NASA'nın Plüton'un yüzeyinde görüntülediği tuhaf şekillerin sırrı çözüldü

New Horizons'ın yakından görüntülediği Plüton, Güneş Sistemi'ndeki bilinen en büyük cüce gezegenlerden biri (NASA)
New Horizons'ın yakından görüntülediği Plüton, Güneş Sistemi'ndeki bilinen en büyük cüce gezegenlerden biri (NASA)
TT

NASA'nın Plüton'un yüzeyinde görüntülediği tuhaf şekillerin sırrı çözüldü

New Horizons'ın yakından görüntülediği Plüton, Güneş Sistemi'ndeki bilinen en büyük cüce gezegenlerden biri (NASA)
New Horizons'ın yakından görüntülediği Plüton, Güneş Sistemi'ndeki bilinen en büyük cüce gezegenlerden biri (NASA)

Bilim insanları Plüton'un yüzeyinde görülen tuhaf geometrik şekillerin süblimleşme adı verilen doğal bir süreçten kaynaklandığını keşfetti.
NASA'nın New Horizons (Yeni Ufuklar) adlı uzay aracı 2015'te Plüton'un yakınından geçtiği sırada cüce gezegenin ayrıntılı görüntülerini kaydetmişti.
Görüntülerde cüce gezegenin nitrojen buzuyla dolu Sputnik Plantia adlı havzasında gizemli şekiller göze çarpmıştı.
Çokgen şeklindeki bu yapıların genişliğinin kabaca 20 kilometre olduğu tespit edilmişti. Ancak şekillerin Güneş'ten çok uzaktaki bir gök cisminde nasıl oluştuğu sorusu cevaplanamamıştı.
Kısa süre önce, Birleşik Krallık'taki Exeter Üniversitesi'nden Adrien Morison liderliğindeki bir araştırma ekibi, karmaşık modelleme tekniklerini kullanarak Plüton'daki doğal süreçleri bilgisayrda simüle etti.
Hakemli bilimsel dergi Nature'da yayımlanan araştırmaya göre, bu şekiller havzadaki nitrojen buzunun doğrudan buharlaşmasından, yani katı halden direkt gaz haline geçme anlamına gelen süblimleşme sürecinden kaynaklanıyordu.
Morison, "Plüton, Güneş'ten uzakta ve iç enerji kaynakları sınırlı ama jeolojik açıdan hala aktif" ifadelerini kullandı.
"Yüzey koşulları, atmosferinde gaz halindeki nitrojenin katı nitrojenle bir arada var olmasına olanak tanıyor."
Dahası, bu süblimleşme olayının, Sputnik Planitia'nın buzlu yüzeyini soğuttuğu ve buz tabakasının içindeki ısı yayılım (konveksiyon) sürecini de beslediği düşünülüyor.
Bu durum dondurucuda uzun süre kalan buz küplerinin, ısı korunsa bile küçülmesi ve sonunda kaybolmasına ya da insanın terleme mekanizmasına benzetiliyor.
Araştırmanın ortak yazarı Stéphane Labrosse, "Yazın dışarı çıktığınızda vücudunuzdaki su çok hızlı buharlaşır ve aslında bu iyi bir serinleticidir. Biz de süblimleşmeyi aynı şekilde, yüzeyi soğutacak bir şey olarak düşündük" dedi.
Araştırma ekibi, söz konusu bulguların Sputnik Planitia'daki süblimleşmenin yaklaşık 1-2 milyon yıl önce başladığını öngören iklim modelleriyle de uyumlu olduğunu söylüyor.
Ayrıca Morison'a göre yeni çalışma çokgenlerin nedenini ortaya çıkaran, modellemeye dayalı ilk açıklama niteliğinde.
Independent Türkçe, Space, SyFy, Chemistry World



Çığır açıcı gen tedavisi, işitme kaybını tek dozla düzeltti

Araştırmacı, sağırlığa yönelik bu tür bir tedavinin "sadece başlangıç" olduğunu söylüyor
Araştırmacı, sağırlığa yönelik bu tür bir tedavinin "sadece başlangıç" olduğunu söylüyor
TT

Çığır açıcı gen tedavisi, işitme kaybını tek dozla düzeltti

Araştırmacı, sağırlığa yönelik bu tür bir tedavinin "sadece başlangıç" olduğunu söylüyor
Araştırmacı, sağırlığa yönelik bu tür bir tedavinin "sadece başlangıç" olduğunu söylüyor

Vishwam Sankaran Bilim ve Teknoloji Muhabiri 

Yeni bir araştırmaya göre, çığır açan bir gen tedavisi tek bir enjeksiyonla insanlardaki işitme kaybını birkaç hafta içinde tersine çevirebiliyor.

İsveç'in Karolinska Enstitüsü'nden araştırmacılar son teknoloji tedavinin, doğuştan sağırlığı veya ileri derecede işitme bozukluğu olan çocuk ve yetişkinlerin işitme yetisini iyileştirdiğini ve klinik bir deneyde 7 yaşındaki bir çocuğun duyma becerisini neredeyse tamamen geri kazandığını açıkladı.

Hakemli dergi Nature Medicine'da detaylandırılan klinik çalışma, OTOF geninin sağlıklı bir kopyasının iç kulağa enjekte edilmesiyle 10 katılımcının tümünün işitmesinin gelişme gösterdiğini ortaya koydu.

Küçük ölçekli deney, OTOF adı verilen bir gendeki mutasyonlar sonucu genetik sağırlık veya ileri seviye işitme bozukluğundan muzdarip kişileri içeriyordu.

Bu mutasyonlar, ses sinyallerinin kulaktan beyne iletilmesinde kilit rol oynayan otoferlin proteininin eksikliğine neden oluyor.

Araştırmacılar tedavinin en çok çocuklarda işe yaradığını belirtse de yetişkinlere de fayda sağlayabileceğini söylüyor.

Deneyde adeno ilişkili virüsün sentetik ve zararsız bir versiyonu kullanılarak düzgün işleyen bir OTOF geni tek bir enjeksiyonla iç kulağa verildi.

Tedavinin etkileri hastaların çoğunda belirgin biçimde görülürken, işitme yetisi sadece bir ay sonra hızla iyileşti.

Araştırmacılar 6 ay sonra tüm katılımcılarda işitmede önemli ölçüde iyileşme kaydedildiğini ve algılanabilir ortalama ses seviyesinin 106 desibelden 52 desibele düştüğünü belirtiyor.

Çalışmada tedaviye en iyi yanıt verenlerin 5 ila 8 yaşındakiler olduğu tespit edildi.

7 yaşındaki bir kız çocuğu işitme yetisini neredeyse tamamen hızla geri kazandı ve 4 ay sonra annesiyle günlük konuşmalar yapabilmeye başladı.

Karolinska Enstitüsü'nden çalışmanın ortak yazarı Maoli Duan, "Bu yöntem ilk kez ergenler ve yetişkinlerde test edildi" diyor.

Katılımcıların çoğunda işitme duyusunun büyük ölçüde iyileşmesi, yaşam kaliteleri üzerinde derin bir etki yaratabilir. Şimdi bu etkinin ne kadar kalıcı olduğunu görmek için bu hastaları takip edeceğiz.

Araştırmacılar ayrıca tedavinin güvenli olduğunu ve iyi tolere edildiğini de saptadı. Katılımcılar 6-12 aylık takip süresinde herhangi bir ciddi yan etki bildirmedi.

En yaygın reaksiyon, bir tür akyuvar olan bağışıklık sistemi nötrofillerinin sayısındaki azalmaydı.

"OTOF sadece başlangıç" diyen Dr. Duan, araştırmacıların GJB2 ve TMC1 gibi diğer yaygın sağırlık genleri üzerinde de çalıştığını ekliyor.

Bunların tedavisi daha karmaşık ancak bugüne kadarki hayvan deneyleri umut verici sonuçlar ortaya koyuyor. Farklı genetik sağırlık türlerinden muzdarip hastaların bir gün tedavi görebileceğine güvenimiz tam.

Independent Türkçe, independent.co.uk/news