Yemen: Husiler istihbarat teşkilatını dönüştürüyor

Yemen'deki darbeciler binlerce istihbarat çalışanını görevden alarak yerlerine destekçilerini yerleştirdi

Yemen: Husiler istihbarat teşkilatını dönüştürüyor
TT

Yemen: Husiler istihbarat teşkilatını dönüştürüyor

Yemen: Husiler istihbarat teşkilatını dönüştürüyor

Husi milisleri Yemen’deki meşru hükümete karşı 2014 yılının ikinci yarısında yaptığı darbeden bu yana devlet kurumlarına paralel kurumlar oluşturmuş olmasına rağmen Yemen istihbarat servisine yönelik büyük bir tasfiye operasyonu başlattı. Emeklilik adı altında servisin binlerce üyesinin görevine son vermeye ve yerlerine kendi unsurlarını yerleştirmeye karar verdi.
Husi grubunun bu hamlesi, Yemen’deki devlet kurumlarının kadrolarını işten çıkarmaya ve bu kurumlara grup unsurlarını yerleştirme sürecini tamamlamaya yönelik devam eden bir planın parçası olarak, beş yıldır maaş alamamış olmalarına rağmen on binlerce memuru emeklilik bahanesiyle işten çıkarmasından aylar sonra geldi.
Güvenlik ve siyasi kaynaklar Şarku'l Avsat'a verdikleri demeçte sözde Güvenlik ve İstihbarat Servisi Başkanı Abdülkadir eş-Şami'nin, Husi milislerinin liderliğinin üç binden fazla subayı ve milislerin Dış İstihbarat Servisi (Milli Güvenlik) ile birleştirdiği Siyasi Güvenlik Servisi üyesini emeklilik bahanesiyle işten çıkarmaya yönelik talimatlarını uygulamaya başladığını söyledi.
Kaynaklara göre talimatlarda bu kişilerin yerlerine, milislerin Lübnan Hizbullahı tarafından kurulan ve çalışmaları denetlenen Önleyici Güvenlik Servisi olarak bilinen istihbarat servisi tarafından özenle seçilecek olan Husi unsurlarının konulması gerektiği ifade ediliyor.
Şarku'l Avsat'a konuşan kaynaklar bu hamlenin sadakatlerinden şüphelenilen, başta milislerin yönetimi altına çalışmaya devam etmeyi reddeden kadınlar olmak üzere bazıları çalışmayı reddettiği için veya işten uzaklaştırılarak ya da mobbing uygulanarak servisin kadrolarının çoğunu hedef alan bir önceki tasfiye operasyonunun tamamlayıcısı olarak geldiğini vurguladı.
Kaynaklara göre, milis liderlerinin talimatlarında Siyasi Güvenlik Servisi'nin subay ve üyelerinden oluşan ilk partinin bu yıldan itibaren emeklilik yaşına ulaştıkları ve diğer partilerin işten çıkarılma sıralarını bekledikleri bahanesiyle emekliye ayrılması gerektiği ifade ediliyor. 1970’li yıllarda kurulan bu servisteki çalışan sayısının 20 binden fazla olduğu tahmin ediliyor.
Yerel kaynaklar, emekli etmek için hedef alınan kişilerin özellikle Sana'nın güneyindeki kentlerden ve Marib, el-Cevf ve el-Hudeyde kentlerinden geldiğini belirttiler. Kaynaklar söz konusu hamleyi "çıkarılan kişilerin yerlerine, milislere mezhepsel ve coğrafi olarak bağlı unsurları getirmeyi amaçlayan bir tasfiye operasyonu" olarak nitelendirdiler. Kaynaklar işten çıkarma sürecinin, meşru hükümetin kontrolündeki bölgelerde çalışmaya geçmek de dahil olmak üzere çeşitli nedenlerle işten çıkarılanların veya milislerle çalışmaya geri dönmeyi reddedenlerin değiştirilmesini içereceğine dikkat çektiler.
Siyasi Güvenlik Servisi’ndeki iki çalışandan bilgiler aktaran kaynaklar “Husi milisleri istihbarat teşkilatında başlattıkları değiş tokuş sürecinde kasıtlı olarak aile, mezhep ve coğrafyayı baz alıyor. Emekli edilenlerin yerine konulanların çoğu Saada, Amran ve Hacca illerinden geliyor. Emekli edilenlerin büyük bir kısmı, yasanın öngördüğü gibi herhangi bir iş düzenlemesi almadı ve emekli maaşı alacaklarına dair de hiçbir garanti yok. Zira milisler, Askeri Emeklilik Bölümü’nün mülklerine el koydu ve bunları savaşçılarının emrine verdi. Aynısını Sivil Servis’te çalışanların alacakları için de yaptı. Sigortalar ve Emekli Maaşları Genel Kurumu'nun fonlarına el koydu ve dört yıl önce emekli maaşlarını ödemeyi bıraktı” ifadelerini kullandılar.
Kaynaklar, bu hamlenin devletin Sivil Servisi’nde milislere sadık olan on binlerce kişiyi, emeklilik bahanesiyle çıkarılanların yerine yerleştirme adımları ile paralel olarak geldiğini, öte yandan sivil çalışanların beş yıldır maaş almadığını belirttiler.
Kaynaklar yaşananların, darbe hükümetinin başkanı Mehdi el-Meşat'ın ofisinin müdürü olarak atanan Sana'nın fiili hükümdarı Ahmed Hamid tarafından denetlenen bir değiş tokuş süreci olduğunu söylediler. Sana’daki politikacıların liderlerinden birine göre milis lideri tarafından kendisine herhangi bir siyasi çözümden önce bir gerçekliği empoze etmek için devlet kurumlarını temizleme ve milis unsurlarını tüm bu kurumlara yerleştirme sürecini denetleme görevi verildi.



Libya’nın yurtdışında dondurulmuş fonlarının çözülmesine yönelik olası gizli anlaşmalar

Basında yer alan haberlerde Abdulhamid ed-Dibeybe hükümeti ile ABD Başkan Donald Trump'ın yönetiminden yetkililer arasında Libya'nın yurtdışında dondurulan fonlarına ilişkin gizli müzakereler yürütüldüğü belirtiliyor (UBH Başbakanlık Basın Ofisi)
Basında yer alan haberlerde Abdulhamid ed-Dibeybe hükümeti ile ABD Başkan Donald Trump'ın yönetiminden yetkililer arasında Libya'nın yurtdışında dondurulan fonlarına ilişkin gizli müzakereler yürütüldüğü belirtiliyor (UBH Başbakanlık Basın Ofisi)
TT

Libya’nın yurtdışında dondurulmuş fonlarının çözülmesine yönelik olası gizli anlaşmalar

Basında yer alan haberlerde Abdulhamid ed-Dibeybe hükümeti ile ABD Başkan Donald Trump'ın yönetiminden yetkililer arasında Libya'nın yurtdışında dondurulan fonlarına ilişkin gizli müzakereler yürütüldüğü belirtiliyor (UBH Başbakanlık Basın Ofisi)
Basında yer alan haberlerde Abdulhamid ed-Dibeybe hükümeti ile ABD Başkan Donald Trump'ın yönetiminden yetkililer arasında Libya'nın yurtdışında dondurulan fonlarına ilişkin gizli müzakereler yürütüldüğü belirtiliyor (UBH Başbakanlık Basın Ofisi)

Zayed Hediyye

Libya'da Abdulhamid ed-Dibeybe’nin başbakanı olduğu Ulusal Birlik Hükümeti’nin (UBH) son aylarda karşı karşıya kaldığı siyasi ve ekonomik krizler devam ederken UBH ile ABD yönetimi arasında yapılan anlaşmalara ilişkin uluslararası basında art arda çıkan haberler UBH’nin sıkıntılarını daha da arttırdı. Bu anlaşmalar arasında Washington'da dondurulan Libya fonlarının, ABD'ye bu fonların bir kısmının verilmesi karşılığında çözülmesini amaçlayan bir anlaşma da yer alıyor.

Bu anlaşmanın onaylanması halinde bu hamle, Temsilciler Meclisi'nin (TM) yeni bir bütçe vermeyi reddetmesi ve Libya’nın doğu kampının ABD ve Türkiye gibi Libya sahnesindeki önde gelen ve etkili olan uluslararası tarafların teveccühünü kazanmayı başarması sonucu UBH’nin son dönemde rakiplerine karşı gerilediği ekonomik ve siyasi düzeylerdeki konumunu iyileştirmesine katkı sağlayacak.

Washington için cazip bir anlaşma

Anlaşmanın ayrıntıları, İngiltere merkezli Middle East Eye haber sitesi ve diğer uluslararası basın kaynakları tarafından hazırlanan ve UBH ile Trump yönetiminden yetkililer arasında Libya'nın yurtdışında dondurulan ve 30 milyar dolar değerinde olduğu tahmin edilen fonlarına ilişkin gizli müzakerelerden bahseden bir haberde ortaya çıktı.

Söz konusu habere göre taraflar arasındaki görüşmeler geçtiğimiz nisan ayı sonlarında Katar'ın başkenti Doha'da gerçekleşti. ABD Başkanı Trump'ın Ortadoğu işlerinden sorumlu kıdemli danışmanı Massad Boulos ile UBH Başbakanı Dibeybe’nin Ulusal Güvenlik Danışmanı ve kuzeni İbrahim ed-Dibeybe’nin bir araya geldiği görüşmede, Libya'nın, Washington'ın dondurulan fonların çözülmesinde rol oynaması karşılığında, dondurulan fonların bir kısmını belirli ABD kuruluşlarına verme planı ele alındı.

Şarku’l Avsat’ın Middle East Eye'den aktardığı kaynaklara göre plan Trump'ın ekibinin ciddi ilgisini çekmiş ve planın uygulanmasına yönelik mekanizmaların takibi için iç görüşmeler çoktan başladı. Ancak bu durum, bazı tarafların dondurulmuş Libya fonlarını bir sonraki aşamada siyasi olarak değerlendirme niyetleri hakkında soru işaretleri yaratıyor.

Libyalı yetkililerden yalanlama

Öte yandan Libya Yatırım Otoritesi (LIA), fonların serbest bırakılmasına ilişkin olarak basında yer alan haberleri yalanladı. Bu iddiaların doğruluktan yoksun olduğunu ve güvenilir kaynaklara ya da yetkili makamlar tarafından yayınlanan resmi raporlara dayanmadığını vurgulayan LIA, tüm yatırım portföylerinin ve egemen fonlarının Denetim Bürosu ve İdari Kontrol Dairesi gibi yerel kuruluşların yanı sıra akredite sahibi uluslararası denetçiler de dahil olmak üzere uluslararası kuruluşlar tarafından periyodik izlemeye tabi tutulduğunu ve hesaplarının uluslararası kabul görmüş yönetişim, açıklama ve şeffaflık standartlarına uygun olarak düzenli olarak gözden geçirildiğini kaydetti.

Libya’dan hamleler

ABD son zamanlarda Libyalı kurumların ve önde gelen resmi şahsiyetlerin Libya’nin ABD bankalarında dondurulmuş fonlarının serbest bırakılmasına yönelik hamleleri için aktif bir arena haline geldi. Libyalı resmi kaynakların tahminlerine göre bu fonlar Libya'nın yurtdışındaki toplam fonlarının yüzde 25'inden fazlasını oluşturuyor ve yaklaşık 200 milyar dolar olduğu tahmin ediliyor.

Bu hamlelerden en öne çıkanı, birkaç gün önce İngiltere merkezli Africa Confidential dergisinin sayfalarında yayınlanan ve Libya Devlet Varlıklarının Geri Kazanımı ve Yönetimi Ofisi (LAROM) eski Başkanı Muhammed el-Menseli'nin ‘çalıntı’ olarak nitelendirilen ve 50 milyar dolar değerinde olduğu tahmin edilen Libya’nın yurtdışındaki fonlarını kurtarmaya yönelik hamlelerinin ardından ABD makamları tarafından tutuklanmasının hangi koşullarda gerçekleştiğinden bahseden tartışmalı bir haberde ortaya çıktı.

Africa Confidential haberinde, Muhammed el-Menseli'nin geçtiğimiz yıl aralık ayında Washington'da Dışişleri, Adalet ve Hazine bakanlıkları yetkilileriyle bir araya geldiğini ve Muammer Kaddafi rejimi tarafından ABD’deki gizli hesaplara kaçırılan paraları Libya'nın geri alma niyetini kendilerine bildirdiğini aktardı. Habere göre Menseli bundan sadece birkaç hafta sonra 7 Ocak'ta izinsiz eylemlerde bulunduğu ve çifte vatandaşlığa sahip olduğu gerekçesiyle tutuklandı.

Libya’nın fonları onlarca yıldır dondurulmuş durumda

Libya'nın yurtdışında dondurulan fonları, 2011 yılında Muammer Kaddafi rejiminin devrilmesinden bu yana ülkenin karşı karşıya kaldığı en çetrefilli konulardan biri. Zira o tarihten bu yana göreve gelen hiçbir hükümet bu dosyayı yerinden oynatmayı başaramadı. Libya’nın yurtdışındaki fonları, 17 Şubat 2011'deki halk ayaklanmasını bastırmakla suçlanmasının ardından Kaddafi rejimine yaptırım uygulanmasını öngören 1973 sayılı Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi (BMGK) kararı kapsamında dondurulmuştu.

Libya’nın dondurulmuş fonları, eski rejimin yurtdışında doğrudan veya dolaylı olarak sahip olduğu tüm finansal varlıkları, fonları ve ekonomik kaynakları kapsıyor. Resmi verilere göre yurt dışındaki bankalarda bulunan dondurulmuş fonlar, varlıklar ve tahviller de dahil olmak üzere 200 milyar dolar tutarında olduğu tahmin ediliyor.

Bu fonların yüzde 37’si Avrupa’da, yüzde 33’ü Kuzey Amerika’da, yüzde 23’ü Afrika’da, yüzde 6’sı Ortadoğu’da ve yüzde 1’i Güney Amerika bulunuyor.

Devasa yatırımlar

Dondurulan fonlar arasında şimdiki adı Libya Yatırım Otoritesi olan Libya Yatırım Fonu'na ait yatırımlar da yer alıyor. Libya'nın egemen varlık fonu, ülkenin fazla petrol gelirlerini yönetmek ve yatırım yapmak için 2006 yılında kuruldu. Kaddafi döneminde 100 milyar dolardan fazla kaynak tahsis edilen fon, tarım, emlak, finans, petrol ve gaz gibi çeşitli alanlardaki yatırımları yönetiyor ve gelirlerinin milyarlarca dolar olduğu tahmin ediliyor.

Bazı ülkeler geçtiğimiz yıllar boyunca, Libya'nın dondurulmuş fonlarına, bu fonlardan faydalanmak amacıyla göz dikti. Bazıları yasadışı yollardan ve Libya'ya karşı tazminat davaları açarak bu fonları elde etmeye çalıştı, ancak tüm bu girişimler başarısız oldu.

LIA Direktörü Ali Mahmud Reuters'a yaptığı açıklamada, LIA’nın 70 milyar dolarlık fonlarının aktif yönetiminin on yılı aşkın bir süre sonra ilk kez BMGK tarafından bu yılın sonlarına kadar onaylanmasını beklediğini söyledi. Mahmud, LIA'nın mart ayında sunduğu yatırım planının kasım ya da aralık ayında BMGK tarafından onaylanacağından emin olduğunu da sözlerine ekledi.

LIA’nın dört bölümden oluşan planının ilk bölümünün oldukça basit olduğunu belirten Mahmud, bu bölümde fonların dondurulduğu yıllar boyunca biriken fonların tahvil ödemeleri olarak yeniden yatırılmasının planladığını ifade etti.

Birçok hedef

Bingazi Üniversitesi'nde ekonomi ve siyaset bilimi profesörü olan Ali Cuma, UBH’nin bu olası anlaşmayla sadece bir değil, birkaç hedefe ulaşmayı amaçladığını düşünüyor.

Prof. Cuma, Dibeybe hükümetinin Libya'nın yurtdışındaki fonlarının kontrolünü yeniden ele geçirme çabasının öncelikle ekonomik sıkıntısını çözmeyi ya da hafifletmeyi amaçladığını, zira hükümetin şu anda TM başta olmak üzere çeşitli taraflarca kendisine dayatılan iç siyasi ve mali baskı nedeniyle kamu harcamalarını karşılayamadığını söyledi.

Prof. Cuma, değerlendirmesini şöyle sürdürdü:

“Bu teklif aynı zamanda ABD ve pragmatik tutumlarıyla tanınan yeni başkanı Donald Trump ile ilişkileri geliştirmeyi ve Libya'nın doğu kampının son haftalarda nispeten başarılı olduğu Washington'a karşı üstünlük sağlama çabalarının önünü kesmeyi amaçlıyor.”

Ancak birçok tarafın bu sızıntıları mali kazançlar karşılığında ulusal egemenliğin bir kısmının teslim edilmesi olarak istismar etmeye çalışacağı için anlaşmanın Dibeybe ve UBH üzerindeki olumsuz etkisi konusunda uyaran Prof. Cuma, Dibeybe hükümetinin bu hamlesinin, dondurulmuş fonların geri alınması ile ulusal egemenliğin korunması arasında bir denge kurma becerisi açısından gerçek bir sınav niteliği taşıdığını, fakat mevcut aşamada bu iki zıt kutbu bir araya getirmenin oldukça zor olduğunu vurguladı.