Omikron salgını küresel havacılık sektörünü vuruyor

Dün John F. Kennedy Havalimanı’ndaki uçuşların ertelenmesi ile hayal kırıklığına uğrayan yolcular (Reuters)
Dün John F. Kennedy Havalimanı’ndaki uçuşların ertelenmesi ile hayal kırıklığına uğrayan yolcular (Reuters)
TT

Omikron salgını küresel havacılık sektörünü vuruyor

Dün John F. Kennedy Havalimanı’ndaki uçuşların ertelenmesi ile hayal kırıklığına uğrayan yolcular (Reuters)
Dün John F. Kennedy Havalimanı’ndaki uçuşların ertelenmesi ile hayal kırıklığına uğrayan yolcular (Reuters)

Omikron varyantı dünyanın dört bir yanındaki Noel kutlamalarını, özellikle de Noel’de seyahat edecek kişilerin planların aksattı. Yılın en yoğun seyahat zamanlarından biri olan Noel’de, cuma günden pazara kadar 7 bin 500 uçuş iptal edildi, on binlercesi ise ertelendi.
Omikron’un hızla yayılması, pilotların ve uçuş görevlilerinin enfekte kişilerle temas etmeleri veya Kovid-19’a yakalanmalarının ardından karantinaya tabi tutulmalarına neden olurken, çoğu ülkenin seyahatler konusunda yeni kısıtlamalar uygulaması havayollarını uçuşları iptal etmeye zorladı. Flightaware.com sitesi, yalnızca Pazar günü, 2 binden fazla uçuşun iptal edildiğini, bu uçuşlardan 570’den fazlasının ABD gidiş veya dönüş uçuşları olduğunu ve ayrıca 8 binden fazla uçuşun ertelendiğini duyurdu. Cumartesi günü dünya genelinde yaklaşık 2 bin 800, Cuma günü ise yaklaşık 2 bin 400 uçuş iptal edildi. En fazla uçuş iptal kararı, Çinli havayollarında kaydedildi. China Eastern Airlines cuma ve cumartesi günleri tarifeli uçuşlarının yüzde 20’sinden fazlasının iptal edildiğini duyurdu. Air China ise, aynı zaman aralığında tarifeli uçuşlarının yaklaşık yüzde 20’sini askıya aldı.
Son derece bulaşıcı olan Omikron varyantı, dünyanın dört bir yanında yeni vaka sayılarında artışa neden oldu. Bazı ülkeler yeniden kapanma önlemlerinin yanı sıra futbol ve ragbi maçlarını iptal ederken, ABD de dahil olmak üzere bazı hükümetler, Kovid-19 testi ve aşılama kampanyalarını hızlandırmaya çalışıyor.
13 milyonluk nüfusu karantinaya tabi tutulan Çin’in Xi’an kentindeki yetkililer, tam bir dezenfeksiyon süreci düzenlediklerini ve kısıtlamaları güçlendirdiklerini duyurdu. Çin bu süreçte, son 21 ayın en yüksek vaka sayısını kaydetti.
Beyaz Saray Baş Tıbbi Danışmanı Dr. Anthony Fauci dün, ülkenin Omikron nedeniyle vakalarında artışa tanık olduğu bir zamanda ortaya çıkan ABD’deki Kovid-19 test eksikliğinin yakında çözüleceğini belirtti.
Diğer yandan, Omikron varyantının Avrupa’ya ulaşmasından bir ay sonra, Avrupa sağlık ve sosyal çevrelerinde yeni varyantın tehlikesine yönelik endişe hâkim oldu. Zira bilimsel tahminler, Omikron’un gelecek yılın ilk çeyreği bitmeden dünya genelinde 3 milyardan fazla insana bulaşacağını gösteriyordu.
Avrupalılar pandeminin yaşandığı bu iki yıl boyunca epidemiyolojik sürprizlere alışmıştı ama Omikron farklı bir şok yarattı. Yazın bitmesi ve aşılama oranının bazı bölgelerde toplam nüfusun yüzde 90’ını aşan seviyelere ulaşmasından sonra, insanlar virüse karşı savaşın sona erdiğini düşünüyorlardı. Ancak yeni varyant ortaya çıktı ve orman yangını gibi yayıldı. Omikron enfeksiyondan iyileşenleri ve aşılananları da enfekte etti. Virüs ile mücadelede yayılmayı kontrol altına almak, aşı geliştirmek için zaman kazanmak veya sürü bağışıklığı sağlamak gibi salgınla mücadelenin devamını motive eden net hedeflerin olmaması sebebiyle hayal kırıklığı yaşandı. Öyle ki, her gün yeni vaka sayılarında rekorlar kırılması, binlerce uçuşun iptal edilmesi ve açık havada maske takılması zorunluluğunun geri getirilmesi ile, bir gün koronavirüse karşı güvende olunan bir noktaya gelinmesi bile şüpheli hale geldi.
Dünya Sağlık Örgütü’nün (WHO) yakın zamanda yaptığı bir araştırmaya göre, Avrupa toplumlarına umutsuzluk durumu hâkim. Ekim ayında Avrupa nüfusunun yüzde 80’i pandeminin en kötü aşamasını atlattıklarını düşünüyordu ancak bu oran Aralık ayı başında yüzde 55’e düşerken, önümüzdeki haftalarda düşmeye devam edeceği de neredeyse kesin olarak görülüyor.
Avrupa hükümetleri, haftalardır vatandaşlarına pandeminin bu aşamasının üstesinden gelmek için sorumlu ve temkinli davranma çağrısında bulunuyor. Ancak hiç kimse yolun sonu için net bir hedef belirleyemiyor. Hatta 2019 yılının sonlarında ortaya çıkmasından bu yana hala rakiplerinin önünde olan bir virüse karşı bu savaşta uzun vadeli bir adım da belirlenemiyor.
Zaman geçtikçe, en başından bu yana virüse karşı savaşın tek bir kerede bitmesine odaklanmayan ve diğer virüsler gibi bu virüsle de bir arada yaşanması fikrini savunan salgın yönetiminden sorumlu kişileri suçlayan uzmanların sayısı artıyor.
İsrail, İtalya, İspanya ve Şili gibi birçok ülke, yüksek aşılama oranının virüsü yenmelerini sağlayacağını düşünerek, salgından önceki normal hayata dönmeye başlamıştı. Ancak bugün, diğer ülkeler gibi, şimdiye kadar elde edilen tüm başarıların boşa gitmesi tehdidi oluşturan ve salgın ile mücadeleyi karantina ve ihtiyati önlemlerinin ilk aşamasına döndüren yeni bir salgın dalgasına maruz kalıyorlar.
Cenevre Üniversitesi Epidemiyoloji Bölüm Başkanı Francois Blanchard, “Belki de eskiden olduğundan farklı yaşamaya alışmak, yeni normaldir. Düşmanı yendiğimizi düşünüyoruz, sonra birdenbire sahip olduğumuz tüm etkili aşılara ve tedavilere rağmen, virüsün gücünü ve zarar verme yeteneğini yeniden kazandığını fark ediyoruz” değerlendirmesinde bulundu.
Avrupa Hastalık Önleme ve Kontrol Merkezi (ECDC) tarafından yürütülen son araştırmalar, Avrupalıların yüzde 54’ünün Aralık ayının ilk yarısında şiddetli anksiyete atakları yaşadığını gösteriyor. Söz konusu oran, Ekim ayı başlarında aşıların virüsü ortadan kaldıracağına ve hayatı pandemi öncesinde olduğu gibi normale döndüreceğine inanıldığı sırada yüzde 16’ya düşmüştü. Araştırmalara göre insanların, acil olmayan planlı ameliyatları ve muayeneleri iptal etmeye başlayan sağlık sisteminin tükenmesine ve bir yakınlarının enfekte olmasına yönelik endişeleri gittikçe artıyor.



İnsan beyni ataklarla değil, "güncellemelerle" gelişmiş

İnsanların nasıl ve neden büyük beyni olduğu, evrimin temel sorularından biri (Pexels)
İnsanların nasıl ve neden büyük beyni olduğu, evrimin temel sorularından biri (Pexels)
TT

İnsan beyni ataklarla değil, "güncellemelerle" gelişmiş

İnsanların nasıl ve neden büyük beyni olduğu, evrimin temel sorularından biri (Pexels)
İnsanların nasıl ve neden büyük beyni olduğu, evrimin temel sorularından biri (Pexels)

İnsan beyninin sanılanın aksine aniden değil, milyonlarca yıl içinde yavaş yavaş büyüdüğü bulundu. 

Muhtemelen insanları diğer primatlardan ayıran en önemli özelliklerinden biri büyük bir beyne sahip olması.

Beyin boyutuyla zekanın orantısı tartışmalı bir konu. Bilim insanlarıysa hem büyük beynin ne işe yaradığını hem de nasıl bir evrimsel yolculuk izlediğini saptamaya çalışıyor. 

Yumuşak dokuların genellikle fosilleşmeyip çürümesi insan beyninin geçirdiği süreçleri anlamayı zorlaştırıyor.

Fakat araştırmacılar kafatası kalıntılarına bakarak bir fikir edinmeye çalışıyor. 

Birleşik Krallık'taki Reading, Oxford ve Durham üniversitelerinden araştırmacılar, soyu tükenmiş insansı türlerine ait kafataslarını bir araya getirerek bugüne kadarki en büyük veri setlerinden birini oluşturdu.

7 milyon yıla yayılan kalıntıları inceleyen ekip, gelişmiş bilgisayar modellerinden yararlanarak süreç içindeki boşlukları doldurmayı hedefledi.

Bulgularını PNAS adlı hakemli dergide 26 Kasım Salı günü yayımlayan bilim insanları, büyük beyinlerin bir türden diğerine geçişte aniden değil, her bir tür içinde yavaş yavaş geliştiği sonucuna vardı. 

Makalenin ortak yazarı Dr. Chris Venditti "Bu çalışma, insan beyninin evrimine dair anlayışımızı bütünüyle değiştiriyor" diyerek ekliyor:

Daha önce beyin boyutunun, tıpkı son model bilgisayarlarla gelen güncellemeler gibi, türler arasında çarpıcı bir sıçrama yaşadığı düşünülüyordu. Fakat bizim çalışmamız, milyonlarca yıl boyunca her türün kendi içinde gerçekleşen istikrarlı, kademeli bir 'yazılım güncellemesi' olduğunu gösteriyor. 

Bilim insanları Neandertallerin adaptasyonda zorlandığı fikrine de meydan okuyor. Çalışmada beyni en hızlı büyüyen tür olduğu görülen Neandertaller, modern insanları bile geride bıraktı.

Yeni araştırmada ayrıca vücudu büyük türlerin genellikle daha büyük beyinlere sahip olduğu da bulundu. Diğer yandan vücut ve beyin boyutlarının her zaman doğu orantılı olmadığı da kaydedildi. 

Makalenin başyazarı Dr. Thomas Puschel, bulguları "Büyük evrimsel değişimler her zaman çarpıcı olaylara ihtiyaç duymaz"  diye değerlendiriyor: 

Tıpkı bugün bizim öğrenme ve uyum sağlama şeklimiz gibi, bunlar da zaman içinde küçük, kademeli gelişmelerle gerçekleşebilir.

Independent Türkçe, IFL Science, EurekAlert, PNAS