Ninova Hristiyanları, Noel’i acılarıyla kutluyor

Iraklı Hristiyan, son günlerde yaşadığı ihanet deneyimlerinin ardından güvenini kaybetti.

Iraklı bir satıcı, Bağdat'taki dükkanında Noel eşyaları satıyor (AFP)
Iraklı bir satıcı, Bağdat'taki dükkanında Noel eşyaları satıyor (AFP)
TT

Ninova Hristiyanları, Noel’i acılarıyla kutluyor

Iraklı bir satıcı, Bağdat'taki dükkanında Noel eşyaları satıyor (AFP)
Iraklı bir satıcı, Bağdat'taki dükkanında Noel eşyaları satıyor (AFP)

Cabbar Zeydan
DEAŞ terör örgütünün Irak ve Suriye’de yenilgiye uğratılmasının dördüncü yıl dönümü, Hristiyanların ‘Mesih İsa’nın doğumunu kutlamalarına denk geldi. Ninova vilayeti Hristiyanları, radikalizm yanlılarının neden olduğu ekonomik ve toplumsal zorluklara rağmen Noel kutlamalarının başlaması için Hamdaniya kentinde yer alan Bağdida kasabasının merkezine, en büyük Noel ağacını dikti.
Kasabadaki Noel ağacı, 14 metre yüksekliğinde, 5 metre çapında, beyaz ve altın rengindeydi.

Barış mesajı
Bağdida’daki ‘Mar Behnam Sarah’ kilisesi papazı Boutros Sheto, “Bu ağaç, sadece Hristiyanlara değil tüm Iraklılara yönelik bir barış mesajıdır” dedi. Papaz, “Hristiyanların mesajı şudur: Ayrılıklar yeter, partizanlık yeter ve çatışmalar yeter. Bayramlarımızda barış ve güvenlik içinde yaşamalı ve birlik olmalıyız” ifadelerini kullandı.
Irak vatandaşı Sündüs Sabih, “Zor şartlar altında yaşadık ve önümüzdeki yılların hepimiz için güzel, sevgi ve güvenlik dolu yıllar olmasını diliyoruz” diyerek, 2014 olaylarından sonra buradan göç eden herkesin kasabaya geri dönmesini umduğunu dile getirdi.
Bağdidalı Nuhad Salius ise bu büyüklükteki bir kasabada Noel ağacının çiçek açtığını görmekten oldukça memnun. Kasabaya bağlılığının ve geri dönüşünün sebebinin, kasabanın kendi ruhunun bir parçası olduğunu hissetmesinden kaynaklandığını söyleyen Salius, kasabada birçok hatırası olduğuna dikkati çekti. Salius, “Ondan uzak duramazdım ve gurbette yaşayamazdım” diyerek bu hissin, kendisini kasabadaki evine geri dönmeye ittiğini vurguladı.

Hristiyanların kasabaya geri dönmeleri için tekrarlanan çağrılara rağmen vatandaşların büyük bir kısmı, ya Kürdistan bölgesine yerleşti ya da 2014 olaylarından hemen sonra ülkeyi terk ederek geri dönmedi.
Öte yandan Musul’daki Süryani Katolik Kiliseleri yetkilisi Raid Adil’in belirttiğine göre kurtuluşundan bugüne kadar sadece 60 Hıristiyan aile Musul’a geri döndü.
Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia kaynaklı haberine göre, Hristiyan din adamı Huri Kiran, “DEAŞ örgütü mensuplarının ailelerinin, Suriye’deki el-Hol kampından dönüşü Hristiyan bileşene ihanettir” dedi. Kiran, “Hükümet, terör örgütünün ailelerini ülkelerine geri göndermek için tüm benliğiyle düşünürken ve tüm imkanları sağlarken, birçok Hıristiyan aile hala yerinden edilmiş durumda” dedi. Huri Kiran, “Bu konu, terör örgütünün suçlarına maruz kalan tüm taraflara hakaret teşkil etmektedir ve bu ailelerin geri dönüşü derhal durdurulmalıdır” ifadelerini kullandı.
Irak hükümeti, şu ana kadar el-Hol kampından 3 grup halinde insanları ülkeye geri alırken, söz konusu gruplar Musul’un güneyindeki kamplara yerleştirildi.

Trajik durumlar
Siyaset araştırmacısı Ali el-Baydar, “Musul ve Ninova Hristiyanları, DEAŞ’ın şehri ele geçirmesi sonucunda başlarına gelenlerden sonra, hükümetin ilgisizliği ortasında bugün trajik koşullarda yaşıyorlar” dedi.
Baydar, son zamanlarda yaşadığı ‘ihanet deneyimlerinden’ sonra kendine olan güvenini kaybettiğini söylerken, kendisini ikinci sınıf vatandaş olarak gördüğünü ifade etti. Araştırmacı, “Ayrıca kötü koşullar nedeniyle sürekli olarak yurt dışına göç süreci yaşanıyor. Bazıları ise gördükleri iyi muamele ve dini ritüellerini yerine getirme özgürlükleri nedeniyle Kürdistan bölgesinde kalmayı tercih etti” şeklinde konuştu.
Ali el-Baydar, “Yabancı ülkeler ve kuruluşlar, onları koruma bahanesiyle Hristiyanların göç etmelerine katkıda bulunmuştur. İktidar üzerindeki Hristiyan-Hristiyan mücadelesi bu bileşenin zayıflamasına katkıda bulundu. Devlet onlarla ilgilenmeli, siyasi ve istihdam temsillerini artırmalı ve diğer tüm kesimlerle daha fazla etkileşim kurmalarını sağlamalıdır” dedi.

Asıl bileşen
Başbakan Mustafa el-Kazımi, daha önce “Irak Hıristiyanları, Irak tarihinde önemli bir bileşen ve önemli bir yere sahip” açıklamasında bulunmuştu. Irak’taki Anglikan Piskoposluk Kilisesi papazı Fayez Beşir Jarjis ve beraberindeki heyet ile görüşen Kazımi, hükümetin Irak’taki çeşitliliği destekleme ve koruma konusundaki tutarlı yaklaşımına ve Irak’taki tüm mezhepler ve kardeş dinler için ibadet özgürlüğünü ve dini ritüellerin uygulanmasını sağlamaya yönelik tutarlı yaklaşıma dikkati çekti. Kazımi, “Irak halkının genel yelpazesi, Irak’taki Hristiyanlığı, insanların kaynaşmasına katkıda bulunan niteliksel bir zenginlik, sevgi ve iletişim için birçok neden olarak görüyor” dedi.
Öte yandan Fayez Beşir Jarjis, hükümet kurumlarının Irak halkının tüm kesimlerine sunduğu hizmet ve koruma için teşekkürlerini iletti. Papaz ayrıca, Iraklılar arasında barış ve istikrar içinde bir arada yaşam amacıyla tüm uyum ve sinerji kaynaklarının desteklenmesi çağrısında bulundu.



Uluslararası Af Örgütü: İsrail'in Evin Hapishanesi'ne yönelik hava saldırıları "savaş suçu" teşkil edebilir

Kurtarma ekipleri, Tahran'daki İsrail hava saldırısının ardından hasar gören Evin Hapishanesi'nin enkazında arama yapıyor (Arşiv- AFP)
Kurtarma ekipleri, Tahran'daki İsrail hava saldırısının ardından hasar gören Evin Hapishanesi'nin enkazında arama yapıyor (Arşiv- AFP)
TT

Uluslararası Af Örgütü: İsrail'in Evin Hapishanesi'ne yönelik hava saldırıları "savaş suçu" teşkil edebilir

Kurtarma ekipleri, Tahran'daki İsrail hava saldırısının ardından hasar gören Evin Hapishanesi'nin enkazında arama yapıyor (Arşiv- AFP)
Kurtarma ekipleri, Tahran'daki İsrail hava saldırısının ardından hasar gören Evin Hapishanesi'nin enkazında arama yapıyor (Arşiv- AFP)

Uluslararası Af Örgütü (Amnesty International) bugün yaptığı açıklamada, İsrail ile İran arasında 12 gün süren savaş sırasında haziran ayı sonunda Tahran'daki Evin Hapishanesi'ne düzenlenen hava saldırılarında “savaş suçu” işlendiği şüphesiyle soruşturma açılması çağrısında bulundu.

Açıklamada, “İsrail ordusu tarafından kasıtlı olarak gerçekleştirilen hava saldırıları (...) uluslararası insani hukuku ciddi şekilde ihlal etmekte olup, savaş suçu olarak soruşturulmalıdır” denildi. Sivil toplum örgütü açıklamasında, “İsrail ordusu, Evin Hapishanesi'ne çok sayıda hava saldırısı düzenledi. Saldırılarda onlarca sivil öldü ve yaralandı, hapishane kompleksinin en az altı yerinde büyük çaplı hasar ve yıkım meydana geldi” ifadeleri yer aldı.

Uluslararası Af Örgütü, verilerinin doğrulanmış videolara, uydu görüntülerine ve tanık ifadelerine dayandığını vurguladı. Örgüt, "herhangi bir hapishane veya gözaltı merkezinin sivil bir alan olduğu varsayılır ve Evin Hapishanesi'nin meşru bir askeri hedef olduğuna dair güvenilir kanıt yoktur" ifadesini kullandı.

İsrail, 13 Haziran'da İran'a büyük çaplı bir saldırı düzenleyerek iki ülke arasında 12 günlük bir savaş başlattı. Şarku’l Avsat’ın İran yargı raporundan aktardığına göre, 23 Haziran'da Evin Hapishanesi'ne düzenlenen hava saldırısında tutuklular, aileleri ve idari personel de dahil olmak üzere 79 kişi hayatını kaybetti. İsrail, saldırılarında hapishaneyi hedef aldığını doğruladı.

Uluslararası Af Örgütü'ne göre, başkentinin kuzeyinde bulunan yüksek güvenlikli Evin hapishanesinde “1500 ila 2000 arasında mahkum” tutuluyordu.