BM Genel Sekreteri Libya Özel Danışmanı Williams, Şarku’l Avsat’a konuştu: Libya cumhurbaşkanlığı seçimlerine aday isimlerin uygunluğuna ilişkin karara herkes saygı duymalı

BM Genel Sekreteri Libya Özel Danışmanı Stephanie Williams: Paralı askerlerin, Libya topraklarından çıkışı dikkatli olunması gereken karmaşık bir süreçtir.

BM Genel Sekreteri Libya Özel Danışmanı Stephanie Williams (AFP)
BM Genel Sekreteri Libya Özel Danışmanı Stephanie Williams (AFP)
TT

BM Genel Sekreteri Libya Özel Danışmanı Williams, Şarku’l Avsat’a konuştu: Libya cumhurbaşkanlığı seçimlerine aday isimlerin uygunluğuna ilişkin karara herkes saygı duymalı

BM Genel Sekreteri Libya Özel Danışmanı Stephanie Williams (AFP)
BM Genel Sekreteri Libya Özel Danışmanı Stephanie Williams (AFP)

Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri Antonio Guterres’in Libya Özel Danışmanı Stephanie Williams, dün Şarku’l Avsat’a verdiği röportajda, Seyfulislam Kaddafi'nin Libya’daki cumhurbaşkanlığı seçimlerinde aday olup olmayacağına ilişkin kararın, yargı tarafından alınacak bir karar ve Libya’nın egemenlik meselesi olduğunu söyledi. Williams, tüm tarafları alınan kararlara uymaya çağırdı.
Williams, Başbakan Abdulhamid Dibeybe’nin Libya Siyasi Diyalog Forumu (LSDF) sürecinde seçimlerde aday olmayacağına dair yazılı taahhütte bulunmasının ardından aday olmaya hakkı olup olmadığı sorusuna, “LSDF sürecinde, ülkenin yönetimindeki makamlara aday olan kişilerin bu seçimlerde aday olmayacağına dair yazılı bir taahhüt yapıldı. Herkes Libya’nın egemenliğine ve yargının bağımsızlığına saygı göstermeli” yanıtını verdi.
Libya’da 24 Aralık’ta yapılması planlanırken ertelenen seçimlerin yapılabileceği en iyi tarihe dair fikrini belirtmekten kaçınan Williams, “Yeni bir tarih belirlemek, Libya'daki yetkili makamlara, yani Temsilciler Meclisi’ne (TM), Yüksek Seçim Komisyonu’na ve yargıya kalmıştır. BM, özgür, adil ve güvenilir seçimlerin yapılmasını sağlamak için tüm zorlukların üstesinden gelinmesi ve uygun koşulların en kısa sürede sağlanmasında Libyalılara yardım etmeye hazırdır” ifadelerini kullandı.
Libya’daki Rusya ve Türkiye destekli paralı askerler sorulduğunda ise Williams, şu yanıtı verdi:
“Ülkedeki paralı askerleri, yabancı savaşçıları ve güçleri Libya'dan çıkarma süreci hassas ve karmaşık bir süreçtir. Bu süreç, komşu ülkelerde istikrarın korunması için dikkatli bir şekilde yapılmalı ve ilgili ülkelerle bu konuda koordinasyon kurulmalı.”
Daha önce eski BM Libya Özel Temsilcisi Gassan Selame ile de çalışan Williams'ın Jan Kabus'in Libya Özel Temsilciliğinden istifa etmesinin ardından Guterres’in Libya Özel Danışmanı olarak yeni görevine başlamasından bu yana basına verdiği ilk röportajın tamamı:

-Libya dosyasında bundan önce siyasi bir atılım kaydetmiştiniz. Sizce cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ertelenmesinin ardından mevcut koşullar yeni bir siyasi başarıya daha izin verir mi?
Müsaadenizle bu cümleyi şöyle düzeltmeliyim; Libyalılar birleşmeye karar verdiklerinde zaten somut ilerleme kaydettiler. “Yeter artık savaşa son” dediler. Evet, bizler onların BM’de konuşmalarına ön ayak olduk ve yolculukları boyunca onlara eşlik ettik, ama sonunda onların iradesi galip geldi ve bundan sonrada bu irade galip gelecektir.

-Ama büyük bir rol oynadınız. Şimdi de aynını yapma imkanınız var mı?
Halihazırda elde ettikleri başardıkları geliştirmeye devam etmek yine Libyalılara kalmış. Benim görevim, BM Genel Sekreteri'nin iyi niyet ve arabuluculuk çabalarına öncülük etmek ve Libya-Libya diyalogunun güvenlik, ekonomik ve politik yollarının uygulanmasını takip etmek için Libyalı, bölgesel ve uluslararası aktörlerle çalışmaktır.
BM Libya Destek Misyonu (UNMIL) ile doğrudan koordinasyon içinde, Libyalı tarafların geçmiş dönemde elde edilen kazanımları sürdürmelerine ve Libyalıların demokratik haklarını kullanabilmeleri, kendilerini temsil eden isimleri seçebilmeleri ve geçiş dönemlerini sona erdirebilmeleri için seçim sürecini ileriye taşımalarına destek olmaya çalışacağım.

-İleriye dönük ana başlıklar neler ya da nasıl bir yol haritası uygulanacak?
Tek yol haritamız var. O da, Libyalılara barış, istikrar ve birlik arayışlarında destek olmaktır. Bunu başarmak için şimdi, geçiş dönemini sona erdirecek, Libyalıların kendilerini temsil edecek isimleri seçmelerine izin verecek ve devlet kurumlarının demokratik meşruiyetini yenileyecek özgür, adil, kapsayıcı ve güvenilir şekilde cumhurbaşkanlığı ve parlamento seçimleri yapmalarına yardımcı olmaya odaklandık.

-Cumhurbaşkanlığı ve parlamento seçimleri ertelendi. Peki sizce bundan sonra seçimlerin yapılması için en uygun tarih hangisi?
Libya Yüksek Seçim Komisyonu, 22 Aralık’ta,ulusal seçimlerin yapılması için teknik olarak hazır olmasına rağmen LSDF’den çıkan siyasi yol haritasıyla belirlenen 24 Aralık 2021 tarihine bağlı kalamayacağını duyurdu. Komisyon, seçim yasalarındaki bazı eksiklikler, temyiz süreci ve adayların uygunluğuna ilişkin itirazlara dair bir takım zorluklara işaret etti. Komisyon, bu zorluklar çerçevesinde yasaya uygun olarak meclisten cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ilk turu için otuz günlük bir süre içinde başka bir tarih belirlemesini istedi.
Öte yandan Komisyonun seçim sürecine olan sıkı bağlılığını ve seçimlerin özgür, adil, kapsayıcı ve güvenilir olmasını sağlama konusundaki kararlılığını memnuniyetle karşıladım. BM Genel Sekreteri’nin de daha önce belirttiği gibi, Libya'daki seçimler sorunun değil, çözümün bir parçası olmalıdır.

-O halde top TM’nin sahasında diyebilir miyiz?
TM üyelerinin artık Yüksek Seçim Konseyi’nin tavsiyelerine hızlı ve verimli bir şekilde yanıt verme konusunda tarihi ve ulusal bir sorumluluğu olduğunu vurgulamak istiyorum. Artık tüm gözler onların üzerinde ve bu da, gerekli olanı yapmak için güç, kararlılık ve irade ile çalışmaları gerektiği anlamına geliyor.
İyi niyet ve arabuluculuk çabalarıyla birlikte bu zorluklara karşı mücadele için Libya’daki ilgili kurumlar ve ilgili taraflarla birlikte çalışmaya hazırım. Bu, aynı zamanda ilgili kurumları seçmen kaydı yapılan 2 milyon 800 bin Libyalının iradesine saygı duymaya ve desteklemeye çağrı yapmam için bir vesiledir.
Siyasi geçişi barışçıl bir şekilde sona erdirmek ve yönetimi Libya halkının isteklerini karşılayan demokratik olarak seçilmiş kurumlara devretmek için tüm adaylara saygı duyma ve eşit fırsatlar sağlama zorunluluğuyla birlikte Libya'daki siyasi krizin çözülmesine ve kalıcı bir istikrarın sağlanmasına katkıda bulunmak için cumhurbaşkanlığı ve parlamento seçimlerinin uygun koşullarda yapılması gerekiyor.

-Seçimler ne kadar süreliğine ertelenmeli? Bu konuda bir tavsiyeniz var mı?
Bu, Libya'daki yetkili makamlara, yani TM, Yüksek Seçim Komisyonu ve yargının inisiyatifinde olan bir konudur. BM ise özgür, adil ve güvenilir seçimlerin yapılmasını sağlamak için Libyalıların karşı karşıya oldukları tüm zorlukların üstesinden gelmesine ve mümkün olan en kısa sürede uygun koşulların sağlanmasına yardımcı olmak için mümkün olan tüm çabaları göstermeye hazır.

-Libyalıların bazıları, Rusya ve Türkiye'yi seçimlerin yapılmasını engellemekle suçladı. Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz?
Seçimler tamamen Libya halkının talebine bağlı ve onların egemenliği meselesidir. Dışarıdan hiç kimse Libya halkının iradesinin önünde durma hakkına sahip değildir. Libya halkı arasında benzersiz bir coşku var. 2 milyon 800 binden fazla seçmen uzun zamandır beklenen seçim sürecine katılmak için kayıt yaptırdı. Son on günde rakip ve çatışan taraflar da dahil siyasi yelpazenin dört bir yanından yüzlerce Libyalı ile görüştüm. Herkes Libya halkının ulusal kurumların meşruiyetini yeniden tesis etmek için kalıcı çözümler getirecek, ülkeyi geçici süreçlerden kurtaracak ve halkı istikrara ve refaha ulaştıracak seçimlerin yapılmasını istediğini söyledi.

-BM, burada nasıl bir rol oynuyor?
BM, sonuçları herkes tarafından kabul edilebilir seçimlerin yapılması için uygun bir ortamın sağlanması amacıyla Libyalı tüm taraflarla ve uluslararası ortaklarla birlikte çalışıyor. BM, Libya’nın egemenliğine saygıyı artırmak ve ülkede istenen istikrarı sağlamak amacıyla hem yerel hem de yabancı taraflardan gerekli desteğin alınması için çabalamaktan vazgeçmeyecektir.
-Peki ya adayların durumu? Sizce Seyfulislam Kaddafi ve Abdulhamid ed-Dibeybe’nin cumhurbaşkanlığına aday olma hakları var mı?
Bu, adayların seçimlere katılmaya uygun olup olmadığıyla ilgili kararları veren Libya yargısının inisiyatifindeki bir konudur. Yani bu tamamen Libya’nın kendi iç meselesidir. Libya’nın egemenliğine ve yargının bağımsızlığına saygı duyuyoruz. Tüm tarafları da yargıya saygı duymaya ve kararlarına uymaya çağırıyoruz.

-Dibeybe, seçim yarışına katılmayacağına dair söz verdi mi?
LSDF sürecinde Libya’nın yönetici makamlarına aday olan kişiler, bu seçimlerde aday olmayacağına dair yazılı taahhütte bulundular. Cumhurbaşkanlığı ve parlamento seçimlerine aday olmak isteyenlerin buna uygun olup olmadığı kararı Libya yargısının inisiyatifinde olan bir egemenlik meselesi olduğunu bir kez daha söylemek istiyorum. Herkesin Libya’nın egemenliğine ve yargının bağımsızlığına saygı duyması gerekiyor.
Bu yüzden Libyalı tüm taraflar ve yetkililer, yargının bağımsızlığını etkileyebilecek herhangi bir müdahale yahut tehdide karşı yargının özgürce çalışması için gerekli şartları sağlamalılar.

-Bir sonraki siyasi diyalog forumu hakkında neler söylemek istersiniz. Herkesi davet edecek misiniz?
Libya'ya gelişimden bu yana yüzlerce Libyalı ile yaptığım kapsamlı istişarelerde bulundum. Çeşitli taraflar ve aktörlerle bu istişarelere devam edeceğim. LSDF de, seçim sürecini ilerletmenin uygun yolları hakkında fikir alışverişinde bulunmak ve cumhurbaşkanlığı ve parlamento seçimlerinin düzenlenmesi için uygun koşulları sağlanmak amacıyla yapılan bu istişarelerden biridir.
-Peki ya paralı askerler? Geri çekilmeleri ya da sayılarının azaltılması hakkında çok şey söylendi. Sizce Rusya ve Türkiye bunu yapıyor mu?
5+5 Ortak Askeri Komite (OAK), geçtiğimiz Ekim ayında paralı askerlerin, yabancı güçlerin ve savaşçıların Libya'dan geri çekilmesine yönelik komşu ülkeler ve diğer ilgili ülkelerle koordinasyon kurulmasını da içeren bir eylem planı imzaladı. Eylem planının imzalanmasından beri OAK, Türkiye ve Rusya başta olmak üzere bu ülkelerle ve bölgesel kuruluşlarla kapsamlı toplantılar gerçekleştirdi.
OAK, Türkiye ve Rusya'da gerçekleştirdiği toplantıların ardından yaptığı açıklamada, olumlu sonuçların alındığını ve paralı askerlerin, yabancı savaşçıların ve güçlerin Libya topraklarından kademeli, dengeli, eşzamanlı ve sıralı bir süreç içinde çıkışlarına ilişkin eylem planına destek olacak uygulamalı bir çalışma için üst düzey bir koordinasyon kurulduğunu duyurdu.
Bu uzlaşıların üzerinde daha fazlasının inşa edilmesini umuyoruz. BM, UNSMIL ve BM’nin ateşkes gözlem misyonu, gerektiğinde Libyalı yetkililere ihtiyaç duyulan teknik desteği sağlayacaktır.

-Bu, seçimlerin özgürce yapılabilmesi için şart mı?
Paralı askerleri, yabancı savaşçıları ve güçleri Libya'dan çıkarma süreci hassas ve karmaşık bir süreçtir. Komşu ülkelerin istikrarının korunması için dikkatli bir şekilde yapılmalıdır. Bu da ilgili ülkelerle eş zamanlı olarak koordinasyon kurulmasını gerektiriyor.

-Paralı askerler ile yabancı savaşçıların ve güçlerin Libya’daki varlıkları seçim sürecini etkiliyor mu?
Konunun seçimlerle ilişkisine gelince, Yüksek Seçim Komisyonu, ülkenin her yerinde seçimlerin düzenlenmesine teknik düzeyde hazır olduğunu defalarca kez duyurdu. İçişleri Bakanı da seçimlerin güvenli bir ortamda gerçekleşmesi için sıkı güvenlik planları hazırladığına dair bana güvence verdi.
Her ne kadar Libya'daki mevcut durum çerçevesinde ideal koşullar sağlanamasa da biz, Libyalılara yardım etmek ve sadece seçimlerin yapılması için değil, aynı zamanda Libya'nın egemenliğini, güvenliğini ve istikrarını korumak adına da çalışıyoruz.



ABD'nin Suriye'den sekiz talebi: Washington ne istedi, Şam ne yanıt verdi?

Görsel: Al Majalla
Görsel: Al Majalla
TT

ABD'nin Suriye'den sekiz talebi: Washington ne istedi, Şam ne yanıt verdi?

Görsel: Al Majalla
Görsel: Al Majalla

İbrahim Hamidi

Al Majalla ABD, Suriye ve Birleşmiş Milletler (BM) tarafından hazırlanan ve Şam ile hem Washington hem de BM arasındaki ilişkilerin potansiyel yönünü gösteren üç belgeye ulaştı.

ABD tarafından hazırlanan belgede, yaptırımların hafifletilmesi ve iki yıllık bir muafiyet için Şam'ın bazılarını kabul etmekte zorlandığı sekiz talep yer alıyor. Bu taleplerin ilki, tüm Filistinli grupları ve siyasi faaliyetleri yasaklayan genel bir resmi bildiri yayınlanması, ikincisi ise hem İran Devrim Muhafızları Ordusu’nu (DMO) hem de Lübnan’daki Hizbullah’ı ‘terör örgütü’ olarak sınıflandırarak ABD’nin kendi güvenliğine karşı tehdit olarak gördüğü herkesi hedef almasını kabul etmesiydi. ABD'nin Levant ve Suriye'den sorumlu Bakan Yardımcısı Natasha Franceschi tarafından geçtiğimiz mart ayı ortalarında Brüksel'de Suriye Dışişleri Bakanı Esad Hasan Şeybani’ye teslim edilen mektuba Şam'ın verdiği yazılı yanıtta, eski Suriye rejimine ait kimyasal silahların imhası, DEAŞ ve terörle mücadele ve ordunun kurulması da dahil olmak üzere çeşitli konularda ilerleme kaydedildiği belirtildi.

BM Genel Sekreter Yardımcısı ve eski Suriye Başbakan Yardımcısı Abdullah Dardari tarafından hazırlanan BM belgesinde ise Şam'ın BM Kalkınma Programı'nın (UNDP) Avrupa'da dondurulan ve yarım milyar dolar olduğu tahmin edilen Suriye devletine ait fonların ABD’nin yaptırımlarından muaf tutularak Suriye'deki projelere harcanmasını denetlemesini kabul etmesi önerisi ele alınıyor.

Suriye’nin Avrupa'da dondurulan 500 milyon doları serbest bırakılacak

Öte yandan Maliye Bakanı Muhammed Yasir Berniye ve Suriye Merkez Bankası Başkanı Abdulkadir el-Husriyye’nin de yer aldığı bir heyetin Dünya Bankası ve Uluslararası Para Fonu (IMF) toplantılarının yanında hafta sonunda Suriye konulu bir yuvarlak masa toplantısına katılmak üzere Washington'a yapacağı ziyaret için hazırlıklarda sona gelindi. Dışişleri Bakanı Şeybani de hafta sonunda BM Güvenlik Konseyi'ndeki (BMGK) bakanlar toplantısına katılmak ve Suriye bayrağını göndere çekmek üzere New York'u ziyaret edecek.

Reuters , Suudi Arabistan hükümeti ve Dünya Bankası'nın ev sahipliğinde ev sahipliğinde Washington'daki uluslararası finans kuruluşlarının yıllık toplantıları çerçevesinde Suriye konulu bir toplantının gerçekleştirileceğini bildirdi. Şarku’l Avsat’ın Reuters’tan aktardığı habere göre  Suudi Arabistan, Suriye'nin Dünya Bankası'na olan borcunun yaklaşık 15 milyon dolarlık kısmını ödeyerek, Suriye'nin yeniden inşası ve diğer ekonomik destek konuları için milyonlarca dolarlık potansiyel hibelerin önünü açmayı planlıyor.

Bu çerçevede Dünya Bankası, geri ödemenin ardından Uluslararası Kalkınma Birliği (IDA) aracılığıyla elektrik ve altyapı sektörü için beklenen 300 milyon dolar ile Suriye'yi destekleyebilir.

Al Majalla UNDP tarafından hazırlanan ve Suriye’nin Avrupa’da bankalarda dondurulmuş halde olan mal varlıkları ve fonları dosyasının geçiş dönemindeki en karmaşık mali zorluklardan biri olduğunu belirten bir belgeye ulaştı.

Öte yandan Al Majalla UNDP tarafından hazırlanan ve Suriye’nin Avrupa’da bankalarda dondurulmuş halde olan mal varlıkları ve fonları dosyasının geçiş dönemindeki en karmaşık mali zorluklardan biri olduğunu belirten bir belgeye ulaştı.

UNDP tarafından hazırlanan belgede, 2011 yılından sonra Avrupa'nın eski rejime yaptırım uygulamasından bu yana, Suriye devletine ve Suriyeli şahıslara ait, yaklaşık yarım milyar dolar (500 milyon dolar) olduğu tahmin edilen ve uluslararası yaptırımlar kapsamında dondurulan yurt dışındaki mal varlıkları olduğu belirtiliyor. Belgede UNDP'nin Suriye Merkez Bankası ile koordinasyonlu olarak bu sorunun çözümü için Suriyeli ve uluslararası taraflar arasında arabulucu ve kolaylaştırıcı bir rol oynaması öneriliyor.

Belgedeki öneriler arasında dondurulan söz konusu fonların doğrudan Suriye devletine verilmesi yerine BM, yani UNDP aracılığıyla Suriye'deki kalkınma ve yeniden inşa projelerinin finansmanına yatırılması için kurumsal bir mekanizma kurulması da yer alıyor. Zira bağışçı ülkeler, bu fonları meşruiyeti ve kötüye kullanılma potansiyeli ile ilgili hukuki ve siyasi sorunlar nedeniyle doğrudan Suriye makamlarına teslim etmekten çekiniyor.

dsfv
Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şara, ABD Kongre Üyesi Cory Lee Mills ile Suriye'nin başkenti Şam'daki Halk Sarayı'nda bir araya geldi (SANA)

Batılı bir diplomat, dondurulan fonların Suriye devletine ait olduğunu ve aracı olmadan elden çıkarılabileceğini, bunun da paranın harcanması ve ülkedeki projelerin finanse edilmesindeki mali yükü arttıracağını söyledi.

Bu arada BM, bu dosyadaki herhangi bir hamle için gerekli yasal ve kurumsal senaryoları geliştirdi. Bu senaryolar arasında, birkaç gün önce Suriyeli ekonomist Abdulkader Husrieh tarafından teslim edilen ve Suriye Merkez Bankası'na bu fonların uluslararası yasalara uygun olarak talep edilmesi ya da kullanılması, şeffaflığın ve yaptırım kararlarına uyumun sağlanması için yasal yollar konusunda danışmanlık yapılması yer alıyor.

New York'ta Suriye bayrağının göndere çekilmesi

Hafta sonunda New York'a gidecek olan Suriye Dışişleri Bakanı Şeybani’nin BM merkezinde Suriye bayrağını göndere çekeceği ve BMGK toplantılarına katılacağı bir programı var. BMBGK’daki toplantılar çerçevesinde 25 Nisan'da BM Suriye Özel Temsilcisi Geir Pedersen bir brifing verecek ve 29 Nisan'da Ortadoğu'nun durumuna ilişkin bir oturum düzenlenecek.

Şeybani ziyaretini, ABD Dışişleri Bakanlığı'nın New York'taki Suriye heyetinin vize statüsünü düşürerek heyeti ‘ABD hükümeti tarafından tanınmayan’ bir hükümetin temsilcisi olarak muamelede bulunmasının ardından gerçekleştirdi. Washington, Beşşar Esed rejiminin son on yıllık dönemi boyunca bu adımı hiç atmamıştı.

ABD Dışişleri Bakanlığı, New York'taki Suriye heyetinin vize statüsünü düşürerek heyeti ‘ABD hükümeti tarafından tanınmayan’ bir hükümetin temsilcisi olarak muamelede bulundu.

ABD’de hakim olan iki eğilim

Esed rejiminin 8 Aralık'ta düşmesinin ardından Arap ve Avrupa ülkeleri, Şam’daki yeni hükümet ve Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şara ile ilişkilerini başlattı. Washington temkinli bir yaklaşım benimserken ABD Dışişleri Bakanlığı Yakın Doğu İşlerinden Sorumlu Müsteşar Yardımcısı Barbara Leaf, Şam'da Ahmed eş-Şara ile görüştü. Washington ayrıca Şara hakkında verilecek bilgi için koyduğu 10 milyon dolarlık ödülü de iptal etti.

Öte yandan terörle mücadele alanında da ABD ile Suriye arasında iş birliği ve bilgi alışverişi yapıldı. Washington Şam'a en az sekiz terör eyleminin engellenmesini sağlayan bilgiler sağladı. Ayrıca Cumhurnbaşkanı Şara, Trump'a başkanlık seçimlerindeki zaferi dolayısıyla bir tebrik telgrafı gönderdi. Şara, İngilizce olan tebrik mesajında, “Onun (Trump’ın) Ortadoğu'ya barış getirecek ve bölgeye istikrarı yeniden kazandıracak bir lider olduğuna eminiz. İki ülke arasındaki ilişkileri diyalog ve anlayış temelinde geliştirmeyi dört gözle bekliyoruz. Yeni yönetim altında ABD ve Suriye, her iki ülkenin de isteklerini yansıtan bir ortaklık kurma fırsatından yararlanacaktır” ifadelerini kullandı.

dfvgt
Suriye'nin Haseke vilayetinin kuzeydoğusunda, Suriye-Türkiye sınırındaki petrol sahalarında devriye gezen ABD askerleri, 3 Eylül 2024 (AFP)

Ancak ABD yönetimi, bazı Arap ülkelerinin Washington'a Suriye konusunda daha açık bir yaklaşım benimsemesi yönündeki tavsiyeleri karşısında tutumunu değiştirerek daha temkinli bir yaklaşım benimsedi. ABD'nin tüm kurumlarının katılımıyla Suriye'ye ilişkin bütüncül bir ABD politikası oluşturulması için ülke içinde çalışmalar devam ediyor. Eski Başkan Barack Obama yönetiminde Dışişleri Bakan Yardımcısı olan Joel Rubin, Suriye dosyasını denetleyecek en önemli pozisyonu devralması bekleniyor.

Şara, ABD Kongre Üyesi Cory Lee Mills’i Şam’daki Halk Sarayı'nda kabul etti. Böylece yeni yönetimin göreve gelmesinden bu yana ilk kez bu tür bir ziyaret gerçekleşmiş oldu. Dışişleri Bakanı Şeybani de Mills ile bir araya gelerek Suriye'deki güvenlik ve ekonomik durum ile Şam ve Washington arasında karşılıklı saygı ve ortak çıkarlara dayalı stratejik bir ortaklık kurulması olasılıklarını görüştü.

Toplantıda ayrıca sınır ötesi milisler, uyuşturucu ve organize suçların yayılması ve ABD'nin Suriye'ye uyguladığı tek taraflı yaptırımların etkisi gibi iki ülkenin ve bölgenin karşı karşıya olduğu ortak tehditler ele alındı. Suriye tarafından yapılan resmi açıklamaya göre görüşmede Suriye tarafı, iki ülke arasında güvenin tesis edilmesi ve yapıcı bir iş birliğine girilmesi yönünde temel bir adım olarak bu yasadışı yaptırımların kaldırılması gerektiğini vurguladı.

Al Majalla’ya konuşan yetkililere göre ABD yönetiminin iki eğilimi var. Bunlardan ilki Ulusal Güvenlik Konseyi yetkilileri, Ulusal İstihbarat Direktörü DNI) Tulsi Gabbard ve Trump'ın Terörle Mücadele Danışmanı Sebastian Gorka tarafından temsil ediliyor. Gabbard ve Gorka, Suriye’deki yeni hükümetle herhangi bir angajman anlaşmasına karşı çıkarken BMGK’nın ve Washington'ın HTŞ'yi ve HTŞ yöneticilerini ‘terör örgütü’ olarak sınıflandırma kararı merceğinden bakıyorlar. ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio ve Merkezi İstihbarat Teşkilatı (CIA) tarafından temsil edilen ikinci eğilimdeki grup ise şartlı angajman anlaşması yapılmasını destekliyor. Bu gruptakiler, yeni Suriye yönetiminin İran'ın Ortadoğu'da stratejik olarak zayıflatılmasında önemli bir rol oynadığını düşünüyorlar.

ABD’de yeni Suriye yönetimimin İran'ın Ortadoğu'da stratejik olarak zayıflatılmasında önemli bir rol oynadığını kabul eden güçlü bir eğilim var.

ABD'nin sekiz talebi

Bu doğrultuda ABD’nin eski ve yeni yönetimlerinden temsilciler, ABD'nin Levant ve Suriye'den sorumlu Bakan Yardımcısı Franceschi’nin geçtiğimiz mart ayında Brüksel'de Suriye Dışişleri Bakanı Şeybani’ye teslim ettiği ve ‘güven inşa edici’ sekiz talep ve Washington'ın atabileceği ilgili adımları içeren bir mektup hazırladılar.

Al Majalla’nın bir kopyasına ulaştığı belgeye göre bu talepler arasında ‘profesyonel bir ordunun kurulması, kritik öneme sahip komuta kademelerine yabancı askeri isimlerin yerleştirilmemesi, tüm kimyasal silah tesislerine ve programlarına erişim izni verilmesi, başta gazeteci Aston Tice olmak üzere Suriye’de kaybolan ABD vatandaşları için bir komisyon kurulması, Suriye'nin kuzeydoğusunda Suriye Demokratik Güçleri’nin (SDG) kontrolündeki el-Hol Kampı’nda kalan DEAŞ üyelerinin ailelerinin teslim edilmesi, DEAŞ'a karşı mücadelede Uluslararası Koalisyonla iş birliği yapılacağı taahhüdünde bulunulması, ABD’nin Suriye topraklarında Washington'ın ulusal güvenliğine karşı bir tehdit olarak gördüğü herkese karşı terörle mücadele operasyonları yürütmesine izin verilmesi, Suriye'deki ‘tüm Filistinli milisleri ve siyasi faaliyetleri yasaklayan’ resmi bir bildiri yayınlanması ve ‘İsrail'in endişelerini gidermek için’ Filistinli grupların üyelerinin sınır dışı edilmesi, İran'ın Suriye’de konuşlanmasının engellenmesi ve hem DMO hem de Hizbullah'ın terör örgütü olarak tanımlanması’ yer alıyor.

dfrgt
ABD Kongre Üyesi Cory Mills, Suriye'nin başkenti Şam’da Eski Şehir bölgesinde yürürken, 18 Nisan 2025 (Reuters)

Listede ‘kapsayıcı bir hükümet’ kurulması talebi ya da geçiş dönemi adaleti, insan hakları, anayasal reform ve siyasi süreçle ilgili somut konular ise yer almadı. Buna karşın belgede, 6 Ocak'ta muafiyetlerin ilan edilmesinin ardından, altı aylık süre temmuz ayında sona erdiğinde yaptırımların hafifletileceği ve muafiyetlerin uzatılacağı sözü verildi. Ayrıca talepler konusunda ilerleme kaydedilmesi halinde Başkan Donald Trump'ın Suriye ekonomisinin hareketlenmesi ve dış yardım sağlanmasının önündeki başlıca engel olan ‘Caesar (Sezar) Yasası'nın belirli bir süre için dondurulmasına yönelik bir kararname imzalayabileceği belirtildi.

Şam’ın yanıtı iş birliği ve yaptırımların hafifletilmesi talebi oldu

Şam, mektubu ilk okuduğunda, özellikle Suriye'nin egemenliğiyle ilgili maddeler içermesi nedeniyle hayal kırıklığına uğradı. Şam, çeşitli tarafların, özellikle grupların ‘siyasi faaliyetlerinin’ yasaklanması, ‘şahısların peşine düşülmesi’ ve Uluslararası Koalisyon güçlerinin Suriye topraklarında serbestçe hareket etmesine izin verilmesi yönündeki tavsiyelerine rağmen bu talepleri ‘sindirmekte’ zorlandı.

Suriye Dışişleri Bakanlığı, geçtiğimiz hafta sonu, attığı adımları ve bazı taleplere ilişkin çekincelerini içeren yazılı bir yanıtı Washington'a gönderdi. Washington, şu an bu talepleri inceliyor. Batılı yetkililer, Şam'ın kimyasal silahlarla ilgili adımların birçoğunu zaten yerine getirdiğini düşünüyor.

Suriye Cumhurbaşkanı Şara, geçtiğimiz şubat ayında Kimyasal Silahların Yasaklanması Örgütü (OPCW) Genel Direktör Fernando Arias başkanlığındaki bir heyeti kabul etti. Bu görüşme, ‘Suriye’de savaş sırasında kimyasal silah kullanmakla’ suçlanan Beşşar Esed rejiminin düşmesinden sonra OPCW tarafından Şam'a yapılan ilk resmi ziyaretti.

Şam, mektubu ilk okuduğunda, özellikle Suriye'nin egemenliğiyle ilgili maddeler içermesi nedeniyle hayal kırıklığına uğradı ve bu talepleri ‘sindirmekte’ zorlandı.

Arias, OPCW heyetinin Şam'daki görüşmelerinin Suriye'nin kimyasal silah dosyasının nihai olarak kapatılmasının önünü açtığı yorumunda bulundu. Şam'a yaptığı ziyaretin ‘yeni bir başlangıç’ için bir fırsat olduğunu söyleyen Arias, Esed döneminde yıllarca süren gerginliğin ardından bu konuda yeni bir sayfa açma şansı yakaladıklarını belirtti. OPCW, Suriye'nin silah programıyla bağlantılı olabilecek ve Esed rejiminin çöküşünden sonra keşfedilen 100'den fazla alan olduğunu tahmin ediyor.

Şam ayrıca Filistinli silahlı grupların faaliyetlerini engellemek, DEAŞ ile mücadele etmek ve Washington'ın müttefiki SDG ile ilişkilerini geliştirmek gibi adımlar da attı.

Bu çerçevede Şara, ABD yapımı helikopteriyle iki kez Şam'a giden SDG lideri Mazlum Abdi ile bir anlaşma imzaladı. Şam'da 10 Mart'ta imzalanan ilkeler belgesinin uygulanması için çeşitli adımlar atıldı. ABD Savunma Bakanlığı (Pentagon) önümüzdeki aylarda Suriye'de konuşlu ABD askerlerinin sayısını binin altına indirmeyi planladığını açıkladı. ABD gazetesi New York Times’ın (NYT) haberine göre ABD ordusu Suriye'nin kuzeyinden yüzlerce askerini çekmeye başlarken bölgedeki sekiz askeri üsten üçünü kapatmaya hazırlanıyor.

Şara'nın Abdi ile yaptığı anlaşmanın uygulanmasının yanında SDG ile Türkiye arasında Suriye'nin kuzeydoğusunda, Washington'ın ABD askerlerinin sayısını azaltma söylemiyle bağlantılı olarak bir ateşkes hali hakim.