Filistin Devlet Başkanı Abbas’ın İsrail Savunma Bakanı Gantz’ı evinde ziyaretinin detayları Şarku’l Avsat’ta: Ziyaret İsrail ordusunun girişimiyle gerçekleştirildi

Filistin Devlet Başkanı Abbas’ın İsrail Savunma Bakanı’nın ev ziyaretinin detayları. Bir kaynak, Şarku’l Avsat’a davanın Lahey’den geri çekilmesinin reddedildiğini açıkladı

Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas (EPA) - Benny Gantz
Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas (EPA) - Benny Gantz
TT

Filistin Devlet Başkanı Abbas’ın İsrail Savunma Bakanı Gantz’ı evinde ziyaretinin detayları Şarku’l Avsat’ta: Ziyaret İsrail ordusunun girişimiyle gerçekleştirildi

Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas (EPA) - Benny Gantz
Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas (EPA) - Benny Gantz

Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgilere göre Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas’ın İsrail Savunma Bakanı Benny Gantz’ın evine ziyareti, İsrail ordusunun girişimiyle ve Ramallah’taki başkanlık ofisi ile mutabık kalınarak gerçekleşti. Ziyaret, genel olarak işgal altındaki Filistin topraklarındaki ve özel olarak da Kudüs’teki koşulların patlama tehlikesiyle karşı karşıya olduğuna dair ortak bir endişenin ortaya çıkması sonrasında yapıldı.
Abbas, özellikle Kudüs’teki Mescid-i Aksa’da ve el-Halil’deki İbrahim Camii’nde olmak üzere yerleşimcilerin baskınlarına, bu baskınlara eşlik eden askeri eylemlere ilişkin İsraillilere bilgi verirken, bunların büyük bir patlamanın habercisi olduğu konusunda uyardı. Abbas, İsrail’deki yerleşimciler ve bazı Filistinli gruplar arasında din adına hareket eden, ulusal çatışmayı ve sahadaki anlaşmazlığı dini bir savaşa dönüştürmeye çalışan güçlerin bulunduğunu söyledi. Mahmud Abbas ayrıca, “Doğam gereği şiddeti reddediyor, diplomasi yöntemlerini ve halk mücadelesi yöntemlerini tercih ediyorum. Öldürmekten nefret ediyor ve onu reddediyorum. Bozulmayı önlemeye çalışıyorum. Kafama silah dayasalar bile terörü ve şiddeti reddeden ve güvenlik koordinasyonunun devamlılığını destekleyen tavrımı değiştirmeyeceğim. Ama ne ben ne siz din savaşını durdurabilirsiniz. Böyle bir savaş her şeyi yiyip bitirir” açıklamasında bulundu.
Ras el-Ayn kasabasındaki toplantı sırasında Gantz ise, bu tehlikeler hakkındaki görüşünü ve endişelerini paylaşarak yanıt verdi. Gantz, ortamı iyileştirmek ve gerginliği azaltmak için yakın bir güvenlik koordinasyonu ve anlayışların sağlanması çağrısında bulundu. Abbas ise yanıt olarak, “Bizi çeşitli şekillerde ve araçlarla zayıflatırken nasıl bir koordinasyon istiyorsunuz?” diye sordu. Gantz de daha sonra Filistinlilerin sıkıntılarını hafifletecek ve Filistin otoritesini güçlendirecek bir dizi önlem önerisinde bulundu.
İsrailli bir kaynağa göre Gantz’ın sunduğu şey, Filistin tarafı açısından kabul edilebilir görünüyordu, çünkü önemli bir ekonomik ve toplumsal atılıma katkı sağlıyordu. Kaynak, Şarku’l Avsat’ın da bir sorusuna yanıt olarak, “Ebu Mazen (Abbas), İsrail meselelerinde uzman olarak kabul ediliyor. İşlerin nasıl gittiğini, bu aşamada hükümetin sınırlarını ve siyasi ufuk açamamasının nedenini çok iyi biliyor. Bu nedenle sonucun insani ve ekonomik konularda bazı kazanımlar sağlayacağını önceden bilerek Gantz ile görüşmeyi kabul etti” dedi.
İsrail ve Filistin muhalefetindeki kaynakların belirttiğine göre Abbas, Gantz’ın ‘Filistin Yönetimi’nin Lahey’deki Uluslararası Ceza Mahkemesi’ne sunduğu davaları geri çekmesi ve İsrail’i savaş suçu işlemekle suçlamaktan geri adım atması’ talebini kabul etti. İsrail’de yayın yapan ‘Kan 11’ kanalına göre ise bu, öncelikle İsrail’in ‘ciddi siyasi girişimler’ ortaya koymasını gerektiriyor. Bir kaynak, kanala yaptığı açıklamada Abbas’ın, siyasi bir çözüm umutları açmak ve yalnızca resmi ve fiili İsrail - Filistin müzakereleri yürütmek için zamanın uygun olmadığı inancıyla, bu fikri reddettiğini söyledi. Bu nedenle davaları dondurmak veya iptal etmek için konuşmanın zamanı olmadığını belirtti. Abbas’a göre İsrail gerçekten davalardan kaçınmak istiyorsa, öncelikle gerçek bir barış süreci, uluslararası meşruiyete açık bir bağlılık, iki devletli çözüm ve anlaşmanın uygulanması için net bir takvim üzerinde uzlaşarak ciddi niyetler göstermeli.
Kan 11 kanalına göre Mahmud Abbas, mevcut İsrail Başbakanı Naftali Bennett’in görev süresi boyunca ‘siyasi bir atılım’ olmayacağını anladı, ancak yine de ‘umut enerjisi ortaya koymanın’ gerekli olduğunu düşünüyor. Bu çerçevede kanal, “İsrail tarafı, sivil ve ekonomik tedbirlerle yetinmemelidir. Abbas’ın konumunu güçlendirmek ve karşı karşıya olduğu eleştirilerle mücadele etmesine yardımcı olmak için sahada görülen siyasi bir kokuya sahip adımlar atmalıdır” ifadelerine yer verdi.
İsrail kanalına göre Abbas, katılımcılara ‘gelecek 3 ay içerisinde Filistin Kurtuluş Örgütü (FKÖ) ve Fetih hareketi (FKÖ’nün Devrimci Konseyi ve Merkezi Konseyi) için iki önemli toplantının beklendiğini’ söyledi. Ayrıca zorluklar çerçevesinde güçlü bir konumda bu toplantıları yapmanın, kendisi açısından önemli olduğunu ifade etti.



Netanyahu tam olarak ne istiyor?

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu (Reuters)
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu (Reuters)
TT

Netanyahu tam olarak ne istiyor?

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu (Reuters)
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu (Reuters)

Sadece dünyada değil, İsrail'de de şaşkınlık ve hoşnutsuzlukla “Başbakan Binyamin Netanyahu tam olarak ne istiyor?” sorusu soruluyor.

Gazze Şeridi’nde gerçekten bir çözüme ulaşmak, İsrailli rehinleri geri getirmek ve İsrailli askerlerin kanının dökülmesini engellemek istiyor mu? Yoksa sırf savaşmak için savaş mı istiyor?

Netanyahu, Hamas'ı anlaşmaya yanaşmamakla suçlamıştı. Şimdi ise Hamas Mısır ve Katar tarafından sunulan öneriyi kabul etmişken neden Gazze Şeridi'ni işgal etmekte ısrar ediyor ve orduyu planını değiştirip işgali hızlandırmaya zorluyor?

İlk bakışta, İsrail, Kahire ve Doha'nın Washington ile tam koordinasyon içinde Hamas liderliğini öneriyi koşulsuz ve değişiklik talep etmeden kabul etmeye ikna etmek için gösterdiği çabalarda yer almamış gibi görünüyor. Mısırlılar, Katarlılar, hatta ABD’liler ve hatta İsrailli yetkililer, Netanyahu'nun bu çabalarla yakından bağlantılı olduğunu doğruladılar. Netanyahu, örneğin serbest bırakılacak Filistinli tutukluların sayısı gibi arabulucuların kabul ettiği veya ofisiyle bu konuda uzlaşma sağladığı birçok şart ve talep öne sürdü.

İsrail, her İsrailli rehine karşılığında ömür boyu hapis cezasına çarptırılmış 120 Filistinliyi serbest bırakmayı kabul ederken, Hamas 200 tutuklunun serbest bırakılmasını talep etti ve 150 kişide anlaşma sağlandı.

İsrail, Gazze Şeridi'nden çekildikten sonra, 2-3 kilometre genişliğinde bir güvenlik kuşağında askerlerini tutmak istedi, Hamas ise sadece 500 metreye razı oldu, sonra mesafenin 1200 metre, bazı yerlerde ise 1500 metre olması konusunda anlaşmaya varıldı.

Tüm bunlar İsrail ve Hamas ile yapılan müzakerelerde gerçekleşti. Peki, İsrail güçleri tüm Gazze Şeridi'ni işgal etmek için harekete geçene kadar neler oluyor?

Son zaferin resmi

Netanyahu’nun kararsız bir lider olduğu ve hala karar vermekten kaçındığı açık. Ya da Haaretz gazetesinin dünkü başyazısında yazdığı gibi, o zayıf ve hiçbir şeye karar veremiyor. Bu yüzden bir yandan İsrail'in dünyadaki konumunu zayıflatıyor, ama vatandaşlarını kaderlerine terk ediyor.

Netanyahu, Hamas’a baskı yapmak için Gazze’yi işgal etmekten başka çare olmadığını İsrail halkına kabul ettirmeye çalıştı. Böylece bir yandan aşırı sağdaki müttefiklerinin isteklerini yerine getirirken, diğer yandan onların iştahını daha da kabarttı. Şimdi geri adım atması zor. Politikasını Hamas'a karşı sert bir politika olarak pazarlamaya çalışıyor.

dfgtyu
Salı günü Batı Şeria'nın Beyt Sira köyünde İsrail ordusu tarafından yıkılan bir evin enkazını inceleyen Filistinliler (AP)

Netanyahu'nun Hamas'ın öneriyi kabul ettiğine dair yaptığı yazılı açıklamada “İsrail'in politikası sabittir ve değişmemiştir” cümlesinin yer alması tesadüf değil. Bu cümle, aşırı sağcı Maliye Bakanı Bezalel Smotrich'in Netanyahu'nun sağ kanada verdiği sözleri tutacağına dair hiç güvenmediği sözlerine yanıt niteliğindeydi. Netanyahu, Smotrich'e askeri zafer elde edilmeden savaşı bitirmediğini kanıtlamaya çalışıyor.

Ancak bu tutum, hesaplamaktan kaçındığı başka tehlikeler de barındırıyor.

Netanyahu’nun aşırı sağcı müttefikleri karşısında savaşı askeri bir zaferle sona erdirmek için Gazze'yi işgal etmeye devam ettiğini göstermeye kararlı olmasının bir bedeli var. Hamas liderliği de savaşı askeri bir zaferle, ya da askeri dilde ‘nihai zafer imajı’ ile sona erdirmek istiyor.

Bu tartışmalı bir fikir ve birçok strateji uzmanı bunu ‘en aptalca’ askeri ilke olarak görüyor, çünkü aynı uzmanlara göre bu ilke İsrail için geri tepip onu ‘Gazze bataklığına’ sürükleyebilir.

Örneğin dün Hamas'ın askeri kanadı İzzettin el-Kassam Tugayları, bir İsrail askerini kaçırma operasyonunu neredeyse başarıyla gerçekleştirdi ve pusuda birkaç İsrail askeri yaraladı.

Bu tür faaliyetlerde yakın vadeli işlemler artık yok.

Ne kazanır?

Peki Netanyahu, imzalanması dışında hiçbir eksikliği olmayan bir anlaşma varken böyle yaparak ne kazanıyor?

Kazancı çok.

Netanyahu’nun hesaplarına göre İsrail'de iktidar olanın kendisi olduğu kanıtlanıyor. Eskiden ordusu olan bir devlet olan İsrail, artık kararlarına itaat eden ve onun onaylamadığı askeri operasyonları ‘stratejik tuzak’ olarak nitelendiren bir orduya sahip bir devlet haline geldi.

dfrgt
Gazze Şeridi'ndeki askeri operasyonlar sırasında İsrail askerleri (İsrail ordusu)

Generallerin İsrail toplumundaki konumu zayıflıyor ve bununla birlikte onların arkasında saklanan derin devlet de zayıflıyor.

 Netanyahu yaklaşık yirmi yıldır bu süreci yürütüyor.

Bu şekilde iktidar koalisyonunu güçlendiren Netanyahu, en azından görev süresinin sonuna kadar hükümeti ayakta tutuyor ve böylece, yolsuzluk suçlamasıyla yargılanan ve kendisini mahkûm edip hapse atmak isteyen mahkeme nezdinde konumunu güçlendiriyor.

Seçimleri ertelemek zorunda kalacağı başka askeri operasyonlar düzenleyebilir.

Haaretz gazetesi dünkü başyazısında şöyle yazdı:

“Netanyahu son iki yılda yedi ayrı savaş bölgesiyle yetinmeyip sanki tüm dünyaya savaş açmaya kararlıymış gibi görünüyor ve böylece dünyadaki Yahudileri İsrail devletiyle birlikte uçuruma sürüklüyor.”

Böyle bir durumda, başarısızlık ölçütü artarsa, ABD Başkanı Donald Trump'ın onu kurtarmak için müdahale etmesi beklenebilir. Trump'ın onu ulusal bir kahraman olarak görmesi ve ‘Onu nasıl hapse atmak istiyorlar?’ diye sorması bunun bir göstergesi olarak yeterli.