Daniel Radcliffe: Emma Watson ve Rupert Grint'in öpüşme sahnesinde tam bir hıyar gibi davrandım

Rupert Grint ve Emma Watson, Harry Potter ve Ölüm Yadigarları: Bölüm 2'de (Warner Bros)
Rupert Grint ve Emma Watson, Harry Potter ve Ölüm Yadigarları: Bölüm 2'de (Warner Bros)
TT

Daniel Radcliffe: Emma Watson ve Rupert Grint'in öpüşme sahnesinde tam bir hıyar gibi davrandım

Rupert Grint ve Emma Watson, Harry Potter ve Ölüm Yadigarları: Bölüm 2'de (Warner Bros)
Rupert Grint ve Emma Watson, Harry Potter ve Ölüm Yadigarları: Bölüm 2'de (Warner Bros)

Daniel Radcliffe, Harry Potter'daki yıldız rol arkadaşları Rupert Grint ve Emma Watson öpüşme sahnesi çekerken "tam bir hıyar" gibi davrandığını söyledi.
Popüler fantastik film serisinde Ron Weasley'i oynayan Grint ve Hermione Granger'ı canlandıran Watson, Harry Potter ve Ölüm Yadigarları: Bölüm 2'de (Harry Potter and the Deathly Hallows Part 2) ekranda romantik bir an paylaşmıştı.
Oyuncular bu anı yeni yayımlanan, ekibi tekrar bir araya getiren özel yapım Return to Hogwarts'ta anımsadı.
Watson bu anı kendisinin ve Grint'in çekimler sırasında yaşamak zorunda kaldığı "en korkunç" şey olarak tanımladı.
Watson, "Bunun etkileyici bir öpüşme olması gerekiyordu ama doğrusu [Rupert] ve ben kıkırdamaya ve gülmeye devam ettik" dedi.
"Asla becerememekten gerçekten korktum çünkü sahneyi ciddiye alamamıştık."
Radcliffe daha sonra durumu daha da kötüleştirdiğini açıklayarak şunları söyledi:
"Bunu daha iyi hale getirmedim çünkü bana önemli ölçüde bu konuda tam bir hıyar olduğum söylendi ve 'Sete geleceğim ve onların [Rupert ve Emma] öpüşmesini izleyeceğim' diye düşünmüştüm."
Watson, öpücüğün "her açıdan çok yanlış" hissettirdiğini de söyledi ve iki rol arkadaşını "kardeşleri" olarak nitelendirdi.
Özel yapımın başka bir yerinde Radcliffe, çekimlerin son gününde daha yaşlı bir oyuncuya yazdığı flörtöz mesajı açıklarken Watson sette Felton'a "aşık olduğu" anı ayrıntılı biçimde anlattı.
Radcliffe de rol arkadaşı Gary Oldman'ı etkilemek için "havalı olmaya çalıştığından" bahsetti ve Ralph Fiennes, onu kötü Lord Voldemort rolünü kabul etmeye neyin ittiğini açıkladı.
İlk haberlerin aksine Harry Potter'ın tartışmalı yazarı J.K. Rowling gerçekte özel yapımda yer aldı. Rowling'in dahil olması trans bireyler hakkında yaptığı yorumlardan dolayı gelen tepkilerin ardından şüpheli hale gelmişti.
Oyuncu kadrosu, Emma Watson'ın seriden neredeyse ayrılacağı anı da konuştu. Özel yapım, merhum Alan Rickman'ı anarak kapandı ve bu an Harry Potter hayranlarını gözyaşlarına boğdu.
Independent Türkçe



Buzul Çağı'ndan kalma aletler, Avustralya'nın ilk insanları hakkında bilinenleri baştan yazdı

Mavi Dağlar'ın üst kesimlerindeki Darug Bölgesi'nde yer alan Dargan Sığınağı (Dr. Amy Way)
Mavi Dağlar'ın üst kesimlerindeki Darug Bölgesi'nde yer alan Dargan Sığınağı (Dr. Amy Way)
TT

Buzul Çağı'ndan kalma aletler, Avustralya'nın ilk insanları hakkında bilinenleri baştan yazdı

Mavi Dağlar'ın üst kesimlerindeki Darug Bölgesi'nde yer alan Dargan Sığınağı (Dr. Amy Way)
Mavi Dağlar'ın üst kesimlerindeki Darug Bölgesi'nde yer alan Dargan Sığınağı (Dr. Amy Way)

Arkeologlar, Avustralya'nın Mavi Dağlar bölgesindeki bir mağarada Son Buzul Çağı'na ait nadir eserler ortaya çıkararak kıtanın ilk insanlarının, bir zamanlar bu engebeli dağlarda yaşadığına dair kesin kanıtlar buldu.

İlk Milletler topluluğu üyeleriyle birlikte çalışan araştırmacılar, Sidney'nin batısında yaklaşık 1073 metre yükseklikte yer alan buz gibi bir bölge olan Dargan Sığınağı'nın 20 bin yıl önce ilk insanlar tarafından yerleşim yeri olarak kullanıldığını keşfetti.

Hakemli dergi Nature Human Behaviour'da yayımlanan bulgular, Avustralya'da 700 metrenin üzerindeki bir rakımda yerleşim olduğuna dair bugüne kadarki en eski kanıtı sunuyor.

Bulgular, Mavi Dağlar'ın Son Buzul Çağı'nda yerleşime elverişsiz olduğu yönündeki önceki inanışları tersine çevirirken bu tür buzlu arazilerin, erken insan göçüne engel teşkil etmemiş olabileceğine işaret ediyor.

Araştırma, erken dönem Avustralya yerlilerinin bu elverişsiz koşullara uyum sağlamalarını sağlayan yaratıcılıkları hakkında da yeni soruları gündeme getiriyor.

Son Buzul Çağı'ndaki soğuk hava koşulları Mavi Dağlar'ın 600 metre yukarısındaki üst kesimlere kadar uzanmıştı, sıcaklıklar bugünkünden en az 8,2 derece daha düşüktü ve bitki örtüsü modern zamanlara göre çok daha seyrekti.

Bilim insanları Buzul Çağı'nda bu bölgede odun kaynaklarının kıt olabileceğini ve su kaynaklarının kış boyunca donmuş olabileceğini söylüyor.

Sidney Üniversitesi'nden arkeolog Wayne Brennan, "Şimdiye kadar, Avustralya'nın yüksek kesimlerinin Son Buzul Çağı'nda yaşanması çok zor yerler olduğunu düşünüyorduk" diyor.

Dr. Brennan şu ifadeleri kullanıyor: 

Yine de araştırmalarımız bu zorlu koşullara rağmen insanların, ağaç sınırının yaklaşık 400 metre üzerindeki bu yüksek rakımlı arazide yaşadığını ve buradan geçtiğini gösteriyor.

Arkeologlar mağara alanındaki son kazılarda ocak kalıntıları da dahil, Son Buzul Çağı'na ait yaklaşık 700 eser ortaya çıkardı.

Araştırmacılar bunların çoğunun Avustralya'nın ilk insanları tarafından muhtemelen kesme veya kazıma için kullanılan tarih öncesi aletler olduğunu söylüyor.

Çalışmanın bir diğer yazarı Philip Piper "Dargan Mağarası'nın son 20 bin yılını kapsayan bu kadar sağlam bir kronolojiyi oluşturmamızı sağlayan, eserlerin mükemmel bir şekilde korunmasıydı" diyor.

Gün yüzüne çıkarılan kil taşından aletlerin çoğu yerel üretimdi ancak bir tanesi Dargan Sığınağı'ndan yaklaşık 50 km uzaklıktaki Jenolan Mağaraları bölgesinden gelmiş gibi görünüyor. Bu da eski insanların kuzey ve güney arasında yolculuk yaptığına işaret ediyor.

ghtyju

Araştırmacılar, Mavi Dağlar silsilesi, bitki ve hayvan çeşitliliğiyle tanınan bir UNESCO Dünya Mirası alanı olmasına rağmen, yerli halkın kültürel mirasını korumak için hiçbir önlem alınmadığını söylüyor.

Çalışmanın yazarı ve Darug kadını Leanne Watson Redpath, "Halkımız binlerce yıl boyunca Mavi Dağlar'da yürüdü, yaşadı ve gelişti ve mağaranın orada olduğunu biliyorduk" diyor.

Mağara sadece bir şeyler paylaşmak, hikaye anlatmak ve hayatta kalmak için burayı bir buluşma yeri olarak kullanan atalarımızla somut bir bağ değil, aynı zamanda kültürel kimliğimizin bir parçası. Tüm Avustralyalıların yararı için mirasımıza saygı göstermeli ve onu korumalıyız.

Bilim insanları Son Buzul Çağı'nda bu dağlara hangi ilk insanların ulaştığına henüz emin değil.

Birden fazla yerli grubun bu bölgeyle bağlantılı olabileceğinden şüpheleniyorlar.

Dr. Brennan, "Geleneksel bilgimizle bilimsel araştırmaları birleştirerek tarihimizin bu paha biçilmez mahzenlerini gelecek nesiller için koruyabileceğimizi umuyoruz" diyor.

Independent Türkçe