Şii Koordinasyon Grubu liderleri ABD’nin Irak’tan çekildiğinden şüphe duyuyor

Koordinasyon Grubu liderleri, yetkililerin “ülkede sadece ABD askeri danışmanlar kaldı” açıklamasına rağmen direnişi sürdürme çağrısı yapıyor.

Asaib Ehlil Hak grubu lideri Kays el-Hazeli, İranlı General Kasım Süleymani ve Haşdi Şabi yöneticisi Ebu Mehdi el-Mühendis’in ölüm yıldönümü münasebetiyle dün Bağdat’ta toplanan Haşdi Şabi destekçilerine hitap etti (Reuters)
Asaib Ehlil Hak grubu lideri Kays el-Hazeli, İranlı General Kasım Süleymani ve Haşdi Şabi yöneticisi Ebu Mehdi el-Mühendis’in ölüm yıldönümü münasebetiyle dün Bağdat’ta toplanan Haşdi Şabi destekçilerine hitap etti (Reuters)
TT

Şii Koordinasyon Grubu liderleri ABD’nin Irak’tan çekildiğinden şüphe duyuyor

Asaib Ehlil Hak grubu lideri Kays el-Hazeli, İranlı General Kasım Süleymani ve Haşdi Şabi yöneticisi Ebu Mehdi el-Mühendis’in ölüm yıldönümü münasebetiyle dün Bağdat’ta toplanan Haşdi Şabi destekçilerine hitap etti (Reuters)
Asaib Ehlil Hak grubu lideri Kays el-Hazeli, İranlı General Kasım Süleymani ve Haşdi Şabi yöneticisi Ebu Mehdi el-Mühendis’in ölüm yıldönümü münasebetiyle dün Bağdat’ta toplanan Haşdi Şabi destekçilerine hitap etti (Reuters)

Şii Koordinasyon Grubu, ABD muharip güçlerinin Irak’tan çekildiğinden şüphe ettiğini açıkladı. Bu açıklama, Bağdat ve Washington arasında imzalanan anlaşmaya göre çekilmenin tamamlanması için belirlenen son tarihten (31 Aralık) bir gün sonra geldi.
ABD’nin 3 Ocak 2020’de Bağdat Havalimanı’na gerçekleştirdiği hava saldırısı sonucu İranlı General Kasım Süleymani ve Haşdi Şabi içindeki güçlü isimlerden Ebu Mehdi el-Mühendis’in öldürülmesinin ikinci yıldönümünde Koordinasyon Grubu Bağdat’ta anma töreni düzenledi. Koordinasyon Grubu liderleri (Fetih Koalisyonu lideri Hadi el-Amiri, Asaib Ehlil Hak Genel Sekreteri Kays el-Hazeli, Haşdi Şabi Heyeti Başkanı Falih el-Feyyad) törende yaptıkları konuşmalarda ABD güçlerinin herhangi bir isim altında Irak’ta kalmasını reddettiklerini dile getirdi. Irak hükümeti ise ABD tarafının iki ülke arasında imzalanan anlaşmada verdiği taahhütleri yerine getirdiğini belirterek, bu anlaşmanın içeriğinin daha önce tüm siyasi partilere gönderildiğine dikkat çekti.
Hazeli, anma töreninde yaptığı konuşmada, “direnişin evlatlarının hazır olduğunu ve işgalci ABD’yi Irak’tan çıkmaya zorlayacaklarını” vurguladı. ABD güçlerine seslenen Hazeli, “Bu halkın işgali kabul etmesinin mümkün olmadığını iyi anlamalısınız” dedi.
ABD ve Irak arasında 4 tur düzenlenen Stratejik Diyalog görüşmeleri de dahil olmak üzere birkaç aşamadan sonra yapılan anlaşmaya değinen Hazeli, işgalci ABD’nin Irak’taki askeri varlığı konusunda kendilerini aldatmaya çalıştığını söyledi. Hazeli, konuşmasının devamında, “Direniş kahramanlarının size verdiği dersleri iyi anlamalıydınız. Direniş kahramanlarının size füzelerle ve drone’larla gönderdiği mesajı anlamalıydınız” ifadesini kullandı. Hazeli bu ifadeyle Bağdat Yeşil Bölge’deki ABD Büyükelçiliği ve Amerikan askerlerinin bulunduğu üslere füze ve drone’larla yapılan saldırılara ilk kez işaret etti.
Irak’taki silahlı gruplardan hiçbirinin üstlenmemesi sebebiyle ABD’lilere füze ve drone’lar ile yapılan saldırıların failleri daima meçhul kaldı. Hatta bazı silahlı gruplar bu saldırıları kınadı. ABD ve İsrail ise bu türden kınama açıklamalarını ‘hedef saptırmak’ şeklinde niteliyor.
Resmi makamların ABD muharip güçlerinin çekildiğini ve sadece danışmanların kaldığını vurgulamasına rağmen Hadi el-Amiri ve Falih el-Feyyad anma törenindeki konuşmalarında ABD’nin Irak’tan tamamen çekilmesi gerektiğini belirterek, ABD karşıtı güçleri hazır durumda tutma sözünü verdiler.
Siyasi gözlemciler, ülke kamuoyu tarafından bilinen silahlı grupların sahip oldukları silahların ve geçen yıl isimlerini ve düzenledikleri bir dizi eylemi ilan eden onlarca yeni grup da dahil olmak üzere devlet kontrolü dışındaki silahlı grupların varlık gerekçesinin, ülkeden çekilme çağrısı yaptıkları ABD’nin Irak’taki varlığı olduğu görüşünde.
Mustafa el-Kazımi başkanlığındaki Irak hükümeti ABD ile 4 tur Stratejik Diyalog görüşmesi gerçekleştirdi. Bu görüşmelerin sonuncusu, Kazımi’nin 25 Temmuz 2021’de Washington’ı ziyareti sırasında yapıldı. Söz konusu görüşmede iki ülke arasında ABD muharip güçlerinin 2021 yılı sonuna kadar Irak’tan çekilmesi kararının yer aldığı bir anlaşma imzalandı.
Bu görüşmeden sonra 2021’in sonunda ABD’nin çekilmesinin nihai mekanizmalarının belirlenmesi amacıyla Bağdat’ta müzakere turları devam etti. Bu müzakereler ABD Merkez Kuvvetler (CENTCOM) Komutanı Orgeneral Kenneth F. McKenzie’nin Irak’a gerçekleştirdiği çeşitli ziyaretler de dahil olmak üzere ABD güçlerinin temsilcileri ile Irak Genelkurmay Başkanı, Ortak Operasyonlar Komutan Yardımcısı ve diğer kıdemli komutanların katılımıyla Kasım el-Araci başkanlığındaki Irak heyeti arasında yürütüldü. Müzakereler, Irak ve ABD’nin 2008’de imzaladığı ve iki ülke arasındaki ilişkilerin sürmesini öngören Stratejik Çerçeve Anlaşması kapsamında gerçekleştirildi.
İran’a yakınlığıyla bilinen çevrelerin tanımadığı Bağdat ve Washington arasındaki diyalog görüşmelerinin sonuçlarına göre, iki ülke arasındaki ilişkilerin sadece güvenlik iş birliğiyle sınırlı kalmayıp enerji, eğitim, sağlık, kültür ve diğer alanları da kapsayacak.
Tüm askeri üsler Irak’ın eline geçti ve bu üslerde sadece yabancı danışmanlar bulunacak. Bu danışmanlar, Irak’ta önceki hükümetler döneminde satın alınan F-16 savaş uçakları, Abrams tankları ve diğer askeri teçhizatların kullanımıyla ilgili eğitimler verecek.



İsrail Şam'ı bombaladıktan sonra Ahmed Eş-Şara'yı mı hedef alıyor?

Suriye Devlet Başkanı Ahmed eş Şara (Arşiv)
Suriye Devlet Başkanı Ahmed eş Şara (Arşiv)
TT

İsrail Şam'ı bombaladıktan sonra Ahmed Eş-Şara'yı mı hedef alıyor?

Suriye Devlet Başkanı Ahmed eş Şara (Arşiv)
Suriye Devlet Başkanı Ahmed eş Şara (Arşiv)

İsrail, çarşamba günü Suriye'ye yönelik saldırılarını artırarak başkent Şam'ı hedef aldı. Newsweek, olayı, İsrail'in Süveyda'da artan mezhepsel şiddet ortamında operasyonlarını yoğunlaştırdığı bir dönemde, Suriye Devlet Başkanı Ahmed eş-Şara'nın yedi aylık görev süresi boyunca karşı karşıya kaldığı en ciddi kriz olarak nitelendirdi.

Suriye Devlet Başkanı ABD Başkanı Donald Trump'ın beğenisini kazanmış olabilir ama yakında İsrail'in hedef listesine girebilir.

İsrail'in operasyonları, devrik Cumhurbaşkanı Beşşar Esed rejiminin yıkılmasının hemen ardından İsrail ordusunun askeri hedeflere yönelik geniş çaplı bir saldırı kampanyası başlatarak daha güneydeki toprakları ele geçirmesinden sonra Suriye'deki en yoğun operasyonlar oldu.

Görsel kaldırıldı.İsrail hava saldırılarının hedef aldığı Şam'daki Savunma Bakanlığı binası (AFP)

"İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun söylemleri, Şara'nın gerilimi azaltma çağrılarına rağmen tırmanırken, yeni Suriye cumhurbaşkanı, Tel Aviv'in Şara’nın da karşı olduğu İran yanlısı "direniş ekseni" ile son 21 aydır süren çatışmasında İsrail'in birçok önemli düşmanının başına geldiği gibi, hedef haline gelebilir.  

İsrail'in eski büyükelçilerinden ve şu anda Yahudi Dürzi örgütünün CEO'su olan Rida Mansur Newsweek'e şunları söyledi: “İsrail son zamanlarda, eski Hizbullah Genel Sekreteri Hasan Nasrallah, İranlı askeri komutanlar ya da Hamas lideri gibi belirli bir liderin, ulusal güvenliğine açık bir tehdit oluşturduğunu hissettiğinde harekete geçeceğini gösterdi.”

Mansur şöyle devam etti: "Bu bir gerçek. Son iki yıl içinde yaşandı. Bu, İsrail'in ilk tercihi olmayacaktır. İsrail Suriye'de kaosu tetikleyebileceğinin farkına varabilir ama bu, kaosu en başta onun başlatıp başlatmadığına bağlı, o zaman başka liderlere de şans verilmeli."

Mansur, son günlerde aralarında kadın ve çocukların da bulunduğu yüzlerce Suriyeli Dürzi'nin, Suriye güvenlik güçleri tarafından desteklendiği iddia edilen ve aralarında yabancı ve yerel milislerin de bulunduğu Bedevi aşiretleri tarafından öldürüldüğüne dair haberler üzerine İsrail askeri müdahalesi çağrısında bulunan İsrail Dürzi toplumunun önde gelen isimleri arasında yer alıyor.

Şam'ın Dürzilerin çoğunlukta olduğu güney banliyölerinde şubat ayında Suriye güçleri ve milisler arasında yaşanan kanlı çatışmalar, Netanyahu'nun bu azınlığın kaderiyle ilgili ilk büyük tehditlerini savurmasına yol açtı. Nisan ayında yeniden su yüzüne çıkan şiddet, İsrail'in daha sert uyarılarına neden oldu ve mayıs ayında bir süreliğine yatışmış gibi görünse de son günlerde yeniden su yüzüne çıktı. İsrailli yetkililer böylece, ülkelerini bölgedeki azınlık haklarının koruyucusu olarak gösterme fırsatını yakaladı.

İsrail'in ABD Büyükelçiliği'nde diplomat olarak görev yapan Sevsen Natur Hassun, dün Newsweek'te yayınlanan yazısında, “Suriye sınırının tamamen silahsızlandırılmasını sağlayarak, ortak değerlerimiz ve azınlık gruplarının korunması için hareket ederek, rejimin Dürzilere zarar vermesini engellemeye kararlıyız. Herkes bilmelidir ki, Suriye Dürzileri, Arap çoğunluklu bölgede, çoğulculuğun ve azınlık çeşitliliğinin son sembolüdür” ifadelerini kullandı.

Eş Şara, Dürzileri korumanın hükümeti için bir “öncelik” olduğunu açıkladı ve İsrail'i “Suriye'yi savaşa ve bölünmeye sürüklemeye çalışmakla” suçladı.

Mansur şöyle devam etti: "İsrail, Suriye'nin güneyinin Lübnan ya da Gazze'ye dönüşmesine izin veremez. Harekete geçmek için çok uzun süre tereddüt ettiğimiz o yerlerden çok acı bir ders aldık. Çok uzun süre bekledik ve çok yüksek bir bedel ödedik. Dolayısıyla İsrail'in şu anki ruh hali, 7 Ekim 2023'teki Hamas saldırısı senaryosunun tekrarlanmasını önlemek için elimizden gelen her şeyi yapmaktır."

Bu strateji, Netanyahu'nun dünkü konuşmasında da vurguladığı gibi, Şam'dan Golan Tepelerine kadar Suriye'nin güneyinde, Suveyda'yı da içine alan bir “tampon bölge” kurulmasını içeriyor.

Mansur, “Şara güneydeki Dürzilerin haklarını savunmayı taahhüt etmezse, iç savaşın ilk yıllarında kuzeydoğuda kurulan ABD destekli Kürt güçlerine benzer fiili bir özerk bölgenin oluşturulmasıyla karşı karşıya kalabilir” değerlendirmesinde bulundu.

Mansur, “Dürzilere özerklik verilmesi İsrail'in Suriye'nin güneyinde istikrarı sağlamasına yardımcı olacaktır ki, bence bu herkes için faydalı olacaktır. Bu İsrail için de iyi, Dürziler için de iyi. Şam hükümeti ülkeyi birleştirmenin önemini anlamazsa, izlediği politikanın bedeli bu olacaktır" şeklinde görüşünü dile getirdi.

Görsel kaldırıldı.ABD Başkanı Donald Trump ile Suriye Devlet Başkanı Ahmed eş-Şara arasında Riyad'da görüşme (Arşiv-AP)

ABD, İsrail'in son saldırılarına desteğini çekmenin yanı sıra, Suriye'nin birliğini ve toprak bütünlüğünü de savundu ki bu mesaj, Beyaz Saray'ın Kürt müttefiki Suriye Demokratik Güçleri'nin (SDG) merkezi hükümete entegre olmasını öngören ve şu anda durmuş olan anlaşmanın müzakere edilmesindeki rolüyle pekiştirildi.

Şarku'l Avsat'ın edindiği bilgiye göre Trump Netanyahu'ya yakın dururken, ABD lideri aynı zamanda mayıs ayında kendisini Suriye'ye yönelik yaptırımları kaldırmaya ikna ettiği belirtilen Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile de yakın ilişkiler kurdu.

Erdoğan dün yapılan kabine toplantısında, Suriye'nin bölünmesine yönelik iddiaları sert bir dille eleştirerek şunları söyledi: "Suriye'nin bölünmesine dün de razı olmadık, bugün de yarın da asla razı olmayacağız. Ülkenin toprak bütünlüğü pahasına Suriye'nin güneyi ile kuzeyi arasında bir koridor oluşturmayı hayal edenler asla amaçlarına ulaşamayacaklar."

"Suriyeli kardeşlerimizle dayanışma içinde bunlara engel olacağız ama İsrail ile soruna bulaşanlar er ya da geç büyük bir hesap hatası yaptıklarını anlayacaklardır."