında stratejik önemini ortaya koyuyor. Bu devasa proje, aynı zamanda Suudi Arabistan’ın 2030 Vizyonu ve Katar Ulusal 2030 Vizyonu’nun somut bir uygulaması olarak değerlendiriliyor. Proje, iki ülke liderliğinin, daha bağlantılı ve refah dolu bir gelecek yaratma vizyonunu yansıtıyor ve bölgedeki altyapı entegrasyonuna yönelik daha geniş bir çerçevede konumlanıyor; özellikle ulaşım, enerji ve ticaret alanlarında iş birliğini güçlendiriyor. Proje, sürdürülebilir kalkınmanın gerçek bir örneği olarak öne çıkıyor; vatandaşlar arasındaki bağları güçlendirirken, iki ülke arasındaki seyahati daha hızlı, konforlu ve güvenli hâle getiriyor. Ayrıca modern ve sürdürülebilir altyapının geliştirilmesi yoluyla ekonomik büyümeyi destekliyor, yaşam kalitesini artırıyor ve ileri düzeyde ulaşım seçenekleri sunuyor. Hızlı tren hattı, ekonomik çeşitliliğin sağlanmasına, turizmin canlandırılmasına ve ulaşım sektörünün etkinliğinin artırılmasına katkıda bulunacak. Projenin, başta havaalanları ve büyük ekonomik şehirlerle entegrasyonu sayesinde, iki ülke arasındaki ticaret, yatırım ve iş hareketliliğinde önemli değişiklikler yaratması bekleniyor. Böylece proje, iki halk için daha bağlantılı ve refah dolu bir geleceğin inşasında merkezi bir rol oynayacak ve Körfez’deki stratejik bağlantı zincirinin en önemli halkalarından biri olarak değerlendirilecek.

Suudi Arabistan ile Katar arasında inşa edilecek hızlı tren projesi, Riyad ile Doha’yı birbirine bağlamanın ötesinde, iki halk arasındaki tarihi ve kültürel bağların derinliğini de yansıtıyor. Proje, yalnızca bir altyapı yatırımı değil; ortak dini ve kültürel değerleri paylaşan, gelenek ve alışkanlıklarıyla birbirine yakın iki halkın birleşik geleceğini simgeleyen bir sembol niteliği taşıyor. Proje, ülkedeki ulaştırma ve lojistik sektörüne de önemli katkılar sağlayacak. Sektör, Kral Selman bin Abdulaziz’in liderliğinde ve Veliaht Prens Muhammed bin Selman’ın desteğiyle kapsamlı yapısal reformlar ve 280 milyar Suudi riyalini aşan ulusal ve uluslararası yatırım sözleşmeleriyle güçlendirilmiş durumda. Suudi Arabistan, güçlü ve yatırım çekici ulaşım ile lojistik altyapısına sahip bir ülke olarak öne çıkıyor. Riyad-Doha hızlı tren hattı, toplam 785 kilometrelik uzunluğuyla yolculara hızlı ve sürdürülebilir bir seyahat imkânı sunacak. Proje, Riyad’daki Kral Selman Uluslararası Havalimanı ile Doha’daki Hamad Uluslararası Havalimanı’nı birbirine bağlayarak iş ve turizm amaçlı seyahatlerde esneklik sağlayacak. Hattın güzergâhı Riyad, Hufuf ve Dammam olmak üzere üç önemli Suudi şehrine de uzanacak ve toplamda 5 ana yolcu istasyonu yer alacak. Bu istasyonlar, konfor, hız ve akıllı teknolojileri bir araya getirerek modern bir yolculuk deneyimi sunacak. Trenin saatte 300 kilometreyi aşan hızı, iki başkent arasındaki seyahat süresini yaklaşık iki saate indirecek. Bu sayede ticaret ve turizm hareketliliği artacak, ekonomik büyüme desteklenecek ve yaşam kalitesi yükseltilecek. Proje, yıllık 10 milyondan fazla yolcuya hizmet verecek ve Suudi Arabistan ile Katar’daki önemli turistik ve kültürel noktaların keşfini kolaylaştıracak. Ayrıca proje, hafif ve orta ağırlıktaki yük taşımacılığını geliştirerek sınır ötesi lojistik çözümler sunacak, iki ülke arasındaki ticaret hacmini artıracak ve teslim sürelerini kısaltarak operasyonel maliyetleri düşürecek. Yapım ve işletme aşamalarında ise Suudi Arabistan ve Katar’da 30 binden fazla doğrudan ve dolaylı istihdam yaratması öngörülüyor. Tüm bu özellikleriyle proje, bölgesel kalkınmayı destekleyen ve Körfez İşbirliği Konseyi (KİK) ülkeleri arasındaki entegrasyonu güçlendiren stratejik bir altyapı yatırımı olarak öne çıkıyor.

Bu stratejik projenin altyapı inşaatları, yerel müteahhitlik şirketleri tarafından gerçekleştirilecek; modern tren teknolojileri ise alanında uzman uluslararası şirketler tarafından sağlanacak. Projenin tamamlanması, altı yıllık bir zaman çizelgesine göre yürütülecek ve en yüksek uluslararası kalite ve güvenlik standartlarına uygun olarak gerçekleştirilecek. Tren hattında en son demiryolu teknolojileri ve akıllı mühendislik çözümleri kullanılacak, böylece güvenli ve sorunsuz bir işletme sağlanacak. Proje, çevresel sürdürülebilirliği destekleyerek karbon emisyonlarını azaltacak ve bölgedeki akıllı ve sürdürülebilir ulaşım çözümlerine geçişi teşvik edecek. Böylece ekonomik ve lojistik entegrasyonda yeni bir dönemin temelleri atılmış olacak. Hızlı tren, iki ülke arasındaki ticaret ve turizm hareketliliğinin haritasını yeniden çizecek. Geleneksel ulaşım yollarının ötesine geçerek bireylerin hareketini kolaylaştıracak, turizm ile büyük spor ve eğlence etkinliklerini canlandıracak ve yaşam kalitesini yükseltecek. Projede tamamen temiz enerji kullanılacak; elektrikli trenler sayesinde çevreye olumlu katkı sağlanacak ve bireysel taşımacılıktan toplu taşımaya geçiş, çevresel yükü büyük ölçüde hafifletecek. Altı yıl içinde tamamlanması planlanan proje, güvenli ve sorunsuz işletmeyi garanti eden en son demiryolu ve akıllı mühendislik teknolojilerini bir araya getirecek. Suudi Arabistan-Katar hızlı tren hattı, hız, sürdürülebilirlik ve benzersiz yolculuk deneyimini bir araya getirerek bölgede ulaşım ve seyahat geleceği için yeni bir standart oluşturacak ve yenilik ile ilerlemenin sembolü olacak.

Başarıyı veren Allah’tır…


Suudi Arabistan, ocak ayında yabancıların mülk sahibi olmasına izin vermeye hazırlanıyor

Riyad'da bir caddede seyreden arabalar (Reuters)
Riyad'da bir caddede seyreden arabalar (Reuters)
TT

Suudi Arabistan, ocak ayında yabancıların mülk sahibi olmasına izin vermeye hazırlanıyor

Riyad'da bir caddede seyreden arabalar (Reuters)
Riyad'da bir caddede seyreden arabalar (Reuters)

Suudi Arabistan, gayrimenkul sektöründe yabancı yatırımcılara yönelik yeni bir döneme hazırlanıyor. Ülke, ocak ayında yürürlüğe girecek güncellenmiş yabancı mülkiyet yasası ile yabancı birey ve kuruluşların ülke genelinde gayrimenkul edinimini düzenleyecek. Bu sistem, gayrimenkul sektörünün gayri safi yurt içi hasılaya (GSYİH) katkısını artırmayı ve gelir kaynaklarını petrolden bağımsız olarak çeşitlendirmeyi hedefleyen stratejik bir adım olarak değerlendiriliyor. Söz konusu hedefler, Suudi Arabistan’ın Vizyon 2030 programıyla uyumlu bir yaklaşım sergiliyor.

Uygulamadan sorumlu olan Gayrimenkul Genel Otoritesi, yürütme yönetmeliğini hazırlıyor ve yabancıların mülkiyet ve yatırım yapabileceği bölgeleri belirlemeye çalışıyor. Belirlenen detaylar, sistemin yürürlüğe girmesinden önce kamuoyuna açıklanacak.

Yeni yasa ayrıca, uluslararası profesyonellerin ülkede kalmasını desteklemeyi, şehirleşme ve kentsel yaşam kalitesini artırmayı amaçlıyor.

Mülkiyet kapsamı

Suudi Arabistan Belediye, Köy İşleri ve İskân Bakanı Macid el-Hakil, geçtiğimiz hafta yaptığı bir televizyon röportajında, gelecek ay yabancıların konut amaçlı gayrimenkul edinme sisteminin yürürlüğe gireceğini açıkladı. Bakan, uygulamanın Suudi Arabistan’daki tüm şehirlerde geçerli olacağını, ancak Mekke, Medine, Cidde ve Riyad olmak üzere dört şehirde yalnızca belirlenen bölgelerde mülkiyetin mümkün olacağını belirtti. Ülkede ikamet eden yabancılar ise birer konut sahibi olabilecek.

Öte yandan, sistemin ekonomik sektörler açısından daha esnek olacağı ve ticari, sanayi ve tarım alanlarında yabancıların tüm şehirlerde mülkiyet ediniminin sınırlama olmadan mümkün olacağı kaydedildi.

Suudi Arabistan Belediye, Köy İşleri ve İskân Bakanı Macid el-Hakil (SPA)Suudi Arabistan Belediye, Köy İşleri ve İskân Bakanı Macid el-Hakil (SPA)

Suudi Arabistan Gayrimenkul Genel Otoritesi’nde yabancılar için mülkiyetten sorumlu icra direktörü Fahd bin Süleyman, kasım ayında yaptığı açıklamada, Riyad, Cidde ve kutsal şehirler (Mekke ve Medine) için yabancılara ayrılan bölgelerin hâlâ gözden geçirildiğini ve ‘yakın zamanda’ yeni mülkiyet kurallarını belirleyen yönetmeliklerle birlikte ilan edileceğini duyurdu. Bin Süleyman, söz konusu bölgelerin ‘çok geniş’ olacağını ve büyük ölçekli projeleri kapsayacağını belirterek, bu alanlarda yabancı mülkiyet oranının yüzde 70 ile yüzde 90 arasında olması beklendiğini aktardı. Kutsal şehirlerde satın alma yapacak kişilerin Müslüman olması gerektiğini vurgulayan Bin Süleyman, bunun dışında büyük bir kısıtlama bulunmayacağını ifade etti. Bin Süleyman, “Büyük şartlar yok ve sınırlamalar getirmek istemiyoruz; mevcut yasa ile güncellenmiş yasa karşılaştırıldığında belirgin bir fark görülecek” dedi.

Piyasa tahmini

Uzmanlar ve gayrimenkul sektörü profesyonelleri, güncellenmiş yabancı mülkiyet yasasının yürürlüğe girmesine kısa süre kala, söz konusu sistemin hazır konutlara yönelik ek bir talep yaratacağını ve gayrimenkul piyasasındaki likiditeyi artıracağını belirtti. Uzmanlar, uluslararası şirketlerin Suudi Arabistan’da ofis ve projeler kurmasını teşvik edecek bu sistemin ekonomik aktiviteyi canlandıracağını ve gayrimenkul sektöründe daha istikrarlı ve sürdürülebilir bir büyüme dönemini başlatacağını öngörüyor. Etkinin özellikle Riyad, Cidde, Mekke, Taif, Medine ve turistik bölgelere yakın şehirlerde hissedileceği, yasanın etkilerinin 2026’nın üçüncü ve dördüncü çeyreği ile 2027 yılı boyunca netleşmeye başlayacağı tahmin ediliyor.

Gayrimenkul uzmanı ve pazarlamacı Sakr ez-Zehrani, konuyla ilgili açıklamasında, yasanın uygulanmaya başlamasının Suudi Arabistan gayrimenkul piyasasında dönüm noktası oluşturacağını belirtti. Zehrani, sistemin, geniş bir kesimin kiralamadan mülkiyete geçmesine yol açarak işlem yapan kullanıcı tabanını genişleteceğini vurguladı.

Zehrani, bu dönüşümün hazır konutlar ve planlı konut projelerine yönelik ek talep yaratacağını, satış ve alım hareketliliğini artıracağını ve piyasadaki likiditeyi güçlendireceğini kaydetti.

Gayrimenkul kalitesinin iyileştirilmesi

Zehrani, yabancıların ticari, sanayi ve tarım sektörlerinde tüm şehirlerde mülkiyet edinmesine izin verilmesinin, uluslararası şirketler için Suudi Arabistan’da ofis ve projeler kurma motivasyonunu artıracağı ve bunun ekonomik faaliyetleri canlandırarak gayrimenkul sektöründe daha istikrarlı bir büyüme dönemini başlatacağı öngörüsünde bulundu.

Zehrani’ye göre piyasadaki ilk değişiklikler, gayrimenkul ürünlerinin kalitesinin yükselmesi, geliştiricilerin daha yüksek standartlı ve iyi planlanmış projeler üretmesiyle daha geniş bir alıcı kitlesinin taleplerini karşılamaya yönelik olacak. Ayrıca, yerli ve yabancı yatırımcıların pazara girmesiyle organize arz hacminde de artış yaşanacak.

Yeni sistemin fiyat istikrarını da destekleyeceğini belirten Zehrani, çünkü hem yerleşiklerin hem de yabancıların mülkiyeti genellikle uzun vadeli olup kısa vadeli spekülasyonları sınırlayacağını ifade etti. Yasa ile birlikte uygulanacak yasal ve denetim mekanizmalarının şeffaflığı artıracağını ve finans sektörüne, hem yerleşikler hem de yabancılar için özel finansal ürünler sunma fırsatı sağlayacağını söyledi. Bu durumun kredi hacmi ve piyasa likiditesi üzerinde olumlu etkisi olacağı kaydedildi.

Zehrani, yasanın yürürlüğe girmesinin ilgiyi ve sorgulamaları doğrudan artıracağını, ancak piyasadaki işlemler üzerindeki gerçek etkinin kademeli olarak hissedileceğini belirtti. İlk sinyallerin 2026’nın ikinci çeyreğinde, yabancılar ve yerleşikler için ilk işlemlerin tamamlanmasıyla ortaya çıkmasının beklendiğini söyledi.

Açık göstergelerin 2026’nın üçüncü ve dördüncü çeyreğinde netleşeceğini belirten Zehrani, uygulamanın ilk yılının geçiş dönemi olacağını, en somut etkilerin ise 2026’nın ikinci yarısı ve sonrasında gözlemleneceğini vurguladı.

Coğrafi konuma bağlı olarak değişen etki

Gayrimenkul ve değerleme uzmanı Mühendis Ahmed el-Fekih, Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada, yeni mülkiyet yasasının etkisinin coğrafi konuma göre farklılık göstereceğini belirterek, en olumlu etkilerin Mekke ve çevresindeki şehirler (Cidde ve Taif) ile Medine’de hissedileceği öngörüsünde bulundu. Riyad’daki gayrimenkul piyasasının ise gayrimenkul mülkiyeti ve yatırımı için yabancı sermayeyi çekmede önemli bir rol oynayacağını ifade etti.

El-Fekih, turizm sektörüne yatırım yapmayı hedefleyen sermayenin, Mekke’ye yakınlığı nedeniyle Taif gibi turistik bölgelere, ayrıca Abha ve Cizan ile Neom projesine yakınlığı sebebiyle Tebük’e yönelmesinin muhtemel olduğunu belirtti.

Uzman, yeni sistemin uygulanmasının ilk yılının piyasanın test edilmesi ve fırsatların değerlendirilmesi açısından bir geçiş dönemi olacağını, gerçek etkinin ise 2027’de, yani ikinci yıl itibarıyla hissedilmeye başlanacağını vurguladı. Ayrıca, yasanın Vizyon 2030 hedefleri doğrultusunda ulusal ekonomide gelir kaynaklarını çeşitlendirmeye ve petrol bağımlılığını azaltmaya katkı sağlayacağını, bu yatırımların Suudi vatandaşlar için yüzbinlerce yeni istihdam fırsatı yaratacağını kaydetti.

Sistem teşvikleri

Suudi Arabistan, Ocak 2026’dan itibaren yürürlüğe girecek olan yeni yabancı mülkiyet yasasıyla gayrimenkul sektöründe kapsamlı bir açılım gerçekleştirmeye hazırlanıyor. Yasayla, Suudi Arabistan’da yabancıların belirlenen coğrafi alanlarda taşınmaz mülkiyeti edinmeleri yasal olarak düzenlenecek. Bu adım, Vizyon 2030 hedefleri doğrultusunda yabancı yatırımları çekmeyi, gayrimenkul sektörünün GSYİH’ye katkısını artırmayı ve ulusal ekonomide petrol dışı gelir kaynaklarını çeşitlendirmeyi amaçlıyor. Yasa ayrıca uluslararası yeteneklerin ülkede istikrarlı şekilde kalmasını ve yaşam kalitesinin yükselmesini hedefliyor.

Yasa kapsamında, yabancılar yalnızca Bakanlar Kurulu’nun belirleyeceği coğrafi alanlarda mülk edinme yetkisine sahip olacak. Bu alanlar, Gayrimenkul Genel Otoritesi’nin önerisi ve Suudi Arabistan Ekonomi ve Kalkınma İşleri Konseyi onayıyla belirlenecek.

Buna göre, Suudi Arabistan’da ikamet eden yabancılar, belirlenen coğrafi alan dışında sadece bir adet konut satın alabilecek. Mekke ve Medine’de mülk edinmek isteyenlerin ise Müslüman olması zorunlu.

Şirketler açısından ise Suudi şirketler yasasına göre kurulan ve hisselerinde yabancı ortak bulunan şirketlere, belirlenen coğrafi alanlarda mülk edinme hakkı tanınıyor; alan dışında ise faaliyet veya çalışan konutları için mülk edinilebilecek.

Yasa, borsaya kayıtlı şirketler, yatırım fonları ve özel amaçlı kuruluşlar için ise Suudi Arabistan genelinde mülk edinme imkânı sağlıyor. Bu haklar, Sermaye Piyasası Kurumu (CMA) tarafından Gayrimenkul Genel Otoritesi ve ilgili kurumlarla koordineli olarak belirlenen düzenlemelerle uygulanacak.

Yasa, özel ikamet programları veya Körfez İşbirliği Konseyi (KİK) ülkeleriyle yapılan anlaşmalarla tanınan hakları etkilemiyor ve yabancı mülkiyetine ekstra ayrıcalık sağlamıyor.

Ayrıca, yabancılardan yapılacak taşınmaz işlemleri için değerinin yüzde 5’ini aşmayan bir harç alınacak; detaylar yürütme yönetmeliğinde belirlenecek. Kurallara uymayanlar para cezası veya uyarı ile karşı karşıya kalacak; yanlış beyanda bulunanlara 10 milyon riyale kadar ceza uygulanabilecek ve mahkeme kararıyla gayrimenkulün satışı sağlanabilecek.


Guterres,'ten Suudi Arabistan’ın dijital hükümet alanındaki nitelikli ilerlemesine övgü

Mühendis Ahmed es-Suveyyan ve Antonio Guterres, (DGA)
Mühendis Ahmed es-Suveyyan ve Antonio Guterres, (DGA)
TT

Guterres,'ten Suudi Arabistan’ın dijital hükümet alanındaki nitelikli ilerlemesine övgü

Mühendis Ahmed es-Suveyyan ve Antonio Guterres, (DGA)
Mühendis Ahmed es-Suveyyan ve Antonio Guterres, (DGA)

Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Antonio Guterres, Suudi Arabistan’ın dijital hükümet alanında kaydettiği nitelikli ilerlemeyi övgüyle değerlendirerek, ülkenin ulaştığı seviyenin uluslararası ölçekte örnek teşkil ettiğini ve yenilikçi, etkili kamu hizmetlerinin geliştirilmesine yönelik açık bir kararlılığı yansıttığını söyledi.

Guterres, beraberindeki heyetle birlikte Riyad’daki Dijital Hükümet Kurumu (DGA) İnovasyon Merkezi’ni ziyaret etti. Ziyarette Kurum Başkanı Mühendis Ahmed es-Suveyyan ve Suudi Arabistan’ın New York’taki Birleşmiş Milletler Daimi Temsilcisi Dr. Abdulaziz el-Vasıl da hazır bulundu.

BM Genel Sekreteri, gelişmiş bir dijital geleceğin inşasına katkı sağlayacak girişimleri desteklemek için ortak iş birliğinin güçlendirilmesinin önemini vurguladı.

cds
Fotoğraf: DGA

Taraflar, görüşmede dijital hükümetlerin geliştirilmesi, inovasyonun desteklenmesi, dijital dönüşüm ekosistemlerinin sürdürülebilirliğinin artırılması gibi ortak konuları ele aldı. Ayrıca Suudi Arabistan’ın sürdürülebilir kalkınma hedeflerini desteklemek ve kamu sektörünün etkinliğini yükseltmek için yürüttüğü dijital yetkilendirme çabaları da değerlendirildi.

Toplantıda, kurum ile BM kuruluşları arasındaki iş birliği imkânları; özellikle bilgi paylaşımı, dijital standartların geliştirilmesi, ortaya çıkan teknolojiler ve yapay zekânın etkinleştirilmesi, kapasite geliştirme ve hizmet kalitesini uluslararası ölçekte yükseltecek ortaklıkların kurulması konularında incelendi.

dsec
Guterres'e Suudi hükümetinin dijital stratejisi hakkında görsel bir sunum yapıldı (SPA)

Guterres, İnovasyon Merkezi’nin dijital kapsayıcılık, hizmet tasarımı, eğitim deneyimleri, yapay zekâ ve yeni teknolojiler gibi alanlarda uzmanlaşmış laboratuvarlarını gezerek merkezde sunulan imkânlara ilişkin bilgi aldı.

Kurum ekibi, Suudi Arabistan’ın dijital hükümet stratejisine ve ilgili BM göstergelerinde kaydedilen ilerlemeye dair bir sunum gerçekleştirerek ülkenin dijital altyapısının olgunlaştığını ve ulusal deneyimin gelişmişliğini ortaya koydu.