Don't Look Up'ın jenerik sonrası sahnesini Meryl Streep doğaçlamış

Don't Look Up'ın jenerik sonrası sahnesini Meryl Streep doğaçlamış
TT

Don't Look Up'ın jenerik sonrası sahnesini Meryl Streep doğaçlamış

Don't Look Up'ın jenerik sonrası sahnesini Meryl Streep doğaçlamış

Amerikalı usta aktris Meryl Streep, Don't Look Up'ın jenerik sonrası sahnesindeki fikri doğaçlama olarak ortaya koymuş.
Bu yılın en çok konuşulan yapımlarından biri olan film, dev bir göktaşının gezegeni yok edeceği konusunda dünyayı uyarmak için çalışan iki gökbilimcinin hikayesini anlatıyor. Yönetmenliğini Adam McKay'in yaptığı filmde Oscar ödüllü Streep, ABD Başkanı Janie Orlean'ı canlandırıyor. 
Janie Orlean'ın yapımda en çok diyalog halinde olduğu teknoloji girişimcisi milyarder Peter Isherwell'i de Mark Rylance oynuyor. 
Filmin başlarında Orlean, Isherwell'e nasıl öleceğini soruyor ve Isherwell bir algoritma kullanarak ona "brontaroc" tarafından yeneceğini söylüyor. McKay'e göre Streep soruyu doğaçlama olarak sordu ve bir yaratık tarafından yenmek onun fikriydi. 
Film ekibi daha sonra jenerik sonrasında yer alacak orijinal sahneyi atarak brontaroc'lu yeni bir tane çekmiş. 
Variety'ye verdiği röportajda McKay şu ifadeleri kullandı:
"İkinci fırlatma için BASH'in kontrol odasında Rylance, Meryl ve Jonah'nın olduğu sahneyi çekiyorduk. 'Oyalanmalıyız. Neden bir şeyler hakkında konuşmuyorsunuz? Asla bilemezsiniz. Ortaya bir şeyler çıkabilir' dedim. Ve harika bir doğaçlamacı olan Meryl, 'Nasıl öleceğimi bilmek istiyorum!' dedi."
Yönetmen daha sonra bu fikir üzerinde çalışarak filme son halini verdiklerini şöyle belirtti:
"Mark, Meryl ve ben bunu biraz düzelttik. Sanırım yaratığın adını her söylediğimizde değişti ve kullandığımız çekimdeki hali brontaroc'tu. Ve çekimi yaptıktan sonra, 'Bu gerçekten komik. Janie'nin hikayesini bir brontaroc'un onu yemesiyle bitirmeliyiz!' dedim."
Leonardo DiCaprio, Jennifer Lawrence, Cate Blanchett, Tyler Perry, Ariana Grande gibi yıldız isimlerin yer aldığı Don't Look Up, Netflix'te izlenebilir. 
Independent Türkçe, Variety, Screenrant



Ağızdaki bakteri miktarı ne kadar mutlu olduğumuzu gösteriyor

New York Üniversitesi'nden araştırmacılar, depresyonla ağızdaki bakteri çeşitliliğinin azalması arasında bir ilişki bulduklarını söylüyor. Araştırmacılar 15 binden fazla yetişkinin verilerini inceledi (AFP)
New York Üniversitesi'nden araştırmacılar, depresyonla ağızdaki bakteri çeşitliliğinin azalması arasında bir ilişki bulduklarını söylüyor. Araştırmacılar 15 binden fazla yetişkinin verilerini inceledi (AFP)
TT

Ağızdaki bakteri miktarı ne kadar mutlu olduğumuzu gösteriyor

New York Üniversitesi'nden araştırmacılar, depresyonla ağızdaki bakteri çeşitliliğinin azalması arasında bir ilişki bulduklarını söylüyor. Araştırmacılar 15 binden fazla yetişkinin verilerini inceledi (AFP)
New York Üniversitesi'nden araştırmacılar, depresyonla ağızdaki bakteri çeşitliliğinin azalması arasında bir ilişki bulduklarını söylüyor. Araştırmacılar 15 binden fazla yetişkinin verilerini inceledi (AFP)

Yeni bir araştırmaya göre depresyon, ağızda bulunan bakterilerin çeşitliliğinin azlığıyla bağlantılı olabilir.

Siz bu haberi okurken ağzınızda 500 milyar ila 1 trilyon bakteri bulunuyor. Bağırsak mikrobiyomundan sonra ağız, insan vücudundaki en büyük ikinci mikroorganizma topluluğunu barındırıyor.

New York Üniversitesi'ndeki (NYU) araştırmacılar, bu mikropların yapısının depresyonun teşhis ve tedavisinde işe yarayabileceğini söylüyor. Yeni çalışmada, ağızda mikropların çeşitliliğinin azalmasının ruh sağlığıyla ilişkili olduğunu buldular.

NYU Rory Meyers Hemşirelik Okulu'nda araştırmadan sorumlu dekan yardımcısı Dr. Bei Wu, "Ağız mikrobiyomunun, iltihaplanma veya bağışıklık sistemindeki değişiklikler yoluyla depresif semptomları etkilemesi mümkün. Tersine, depresyon beslenme alışkanlıkları, kötü ağız hijyeni, sigara ve alkol kullanımının artması veya ilaç kullanımı gibi değişikliklere yol açabilir ve bunların tümü ağız mikrobiyomunu değiştirebilir" dedi.

Bu ilişkinin hangi yönde işlediğini ve altında yatan mekanizmaları anlamak için daha fazla araştırmaya ihtiyacımız var.

Wu, bu hafta BMC Oral Health adlı akademik dergide yayımlanan çalışmanın kıdemli yazarı.

Bu sonuçlara ulaşmak için yazarlar, ABD Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezleri'nin Ulusal Sağlık ve Beslenme İnceleme Anketi'nden elde edilen verileri inceledi. 2009'la 2012 arasında 15 binden fazla yetişkinden toplanan anket verilerini kullanarak depresyon belirtilerini tükürük örnekleriyle karşılaştırdılar.

Ayrıca, tükürükteki mikropları tanımlamak ve ağız mikrobiyomunun çeşitliliğini ölçmek için gen dizileme kullandılar. Böylece, mikrobiyal çeşitliliği daha az olan kişilerin depresyon belirtileri gösterme ihtimalinin daha yüksek olduğunu keşfettiler.

Ek analizler, sigara içme, alkol tüketimi ve diş bakımı gibi alışkanlıkların ağız mikrobiyomuyla depresyon arasındaki ilişkiyi etkilediğini ortaya koydu. Bunların tümü ağızdaki bakteri yapısını değiştirebiliyor.

Antidepresanlar ve diğer psikotropik ilaçların, tükürük miktarını azaltan ve ağız mikro ortamını değiştiren yan etkileri olduğunu belirttiler.

"Dolayısıyla ilaçlar sadece depresif semptomları hafifletmekle kalmıyor, aynı zamanda ağız sağlığı üzerinde düzenleyici bir etkiye de sahip" dediler.

cdsfvgh
Önceki araştırmalar, ağız mikrobiyomuyla genel sağlık arasında bağlantı olduğunu göstermişti. İçki içme ve diş bakımı gibi alışkanlıklar ağızdaki bakteri yapısını değiştirebiliyor (AFP)

Yine de ağızdaki mikropların çeşitliliğinin depresyonu etkileyip etkilemediği, depresyonun ağız mikrobiyomunda değişikliklere yol açıp açmadığı veya simbiyotik bir ilişki olup olmadığı hâlâ belirsiz.

Araştırmacılar, yakın zamanda yapılan bir çalışmanın depresyonla bağırsaktaki bakteri çeşitliliği arasında olası bir bağlantı bulduğunu belirtti. Ayrıca giderek artan sayıda araştırmanın ağız mikrobiyomuyla genel sağlık arasında bağlantı olduğunu gösterdiğini eklediler. Bunun nedeninin iltihaplanma ve bağışıklık sistemindeki bozukluklar olduğu düşünülüyor.

Araştırmacılar, bu bulguların konunun daha iyi anlaşılmasına yardımcı olacağını umuyorlar. 2021'de, tahmini 21 milyon yetişkinin geçen yıl en az bir kez majör depresif nöbet yaşadığı tahmin ediliyor.

Wu, "Ağız mikrobiyomuyla depresyon arasındaki ilişkinin daha iyi anlaşılması, sadece depresyonun altında yatan mekanizmaları öğrenmemize yardımcı olmakla kalmayıp, duygudurum bozuklukları için yeni biyolojik işaretler veya tedaviler geliştirilmesine de katkıda bulunabilir" dedi.

Independent Türkçe