Sudan Egemenlik Konseyi’nden, yönetimdeki boşluğun doldurulması için derhal bir teknokratlar hükümeti kurulması baskısı

Bugün düzenlenmesi planlanan gösteri yürüyüşü öncesinde halkın bileşenleri arasında huzursuzluk çıkabileceği uyarısı yapılırken Başbakan Hamduk’un, ev hapsinde olduğu iddiaları yalanlandı

30 Aralık'ta Hartum sokaklarında gerçekleşen protesto gösterilerinden bir kare (AFP)
30 Aralık'ta Hartum sokaklarında gerçekleşen protesto gösterilerinden bir kare (AFP)
TT

Sudan Egemenlik Konseyi’nden, yönetimdeki boşluğun doldurulması için derhal bir teknokratlar hükümeti kurulması baskısı

30 Aralık'ta Hartum sokaklarında gerçekleşen protesto gösterilerinden bir kare (AFP)
30 Aralık'ta Hartum sokaklarında gerçekleşen protesto gösterilerinden bir kare (AFP)

Sudan Egemenlik Konseyi, 30 Aralık'ta Hartum'da düzenlenen protesto gösterileri sırasında meydana gelen şiddet olaylarının ardından ülkede huzursuzluk çıkarılmasına karşı uyardı. Egemenlik Konseyi,  Sudan'ın Kuzey Darfur eyaletine bağlı El-Faşir'deki Birleşmiş Milletler-Afrika Birliği Darfur Misyonu (UNAMID) lojistik üssünün yağmalanması olayıyla eş zamanlı gerçekleşen olaylar nedeniyle Sudan halkının bileşenleri arasında nifak ve fitne tohumları ekmeye çalışan bazı kesimler olduğuna dikkati çekti.
Dün Orgeneral Abdulfettah el-Burhan başkanlığında acil olarak toplanan Egemenlik Konseyi tüm bu ihlalleri kınadı. Bir yandan hukukun üstünlüğünü ve devletin prestijini korurken diğer yandan barışçıl gösteriler düzenleme ve ifade özgürlüğü de dahil olmak üzere tüm hakların kullanılmasında ilerleme kaydedildiğini ve bu bağlamda uluslararası ilkelere bağlı kalındığını vurgulayan Egemenlik Konseyi,  vatandaşlar ile polis ve güvenlik birimleri arasındaki yetkilerin ve sınırların çerçevelerinin netleştirildiğinin altını çizdi.
Egemenlik Konseyi üyesi Selma Abdulcabbar el-Mubarek, gazetecilere yaptığı açıklamada, toplantıda ülkedeki mevcut durumun ele alındığını belirtti. Ele alınan konuların başında güvenlik ihlalleri, 30 Aralık Perşembe günü düzenlenen protesto gösterileri sırasında meydana gelen olaylar ve el-Faşir’de UNAMID’e ait lojistik üsse yapılan saldırıların geldiğini belirten Mubarek, Egemenlik Konseyi’nin gösterilerdeki ihlaller ve ölümlerin sorumlularının ortaya çıkarılıp cezalandırılacağını vurguladığını kaydetti.
Selma el-Mubarek’in basın açıklamasına göre Egemenlik Konseyi, mevcut krizin diyalog ve fikir birliğiyle ele alınması, ortak bir vizyon oluşturmak için ileri sürülen girişimler arasındaki anlaşmazlıkların giderilmesi ve yönetimdeki boşluğun doldurulması amacıyla teknokratik bir hükümetin bir an önce kurulması gerektiğini vurguladı. Egemenlik Konseyi ayrıca yatırımların çekilmesi, kalkınma projelerinin devamı ve ulusal sermayenin dışarıya akmasının sınırlandırılması için umutlar açan, ülkenin güvenlik ve istikrarını koruyan ulusal ruhun korunmasına dikkati çekti.
Öte yandan Geçiş Dönemi Egemenlik Konseyi Başkanı Orgeneral Abdulfettah el-Burhan, Bağımsızlık Günü vesilesiyle geçtiğimiz Cuma yaptığı konuşmada, ülkenin bekasına yönelik göz ardı edilemeyecek kadar büyük zorluklar ve krizlerle karşı karşıya olduğunu söyledi. Orgeneral Burhan, “Ülke yönetimine giden tek yol, seçimler aracılığıyla halkın vereceği yetkiden geçer” diye ekledi.
Kendi başkanlığındaki Güvenlik ve Savunma Konseyi’nin soruşturma ve doğrulama prosedürlerinin tamamlanmasını hızlandırmaya ve olaylara karışanlardan hesap sormaya çağıran Orgeneral Burhan, düzenli orduya olan güvenini tazeledi. Bu arada aktivistlerden oluşan Hartum Direniş Komiteleri, halk örgütleri ve sendikalar, bugün, başkentin merkezindeki Cumhuriyet Sarayı'na doğru bir milyon kişilik bir yürüyüş yapılacağını duyurdular. Orgeneral Burhan ile Başbakan Abdullah Hamduk arasında 21 Kasım'da imzalanan siyasi anlaşmaya ve askeri darbeye karşı düzenleneceği belirtilen yürüyüşe “Sarsıcı Geçit Töreni” adı verildi.
Diğer taraftan BM Sudan Temsilcisi Volker Peretz, mevcut krizden çıkış için tüm tarafların mutabık kaldıkları bir yol bulmak amacıyla taraflar arasındaki güvensizliğin acilen ele alınmasının önemini vurguladı. Peretz, düzenlediğini basın toplantısında, barışçıl gösteriler düzenleyen protestoculara karşı işlenen ihlallerin ve gazetecilere yönelik saldırıların durdurulması, eksiksiz ve güvenilir bir soruşturma başlatılarak faillerin adalete teslim edilmesi çağrısında bulundu.
Sudan'da basın özgürlüğü ihlallerinin yanı sıra diğer temel insan hakları ihlallerinin, ülkede barışçıl demokratik yolun yeniden kurulmasına elverişli bir ortamın oluşturulmasının önünde engel teşkil ettiğini söyledi.  Yetkilileri barışçıl gösteri düzenleme hakkına saygı göstermeye ve protestocuların barışçıl gösteriler düzenlemelerine izin vermeye çağıran Peretz, onlara karşı şiddet kullanılmaması ve kendilerini özgürce ifade etmelerine izin vermesi gerektiğini, çünkü barışçıllığın Sudan devriminin zaferinin arkasındaki ana ilkelerden biri olduğunu kaydetti. BM Sudan Temsilcisi, “Bu, taleplerini tüm cesaretle ifade etmek için sokağa çıkanların çoğunun bağlı kalmaya devam ettikleri bir ilkedir” dedi.
Volker Peretz, BM’nin Sudan halkını demokratik bir ülke özlemlerini gerçekleştirmeleri için desteklemeye kararlı olduğunu ve Sudan halkının hak ettiği adil ve barışçıl bir toplumun kurulmasında iş birliği yapmak için durumu yakından takip ettiğini belitti.
Sudan’da ordunun 25 Ekim'de iktidarı ele geçirmesinden bu yana, ülkenin çeşitli şehirlerinde düzenlenen protestolar sırasında ölenlerin sayısı 54'e yükselirken yüzlerce kişi yaralandı.
Askeri Geçiş Konseyi (AGK), barışçıl göstericilere uygulanan aşırı şiddet ve güvenlik güçlerinin göstericilere karşı gerçek mermi ve göz yaşartıcı gaz kullanması nedeniyle yurtiçinden ve yurtdışından sert eleştirilerin hedefi oluyor. 
Bir başka gelişmede Sudan Başbakanı Abdullah Hamduk'un Ofisi, basında ve sosyal medya sitelerinde ikinci kez ev hapsine alındığına dair dolaşan haberleri yalanladı. Ofisten yapılan açıklamada, Hamduk’un tam olarak hareket ve istediği herkesle görüşme özgürlüğüne sahip olduğu belirtildi.
Başbakan Hamduk’un ülkenin önceki gün bağımsızlığının 66. yıldönümü için Sudan halkına bir konuşma yapması planlandı. Hamduk’un konuşması sırasında  halka istifasını sunabileceğine dair bir takım spekülasyonların arasında konuşma herhangi bir açıklama yapılmadan iptal edildi.
Hamduk, Orgeneral Burhan’ın 25 Ekim'de bir askeri darbeyle ülkede iktidarı ele geçirmesinin ardından ev hapsine alınmış, bir aydan kısa bir süre sonra, Burhan ile siyasi bir anlaşma imzalama imzalamasına saatler kala serbest bırakılmıştı.
Şarku’l Avsat’ın çeşitli kaynaklardan edindiği bilgilere göre barışçıl tarafların liderleri, dün, Başbakan Hamduk’u resmi olarak açıklamayı planladığı istifasından vazgeçirmek ve ülkenin içinde bulunduğu mevcut krizden çıkış için bir yol bulunmasını görüşmek üzere Hamduk ile bir araya geldiler.



Sudan'da Hayat Kurtarma ve Barış için Müttefikler Grubu’ndan “insani ateşkes” çağrısı

Darfur’daki bir mülteci kampındaki izolasyon merkezinde tedavi gören kolera hastaları (AFP)
Darfur’daki bir mülteci kampındaki izolasyon merkezinde tedavi gören kolera hastaları (AFP)
TT

Sudan'da Hayat Kurtarma ve Barış için Müttefikler Grubu’ndan “insani ateşkes” çağrısı

Darfur’daki bir mülteci kampındaki izolasyon merkezinde tedavi gören kolera hastaları (AFP)
Darfur’daki bir mülteci kampındaki izolasyon merkezinde tedavi gören kolera hastaları (AFP)

“Sudan'da Hayat Kurtarma ve Barış için Müttefikler Grubu” dün Sudan’da savaşan tarafları ‘Cidde Taahhütleri’ne uymaya ve insani yardım için zaman zaman ateşkes ilan edilmesine izin vererek, çatışma bölgelerine hayat kurtaran yardımların ulaşmasını ve sivillerin tehlikeden uzaklaşmasını sağlamaya çağırdı.

Suudi Arabistan, ABD, İsviçre, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), Mısır, Afrika Birliği (AfB) ve Birleşmiş Milletler'den (BM) oluşan grup, Sudan'daki insani durumun her geçen gün daha da kötüleşmesinden duydukları derin endişeyi dile getirdi. Bu durum, ciddi yetersiz beslenme ve kıtlık çeken insan sayısının artması ve ihtiyaç sahiplerine ulaşmayı engelleyen birçok engel nedeniyle, başlıca bölgelerde insani durumla müdahaleyi geciktiriyor veya engelliyor.

Grup tarafından yapılan ortak açıklamada, bu savaşta en büyük bedeli sivillerin ödediği vurgulandı.

Açıklamada şu ifadeler yer aldı:

“Sudan'daki durumun kötüleşmesi ve insani ihtiyaçların kritik seviyelere ulaşmasıyla birlikte, çatışmanın tarafları sivilleri korumak ve insani yardımların ihtiyaç sahiplerine ulaşmasını sağlamak için acil önlemler almalıdır. Uluslararası insani hukuk ve 2023 mayısında imzalanan Sudan'daki sivilleri korumayı taahhüt eden Cidde Deklarasyonu'na göre yardımların onlara ulaşmasını kolaylaştırmak zorundalar.”

Grup, savaşan taraflara insani faaliyetleri engelleyen ve önleyen tüm bürokratik engelleri kaldırmaları, ana ikmal yollarını konvoylar ve insani yardım çalışanları için açık tutmaları, ateşkes dönemleri ilan etmeleri,  gerektiğinde başka düzenlemeler yapmaları, Adri Sınır Kapısı’nın uzun soluklu olarak açılması, Darfur ve Kordofan'a giden temas hatları üzerindeki ana yolların öngörülen ve sürdürülebilir kullanımı konusunda anlaşmalar yapılması ile Güney Sudan'dan ilave sınır kapıları açılması çağrısında bulundu.

Ayrıca, insani yardım kuruluşlarının Sudan'ın her yerinde ihtiyaç sahibi tüm sivillere güvenli bir şekilde yardım sunabilmeleri ve diğer tarafların kontrolündeki bölgelerde yardım çalışmaları yaptıkları takdirde misilleme korkusu yaşamadan çalışabilmelerinin garanti altına alınması, sivillerin yardım ve hizmetlere güvenli bir şekilde erişebilmelerinin sağlanması, BM’nin ülke genelinde, özellikle Darfur ve Kordofan'da insani ihtiyaçların acil olduğu bölgelerde sürdürülebilir bir insani varlık göstermesine izin verilmesi ve bunun kolaylaştırılması talep edildi.

Sudan'ın tamamında iletişim hizmetlerine yeniden erişimin sağlanması ve başta enerji, su ve sağlık altyapısı olmak üzere hayati öneme sahip sivil altyapının korunması çağrısı yapılan açıklamada, bazı bölgelerde, özellikle Kuzey Darfur ve Kordofan'da, insani yardım aktörlerinin yardım çalışmaları yapabilmesi için durumu yatıştırmaya yönelik önlemlerin acilen alınması gerektiği belirtildi.

Grup, insani yardım çalışanları, onların merkezleri ve mülkleri dahil olmak üzere sivillerin korunması yükümlülüğünün yanı sıra insani yardımların ihtiyaç sahiplerine hızlı ve engelsiz bir şekilde ulaştırılması ve bunun kolaylaştırılması gibi ilkeleriyle uluslararası insani hukuka tam olarak saygı gösterilmesi gerektiğini vurguladı.