Hacer Dağları, Al-Ula’da ilk kez klasik müzikle kucaklaşıyor

Tarihi Hacer’in Kalbinde Türünün İlk Müzikal Gecesi (Şarku’l Avsat)
Tarihi Hacer’in Kalbinde Türünün İlk Müzikal Gecesi (Şarku’l Avsat)
TT

Hacer Dağları, Al-Ula’da ilk kez klasik müzikle kucaklaşıyor

Tarihi Hacer’in Kalbinde Türünün İlk Müzikal Gecesi (Şarku’l Avsat)
Tarihi Hacer’in Kalbinde Türünün İlk Müzikal Gecesi (Şarku’l Avsat)

Al-Ula, görenleri şaşırtmaktan asla vazgeçmiyor. Dünyanın en eski uygarlıklarından bazıları için açık müzesi olmasının yanı sıra, önceki akşam tarihi Hacer dağlarının kalbinde türünün ilk müzikal gecesini düzenleyerek Winter at Tantora festivalinde birbiri ardına sürprizler yaratıyor.
Şaşkınlık, iki bin yılı aşkın bir süre önce oyulmuş Nebati anıtlarını aydınlatan binlerce mumla çevrili koridoru geçerek, loş bir ışık ile mekana huzur getiren rüya gibi bir tablo oluşturmasıyla başlar. Bu loş ışığa piyanist Stefan Lombard, kemancı David Bester, çellist Doritos ve ud sanatçısı Simon Stengel eşlik ediyor.
Burada bazen grup Antonio Vivaldi’nin “Dört Mevsim” senfonisi çalıyor ve ardından uluslararası tiyatrolarda hala güçlü bir şekilde mevcut olan doğu ve batı şarkılarının lüks bir karışımıyla en ünlü filmlerin müziklerine uğrayarak Korsakov’un “Scheherazade” müziğine geçiliyor. Yaklaşık bir saat süren gösteri, özel bir sanatsal vizyona sahip popüler müzik parçasıyla sona eriyor.
Bu kombinasyon, izleyiciye, ışıklandırma ve göz kamaştırıcı gösteri nedeniyle; UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne kayıtlı ve çevredeki kayalıklara oyulmuş 100’den fazla devasa mezara ev sahipliği yapan eski Hacer kentindeki görkemli Hacer Dağları müziğin ritmine göre hafifçe dans ediyormuş gibi hissettirdi.
Al-Ula şehrinin kızlarının geceye, şehri kendilerine emanet eden Nebatilerin tarihi kıyafetleriyle katılması dikkat çekiciydi. Elbise mor renkte ve kenarları altın ipliklerle yapılmış işlemelerle süslenmişti ve elbise ve başlık olmak üzere iki parça halindeydi. Aynı şekilde Nebatiler’in açık ayakkabıları ve omuzlara zarif bir şekilde düşen eşarbını da kullanmışlardı.
Nebati Krallığı’nın MS 106’da Roma İmparatorluğu’na katıldığı göz önüne alındığında, elbise, Roma etkisini yansıtan dökümlü kumaşlardan yapılmıştır. Resmi Al-Ula web sitesinin gösterdiği gibi, Al-Hacer’in tütsü ve ticaret yollarında bulunması, Nebatilerin ve Romalıların ona güçlü bir askeri koruma sağlamaya istekli oldukları anlamına geliyordu.
Gökyüzü gece boyunca, Al-Ula gecesinin büyüsünü tamamlayan binlerce yıldızla parıldayarak, art arda beş parçadan oluşan rüya gibi festivale şiirsel bir hava kattı. Geleneksel ışıklar, cep telefonu ekran ışıkları, kamera flaşları ve loş mum ışığı nedeniyle kaybolup gitti.
Gecenin düzenlendiği ve çağlar boyunca kadim insan uygarlıklarını oluşturan mekan, dünya müziğinin klasiklerini, müzik mirasının özgünlüğü ile mimari tarihin asaletini bir araya getirdi. Peki bu, seyircilere nasıl yansıdı? Seyirciler her parçayı coşkuyla alkışlıyor ve gözlerindeki ışıltı, müziğin tatlılığında ve mekanın çekiciliğinde bir şaşkınlık ve keyif ifadesini yansıtıyordu.
Amerikalı şair Henry Wadsworth Longfellow’un yaklaşık iki yüzyıl önce dediği gibi “müzik insanlığın evrensel dili” olduğundan bu gece, farklı milletlerden, kuşaklardan ve kültürlerden klasik müzik severleri tüm biletleri vaktinden önce tükenen bir konserde bir araya getirdi.
Bu lüks müzikal gecenin, bu yılın kapanış töreni olarak 31 Aralık’ta, Doğu'nun Batı ile zamanın ötesinde buluştuğu ve onunla birlikte katılımcıların, Al-Ula dışında başka bir yerde ulaşamayacakları dünyalara seyahat ettikleri Al-Hacer’in ev sahipliğinde tekrarlanması bekleniyor.



John Wick evreninin son filmi de Disney yapımını geçemedi

Ana de Armas, Ballerina'nın gelecek nesil kadın oyuncular için önemli bir miras bırakacağını umuyor (Starz Entertainment / Lionsgate Films)
Ana de Armas, Ballerina'nın gelecek nesil kadın oyuncular için önemli bir miras bırakacağını umuyor (Starz Entertainment / Lionsgate Films)
TT

John Wick evreninin son filmi de Disney yapımını geçemedi

Ana de Armas, Ballerina'nın gelecek nesil kadın oyuncular için önemli bir miras bırakacağını umuyor (Starz Entertainment / Lionsgate Films)
Ana de Armas, Ballerina'nın gelecek nesil kadın oyuncular için önemli bir miras bırakacağını umuyor (Starz Entertainment / Lionsgate Films)

2002'de vizyona giren Disney animasyonu Lilo ve Stiç'in (Lilo & Stitch) canlı çekim versiyonu, John Wick dünyasının yeni filmini de geçmeyi başardı. 

Kültür ve sanat haberleri sitesi Deadline'ın sahadan aldığı rakamlara göre, başrolünde Ana de Armas'ın oynadığı Ballerina, 3 bin 400'ü aşkın salonda vizyona girdiği Kuzey Amerika'da hafta sonunu 26-30 milyon dolarla kapatacak.

Vizyondaki üçüncü hafta sonuna 4 bin 185 salonda giren Lilo ve Stiç'inse 32-34 milyon dolarlık gişe hasılatını yakalayacağı öngörülüyor. 

Tom Cruise'ın Görevimiz Tehlike serisindeki son filmi olduğu tahmin edilen Mission: Impossible - Son Hesaplaşma (Mission: Impossible - The Final Reckoning) iki hafta sonunda ikinci sırada yer aldıktan sonra bu hafta üçüncülüğe

Ballerina'nın beklentilerin altında kaldığı ancak yine de hasılatın düşük olmadığı yorumları yapılıyor.

Filmin prodüksiyonuna 90 milyon dolar ayrılırken reklam bütçesi 45 milyon dolar civarında. 

John Wick serisinin üç ve dördüncü filmleri arasında geçen Ballerina, Ruska Roma örgütünün geleneğiyle yetiştirilen suikastçı Eve Macarro'nun, babasının ölümünün ardından intikam peşine düşmesini konu alıyor.

Keanu Reeves bu sefer yardımcı bir rolde. Filmde Ian McShane, Anjelica Huston ve Lance Reddick, John Wick serisinde daha önce canlandırdıkları karakterlerle bir kere daha seyirci karşısında. 

Gabriel Byrne, Catalina Sandino Moreno ve Norman Reedus da oyuncu kadrosundaki diğer dikkat çeken isimler.

Independent Türkçe, Deadline, Forbes