Batı’dan Güney Çin Denizi ittifakı: AUKUS, yeni bir dünya savaşının fitilini ateşler mi?

Güney Çin Denizi'nin küresel ekonomi üzerindeki doğrudan etkisi onu uluslararası arenada son derece önemli kılıyor. (Reuters)
Güney Çin Denizi'nin küresel ekonomi üzerindeki doğrudan etkisi onu uluslararası arenada son derece önemli kılıyor. (Reuters)
TT

Batı’dan Güney Çin Denizi ittifakı: AUKUS, yeni bir dünya savaşının fitilini ateşler mi?

Güney Çin Denizi'nin küresel ekonomi üzerindeki doğrudan etkisi onu uluslararası arenada son derece önemli kılıyor. (Reuters)
Güney Çin Denizi'nin küresel ekonomi üzerindeki doğrudan etkisi onu uluslararası arenada son derece önemli kılıyor. (Reuters)

Muhammed Garavi
Doğu ve Güneydoğu Asya'da, uluslararası düzeyde yankıları olan bölgesel çatışmaların uzun bir bölümünü Güney Çin Denizi'ndeki anlaşmazlıklar oluşturuyor. Güney Çin Denizi'nin küresel ekonomi üzerindeki doğrudan etkisi onu uluslararası arenada son derece önemli kılıyor. Dünya petrol ve deniz ticaretinin üçte biri Güney Çin Denizi'nden yapılıyor. ABD ve Çin arasında son dönemde şiddetlenen siyasi tartışmalar, bölgede artan askeri varlıkla birlikte sahaya aktarıldı. ABD, İngiltere ve Avustralya, Çin’in bölgede giderek artan nüfuzunu durdurmak için İkinci Dünya Savaşı'ndan bu yana en büyük üçlü güvenlik oluşumu olan ‘AUKUS’ adlı askeri bir ittifak kurduklarını ilan ettiler. Çin ise bunu ‘sorumsuzluk’ olarak nitelendirerek kınadı. Batı ülkeleri tarafından Güney Çin Denizi’ne yönelik kurulan bu ittifakın, bölgede barışı ve güvenliği zedelediğini ve silahlanma yarışını artırdığını öne süren Pekin yönetimi, AUKUS’a katılan Batı ülkelerini Soğuk Savaş zihniyetine geri dönmekle suçladı.
ASEAN ülkelerinin (Brunei, Kamboçya, Endonezya, Laos, Malezya, Myanmar, Filipinler, Singapur, Tayland, Vietnam), özellikle de Çin ile Güney Çin Denizi konusunda anlaşmazlığı olan ülkelerin AUKUS’a verdikleri tepkiler ise farklıydı. Batı ülkeleri arasındaki bu yeni ittifak, bölgedeki deniz anlaşmazlığının çözümünde işe yararlılığı hakkında karmaşık ve farklı görüşlerin ortaya çıkmasına neden oldu.

Jeopolitik çatışma yeniden ortaya çıktı
Brunei, Kamboçya, Endonezya, Malezya, Filipinler, Singapur, Tayvan, Tayland ve Vietnam ile çevrili olan Güney Çin Denizi, çok sayıda ticaret gemisinin geçmesi nedeniyle Hint-Pasifik Okyanusu bölgesinde önemli bir jeopolitik rol oynuyor. Aynı zamanda Güney Kore ve Japonya gibi sanayileşmiş büyük ülkelere enerji tedariki için bir çıkış noktası görevi de gören Güney Çin Denizi balıkçılık, doğalgaz ve petrol açısından da zengin bir bölge olarak ön plana çıkıyor. Bu da bölgeyi tartışmalar için verimli bir hale getiriyor.
Oldukça büyük olması nedeniyle ciddi ekonomik öneme sahip olan Güney Çin Denizi’nden her yıl toplam dünya deniz ticaretinin yaklaşık dört trilyon dolar değerindeki kısmı geçiyor. Dünya petrolünün yaklaşık yüzde 30’unu taşıyan petrol tankerleri de bu tartışmalı denizden geçiyor. Güney Çin Denizi’nden ayrıca 190 trilyon metre küpten fazla doğalgaz ve 11 milyar varil petrol rezervi bulunuyor.
Denizcilik alanındaki anlaşmazlıklar arasında Güney Çin Denizi’ndeki adaların toprak egemenliğiyle ilgili sorunlar da yer alıyor. Bu anlaşmazlıklar uzun yıllar bölgede gerilime ve kargaşaya neden olurken Birleşmiş Milletler (BM), 1994 yılında Deniz Hukuku Sözleşmesi’ni kabul ederek bu anlaşmazlıkları hafifletmeye çalıştı. BM Deniz Hukuku Sözleşmesi, BM tarafından denize kıyısı olan ülkelerin ekonomik ve güvenlik çıkarlarını dengelemek için yasal bir çerçeve oluşturuyor.
BM Deniz Hukuku Sözleşmesi aynı zamanda denize kıyısı olan ülkelerin ‘münhasır ekonomik bölge’ olarak bilinen bölgeye sahip olmasını öngörüyor. Buna göre bir ülkenin kıyılarından itibaren 200 deniz mili boyunca uzanan alana münhasır ekonomik bölge deniyor. BM Deniz Hukuku Sözleşmesi’ne göre bu ülkelere münhasır ekonomik bölge özel haklarının verilmesi, bölgelerinde araştırma ve keşif çalışmaları yapmalarını ve deniz kaynaklarından yararlanmaları konusundaki özel imtiyazlar sağlarken uluslararası ticaret yapan gemilerin geçişlerine de izin veriyor.

Çin’in askeri kolları
Güneydoğu Asya ülkelerinin yetkilileri, Çin’in münhasır ekonomik bölge ihlallerinden şikayetçiler. Sık sık münhasır ekonomik bölge haklarını düzenleyen BM Deniz Hukuku Sözleşmesi’ne saygı gösterilmesi çağrıları yapılıyor. Bu konudaki gerilim, Çin ile ASEAN arasında geçtiğimiz kasım ayında yapılan son zirvede de kendini hissettirdi. Filipinler Devlet Başkanı Rodrigo Duterte, Çin'in müdahalesiyle ilgili ciddi endişeleri olduğunu bir kez daha dile getirirken Çin Ulusal Sahil Güvenlik gemilerinin, Güney Çin Denizi'ndeki tartışmalı resifte, Filipinli denizcilere malzeme taşıyan teknelere tazyikli su kullanarak müdahale etmesini kınadı.
Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia’dan aktardığı habere göre Çin’in son dönemde bölgede yeni askeri üsler kurup geliştirerek ve yapay adalar inşa ederek deniz üzerindeki etkisini genişletmeye çalışması, ASEAN ülkeleri tarafından itirazlarla karşılanırken komşularını korkuttu.
ABD Çin’i tartışmalı bölgelerdeki yapay adalarda, aralarında anti-gemi füzeleri, uçaksavarlar, karadan havaya füzeler ve dijital sinyalleri bozan ekipmanların yer aldığı gelişmiş askeri teçhizatla Güney Çin Denizi'ni askeri bir bölgeye dönüştürmeye çalışmakla suçladı.
Çin'in Güney Çin Denizi'ndeki tartışmalı bölgeler üzerindeki egemenlik iddiasına dair dikkate değer bir başka gelişme de geçtiğimiz eylül ayında yaşandı. Çin basını, Çin Ulusal Sahil Güvenlik Güçleri’nin Pekin’in egemenlik iddiasında bulunduğu sulardan geçen yabancı gemilerin yükünü açıklamalarını talep etme hakkına sahip olduğunu duyurdu. Zira Çin’in çıkardığı yeni yasa, ülkenin ulusal güvenliğine tehdit oluşturduğu düşünülen herhangi bir gemi veya teknenin söz konusu sulardan geçmesini engellemeye izin veriyor.
Buna rağmen Çin Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü, ülkesinin Güney Çin Denizi bölgesini ele geçirme ve bölgede bir deniz imparatorluğu kurma arayışında olduğu iddialarını reddetti. Çin hükümeti, komşularına eşit davrandığını ve deniz alanındaki egemenliğini ve haklarını korumaya çalıştığını öne sürüyor.

Karşı adım
ABD ve diğer güçlü ülkeler, Pekin’in küresel ticaret hareketinde önemli bir arter ve stratejik bir öneme sahip olan Güney Çin Denizi üzerindeki hegemonyasından çekiniyorlar. Bu nedenle Washington bölge ülkeleriyle yakınlaşmaya çalışıyor. Çin’in son yıllarda tartışmalı alanda empoze etmeye çalıştığı hegemonyasını kırmak için bölge ülkeleriyle askeri iş birliğini artırıyor. Bu yıl içinde bölgede çeşitli iş birlikleri yapıldı. Endonezya ve ABD geçtiğimiz temmuz ayında, Güney Çin Denizi'nin en güneyinde bir sahil güvenlik eğitim merkezi kurulduğunu duyurdular. ABD, bu iş birliğini Endonezya’nın tartışmalı bölgedeki varlığının temellerini oluşturmak için bir adım olarak görülüyor. Ayrıca bu yıl bölgede birçok ülke ortak askeri tatbikatlar düzenledi. Bunlar arasında Endonezya ve ABD arasında gerçekleşen ‘Garuda Kalkanı’ ve Hindistan ile Vietnam arasında Güney Çin Denizi'nde yapılan deniz tatbikatı da yer alıyor.
Washington, bölgeyle ilgilendiğini göstermek amacıyla bu yıl Manila ile de bir askeri tatbikat düzenledi. İngiltere, Almanya ve Fransa gibi birçok ülkenin ‘seyrüsefer özgürlüğünü korumak için’ zaman zaman bölgeye savaşa gemisi ve donanma güçlerini göndermeleriyle Batı’nın bölgedeki varlığı giderek görünür hale geldi.
Söz konusu güç gösterisi uluslararası sulardaki seyrüsefer hakkını korumak amacıyla yapılıyor. Bu, aynı zamanda Çin’in neden bazen agresif olarak tanımlanan eylemlerde bulunduğunu da açıklıyor.

Avustralya da tartışma hattına girdi
Avustralya, Güney Çin Denizi’yle ilgili anlaşmazlıklara taraf olmamasına rağmen coğrafi konumu nedeniyle bölgede rahatsız edici herhangi bir durumun orta çıkmasından çekiniyor. Bu da Güney Çin Denizi'nde ekonomik, ticari ve seyrüsefer özgürlüğü açısından güçlü çıkarları olan Avustralya’nın bölgede hegemonya kurulmasına ilişkin endişelerini artırıyor.
Yayınlanan bazı raporlar, Avustralya'nın şu an çıkarlarını korumak için bölgeye daha fazla savaş gemisi göndermesi yönünde siyasi bir baskı altında olduğuna işaret ediyor. Bu bağlamda Avustralya'nın çatışmaya dahil olan ASEAN ülkeleriyle ikili deniz tatbikatlarına katılması bekleniyor. Avustralya, eylül ayı ortalarında ABD ve İngiltere ile birlikte Asya-Pasifik bölgesinde ‘tarihi’ olarak tanımlanan yeni bir güvenlik ittifakı kurduklarının duyurulmasıyla bölgedeki tartışma hattına girme yolunda ilk adımını attı. Bu adım, bölgede giderek artan Çin nüfuzunu engelleme girişimi olarak yorumlanırken gözlemciler AUKUS adlı ittifakın İkinci Dünya Savaşı'ndan bu yana üç ülke arasındaki en önemli güvenlik anlaşması olduğunu öne sürüyorlar.
AUKUS anlaşması, Avustralya’nın ilk kez ABD yapımı nükleer enerjiyle çalışan denizaltılara sahip olmasına izin veriyor. Bazı analistler, anlaşmayı ülkeler arasındaki en büyük savunma ortaklıklarından biri olarak nitelendiriyorlar. Askeri imkanlara odaklı olan anlaşma, taraflar arasında dijital yeteneklerin ve derin deniz teknolojilerinin paylaşımını da öngörüyor. ABD, İngiltere ve Avustralya, anlaşmanın Hint-Pasifik bölgesindeki ortak çıkarlarını korumanın yanında güvenlik ve refahı teşvik etmek için tarihi bir fırsat olduğunda hemfikirler. Avustralya yeni ittifak sayesinde ABD, İngiltere, Fransa, Çin, Hindistan ve Rusya'dan sonra nükleer denizaltılara sahip yedinci ülke olacak.
Avustralya ayrıca Endonezya hükümetiyle iki tarafın ortak askeri tatbikatlar yapmasına ve Endonezyalı öğrencilerin Avustralya’daki askeri okullarda eğitim görmesine olanak sağlayan bir anlaşma imzaladı.

Farklı tutumlar
Buna karşın Çin, AUKUS’u ‘sorumsuzluk’ olarak nitelendirerek kınadı. Yeni anlaşmanın bölgede barış ve güvenliği zedelediğini ve silahlanma yarışını artırdığını vurguladı. Çin’in Washington Büyükelçiliği’nden yapılan açıklamada ise AUKUS’a taraf olan ülkeler, Soğuk Savaş zihniyetine ve ideolojik önyargıya sahip olmakla suçlandı.
Çinli gözlemciler, AUKUS’u ABD’nin Hint-Pasifik bölgesindeki stratejisini daha güçlü askeri hedeflere yönlendirerek uygulamak için oluşturduğu bir ittifak olarak görürken Asyalı analistler, AUKUS’un Soğuk Savaş zihniyetiyle ya da Asya'daki bir NATO ittifakı kurulmasıyla ilişkilendirmeyi reddediyorlar. Asyalı analistler, AUKUS’u Soğuk Savaş'taki iki taraf arasındaki bölünme ve çatışmadan büyük ölçüde farklı olan, küresel ekonomik bütünleşmeye dayalı hakim bir genel eğilim olarak görüyor ve savunuyorlar. Aynı zamanda ABD’nin küresel gücünün zayıflaması ve müttefikleri arasındaki güven kaybı nedeniyle daha fazla bu Batı ülkesini ittifaka çekmesinin güç olduğunu düşünüyorlar.
ASEAN ülkeleri arasında ise AUKUS’a yönelik tepkiler farklılık gösterdi. Bölge ülkelerinin Güney Çin Denizi anlaşmazlığına Batı’nın müdahalesi görüşüyle ilgili farklı tutumları söz konusuydu. Filipinler, AUKUS’u Çin'den gelecek olası herhangi bir saldırgan davranışı önlemek için destekleyici bir ittifak olarak görürken Endonezya, AUKUS’un bölgedeki silahlanma yarışını körükleyebileceğine ve nükleer silahların yayılmasını önleme anlaşmalarına zarar verebileceğine işaret etti. Diğer yandan AUKUS, ABD, İngiltere ve Avustralya tarafından Çin'in Hint-Pasifik bölgesindeki saldırgan eylemlerine karşı koymak için pratik bir adım olarak görülüyor.



İskenderiye'nin batısındaki sahiller her yıl neden onlarca insanı yutuyor?

İskenderiye'nin batısındaki plajlar ziyaretçilerle dolup taşıyor. (Fotoğraf: Abdulfettah Ferac)
İskenderiye'nin batısındaki plajlar ziyaretçilerle dolup taşıyor. (Fotoğraf: Abdulfettah Ferac)
TT

İskenderiye'nin batısındaki sahiller her yıl neden onlarca insanı yutuyor?

İskenderiye'nin batısındaki plajlar ziyaretçilerle dolup taşıyor. (Fotoğraf: Abdulfettah Ferac)
İskenderiye'nin batısındaki plajlar ziyaretçilerle dolup taşıyor. (Fotoğraf: Abdulfettah Ferac)

İskenderiye'nin batısındaki Acemi bölgesinde bulunan Ebu Talat Plajı'nda altı öğrencinin boğulması ve 24 öğrencinin yaralanması, çok sayıda Mısırlıyı şok etti.

Bölgedeki yüksek dalgalar nedeniyle denize girme yasağı olmasına rağmen, Mısır'ın güneyindeki Sevhac'dan gelen öğrenciler denize girmek için ısrar ettiler.

İskenderiye Valiliği dün yaptığı açıklamada, Vali Ahmed Halid'in kazada yaralananlara yönelik müdahaleleri 24 saat boyunca takip ettiğini belirtti. Valilik, yüksek dalgalar nedeniyle yüzmeyi yasaklayan kırmızı bayrağın çekilmesine rağmen acı hadisenin yaşandığını doğruladı ve batı kesimindeki tüm plajlarda ve Acemi'de yüzmeyi yasaklayan bir kararın alındığı duyurdu.

Açıklamada, Mısır Ambulans Kurumu'nun olay mahaline 16 donanımlı ambulans gönderdiği, 21 yaralının Acemi İhtisas Hastanesi ve el-Ameriye Genel Hastanesi'ne nakledildiği, diğer üç kişinin ise kaza yerinde tedavi edildiği belirtildi.

İskenderiye Valisi, altı kişinin hayatını kaybettiği kazada ölenlerin ailelerine içten taziyelerini iletti, yaralılara acil şifalar diledi ve valiliğin tüm ilgili makamlarla koordineli olarak gelişmeleri takip ettiğini doğruladı.

Valilik, vatandaşlara ve tatilcilere, hayatları korumak ve bu tür trajik kazaların tekrarlanmasını önlemek için, özellikle grup gezileri sırasında plajlarda güvenlik talimatlarına uymaları çağrısında bulundu.

sdfrgt
İskenderiye'nin batısındaki plajlar güçlü akıntıları ile bilinir. (Fotoğraf: Abdulfettah Faraj)

İskenderiye'nin batısındaki plajlar, yüzücüler için, özellikle bu tür akıntılarda yüzme becerisi olmayanlar için tehlikeli olan güçlü akıntıları ile bilinir.

Vilayetin batısındaki plajlarda sık sık boğulma olayları yaşanıyor. Bu olaylar birkaç yıl önce en-Nahil Plajı'nda zirveye ulaştı ve bu plaj, aşırı sayıda toplu boğulma vakası nedeniyle ‘Ölüm Plajı’ olarak anılmaya başlandı.

Bu olay nedeniyle Mısır'da sosyal medyada üzüntü hâkim oldu. 2020 yılında en-Nahil Plajı'nda, Bakanlar Kurulu'nun kararlarına aykırı olarak şafak vakti plaja gizlice giren 12 kişi birden boğuldu.

Dr. Muhammed Muavvad da dahil olmak üzere çok sayıda deniz ve okyanus uzmanı, iklim değişikliğinin yanı sıra, sahildeki inşaatların yaygınlaşmasının da bu bölgedeki su akıntılarının bozulmasının nedeni olduğuna inanıyor. Muavvad, “İskenderiye kıyılarındaki Akdeniz akıntıları batıdan doğuya doğru akıyor, bu da o bölgedeki dalgaların vilayetin doğu kıyısına kıyasla daha güçlü ve şiddetli olduğunu gösteriyor” ifadesini kullandı.

New York Üniversitesi'nde eski bir araştırmacı olan Muavvad, Şarku’l Avsat'a verdiği demeçte, İskenderiye'nin batı bölgesinin değişken deniz derinlikleriyle bilindiğini ve bu durumun güçlü akıntılara ve sık dalgalara neden olduğunu söyledi. Bu durum, suyun koyu ve açık mavi renklerinden anlaşılabilir; açık renk, sığ suları gösterir. Koyu mavi renk ise büyük derinlikleri gösterir ve bu çıplak gözle görülebilir.

xcdfgt
İskenderiye'nin plajları yaz aylarında popülerdir. (Fotoğraf: Abdulfettah Faraj)

Muavvad ayrıca, bu bölgedeki beton bariyerler veya dalgakıranların sistematik ve bilimsel olarak kurulmadığını düşünüyor. Muavvad, “Uyarılara rağmen halkın denize akın etmesi, İskenderiye'nin batısında boğulma kazalarının tekrarlamasının en önemli nedenleri arasında yer alıyor” dedi.

Yaklaşık beş yıl önce, İskenderiye'nin eski valisi, boğulma kazalarını azaltmak için bu alandaki tüm uzmanları ve danışmanlık firmalarını önerilerde bulunmaya ve bunları uygulamaya davet etmenin gerekliliğini vurgulamıştı. Bölgede boğulma olaylarının tekrarlamasına rağmen Muavvad, deniz motosikletleri gibi modern kurtarma ekipmanlarının kullanımı ve eğitimli kurtarma personelinin varlığı sayesinde bu olayların sıklığının azaldığını belirtti.


Rusya Dışişleri Bakanı: Batılı ülkeler Ukrayna müzakerelerini engellemeye çalışıyor

Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov (AFP)
Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov (AFP)
TT

Rusya Dışişleri Bakanı: Batılı ülkeler Ukrayna müzakerelerini engellemeye çalışıyor

Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov (AFP)
Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov (AFP)

Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, Batı ülkelerinin Ukrayna ile ilgili müzakerelerdeki tutumunu eleştirerek, bu ülkelerin süreci ‘engellemeye’ çalıştığını söyledi.

Lavrov bugün Rus televizyon kanalı RT tarafından yayınlanan açıklamalarında, Moskova'nın Batı'nın Ukrayna'daki uzlaşmayı engelleme girişimlerinin başarısız olmasını umduğunu bildirdi.

Lavrov ayrıca, Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenskiy'yi, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile görüşme talebinde ‘inatçı’ davrandığı için eleştirdi.

Zelenskiy dün yaptığı açıklamada, ülkesinin gerçek barışı sağlayacak yapıcı adımlar atmaya hazır olduğunu, ancak Rusya'nın barış niyetini göstermediğini ve Ukrayna şehirlerini bombalamaya devam ettiğini söyledi.

Zelenskiy perşembe günü, Rusya'yı, Rus işgaliyle başlayan savaşı sona erdirmek için Başkan Vladimir Putin ile bir toplantı yapma ‘zorunluluğundan kaçmaya’ çalışmakla suçladı.

Putin ve ABD Başkanı Donald Trump, dört yıldan uzun bir aradan sonra ilk kez bu ay Alaska'da bir araya geldi. İki lider, İkinci Dünya Savaşı'ndan bu yana Avrupa'da yaşanan en şiddetli savaşı sona erdirmenin yollarını görüştü.


Avustralya'da Filistinlileri desteklemek için kitlesel gösteriler düzenlendi

Sidney'de düzenlenen ‘Filistin için Ulusal Yürüyüş’ eyleminde bazı göstericiler pankartlar taşıdı. (Reuters)
Sidney'de düzenlenen ‘Filistin için Ulusal Yürüyüş’ eyleminde bazı göstericiler pankartlar taşıdı. (Reuters)
TT

Avustralya'da Filistinlileri desteklemek için kitlesel gösteriler düzenlendi

Sidney'de düzenlenen ‘Filistin için Ulusal Yürüyüş’ eyleminde bazı göstericiler pankartlar taşıdı. (Reuters)
Sidney'de düzenlenen ‘Filistin için Ulusal Yürüyüş’ eyleminde bazı göstericiler pankartlar taşıdı. (Reuters)

Merkez sol hükümetin Filistin devletini tanıma niyetini açıklamasının ardından İsrail ile Avustralya arasında gergin ilişkiler yaşanırken, bugün binlerce Avustralyalı Filistinlileri desteklemek için düzenlenen mitinglere katıldı.

Filistin Eylem Grubu, Avustralya genelinde 40'tan fazla eylem düzenlendiğini ve Sidney, Brisbane ve Melbourne gibi eyalet başkentlerindeki yürüyüşlere büyük kalabalıkların katıldığını belirtti.

Söz konusu gösteriler, bu ayın başlarında Sidney Liman Köprüsü’nde on binlerce kişinin katıldığı yürüyüşün ardından gerçekleşti. Bu yürüyüş, Kanberra'nın Gazze Şeridi'ndeki savaşa ilişkin tutumunda bir dönüm noktası olarak görüldü.

fdve
Sidney'deki göstericiler (Reuters)

Filistin Eylem Grubu, Brisbane'de yaklaşık 50 bin kişi olmak üzere, toplam 350 bin kişinin yürüyüşlere katıldığını duyurdu, ancak polis buradaki sayının yaklaşık 10 bin olduğunu bildirdi. Polis, Sidney ve Melbourne'daki kalabalığın sayısına ilişkin tahminlerde bulunmadı.

ı8o9p0
Avustralya genelinde 40'tan fazla gösteri düzenlendi ve Sidney, Brisbane ve Melbourne gibi eyalet başkentlerindeki yürüyüşlere büyük kalabalıklar katıldı. (Reuters)

Sidney'de yürüyüşü düzenleyen Josh Lees, Avustralyalıların ‘Gazze Şeridi'ndeki soykırıma son verilmesini ve hükümetin İsrail'e yaptırım uygulamasını talep etmek için’ şehrin meydanlarına akın ettiğini söyledi. ‘Özgür Filistin’ sloganları atan katılımcıların birçoğu Filistin bayrakları taşıdı.

yuı8
Sidney'de düzenlenen yürüyüşte Filistin bayrağı taşıyan bir kız (EPA)

Öte yandan, ülkenin Yahudi topluluğunun çatı örgütü olan Avustralya Yahudileri Yürütme Konseyi Eş Başkanı Alex Ryvchin, Sky News'e verdiği demeçte, yürüyüşlerin ‘güvenli olmayan bir ortam yarattığını ve yapılmaması gerektiğini’ ifade etti.

 

o90p
Sidney'de Gazze'ye destek yürüyüşü sırasında İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu aleyhine açılan bir poster (AFP)

Protestolar, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun geçen hafta, Avustralya hükümetinin bu ay Filistin devletini tanıma niyetini açıklaması üzerine Avustralyalı mevkidaşı Anthony Albanese'ye yönelik sert söylemlerinin şiddetini artırmasının ardından patlak verdi.

dcfgthy
Yaklaşık 350 bin kişi yürüyüşlere katıldı, bunlardan 50 bini Brisbane'deydi. (AFP)

Avustralya ile İsrail arasındaki diplomatik ilişkiler, İşçi Partisi liderliğindeki Albanese hükümetinin Fransa, Birleşik Krallık ve Kanada'nın benzer adımlarının ardından Filistin devletini tanıyacağını açıklaması sonrası gerginleşti.

dfgthy
İsrail'in Gazze Şeridi'ne yönelik saldırıları 60 binden fazla kişinin hayatını kaybetmesine neden oldu. (AFP)

Avustralya, bu tanıma kararının Filistin Yönetimi'nden aldığı taahhütlere bağlı olduğunu, bu taahhütler arasında Hamas'ın gelecekteki herhangi bir devlette yer almayacağına dair taahhüdün de bulunduğunu belirtti.

fo90p
Gazze Şeridi'ndeki savaş sırasında öldürülen gazetecilerin posterleri, Sidney'de düzenlenen bir yürüyüşte (AFP)

Avustralya bu kararı 11 Ağustos'ta, on binlerce kişinin Sidney Liman Köprüsü’nde Gazze Şeridi'ne yardım ve barış çağrısında bulunduğu yürüyüşün ardından açıkladı. İsrail, Hamas'ın 7 Ekim 2023'te İsrail yerleşimlerine düzenlediği saldırının ardından yaklaşık iki yıldır Gazze Şeridi’ne yönelik askerî harekât yürütüyor.

Filistinli yetkililer, İsrail saldırıları sonucunda Gazze Şeridi'nde 60 binden fazla kişinin hayatını kaybettiğini belirtiyor ve insani yardım kuruluşları gıda kıtlığı nedeniyle yaygın açlık tehlikesi olduğu konusunda uyarıda bulunuyor.