Kuveyt’te reform, kalkınma ve uzlaşı hükümeti kuruldu

Kuveyt’te Bakanlar, Veliaht Prens huzurunda yemin etti

Kuveyt Veliaht Prensi Şeyh Meşal el-Ahmed ve Başbakan Şeyh Sabah el-Halid el-Hamad es-Sabah bakanların yemin etmesinin ardından (KUNA)
Kuveyt Veliaht Prensi Şeyh Meşal el-Ahmed ve Başbakan Şeyh Sabah el-Halid el-Hamad es-Sabah bakanların yemin etmesinin ardından (KUNA)
TT

Kuveyt’te reform, kalkınma ve uzlaşı hükümeti kuruldu

Kuveyt Veliaht Prensi Şeyh Meşal el-Ahmed ve Başbakan Şeyh Sabah el-Halid el-Hamad es-Sabah bakanların yemin etmesinin ardından (KUNA)
Kuveyt Veliaht Prensi Şeyh Meşal el-Ahmed ve Başbakan Şeyh Sabah el-Halid el-Hamad es-Sabah bakanların yemin etmesinin ardından (KUNA)

Kuveyt Veliaht Prensi Şeyh Meşal el-Ahmed, yeni Başbakan ve bakanlar kurulu ile bir araya geldi. Veliaht Prens, yeni hükümetin reform sürecinin ve ekonomik kalkınma programlarını uygulanması için ekip ruhu içinde sorumluluk ve görev bilincine sahip olduğunu belirtti.
Yeni Başbakan Şeyh Sabah el-Halid el-Hamad es-Sabah ve başkanlığındaki yeni hükümet üyeleri Kuveyt’teki Beyan Sarayı’nda Veliaht Prens Meşal el-Ahmed huzurunda yemin etti.
Veliaht Prens Şeyh Mişal, “Ulusumuzun ve vatandaşlarımızın çıkarları için yasamaya ve anayasaya bağlılıkla gerekli makamlar ile üretken ve yapıcı bir iş birliğini umut ediyorum” dedi.
Başbakan Şeyh Sabah el-Halid, Kuveyt Emiri Şeyh Nevvaf el-Ahmed el-Cabir es-Sabah ile görüştüğünü belirterek “Majestelerimizin ülkemize ve vatandaşlarımıza hizmet etmek ve iki makam arasında iş birliği yapmak için tüm direktiflerini ilgiyle dinledim” dedi.
Başbakan Şeyh Sabah, Veliaht Prens’e “Bugün bir sonraki aşamayı özetleyen asil sözleri dikkatle dinledik. Ekselanslarımız tarafından başlatılan reform süreci ekonomik dengesizliğin düzeltilmesi, kalkınma planları önceliklerimiz arasındadır. Bunlar her zaman çalışmalarımızın merkezinde olacaktır” dedi.
Yeni Kuveyt hükümeti 15 bakandan oluşuyor. Başbakan Şeyh Sabah el-Halid’in dördüncü hükümeti olan yeni hükümet, 1961 tarihinde bağımsızlığını kazanan Kuveyt’in 39. hükümeti oldu. 10 bakan değişerek bakanlıklarda büyük bir değişiklik yaşandı. En öne çıkan atama ise ekonomi alanında uzman bir isim olan ve ülkede bulunan petrol rezervleri aksine ekonominin çeşitlendirilmesine odaklanan Abdulvahhab Muhammed er-Reşid’in Maliye Bakanı ve Ekonomik İşler ve Yatırımdan Sorumlu Devlet Bakanı olarak atanması oldu.
İçişleri Bakanı Samer Ali Sabah es-Salim görevden ayrıldı, yeni içişleri bakanı ise Ahmed Mansur el-Ahmed es-Sabah oldu. Eski Sağlık Bakanı Dr. Basil es-Sabah’ın görevini ise Dr. Halid Mahvus Süleyman es-Said yürütecek. Dışişleri Bakanı ve Kabine İşlerinden Sorumlu Devlet Bakanı Dr. Ahmed Nasır el-Muhammed es-Sabah ise görevinde kaldı. Altı bakanlıkta ise görev değişimi olmadı.
Veliaht Prens Şeyh Mişal, Kuveyt Emiri’nden alıntı yaparak “Yasama ve yürütme makamları arasında üretken ve yapıcı bir iş birliğine umutla ve iyimserlikle bakıyoruz” dedi.
Kuveyt Emiri, 24 Ocak'ta yeni hükümeti kurma görevini yine Sabah Halid'e vermişti. Kuveyt'te Başbakan Şeyh Sabah Halid el-Hamed es-Sabah liderliğindeki hükümet 8 Kasım tarihinde, Emir Şeyh Nevvaf el-Ahmed el-Cabir es-Sabah'a istifasını sunmuştu. Parlamentoda yaşanan sorunlar ışığında siyasi anlaşmazlıkların son bulması için Kuveyt Emiri Şeyh Nevvaf el-Ahmed af kararnamesi çıkarmıştı.



New York’taki konferans “iki devletli çözümü” yeniden canlandırmak için siyasi bir hareket başlattı

Suudi Dışişleri Bakanı Prens Faysal bin Ferhan ve Fransız Dışişleri Bakanı Jean-Yves Le Drian, iki devletli çözüm konferansının açılış oturumunda (AFP)
Suudi Dışişleri Bakanı Prens Faysal bin Ferhan ve Fransız Dışişleri Bakanı Jean-Yves Le Drian, iki devletli çözüm konferansının açılış oturumunda (AFP)
TT

New York’taki konferans “iki devletli çözümü” yeniden canlandırmak için siyasi bir hareket başlattı

Suudi Dışişleri Bakanı Prens Faysal bin Ferhan ve Fransız Dışişleri Bakanı Jean-Yves Le Drian, iki devletli çözüm konferansının açılış oturumunda (AFP)
Suudi Dışişleri Bakanı Prens Faysal bin Ferhan ve Fransız Dışişleri Bakanı Jean-Yves Le Drian, iki devletli çözüm konferansının açılış oturumunda (AFP)

Suudi Arabistan'ın himayesinde ve Fransa'nın katılımıyla Birleşmiş Milletler’in (BM) New York’taki genel merkezinde düzenlenen konferans, ‘iki devletli çözüm’ yönünde bir siyasi hareket başlattı. Paris'in Filistin’i tanıma kararını açıklamasının ardından, başka ülkeler de art arda Filistin devletini tanıyacaklarını açıkladılar.

İngiltere Başbakanı Keir Starmer'ın Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron'un izinden giderek yaz tatilinde olan kabinesini Gazze'deki durumu ele almak üzere bu hafta acil toplantıya çağıracağı açıklandı. Starmer, İsrail'in Gazze Şeridi'ndeki durumu iyileştirmek ve barışı sağlamak için adımlar atmaması halinde, İngiltere’nin Eylül ayında Filistin Devleti'ni tanıyacağını açıkladı. İngiltere Dışişleri Bakanı David Lammy de New York'taki konferansta aynı açıklamayı tekrarladı.

Başbakan Starmer, çç baskıların artmasıyla İsrail'in Gazze'ye yönelik savaşını durdurmaması, insani yardımların engelsiz bir şekilde ulaşması için sınır kapılarını açmaması ve Filistin-İsrail çatışmasına son vermek için ciddi barış görüşmelerine başlamaması halinde bu adımı atacağını açıkladı.

ddefrv
İngiltere Başbakanı Keir Starmer, salı günü Londra'da yaptığı açıklamada, Gazze'deki durumu görüşmek üzere acil kabine toplantısı çağrısında bulundu (Reuters)

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve hükümetindeki bakanların tutumları göz önüne alındığında İsrail'in bu şartlara uyum sağlaması imkansız görünüyor. Bu da 1917 yılında ilan edilen Balfour Deklarasyonu’ndan bu yana İsrail'in kurulmasında tarihi bir sorumluluk taşıyan Londra'nın bu adımı atacağı anlamına geliyor.

Bu adımın özel bir önemi var, çünkü İngiltere, Fransa'dan sonra G7 üyeleri içinde Filistin devletini tanıyan ikinci ülke ve BM Güvenlik Konseyi'nin (BMGK) beş daimi üyesi arasında dördüncü ülke olacak. Ayrıca, Batı'nın bu hamlesini ‘toplu bir hareket’ haline getirmesi açısından da özel bir öneme sahip. Ki Paris de bunu bekliyor.

Aralarında Avustralya, Kanada, Finlandiya, Fransa, Norveç, İspanya, Portekiz, İrlanda, Slovenya, Lüksemburg, Malta, Yeni Zelanda, İzlanda, San Marino ve Andorra’nın bulunduğu 15 batılı ülke tarafından yayınlanan ve Filistin devletinin tanınmasını talep eden ‘New York Konferansı Çağrısı’, Fransa Dışişleri Bakanı Jean-Noël Barrot'un ifadesiyle ‘deprem’ etkisi yarattı. Zira Batılı ülkeler ilk kez ‘toplu olarak’ böyle bir adım attılar.

Söz konusu ülkelerden biri olan Malta, Filistin’i tanıyacağını resmi olarak açıklarken Kanada ve Finlandiya, bu yönde hazırlıklarını sürdürüyor. Fransız kaynaklar, Portekiz'in de Filitin’i tanıma kararını açıklamaya hazır olduğunu belirttiler.

‘Çağrı’nın bir paragrafında şöyle deniyor:

“Bizler Filistin Devleti'ni tanımaya hazır olduğumuzu veya olumlu baktığımızı kabul ettik, ifade ettik veya ifade ediyoruz. Bu, iki devletli çözüme doğru atılmış temel bir adımdır. Henüz bunu yapmamış olan tüm ülkeleri bu çağrıya katılmaya davet ediyoruz.”

Ayrıca şu ifadeler de yer alıyor:

“Gazze’de yeniden yapılanma, Hamas'ın silahsızlandırılması ve Filistin yönetiminden çıkarılmasını sağlayacak bir yapı oluşturmak için çalışmaya kararlıyız.”

Diplomatik bulaşma

Söz konusu paragrafın ifadeleri, harekete geçme ve başkalarını da harekete geçmeye teşvik etme yönündeki toplu bir arzuyu yansıtmaktadır. Bugüne kadar 149 ülke Filistin’i tanıdı.

Fransız kaynaklar, Cumhurbaşkanı Macron'un birkaç gün önce Filistin’i tanıma kararını açıklamasının, birincisi tereddüt eden Avrupa ülkelerine baskı yapmak, ikincisi 21 Eylül'e kadar onlara yeterli zaman tanımak olmak üzere iki amacı olduğunu söylediler. 21 Eylül, New York'ta BM Genel Kurulu toplantılarının başlayacağı tarih ve zirvede kararın kesinleşmesi bekleniyor.

dfgthyuı
BM Genel Sekreteri, New York'ta düzenlenen İki Devletli Çözüm Konferansı sırasında Fransa Dışişleri Bakanı ile tokalaşırken (AFP)

Yol haritasının son paragrafı, konferansın en önemli hedefini özetliyor:

“Bu tarihi bir fırsat. Savaşı sona erdirmek, Filistin devletini kurmak ve her iki halk için barış ve onuru sağlamak için kararlı ve toplu bir şekilde harekete geçme zamanı geldi.”

Baskılara ve uyarılara rağmen

Konferansa 125 ülke, Avrupa Birliği (AB) ve Arap Birliği (AL) gibi birçok uluslararası ve bölgesel kuruluş ve en az 40 dışişleri bakanı katıldı. İsrail ve ABD'nin baskılarına rağmen konferansa geniş bir katılım vardı.

Tüm bu baskıların yanında Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron'un BM Genel Kurulu’nda düzenlenen ‘Başkanlar ve Liderler Haftası’nda Eylül ayında Filistin devletini resmen tanımayacağını açıklamasının ardından, Macron'u hedef alan bir iç kampanya başlarken bu girişimin Ortadoğu'daki olayların gidişatına ‘hiçbir etkisi olmayacağı’ empoze ediliyor. Ayrıca, hiçbir Avrupa veya Batı ülkesinin ona katılmayacağı için ‘diplomatik olarak dışlanacağı’ uyarısı yapılıyor.

dert
Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron (AFP)

‘Şüpheciler’, iki devletli çözümü destekleyen ‘diplomatik-siyasi dinamizmin’ yeniden canlanmasını imkansız gördüler. Onlara göre bu çözüm, sadece siyasi ve sahadaki değişiklikler nedeniyle değil, aynı zamanda İsrail'in Filistin devletinin kurulmasını kökten reddetmesi nedeniyle de ‘geçmişte kalmış’ bir seçenek haline gelmişti.

İsrail parlamentosu Knesset geçtiğimiz yıl Filistin devletinin kurulmasını reddeden bir kararı oyladı. Geçtiğimiz hafta da 71 oyla hükümeti Batı Şeria'yı ilhak etmeye çağıran bir kararı kabul etti. Kısacası, şüpheciler iki devletli çözümü ‘bir hayal’ olarak gördüler.

İsrail, Filistin devletinin tanınmasını kınamaya devam etti. Bunu ‘Hamas ve terörizme ödül’ olarak değerlendiren İsrail, bunun Gazze'deki ‘barışçıl çözüm çabalarını’ ve ‘savaşı sona erdirme çabalarını’ baltalayacağını iddia etti.

Ancak bunların hiçbiri gerçekleşmediği gibi bir de tam tersi oldu.

Riyad ve Paris, uzun süredir ortada olmayan ‘iki devletli çözümü’ yeniden canlandırma çabalarında başarılı oldular.

Sadece iki gün içinde, dünya ülkelerinin üçte ikisi, sekiz adet Arap ve uluslararası çift başkanlı çalışma grubunun haftalarca süren çabalarıyla hazırlanan ‘yol haritasına’ odaklandı. Bu gruplar, çatışmaya son verilmesi ve güvenlik, ekonomi ve insani açıdan entegre bir Ortadoğu'ya doğru ilerlenmesi konusunda genel, kapsamlı ve pratik öneriler hazırlamak için yoğun bir şekilde çalıştı.

Bu durum, konferansın sona ermesiyle birlikte salı günü yayınlanan 7 sayfalık sonuç bildirgesinde de öne çıktı.

Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Prens Faysal bin Ferhan, belgenin siyasi, güvenlik, ekonomik, insani, hukuki ve stratejik anlatı eksenlerini kapsayan kapsamlı öneriler içerdiğini ve iki devletli çözümü uygulamak ve herkes için barış ve güvenliği sağlamak için entegre ve uygulanabilir bir çerçeve oluşturduğunu söyledi.

Bakan Prens Ferhan, BM 79. Genel Kurulu oturumu sona ermeden önce sonuç bildirgesinin desteklenmesi ve bunun New York'taki Suudi Arabistan ve Fransa misyonlarına bildirilmesi çağrısında bulundu.