Ses kısıklığı Omikron habercisi olabilir

Omikron varyantının en önemli semptomlarından biri, ses kısıklığıdır. (Daily Mail)
Omikron varyantının en önemli semptomlarından biri, ses kısıklığıdır. (Daily Mail)
TT

Ses kısıklığı Omikron habercisi olabilir

Omikron varyantının en önemli semptomlarından biri, ses kısıklığıdır. (Daily Mail)
Omikron varyantının en önemli semptomlarından biri, ses kısıklığıdır. (Daily Mail)

Yeni bir araştırma, ses kısıklığının yeni tip koronavirüsün Omikron varyantının belirtisi olabileceğini ortaya koydu.
Metro gazetesinin haberine göre, Londra'daki King's College Hastanesi'ndeki araştırma ekibi tarafından yürütülen çalışmada, Omikron varyantının önemli semptomlarından birinin ses kısıklığı olduğu ve bunun ‘hissedilmeden önce işitilebilir’ olduğu belirtildi.
Ekip, ses kısıklığının genellikle Omikron varyantının en yaygın semptomlarından biri olan boğaz ağrısından kaynaklandığına dikkati çekti.
Profesör Tim Spector, Omikron hastalarının semptomlarını Zoe Covid Belirtileri uygulaması üzerinden bu sonuca vardıklarını söyledi.
Spector, “İnsanların Omikron semptomlarının soğuk algınlığına çok benzediğinin farkında olacağını umuyoruz. Bu nedenle soğuk algınlığı semptomlarından herhangi birini yaşayanlar korona testi yaptırmalıdır” dedi.
Zoe, “Omikron’un başlıca belirtileri arasında burun akıntısı, baş ağrısı, vücut ağrıları, gece terlemeleri, bel ağrısı ve halsizlik yer almaktadır” dedi.
Bununla birlikte birkaç kişide de olsa nadir görülen semptomlardan biri de cilt kızarıklığıdır.



Bilim insanları dilin haritasını çıkardı

Fotoğraf: Unsplash
Fotoğraf: Unsplash
TT

Bilim insanları dilin haritasını çıkardı

Fotoğraf: Unsplash
Fotoğraf: Unsplash

Diliniz kilo vermenizde anahtar olabilir mi? Yeni araştırma sayesinde bilim insanları bunun mümkün olabileceğini söylüyor.

Araştırmacılar ilk kez dilin ve şekerli tatları alan tat reseptörünün üç boyutlu yapısının haritasını çıkardı.

Bu reseptörler tatlı tadı veren çok sayıda farklı kimyasal maddeyi algılayabiliyor ve ekşi ya da acı tatlar için kullanılanlar gibi diğer reseptörlerin aksine çok hassas olmayacak şekilde evrimleşmiş. Bu da enerji ihtiyacımız nedeniyle şekerli gıdalara yönelmemize ve onları arzulamamıza neden oluyor.

Çarşamba günü yapılan açıklamaya göre, bu tatlı tat reseptörünün daha iyi anlaşılması, onu düzenleyecek ve şekere olan iştahımızı değiştirebilecek şeylerin keşfedilmesini sağlayabilir.

Columbia Üniversitesi ve Howard Hughes Tıp Enstitüsü'nde doktora sonrası araştırmacı olan Dr. Juen Zhang yaptığı açıklamada, "Şekerin obezitede oynadığı öncü rol göz ardı edilemez" dedi.

Bugün şekerin yerine kullandığımız yapay tatlandırıcılar, şeker yeme arzumuzu anlamlı şekilde değiştirmiyor. Artık reseptörün neye benzediğini bildiğimize göre, daha iyi bir şey tasarlayabiliriz.

Zhang, Cell adlı akademik dergide yayımlanan bulguların ortak baş yazarı.

Bu dönüm noktasına ulaşmak için Zhang ve ortak yazarları üç yıl çalıştı.

Reseptörü analiz etmek için kriyo-elektron mikroskopi adılı tekniği kullandılar. Dilin ve tatlı reseptörünün 3 boyutlu yapısının görüntülerini yakalamak için elektron ışınları ateşlediler.

İki ana yarıdan oluşan reseptör, sinekkapan bitkisine benzeyen bir bileşen içeriyor. Bağlanma cebi adı verilen bu parçanın yapısını bilmek, bazı insanların tatlılara karşı neden bu kadar hassas olduğunun daha iyi anlaşılmasını sağlayabilir.

Columbia Zuckerman Enstitüsü'nde baş araştırmacı ve çalışmanın ortak yazarı Dr. Anthony Fitzpatrick, "Bu reseptörün bağlanma cebini kesin bir şekilde tanımlamak, işlevini anlamak için kesinlikle hayati önem taşıyor" dedi.

"Tam şeklini bilerek, tatlandırıcıların neden ona bağlandığını ve reseptörü aktive eden veya işlevini düzenleyen daha iyi molekülleri nasıl geliştirebileceğimizi veya keşfedebileceğimizi anlayabiliriz" diye ekledi.

Tatlı tat reseptörü ağızda bulunmasına rağmen, vücudun her yerinde mevcut. Dolayısıyla, haritalar metabolizmayı inceleyen ek araştırmaları destekleyebilir. Bu araştırma, obeziteye karşı süregelen mücadeleye inanılmaz derecede yardımcı olabilir.

Obezite, her 5 çocuktan birini ve her 5 yetişkinden ikisini etkilediği ABD'de üstesinden gelinmesi gereken büyük bir sorun. Dahası, çok fazla şeker tüketmek kalp çevresinde ve karın bölgesinde daha fazla yağ birikimiyle ilişkilendiriliyor ki bu da kişinin sağlığı açısından riskli bir durum.

Fitzpatrick laboratuvarında araştırma teknisyeni ve çalışmanın ortak yazarı Andrew Chang, "İnsanlara yardımcı olabilmek için bilim anlayışımızı ileriye taşımaya çalışıyoruz" dedi.

Independent Türkçe