Cezayir ve Moritanya iş birliği anlaşmaları imzaladı

Anlaşmalar, Eğitim, sağlık, mesleki eğitim ve mikro işletmelerini kapsıyor

Cezayir Cumhurbaşkanı Abdulmecid Tebbun, Moritanyalı mevkidaşını Salı günü el-Muradiyye Sarayı'nda karşıladı. (AFP)
Cezayir Cumhurbaşkanı Abdulmecid Tebbun, Moritanyalı mevkidaşını Salı günü el-Muradiyye Sarayı'nda karşıladı. (AFP)
TT

Cezayir ve Moritanya iş birliği anlaşmaları imzaladı

Cezayir Cumhurbaşkanı Abdulmecid Tebbun, Moritanyalı mevkidaşını Salı günü el-Muradiyye Sarayı'nda karşıladı. (AFP)
Cezayir Cumhurbaşkanı Abdulmecid Tebbun, Moritanyalı mevkidaşını Salı günü el-Muradiyye Sarayı'nda karşıladı. (AFP)

Cezayir Cumhurbaşkanı Abdulmecid Tebbun, Moritanyalı mevkidaşı ile birlikte Salı günü, Moritanya Devlet Başkanı Muhammed Veled Şeyh Gazvani’nin Cezayir'e yaptığı devlet ziyaretinin oturum aralarında çok sayıda sektörü içeren iş birliği anlaşmalarının imza törenini denetledi.
Şarku’l Avsat’ın Cezayir resmi haber ajansı APS'den aktardığı habere göre, iş birliği anlaşmaları ve mutabakat muhtırası, yüksek öğrenim ve bilimsel araştırma, sağlık, mesleki eğitim ve mikro işletme sektörlerini ilgilendiriyor.
Tebbun yaptığı açıklamada, ülkesinin işadamları ve ekonomi satıcıları için koşullar yaratmak amacıyla çalıştığını söyleyerek, Cezayir'de düzenlenecek Arap zirvesine hazırlanmak için vizyon alışverişinde bulunmanın yanı sıra söz konusu ziyaretin bölgesel ve uluslararası meseleler hakkında görüş alışverişinde bulunmak için bir fırsat olduğunu belirtti.
Şeyh Gazvani ise açıklamasında, ziyaretin Cezayir ile Moritanya arasındaki işbirliği ilişkilerini pekiştirmek ve bir dizi ikili işbirliği anlaşması imzalamak için bir fırsat olduğunu vurguladı.
Cezayir Yüksek Öğretim ve Bilimsel Araştırma Bakanı Abdülbaki bin Zayan ve Moritanyalı mevkidaşı Amal Sidi Veled Şeyh Abdullah arasında yükseköğretim ve bilimsel araştırma alanında işbirliği anlaşması imzalandı.
Ayrıca yine aynı alanda, iki bakan tarafından önümüzdeki üç yıl için bir yürütme programı da imzalandı.
Cezayir Sağlık Bakanı Abdurrahman bin Buzeyd ve Moritanya İstihdam ve Mesleki Eğitim Bakanı Talib Veled Seyyid Ahmed tarafından sağlık alanında iş birliği protokolü imzalandı.
Mesleki eğitim ve öğretim bakanı Yaseen el-Merabi ve Moritanyalı mevkidaşı tarafından mesleki eğitim alanında bir mutabakat zaptı da imzalandı.
İmzalarda ayrıca, Cezayir tarafından Bakan Delegesi tarafından Mikro işletmelerden sorumlu Başbakan Nassim Diafat ve Moritanya tarafında İstihdam ve Mesleki Eğitim Bakanı tarafından imzalanan mikro işletmeler sektöründeki mutabakat zaptı da yer aldı.
Tebbun ile Gazvani arasındaki görüşme, iki ülke heyetlerinin üyelerini kapsayacak şekilde genişledi.
APS'ye göre, Cezayir tarafından, İçişleri, Yerel Yönetimler ve Kentsel Gelişim Bakanı Kamel Beljoud’un yanı sıra, Cezayir Enerji ve Maden Bakanı Muhammed Arka ver Sağlık Bakanı Abdurrahman bin Buzeyd’de Cumhurbaşkanlığı karargahında yapılan bu görüşmelere katıldı.
Görüşmelere aynı zamanda, Cezayir Yüksek Öğretim ve Bilimsel Araştırma Bakanı Abdülbaki bin Zayan, Ticaret ve İhracatı Geliştirme Bakanı Kamel Rezig ve Mesleki Eğitim ve Öğretim Bakanı Yasin Merabi’nin yanı sıra Mikro işletmelerden sorumlu Başbakan Nassim Diafat’de katıldı.
Öte yandan, Moritanya tarafından ise, Devlet Başkanı Muhammed Veled Şeyh Gazvani’ye eşlik eden heyet üyeleri katıldı.
Moritanya Cumhurbaşkanı, üç günlük devlet ziyareti kapsamında dün Houari Boumediene Uluslararası Havalimanı'na geldi ve Cumhurbaşkanı Tebbun tarafından karşılandı.



Lübnan: Cumhuriyetin sancıları

Beyrut'un bombalanması sonrası yükselen dumanlar (AFP)
Beyrut'un bombalanması sonrası yükselen dumanlar (AFP)
TT

Lübnan: Cumhuriyetin sancıları

Beyrut'un bombalanması sonrası yükselen dumanlar (AFP)
Beyrut'un bombalanması sonrası yükselen dumanlar (AFP)

İbrahim Hamidi

ABD ve Fransa'nın sponsorluğunda İsrail ile Hizbullah arasında imzalanan ateşkes anlaşmasının metnine göre Lübnan bir dönüm noktasının eşiğinde. Bu doğum sancıları cumhuriyetin kanının tazelenmesine mi, yoksa yeni üçüncü ya da dördüncü bir cumhuriyetin doğuşuna mı yol açacak?

Bu, el-Mecelle'nin Aralık ayı sayısının kapak haberi ve ateşkesten senaryolar, ordunun rolü, Hizbullah yenilgisinden sonra Şiilerin geleceği, mültecilerin geri dönüşü ve toplum mühendisliğine kadar konuyu her yönüyle ele alıyoruz.

Lübnan, 60 günlük ateşkes, Hizbullah ile İsrail'in güneyden çekilmesi, boşluğu Lübnan ordusu ile BM’ye bağlı UNIFIL güçlerinin doldurması, her iki taraftan da yerinden edilenlerin geri dönmesi, Meclis'in cumhurbaşkanını seçmek için toplanması, başbakanın atanması, hükümetin kurulması ve yeniden imar ile karşı karşıya bulunuyor.

Aylarca süren müzakereler ve bir yılı aşkın süredir Gazze için sürdürülen “destek savaşı”nın ardından gelen anlaşma uygulanırsa, ülke, cumhuriyetin temellerine dönüşe ya da yeni bir doğuşa tanık olacak. Lübnan Cumhuriyeti, şu anda bildiğimiz mezhepçi kotaların öncesinde, Fransız Mandası döneminde doğmuştu. İlk anayasa hazırlanıp 1926 yılında Katolik hukukçu Şarl Debbas cumhurbaşkanı seçildiğinde doğdu. O dönemde başbakanlık da Maruni Hıristiyanların elindeydi.

Bazıları, Birinci Cumhuriyet'in 1926'da doğduğuna ve 1943'te cumhurbaşkanı seçilen Şeyh Bişara el-Huri’ye kadar bir dizi Hıristiyan cumhurbaşkanı tarafından yönetildiğine inanıyor. Huri Sünni olan başbakanı Riyad el-Sulh ile ittifak kurdu ve ikisi birlikte, cumhurbaşkanlığını Marunilere, başbakanlığı Sünnilere ve meclis başkanlığını Şiilere tahsis eden sözlü bir ulusal uzlaşının temelini attılar. Saib Selam'ın anılarında, 1943'te Sabri Hamada’nın Şii olduğu için değil, en yaşlı milletvekili olduğu için yasama organının başına getirildiğini söylediğine de dikkat çekelim.

Bu nedenle pek çok kişi Birinci Cumhuriyet'in ulusal sözleşme ile doğduğuna inanıyor ve kendisi 21 Kasım 1943'teki bağımsızlık ilanına da tanıklık etti. Birinci Cumhuriyetin 1926 Anayasası ile değil de 1943 yılında doğduğunu düşünürsek, bu cumhuriyet 1975 yılında iç savaşın başlamasıyla mı yıkıldı yoksa savaşın sonuna ve 1989'daki İkinci Cumhuriyet'in başlangıcı olan Taif Konferansı’na kadar mı devam etti?

Birinci cumhuriyet 1943'ten 1975'e, ikincisi 1975'ten 1989'a ve üçüncüsü o zamandan bu yana mı?

Adı ne olursa olsun, mevcut cumhuriyetin belki de en belirgin özelliği, Taif Anlaşması’nın Hıristiyan cumhurbaşkanı pahasına Sünni başbakanı güçlendirmesiydi. Başbakan Refik Hariri'nin 2005'te suikasta kurban gitmesiyle sona eren Suriye varlığını kabul etmesiydi. Temmuz 2006 savaşı ve Hizbullah’ın İran'ın nüfuzunu genişletmek için ülke içinde ve bölgesel olarak artan rolü ile sonuçlanmasıydı.

Hizbullah ve İran'ın baskın rolünün gerilemesi ve muhaliflerinin beklentileri karşısında Lübnan yeni bir doğuşla mı karşı karşıya?

Zafer sloganları bir yana, Hizbullah'ın büyük bir yenilgiye uğradığı tartışılamaz. Zira Lübnan süreci Gazze sürecinden ayrıldı. İsrail, aralarında Hasan Nasrallah'ın da bulunduğu askeri ve sembolik liderlerini öldürdü, iletişim ve liderlik yapısını dağıttı. 1701 sayılı kararın uygulanmasını, Litani Nehri'nin arkasına çekilmeyi, dahası belki de bir İsrail tampon bölgesinin oluşturulmasını, silah tedarikinin kesilmesini ve füze üretiminin engellenmesini kabul etmek zorunda kaldı. Bunlara bir de Hizbullah’ın kuluçka ortamının ödediği muazzam insani ve ekonomik bedel ekleniyor.

Hizbullah ve İran'ın baskın rolünün gerilemesi ve muhaliflerinin beklentileri karşısında Lübnan yeni bir doğuşla mı karşı karşıya? Netanyahu, (bu sayımızda ona da özel bir dosya ayırdığımız) ABD başkanı seçilen Trump ile olan ilişkisinden ve Beyaz Saray'ın başına geçmeden önce “savaşları bitirmesi” için ona verdiği “armağan”dan destek alarak şunlarda ısrar ediyor; Hizbullah'ın kendisini yeniden silahlandırmamasını veya askeri yapısını yeniden inşa etmemesini garanti altına almak için Lübnan'da bir gözetim mekanizması kurulması, en büyük düşman olan İran'ın denetim ve “maksimum baskı” altında tutulması. Odağını özellikle Gazze Şeridi'ne kaydıran İsrail, Lübnan’da herhangi bir ihlal ile başa çıkılmaması durumunda Lübnan'a müdahale etme olanağına sahip olmak istiyor. Tel Aviv bu “haktan” vazgeçmezken, Hizbullah ve Lübnan da bunu kabul edemez.

Milisler ve rejimler bir noktada buluşmaktadır, o da dışarıda yenildikleri zaman içeride zafer aramaları, uzaktaki bir düşman tarafından yaralandıklarında ise yakın komşularından intikam almalarıdır

Burada şu sorular ortaya çıkıyor; bu durum Lübnan'da siyasi olarak nasıl ifade bulacak? Eski siyasi sözleşmenin yeniden canlandırılmasında veya yenisinin formüle edilmesinde bölgesel ve uluslararası güçlerin rolü nedir? Mısır Devlet Başkanı Cemal Abdunnasır'ın Haziran 1967 savaşından sonra çıkıp “yenilgiyi” kabul etmesi gibi, Hizbullah'ın yeni Genel Sekreteri Naim Kasım da neden çıkıp yenilgiyi kabul etmekte gecikti? Neden Hizbullah ve İran'a sadık olanlar yaşananları bir “zafer” veya “direniş” olarak değerlendirmekte ısrar ediyor?

Herhangi bir savaşın insani ve ekonomik maliyeti konusunda devlet ile milislerin farklı davrandıkları doğru, ancak devletler ile örgütlerin zaman ve tarihle ilişkilerinde farklı oldukları da doğrudur. En tehlikelisi ise milislerin ve rejimlerin bir noktada buluşmasıdır, o da dışarıda yenildikleri zaman içeride zafer aramaları, uzaktaki bir düşman tarafından yaralandıklarında ise yakın komşularından intikam almalarıdır.

Kapak konusu olan Lübnan dosyası ve Başkan Donald Trump'ın seçilmesi ve bunun Ortadoğu ve dünyadaki yansımalarına ilişkin özel dosyaya ek olarak, Aralık sayısında siyaset, ekonomi, bilim ve kültür üzerine yazılar, analizler ve röportajlar da yer alıyor.

*Bu makale Şarku'l Avsat tarafından Londra merkezli Al Majalla dergisinden çevrilmiştir.