Belçikalı virologtan tavsiye: Ailenizi Omikron’dan nasıl korursunuz?

Hindistan’da bir sağlık çalışanı maske takıyor (EPA)
Hindistan’da bir sağlık çalışanı maske takıyor (EPA)
TT

Belçikalı virologtan tavsiye: Ailenizi Omikron’dan nasıl korursunuz?

Hindistan’da bir sağlık çalışanı maske takıyor (EPA)
Hindistan’da bir sağlık çalışanı maske takıyor (EPA)

Belçikalı virolog Guido VanHam, yeni tip koronavirüsün (Kovid-19) mutasyona uğrayan varyantı Omikron’a karşı kendileri korumaları için ailesine bir mektup yazdı.
The Independent’ın haberine göre, mektup Noel tatilinden önce oğlu Peter’ın izniyle Insider sitesinde yayımlandı.
VanHam mektubunda, “Okulda zor bir durumla karşı karşıya kalan çocuklar için endişelendiğinizi biliyoruz. Artık maske takmaları gerekiyor ve kendilerinin hastalanma riski daha düşük olsa bile aşı olmaları isteniyor” ifadelerine yer verdi.
Mektubunda oğlu Peter’a aşının artık 5 ila 12 yaş arasındaki torunları için güvenli olduğuna dair güvence vererek şöyle devam etti;
“Doğru çerçevelerde anlatırsanız maske takmayı bile sevebilirler. Çocuklar yetişkinlerin yaptıklarını yapıyorlar. Benim deneyimim, eğer onlara fikirlerini sorarsanız genellikle düşündüğünüzden daha cesur olmaya istekli olurlar.”
Virolog ayrıca, yeni doğan torununun annesi Valeria’ya aşı yaptırmanın iyi bir fikir olduğunu, çünkü emzirirken antikorların bebeğine geçeceğini ekledi.
VanHam mektubunda Omikron varyantına değinerek, şu ifadeleri kullandı;
“Ne yazık ki, Omikron varyantı şimdi tüm dünyaya yayılıyor ve merak ettiğinizi biliyorum: Ne beklemeliyiz? Bu onun ilk dalgası mı? Yoksa daha iyi durumda mı olacağız?.”
Omikron’un başka varyantlara sahip kişilere ve hatta aylar önce aşı olmuş kişilere de bulaşabileceğini fark ettiğini vurgulayan virolog, Omikron’un aşıya Delta’dan daha az duyarlı olduğunu, bu nedenle üçüncü bir takviye dozunun gerekli olduğunu kaydetti.
VanHam, “Ne yazık ki, üç doz bile enfeksiyona karşı koruma sağlamaz. Üç kez aşı olduysanız ve yine de hastalığa yakalandıysanız genellikle bunu fark etmezsiniz. Soğuk algınlığınız, boğaz ağrınız ve bazen de ateşiniz olabilir. Bu yüzden hepinizin takviye doz aşılar için sıraya girdiğinizi ve doğru olanı yaptığınızı biliyorum” şeklinde devam etti.
İnsanların kendilerini korumasının en iyi yolunun sosyal mesafeyi korumak, düzgün maske takmak, ellerini sık yıkamak, odaları sürekli havalandırmak ve başkalarının yanında öksürmemek, hapşırmamak olduğunu vurgulayarak şu ifadeleri kullandı;
“Konuşurken mutlaka maskenizi takın. İçinizden herhangi biri hastalığa yakalanmış kişiyle yakın temasta bulunduysa kendini bir iki hafta izole ederek karantina kuralları uygulamalı.”
Aşı şirketlerinin Omikron’a karşı aşıları geliştirmeye çalıştıkları konusunda ailesine güvence veren VanHam, “Bu salgın yüz yıl önceki İspanyol gribi gibi geçecek. Ama bunun ne zaman olacağını kimse tahmin edemez. Hepinizle birlikte, bunun salgının sürdüğü son kışımız olacağını umuyorum ama ben sadece bir doktor, bilim insanı, baba ve dedeyim, peygamber değilim” ifadeleri ile mektubunu noktaladı.



Kardiyologlardan uyarı: Yüksek protein diyeti tansiyon ve kolesterolü etkiliyor

Mevcut beslenme kılavuzları genellikle proteinin günlük alınan kalorinin yüzde 10 ila 35'ini oluşturmasını öneriyor (AFP)
Mevcut beslenme kılavuzları genellikle proteinin günlük alınan kalorinin yüzde 10 ila 35'ini oluşturmasını öneriyor (AFP)
TT

Kardiyologlardan uyarı: Yüksek protein diyeti tansiyon ve kolesterolü etkiliyor

Mevcut beslenme kılavuzları genellikle proteinin günlük alınan kalorinin yüzde 10 ila 35'ini oluşturmasını öneriyor (AFP)
Mevcut beslenme kılavuzları genellikle proteinin günlük alınan kalorinin yüzde 10 ila 35'ini oluşturmasını öneriyor (AFP)

Yeni bir çalışma, özellikle günlük kalorinin yüzde 22'sinden fazlasının proteinden geldiği yüksek proteinli beslenme biçimlerinin, ateroskleroz gelişimine yani atardamarların sertleşmesine katkıda bulunarak kalp sağlığı sorunlarına yol açabileceği uyarısında bulunuyor.

Pittsburgh Üniversitesi'nden araştırmacılar hem hayvan hem de küçük ölçekli insan deneylerini kullanarak fazla proteinin, özellikle de et ve yumurta gibi hayvansal kaynaklarda bulunan lösin adlı amino asidin, arteriyel plak oluşumunda rol oynayan temel bağışıklık hücreleri makrofajlarda mTOR sinyalini tetiklediğini keşfetti.

Hakemli dergi Nature Metabolism'de çarşamba günü yayımlanan çalışmanın başyazarı Dr. Babak Razani, "Yaklaşık yüzde 22 kilokalori protein içeren yemekler yemek, protein ve lösinin riski artırdığı eşik noktasına denk geliyor" diyor.

Ancak tüm uzmanlar aynı fikirde değil. Razani'nin ekibinin 2020'de yaptığı bir çalışma, yüksek proteinli beslenme biçimlerini kardiyovasküler hastalık riskinin artmasıyla ilişkilendirmişti.

2023'te insanlar üzerinde yapılan daha büyük bir çalışmada, yüksek ve standart seviyede protein içeren diyetler arasında kardiyovasküler çıktılar açısından istatistiksel olarak anlamlı bir fark bulunmamıştı.

Araştırmada yer almayan kardiyolog Dr. Stephen Tang, çalışmanın herhangi bir sonuca varılamayacak kadar küçük ölçekli olduğunu iddia ediyor. Yine de bu çalışmanın, kalp uzmanlarının bitki ağırlıklı beslenme biçimlerine giderek daha fazla yöneldiğine dair artan kanıtlara işaret ettiğine değiniyor.

Medical News Today'e konuşan Tang, "Ben olsam farklı bir şey yapmazdım" diyor. 

Ancak bu çalışma, yüksek proteinin doğru yol olmadığına dair daha fazla kanıt sunuyor. Kardiyologlar genellikle proteine değil, kolesterol ve yüksek tansiyona odaklanır. Bu çalışma, bitki temelli beslenmenin kalp sağlığına iyi geldiğini doğruluyor.

1984'te yapılan bir çalışmada ekmek, sebze, meyve, kuruyemiş, fasulye ve makarna gibi gıdalardan elde edilenler bitkisel protein diye tanımlanmıştı. Bunlardan daha fazla tüketen kadınların sağlıklı yaşlanma olasılığı yüzde 46 daha fazlayken, hayvansal proteinlere bel bağlayanların yaşlandıkça sağlıklı kalma ihtimali yüzde 6 daha azdı.

Mevcut beslenme kılavuzları genel olarak proteinin günlük kalorinin yüzde 10 ila 35'ini oluşturmasını tavsiye ederken, alt sınırı vücut ağırlığının bir kilogramı başına yaklaşık 0,8 gram (enerjinin yaklaşık yüzde 11'i) olarak belirlemek çoğu yetişkin için yeterli.

Amerikan Kalp Derneği de protein niteliğinin kritik olduğunu belirtiyor. Fasulye, mercimek, kuruyemiş, tohumlar ve omega-3 bakımından zengin yağlı balıklar gibi bitki bazlı proteinleri tercih edip kırmızı ve işlenmiş etlerle doymuş yağ tüketimini sınırlandırmayı öneriyor.

Harvard araştırmacıları da aşırı proteinin doğası gereği zararlı olmadığını ancak hayvansal proteine fazla bel bağlamanın bitkisel proteine kıyasla kolesterolü ve ölüm riskini artırabileceğini ifade ediyor.

Independent Türkçe