ABD’li Cumhuriyetçi Temsilci Hill, Şarku’l Avsat’a konuştu: Başkan Biden'ın Suriye politikası basın açıklamalarından ibaret

ABD yönetiminin Suriye krizinde net bir konumu olmayışı eleştiriliyor

Cumhuriyetçi Temsilci Frenck Hill
Cumhuriyetçi Temsilci Frenck Hill
TT

ABD’li Cumhuriyetçi Temsilci Hill, Şarku’l Avsat’a konuştu: Başkan Biden'ın Suriye politikası basın açıklamalarından ibaret

Cumhuriyetçi Temsilci Frenck Hill
Cumhuriyetçi Temsilci Frenck Hill

ABD Temsilciler Meclisi’nin Cumhuriyetçi üyelerinden French Hill, ABD Başkanı Joe Biden'ın Suriye krizine yönelik politikalarını eleştirdi. Biden’ın Suriye politikasının basın açıklamalarının ve Twitter’daki tweetlerin ötesine geçmediğini söyleyen Hill, ABD’nin ulusal güvenliğine karşı doğrudan bir tehdit olarak gördüğü uyuşturucu ticaretiyle mücadelede Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esed'e yönelik açık ve güçlü bir strateji ve politika benimsenmesi çağrısında bulundu.
Temsilciler Meclisi üyesi Hill, Şarku'l Avsat'a verdiği röportajda, Savunma Bakanlığı'nın 2022 bütçesi yasa tasarısından çıkarılan uyuşturucuyla mücadele maddesinin onaylanması için baskı yapmaya devam ettiğini vurguladı. Savunma Bakanlığı bütçesi yasa tasarısının Temsilciler Meclisi'nde oy çokluğuyla kabul edilmesine rağmen Hill, geçtiğimiz hafta Temsilciler Meclisi’nin Demokrat üyesi Brendan Boyle ile birlikte uyuşturucunun yayılması, bulundurulması ve Esed rejiminin uyuşturucu ticaretiyle mücadeleyi öngören yasa tasarısını ayrı bir yasama sürecinde yeniden gündeme getirdi.
Arkansas'ın 2. seçim bölgesinden Temsilciler Meclisi üyesi olan 65 yaşındaki Hill, Ortadoğu'da istikrarsızlığa yol açması ve olumsuz etkileri olması nedeniyle uyuşturucu ticaretinin ABD'nin ulusal güvenliğini tehdit ettiğini söyledi. Hill, “ABD federal hükümetinin, uyuşturucu üretimine, kaçakçılığına ve Beşşar Esed rejimiyle ilişkili uyuşturucu ağlarına karşı uygun bir eylemde bulunması için bir stratejisi geliştirilmesini destekliyoruz” ifadelerini kullandı.
Biden yönetiminin Suriye'ye yönelik dış politikadaki performansına ilişkin değerlendirmede bulunan Hill, Başkan Joe Biden yönetiminin, Suriye'yi, basın açıklamaları ve sosyal paylaşım sitesi Twitter'daki tweetlerinden öteye gitmeyen bir politika ile ele aldığını söyledi. Şimdiye kadar sahada herhangi bir başarı görmediğinin altını çizen Cumhuriyetçi Temsilci, bu ihmalin sonuçlarına ve Suriye konusunda net bir stratejinin bulunmamasına karşı uyarıda bulunduğunu ve mevcut durumdan memnun olmadığını belirtti.
Hill, sözlerini şöyle sürdürdü:
“ABD yönetiminin Suriye’ye ne kadar kötü muamelede bulunduğuna dair haberleri görmeye devam edeceğimizi düşünüyorum. Örnek olarak mevcut yönetimin Afganistan tutumuna bakarsak buradan Esed'le üstü kapalı bir şekilde normalleşmeye çalışacaklarını bekliyorum. Yine de, uluslararası yasa dışı uyuşturucu ticaretine karışan yabancılara yaptırımlar uygulayan bir yönetmelik görmek beni çok mutlu etti.”
Hill, Washington kulislerinde konuşulan, Mısır'dan Ürdün ve Suriye üzerinden geçerek Lübnan'a doğalgaz ulaştıracak bir doğalgaz boru hattı projesi için Caesar (Sezar) Yasası çerçevesinde Esed rejimine uygulanan yaptırımların gevşetileceğine dair haberlerle ilgili olarak ise şunları söyledi:
“Bu proje konusunda bir takım endişelerim var. Çünkü bu proje, Sezar Yasası’nı katı bir şekilde uygulama konusundaki isteksizliği gösteriyor. Aynı zamanda Suriye rejimini meşrulaştırmanın kapısını da aralayabilir.”
Hill’a göre başlattığı girişimin amacı, Temsilciler Meclisi'nde ABD yönetiminin Suriye'deki uyuşturucu üretimini, kaçakçılığını ve Beşşar Esed rejimine bağlı uyuşturucu ağlarını dağıtmak ve ortadan kaldırmak için kurumlar arası bir strateji geliştirmesini gerektirecek bir yasa çıkarmak.
Çok sayıda gözlemci, Biden yönetiminin böyle bir strateji oluşturulmasına engel olmasa da Esed rejiminin uyuşturucu ticaretine karşı hükümet çapında bir yaklaşım geliştirerek meseleye henüz öncelik vermediğini aktardılar. Konuyla ilgili bir diğer garip nokta ise ABD Kongresi’nin hem alt kanadı Temsilciler Meclisi’ndeki hem de üst kanadı Senato’daki çok sayıda komisyondan önde gelen Cumhuriyetçi ve Demokrat isimlerden destek alan yasa tasarısındaki uyuşturucuyla mücadele maddesinin yalnızca nihai metne dahil edilmesinin kabul edilmesine ihtiyaç duymalarıydı.
Öte yandan ABD yönetimi, önceki Başkan Donald Trump yönetiminden farklı olarak Suriye krizindeki net bir konumu olmaması nedeniyle çok sayıda eleştiri alıyor. The Washington Post gazetesi köşe yazarı Josh Rogin, ABD Başkanı Joe Biden'ın seçim kampanyası sırasında başkan olması halinde ABD yönetiminin Suriye krizini çözme konusunda yeniden sorumluluk üstleneceği vaadinde bulunduğunu belirterek Biden yönetiminin mevcut Suriye stratejisini sorguladı. Rogin, “Göreve başlamasının üzerinden bir yıl geçen Biden yönetiminin Suriye politikası hem tutarsız hem de çelişkili. Biden'ın ekibinin söylediği ve yaptığı arasındaki boşluk bölgeyi şaşkınlığa uğratırken Suriye halkı kendilerini terk edilmiş hissediyorlar” yorumunda bulundu.
Diğer taraftan ABD Dışişleri Bakanlığı’nın Suriye, Ürdün ve Lübnan ile ilişkilerden sorumlu Yakın Doğu İşleri Müsteşar Yardımcılığına Ethan Goldrich, bundan iki ay önce Suriye muhalefetiyle yaptığı bir görüşmede, Başkan Biden yönetiminin Suriye'deki krizi ele alırken belirlediği üç ana hedeften bahsetti.
Goldrich, bu hedefleri şöyle sıraladı:
1 – ABD’nin insani yardımlarının, yardım ve bağışları dağıtmak için uluslararası kuruluşların çalışmalarıyla ortak bir şekilde devam etmesi,
2 – ABD öncülüğündeki Uluslararası Koalisyon’un DEAŞ terör örgütüyle mücadeleye devam etmesi,
3 - Suriye'de şiddetin artmasını önlemek ve Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin (BMGK) 2254 sayılı kararı uyarınca siyasi bir çözüme vurgu yapılması.



ABD, Taliban zaferine giden yolu nasıl açtı?

Taliban, 2021'de ülkenin kontrolünü ele geçirmişti (Reuters)
Taliban, 2021'de ülkenin kontrolünü ele geçirmişti (Reuters)
TT

ABD, Taliban zaferine giden yolu nasıl açtı?

Taliban, 2021'de ülkenin kontrolünü ele geçirmişti (Reuters)
Taliban, 2021'de ülkenin kontrolünü ele geçirmişti (Reuters)

ABD'nin Afganistan'da desteklediği özel milisler, Taliban'ın zaferine giden yolun taşlarını döşedi. 

Amerikan gazetesi New York Times (NYT), Washington ve müttefiklerinin Taliban'a karşı Afganistan'ın kuzeyinde oluşturduğu milis güçlerinin yarattığı kaosu yazdı. 

Haberde, ABD'nin yıllarca "evleri yağmalayan ve toplulukları harabeye çeviren kanunsuz milis çetelerini işe aldığı" belirtiliyor. Bu silahlı grupların sivillere işkence yaptığı, fidye için adam kaçırdığı, kan davası cinayetlerinde onlarca kişiyi katlettiği ve köyleri enkaza çevirdiği ifade ediliyor. 

ABD ve müttefiklerinin milis güçler sayesinde ülkenin kuzeyini "arka cepheye" çevirmeye çalıştığı fakat bunda başarısız olduğu belirtiliyor.

Bu durumun özellikle ABD'nin 2021'de ülkeden çekilmesi sırasında yaşanan kaosta belirgin hale geldiği yazılıyor. Amerikan destekli milislerin örgütlendiği Kunduz Vilayeti, Taliban'ın kontrolünü ele geçirdiği ilk yerlerden biriydi. 

ABD'nin Afganistan işgaline 2 trilyon dolara yakın para harcadığı fakat özel milis oluşturma stratejisi nedeniyle en baştan Taliban'ın zaferine giden yolu farkında olmadan açtığı yazılıyor.

Washington ve müttefiklerinin desteklediği milislerin içinde savaş lordu Muhammed Ömer de yer alıyordu. NYT, Ömer'in komuta ettiği savaşçıların birçok kişiyi öldürdüğünü ve köyleri yağmaladığını aktarıyor.

Milislerin sebep olduğu korku, birçok köylünün Taliban'ı desteklemesine neden oldu. Annesi, babası ve iki erkek kardeşi Ömer tarafından öldürülen Rahim Can, şunları söylüyor: 

Milisler sivillere ateş açtı ve masumları öldürdü. Başka seçeneğimiz olmadığı için Taliban'ı destekledik çünkü onlar milislerle savaştı.

Taliban da ülkenin kuzeyinde ABD ordusuna karşı kazandıkları hızlı zaferi milislerin yarattığı korku ve güvensizlik ortamından kaynaklandığını söylüyor. Kunduz'un enformasyon ve kültürden sorumlu Taliban yetkilisi Matiullah Ruhani şu ifadeleri kullanıyor: 

ABD isyanı bastırmak için haydutları ve katilleri güçlendirdi. Ama bu sadece daha fazla insanın Taliban'a destek vermesine yol açtı.

20 yıl süren Amerikan işgali, ABD ordusunun Ağustos 2021'de ülkeden çekilmesiyle sonlanmıştı. Bunun üzerine Taliban kısa süre içinde başkent Kabil'in kontrolünü ele geçirmişti.

Independent Türkçe, New York Times, CNN