Kudüs Ordusu’nun gölgesi İran Dışişlerinin üzerinde

Kaani, Süleymani’nin anısına ‘diplomasi ve saha’ arasındaki bağlantıya dikkati çekti

Abdullahiyan’ın 2 Ocak’ta Kaani ile görüşmesinden (İran Dışişleri Bakanlığı)
Abdullahiyan’ın 2 Ocak’ta Kaani ile görüşmesinden (İran Dışişleri Bakanlığı)
TT

Kudüs Ordusu’nun gölgesi İran Dışişlerinin üzerinde

Abdullahiyan’ın 2 Ocak’ta Kaani ile görüşmesinden (İran Dışişleri Bakanlığı)
Abdullahiyan’ın 2 Ocak’ta Kaani ile görüşmesinden (İran Dışişleri Bakanlığı)

İran Devrim Muhafızları Kudüs Gücü Komutanı Kasım Süleymani’nin öldürülmesinin ikinci yıl dönümünde başkent Tahran’da Süleymani’nin halefi İsmail Kaani, Dışişleri Bakanlığı’nda bir konuşma yaptı. Kaani konuşmasında Devrim muhafızları ile diplomatların ilişkisine dikkati çekti.
Devrim Muhafızları’nda dış operasyonlarla görevli Kudüs Gücü’nün eski komutanı ve İran’ın bölgesel politikasının en önemli mimarlarından biri olan Kasım Süleymani, 3 Ocak 2020’de Bağdat Havalimanı’ndan ayrılmasından kısa bir süre sonra ABD’ye ait bir insansız hava aracının düzenlediği terörle mücadele operasyonunda öldürülmüştü. Operasyonda ayrıca Irak merkezli Haşdi Şabi lideri Ebu Mehdi el-Muhendisi de yaşamını yitirdi. 
Kaani, eski Dışişleri Bakanı Muhammed Cevad Zarif’in geçen Nisan ayında sızan ses kaydına atıfta bulunarak, Sülemani’nin ‘saha ve diplomasi arasındaki bağlantıyı kurmada’ öncü olduğunu söyledi. Zarif, Devrim Muhafızları’nın bölgedeki faaliyetlerine atıfla, Dışişleri ve ‘saha faaliyetleri’ arasında paralel bir rol olmamasını eleştiriyordu. Eleştiriler arasında, Süleymani’nin 2015 nükleer anlaşmasının imzalanmasından sonra ve yürürlüğe girmesinden önce Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile görüşmek üzere Moskova’yı ziyaret etmesi meselesi de bulunuyor. Putin, o dönemde Suriye iç savaşında askeri işbirliğini genişletmeden önce İran rejimi lideri “Rehber” Ali Hamaney ile de araya gelmişti.
Özellikle İranlı liderler tarafından ses kaydına karşı yapılan eleştiriler, reformist müttefiklerinin kendisini seçimlere katılmaya ikna etme girişimlerinin ardından Zarif’in Cumhurbaşkanlığı seçimlerinden uzak durmasına neden oldu. Rejimin yaklaşık 40 yıllık ömründe en düşük katılıma tanık olduğu Cumhurbaşkanlığı seçimleri, radikal muhafazakâr İbrahim Reisi’nin zaferiyle sonuçlandı. Ses kaydı, Devrim Muhafızları arasında eleştirilere yol açan bölgesel politika konusundaki anlaşmazlıkların ardından mevcut Dışişleri Bakanı Hüseyin Emir Abdullahiyan’ın o dönemde Afrika ve Arap İşlerinden Sorumlu Bakan Yardımcısı görevinden istifa etmesinin nedenlerini de ortaya koydu.
Ses kaydından iki yıl önce Zarif, istifasını sunmuştu. Medya organları, istifa öncesinde Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esed’in Süleymani’nin koordinasyonuyla Tahran’a sürpriz bir ziyaret gerçekleştirdiğini ve Zarif’in bilgisi olmaksızın İran Cumhurbaşkanı ile görüşerek, ardından Şam’a döndüğünü açıklamıştı.
Kaani, Dışişleri Bakanlığı ile Devrim Muhafızları’nın İran toprakları dışındaki operasyonel birim arasındaki ilişkiyi de savunarak, “İnsanlarla alakamız yok, bazılarında tereddütler oldu, ama bu tutarlılık ve işbirliği hep vardı” dedi. ISNA haber ajansına göre Kaani, “Önemli olan konu, diplomatik ve siyasi alanda çalışan kişilerin bu alanda çalışan kişilerle tutarlılık ve işbirliği içinde olmalarıdır” diyerek, Tahran’da başlayan bu çalışmanın farklı ülkelerde devam ettiğini belirtti.
Son günlerde ‘saha’ ve diplomasi tartışmaları yeniden gündeme geldi. Öyle ki geçen hafta hükümet ve Devrim Muhafızları yanlısı gazeteler, bu terimleri ‘bir yandan balistik füze tatbikatları ve uzaya roket fırlatılması’ ve ‘diğer yandan nükleer anlaşmanın yeniden canlandırılması için devam eden müzakereler’ arasında bağlantı kurmak amacıyla kullandı.
Eski Dışişleri Bakanı Ali Ekber Salihi, geçen cumartesi günü radikal ‘Horasan’ gazetesine verdiği bir röportajda, Süleymani’nin tavsiyesi üzerine Muammer Kaddafi rejiminin devrilmesinden iki hafta sonra Libya’yı ziyaret ettiğini söyledi. Salihi, Kudüs Gücü kuvvetlerinin, İran Kızılayı’nın himayesinde ‘sağlık hizmetleri sunmaya’ gittiğine dikkat çekti. Süleymani’nin Tunus ve Libya büyükelçilerini belirlemedeki rolüne dikkati çeken Ali Ekber Salihi, İran’ın Suriye’ye müdahalesi konusundaki iç anlaşmazlıklara da dikkati çekti. 2012 yılında Umman arabuluculuğu ile gerçekleşen gizli görüşmelerde kendisi ve Süleymani arasındaki bilgi alışverişine de değindi.
Mevcut dışişleri bakanının, bir dizi lideri bölgedeki İran misyonlarında diplomatik görevlerde bulunan Kudüs Gücü ile yakın bağları bulunuyor.
İran basınına göre Abdullahiyan’ıın sponsorluğunda Dışişleri Bakanlığı Araştırma Merkezi’nde düzenlenen törene Filistin, Suriye ve Irak büyükelçileri de katıldı. İran Dışişleri Bakanlığı Konsolosluk İşleri Müsteşarı Ali Rıza Biğdali, ‘ABD’nin Süleymani’ye yönelik suikastı konusundaki adımının ‘meşru savunma veya önleyici savunma çerçevesinde meşrulaştırılamayacağını’ söylerken, “Çünkü iki ülke arasında silahlı bir çatışma olduğunda meşru savunma caizdir, ama bu iki ülke arasındaki bir çatışma sırasında olmadı’ dedi. Biğdali ayrıca, ABD’nin bu hareketinin 1974 Sözleşmesi’nin maddelerini ve insan haklarını ihlal ettiğini söyledi.
İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi, bugün Tahran’da Süleymani’yi anmak için resmi bir törende bir konuşma yapacak.
Cuma günü İran Dışişleri Bakanlığı, Joe Biden başkanlığındaki mevcut ABD yönetiminin, Süleymani’yi öldüren saldırıda, selefi Trump’ın eski yönetiminin kararı hakkında ‘sorumluluk’ taşıdığını ifade etti.
Şarku’l Avsat’ın AFP’den aktardığı habere göre Tahran, Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu Başkanı’na Süleymani’nin öldürülmesini kınayan bir karar çıkarma çağrısı yaptığı bir mektup yazdı.
İran Cumhurbaşkanlığı Hukuk İşlerinden Sorumlu Yardımcısı Muhammed Dahkan, mektupta “BM, bu terör eylemini kınamak ve gelecekte bu tür suçlardan kaçınmak için bir karar alma da dahil olmak üzere tüm yeteneklerini tüketmelidir” dedi. Tahran, dış operasyon yetkilisinin ‘o dönemde Irak’ta diplomatik bir görevde olduğunu’ belirtti.



Trump'ın ‘desteğine’ rağmen Gazze ateşkes anlaşmasının tamamlanmasının önündeki engeller neler?

İsrail'in el-Bureyc Mülteci Kampı’na düzenlediği hava saldırısında hasar gören bir binanın enkazı arasında hayatta kalanları arayan Filistinliler (AFP)
İsrail'in el-Bureyc Mülteci Kampı’na düzenlediği hava saldırısında hasar gören bir binanın enkazı arasında hayatta kalanları arayan Filistinliler (AFP)
TT

Trump'ın ‘desteğine’ rağmen Gazze ateşkes anlaşmasının tamamlanmasının önündeki engeller neler?

İsrail'in el-Bureyc Mülteci Kampı’na düzenlediği hava saldırısında hasar gören bir binanın enkazı arasında hayatta kalanları arayan Filistinliler (AFP)
İsrail'in el-Bureyc Mülteci Kampı’na düzenlediği hava saldırısında hasar gören bir binanın enkazı arasında hayatta kalanları arayan Filistinliler (AFP)

ABD, ocak ayında varılan anlaşmanın mart ayında çökmesinden bu yana Gazze Şeridi'nde bir ateşkesin gerekliliğinden bahsediyor. 13 Haziran'da başlayan İran-İsrail çatışmasının 12 gün sonra sona ermesiyle birlikte Gazze krizinin sona erdirilmesi gerektiğine dair uluslararası talepler arttı, ancak henüz bir anlaşma sağlanamadı.

Şarku’l Avsat'a konuşan uzmanlar, Gazze anlaşmasının önündeki engelleri İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun savaşa ve kişisel çıkarlarına bağlı kişiliğine ve Hamas'ın savaşı durdurmak için sözlü değil yazılı garantilerde ısrar etmesine bağlarken, savaşın her iki tarafının da ABD baskısı altında kısmi bir anlaşmayı göz ardı etmediğini belirtiyor.

Mısır Dışişleri Bakanı Bedr Abdulati ve Avrupa Birliği'nin (AB) Ortadoğu Barış Süreci Özel Temsilcisi Christophe Bigot dün Kahire'de yaptıkları toplantıda, ‘Mısır'ın Katar ve ABD ile iş birliği içinde Gazze'de ateşkes sağlanması, esir takası ve Gazze Şeridi'ne insani yardımların ulaştırılması yönündeki çabalarını’ gözden geçirdi. İkili, ‘İsrail'in Filistinlilere yönelik saldırganlığının durdurulması gerektiğini’ vurguladı.

Bu gelişme, ABD Başkanı Donald Trump'ın, savaşın her iki tarafına da Gazze'de bir ateşkes imzalamaları için defalarca çağrıda bulunduğu bir döneme denk geliyor. Şarku’l Avsat'ın Times of İsrael’den aktardığına göre Trump son olarak cumartesi gecesi sosyal medya platformu Truth Social üzerinden yaptığı paylaşımda, “Gazze'de bir anlaşma yapın. Esirleri geri alın!” diyerek İsrail Başbakanı’na bir anlaşmaya varması için baskı yapmaya çalıştı.

cdvfgh
Gazze Şeridi'nin orta kesiminde İsrail saldırıları sırasında öldürülen yakınları için ağlayan Filistinli kadınlar (AFP)

İsrail ile İran arasındaki çatışmaların sona ermesinin ardından peş peşe açıklamalar yapan Trump, cuma günü İsrail ve Hamas arasında ateşkes sağlanması çabalarına katılan bazı kişilerle yaptığı görüşmeler sonrası Gazze Şeridi'nde yeni bir ateşkes sağlanabileceğine dair iyimserliğini ifade etti. Reuters'ın haberine göre iki taraf arasında bir hafta içinde anlaşmaya varılabileceğini belirten Trump, Gazze'de ilerleme kaydedildiğini ifade etti.

Trump'ın Gazze'de ateşkes için bastırması, Axios'un cuma günü İsrail Stratejik İşler Bakanı Ron Dermer'in bugün İran ve Gazze Şeridi ile ilgili görüşmeler yapmak üzere Beyaz Saray'a geleceğini duyurmasıyla birlikte geldi. Axios, Dermer'in Netanyahu'nun bu yaz Washington'a yapacağı ziyareti de görüşeceğini bildirdi.

Bu gelişmeler, İsrail medyasında Trump'ın Ortadoğu Özel Temsilcisi Steve Witkoff'un olası ziyaretine ilişkin çelişkilerin yaşandığı ve İsrail Yayın Kurumu'nun Witkoff'un bölgeye gelişi konusunda bir karar vermeden önce arabulucuların Hamas'a yönelik baskılarının sonuçlarını beklediğini söylediği bir dönemde yaşandı.

İsrail'de yayın yapan iNews24, Witkoff'un Mısır'a ‘kararlı bir ziyaret’ gerçekleştireceğini bildirdi. Söz konusu ziyaret, müzakerelerde ‘önemli ilerleme’ kaydedildiğine dair olumlu işaretlerin yanı sıra İsrail tarafından yapılan açıklamaların tonunda somut bir değişimin yaşandığı bir dönemde gerçekleşiyor.

İsrail ve Filistin konularında uzman Mısırlı akademisyen Dr. Tarık Fehmi'ye göre ateşkesin önündeki en büyük engellerden biri Hamas'ın gelecekteki ateşkesler için yazılı garanti almakta ısrar etmesi, Washington'un ise sözlü garantilerden bahsetmesi olduğunu düşünüyor. Fehmi, Witkoff'un Mısır ve İsrail'e yapacağı ziyaretin, arabulucuların Trump'ın desteğiyle bir anlaşmaya varmak için izledikleri yolda bir ilerleme kaydedilmesi halinde gerçekleşeceğini ve bu ziyaretin, ABD Başkanı'nın anlaşmaya varma arzusuna pek sıcak bakmayan Netanyahu üzerindeki baskıyı artıracağını düşünüyor.

fgth
Gazze Şeridi'ndeki İsrail bombardımanı sırasında hayatını kaybeden bir kurbanın cenazesini taşıyan Filistinliler (AFP)

Hamas konusunda uzman Filistinli siyasi analist İbrahim el-Medhun'a göre ‘şu anda herhangi bir anlaşmanın tamamlanmasının önündeki en büyük engel, yargıdan ve siyasi hesap vermekten kaçan Binyamin Netanyahu’. El-Medhun, İsrail'in 7 Ekim 2023'teki başarısızlığıyla ilgili herhangi bir soruşturma komitesi kurmayı reddeden ve peşindeki yolsuzluk dosyalarında yargı önüne çıkmayı kabul etmeyen kişinin Netanyahu olduğuna dikkat çekti. Öte yandan Trump'ın birkaç gün önce İsrail'in içişlerine müdahalesi geldi; Netanyahu'ya yargılanmasının durdurulması ve iktidarda kalmasının sağlanması da dahil olmak üzere açık sözler ve vaatlerde bulundu.

El-Medhun, garantiler ve bunların anlaşmayı engellediği yönündeki söylemler konusunda şu ifadeleri kullandı: “İster sözlü ister yazılı olsun, bu konu önümüzdeki müzakereler sırasında ve üzerinde mutabık kalınacak detaylı mekanizmalar aracılığıyla ele alınacak. Ancak Hamas için şu andaki öncelik soykırımı durdurmak, saldırganlığı sona erdirmek, işgali geri çekmek, kuşatmayı kırmak, yardım getirmek, aç bırakma politikasını durdurmak ve Gazze Şeridi'ndeki felaket durumundan kurtulmaktır.”

Hamas dün yaptığı açıklamada, Arap medyasında yer alan, esir takası anlaşmasını ve Gazze Şeridi'nde ateşkesi kabul etmek için koşullar belirlediği yönündeki haberleri yalanlayarak, bunun ‘temelsiz’ olduğunu vurguladı. Hamas, herhangi bir anlaşma için koşullarının açık olduğunu ve bunların ‘işgalin söylemine hizmet eden anonim kaynaklar’ aracılığıyla değil, kamuoyu önünde ortaya konduğunu belirtti.

fgtrhyu7
İsrail'in Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki Cibaliye'ye düzenlediği saldırının ardından yükselen dumanlar (AFP)

İsrail müzakerelerdeki gelişmelerle ilgili resmi bir açıklama yapmazken, Gazze Şeridi'nde bir anlaşma yapılması çağrıları Washington'dan Birleşmiş Milletler (BM), Avrupa ve Türkiye’ye kadar yayılıyor. Cuma günü BM Genel Sekreteri Antonio Guterres ateşkes çağrısında bulunurken, bir gün önce de AB liderleri Gazze Şeridi'nde derhal ateşkes yapılması çağrısında bulundu. Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın ofisinden yapılan açıklamada, Erdoğan'ın geçtiğimiz çarşamba günü NATO zirvesinde liderlere İsrail ile İran arasındaki ateşkesin kalıcı olması gerektiğini söylediği ve Gazze Şeridi'ndeki insani krizin hafifletilmesi için ateşkes çağrısında bulunduğu belirtildi.

Fehmi, ‘Hamas'ın birçok fikirle ve arabulucuların yoğun çabalarıyla karşı karşıya olduğunu, uzun vadeli değil kısmi bir anlaşma yapmak zorunda olduğunu ve bunu baskı altında kabul edebileceğini, İsrail'in tutumunun ise Trump ve ekibinin baskısıyla belirleneceğini’ vurguladı.

Diğer yandan el-Medhun'a göre Hamas bu aşamada ‘savaşı bitirmek, soykırımı durdurmak, İsrail işgalini Gazze Şeridi'nden çekmek ve ilk aşama olarak insani yardımın girişini sağlamakla’ ilgileniyor gibi görünüyor. El-Medhun, Hamas’ın, ‘saldırganlığın sona erdirilmesi için ciddi baskı yapan bölgesel ve uluslararası ortamın ışığında uzlaşmazlığa yönelmediğini’ ifade etti.

El-Medhun sözlerini şu ifadelerle noktaladı: “Hamas, katliamların ve saldırganlığın sona ermesine yol açacak her türlü fırsatı değerlendirecektir. Savaşı sona erdirmek ve Gazze Şeridi'nde asgari yaşam unsurlarını yeniden tesis etmekle ilgilenen Hamas, esir dosyasındaki sorumluluğunun bilincinde; adil ve kapsamlı bir anlaşmanın parçası olarak İsrailli esirlerin serbest bırakılmasını garanti eden her türlü teklifle etkileşime girmeye hazır.”