Viyana müzakereleri yeniden başlarken İran'da Avrupa’ya uyarı

Tahran, Rusya ve Çin’in müzakere sürecinde oynadığı rolü savundu

İran Dışişleri Bakanlığı tarafından dağıtılan ve dün Viyana'daki Palais Coburg Oteli’nde Bakeri Kani ve Avrupa ​troykasının müzakerecilerinin bir araya geldiği toplantıdan bir kare
İran Dışişleri Bakanlığı tarafından dağıtılan ve dün Viyana'daki Palais Coburg Oteli’nde Bakeri Kani ve Avrupa ​troykasının müzakerecilerinin bir araya geldiği toplantıdan bir kare
TT

Viyana müzakereleri yeniden başlarken İran'da Avrupa’ya uyarı

İran Dışişleri Bakanlığı tarafından dağıtılan ve dün Viyana'daki Palais Coburg Oteli’nde Bakeri Kani ve Avrupa ​troykasının müzakerecilerinin bir araya geldiği toplantıdan bir kare
İran Dışişleri Bakanlığı tarafından dağıtılan ve dün Viyana'daki Palais Coburg Oteli’nde Bakeri Kani ve Avrupa ​troykasının müzakerecilerinin bir araya geldiği toplantıdan bir kare

İran ile dünya güçleri arasında 2015 yılında imzalanan nükleer anlaşmayı canlandırmayı amaçlayan müzakereler, geçtiğimiz yılın sonundan birkaç gün önce sekizinci turuyla Avustralya’nın başkenti Viyana’da yeniden başlamıştı. Yeni yıl kutlamalarından kaynaklı lojistik nedenlerle üç günlüğüne ara verilen müzakere turuna dün kaldığı yerden devam edildi. Ancak müzakereler halen Batılı ülkelerin rahatsızlıklarını dile getirdikleri şekilde yavaş ilerliyor ve herhangi bir hızlanmaya dair bir işaret göstermiyor. Tahran, son günlerde her ne kadar Avrupalıların ‘gerçekçiliğe’ yaklaştıklarını vurgulasa da gayri resmi toplantılar öncesinde Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Said Hatibzade’nin dilinden, ‘müzakere penceresinin sonsuza kadar açık kalmayacağı’ konusunda uyardı.
İran’ın baş müzakerecisi Ali Bakeri Kani başkanlığındaki müzakere heyeti, dün sabah saatlerinde Viyana'ya geldi. Gün boyunca diğer müzakerecilerle herhangi bir görüşmeye katılmayan heyet, İran'ın resmi haber ajansı IRNA tarafından yayınlanan fotoğraflara göre Kasım Süleymani'nin iki yıl önce ABD tarafından düzenlenen hava saldırısında öldürülmesinin yıldönümünde, İran’ın Viyana’daki Büyükelçiliğinde Süleymani için düzenlenen törene katıldı.
İran baş müzakerecisi Bakeri Kani,  Avrupa ​​troykasının müzakerecileriyle görüşmeden önce, öğle saatlerinden itibaren müzakerelerin yapıldığı Palais Coburg Oteli’nde olan Avrupa Birliği (AB) Viyana müzakereleri koordinatörü Enrique Mora ile görüşmek için ancak öğleden sonra geç saatlerde otele geldi.
Mora, İran ve Avrupa troykasının müzakere heyetleriyle yaptığı görüşmelerin hemen ardından ABD’nin müzakere heyetinin kaldığı otele giderek burada ABD’nin İran Özel Temsilcisi Robert Malley ile görüştü.
Batılı diplomatlar, bu ayın sonları veya Şubat ayı başlarında İran ile bir anlaşmaya varmak istediklerini ve heyetler istişarelerde bulunmak üzere ülkelerine dönseler bile görüşmelerin müzakerelerin sonuna kadar sekizinci tur çerçevesinde yapılacağını doğrulamışlardı.
İran’ın Bakeri Kani başkanlığındaki yeni müzakere heyetiyle müzakerelerin sekizinci turu, müzakerecilerin daha önce yapılan altı turda İran’ın Abbas Arakçi başkanlığındaki eski müzakere heyetiyle ulaştığı eski taslağın yerine İbrahim Reisi’nin cumhurbaşkanı seçilmesiyle kurulan yeni İran hükümeti tarafından yeni noktaların eklendiği yeni taslakla değiştirilen yedinci turda üzerinde anlaşmaya varılan taslak çerçevesinde başladı.
Müzakereleri yakından takip eden kaynaklar, Batı ülkelerinin birkaç gün önce ara verilen sekizinci turdaki müzakerelerin gidişatından memnun olduklarını, ancak halen çok yavaş ilerliyor olmasından rahatsızlık duyduklarını söylediler. Kaynaklar, müzakerelerin bir an önce bir anlaşmaya varılmasını sağlayacak yeterli hızda ilerlemediğini söylediler.
Aynı kaynaklar, bu haftaki müzakerelerin iki paralel yol üzerinde, yani ABD yaptırımlarının kaldırılması yolu ve İran'ın nükleer taahhütlerine geri dönme yoluna odaklanılacağını belirttiler. Geçtiğimiz günlerde İran heyetinin talep ettiği ve müzakerelerin önündeki en büyük engeli teşkil eden garantiler konusuna ağırlık verilmişti.
ABD tarafı halen İran'ın müzakere ve anlaşmaya varma niyetini sorgularken, kaynaklar, müzakerelerin başarısız olma ihtimalinin bulunduğunu söylediler. Müzakerecilerin bir anlaşmaya varmanın imkansız olduğu sonucuna vardıkları bir gün gelebilir, ancak müzakere eden tarafların anlaşmadan ayrılmak istediklerini düşünmek güç.
İran tarafı, müzakerelere katılsa da nükleer programına ilerlemeye kaydetmeye devam etmesinden endişelenen Batılı taraflarca belirtilen süre kısıtlamalarını reddettiğini ifade etti. İran Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Said Hatibzade, Batılı diplomatların dile getirdikleri “Önümüzde aylar değil, haftalar var” şeklindeki ifadelere atıfta bulunarak İran’ın ‘yapay süreleri kabul etmeyeceğini’ bir kez daha vurguladı. Buna karşın Fransa, İngiltere ve Almanya’dan diplomatlar geçtiğimiz hafta ‘yapay süreler belirlemediklerini ve İran'ın nükleer programında ilerleme olmasının, nükleer anlaşmanın yakında hiçbir değeri olmayacağı anlamına geleceğini’ yinelediler.
Ancak “Top artık karşı tarafın sahasında” diyen Hatibzade, ‘müzakerelerde karşı tarafın yükümlülüklerini yerine getirme konusunda çok az bir ilerleme kaydedildiğini’ söyledi. Hatibzade, “Bugün top, Batılıların sahasında. Bu, mümkün olan en kısa sürede iyi bir anlaşmaya varmak istediklerini göstermeleri için bir fırsat” şeklinde konuştu.
İran ve 4+1 grubunun (Çin, Fransa, Rusya, İngiltere ve Almanya) güvence verme ve doğrulama ilkesi konusunda ortak bir tutuma sahip olduklarını söyleyen Hatibzade, “Avrupa troykasına bu dönemde izlediği yoldan uzak durmasını tavsiye ediyorum” dedi.
Hatibzade, Rusya'nın BM Viyana Ofisi Nezdinde Daimi Temsilcisi Büyükelçi Mihail Ulyanov’un, İran'ın Viyana'daki bazı tutumlarından geri adım atmasıyla ilgili sözlerine dair bir soruyu, “Bugün ortak bir taslağa ulaşıyorsak, bunun nedeni Batılıların en önde gelen taleplerinden geri adım atmaları gerektiğini anlamalarıdır. Bugün bir geri adım atılmasına, daha doğrusu nükleer anlaşma çerçevesinin dışında taleplerde bulunamayacaklarını ve nükleer anlaşmadaki taahhütlerinden daha azını yerine getirmekle yetinemeyeceklerini anlayan Batılı tarafların gerçeğine şahit oluyoruz” ifadelerini kullandı.
Ulyanov, ABD ve İran heyetleri arasındaki müzakerelerde, gayri resmi olarak arabuluculuk rolü oynuyor. Bir yandan İran’ın baş müzakerecisi Bakeri Kani ile diğer yandan ülkesinin müzakere heyetine başkanlık eden ABD'nin İran Özel Temsilcisi Robert Malley ile sık sık ikili görüşmeler yapıyor.
Ancak Ulyanov'un sözlerini ve İran’ın müzakere heyetine yöneltilen eleştirileri önemsizmiş gibi göstermeye çalışan Hatibzade, “İran, Rusya ve Çin arasında hem Viyana müzakerelerinde hem de diğer konularda iş birliği ve ortak tutumlar söz konusu” diye konuştu. İran'ın Çin ve Rusya’nın müzakerelerdeki rolü konusundaki tutumuna ilişkin başka bir soruya ise Hatibzade, “Çin ve Rusya, Avrupa troykasının aksine Alzheimer gibi bir hastalığa sahip değiller. Nükleer anlaşmayı feshetmeye, diğer herhangi bir tarafın anlaşmanın sorumluluğunu üstlenmesini engellemeye ve firmaların İran pazarında faaliyet göstermesini önlemeye çalışanın ABD tarafı olduğunu ve bugün hiçbir politikasını değiştirmeden Viyana'da boy gösterdiğini biliyorlar” yanıtını verdi.
İran'da Ulyanov ve Robert Malley'in ikili görüşmesine ait fotoğraf üzerinden başlayan Rusya'nın İran adına ABD ile müzakere edip etmediğine dair tartışmalara değinen Hatibzade, Viyana'da diyalog ve müzakere mekanizmaları olduğunu, ancak bazılarının marjinal konuları gündeme getirmek istediğini ve bu temelde yanlış bir izlenim bıraktıklarını söyledi. İran, Çin ve Rusya arasında üçlü bir mekanizma olduğuna işaret eden Hatibzade, “4+1 grubu ile ABD arasındaki mekanizmalara müdahale etmeyeceğiz. İkili veya çok taraflı görüşmeler ilk kez gerçekleşmiyor ve bu da Rusya'yı ilgilendirmiyor” dedi.
Öte yandan Rusya'nın BM Viyana Ofisi Nezdinde Daimi Temsilcisi Büyükelçi Ulyanov, geçtiğimiz hafta Foreign Policy dergisine verdiği demeçte, Rusya ve Çin'in İran'ı, görüşmeler sırasında nükleer anlaşmanın hükümlerinden ziyade yaptırımlara odaklanmaktaki ısrarı başta olmak üzere bazı sert tutumlarından vazgeçmeye ikna ettiğini söylemişti. İran'ın dini lideri Ali Hamaney'e yakınlığıyla bilinen Keyhan gazetesi konuyla ilgili haberinde, “Ulyanov ile Malley arasındaki görüşmeye dair fotoğrafların dağıtılması, paralı basına yeni bir psikolojik kampanya başlatması için bir bahane verdi. Şimdi, ‘Neden doğrudan ABD ile pazarlık yapmıyoruz?’ diyorlar” ifadelerine yer verdi. Gazete, eleştirmenleri Rusya ve Çin ile yapılan iş birliği anlaşmaları ‘ciddileştikten’ sonra Batılılar adına bir vekalet savaşı yürütmekle suçladı. Ayrıca eleştirileri İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi’nin Moskova'ya yapacağı ziyarete bağladı.
Aynı şekilde hükümetin sözcüsü olarak görülen ‘İran’ gazetesi, Rusya'nın nükleer müzakerelerdeki rolünü savunmak için haberinde “İran’ın müzakere heyeti, bir yanda Çin ve Rusya, diğer yanda Avrupa ve ABD arasındaki zorlukları ve çekişmeleri zekice kullanıyor” yazdı.
İran, Rusya ve Çin arasındaki ortak yaklaşımın sadece müzakerelerle sınırlı olmadığının altını çizen gazete, üç ülkenin, yıllardır kapsamlı ve stratejik ortak iş birlikleri ile birbirlerine bağlandıklarını ve bunu da çeşitli alanlarda gösterdiklerini vurguladı. Gazete, “Yeni hükümet, doğuya yönelme stratejisinin başlı başına çok önemli bir konu olduğunu kanıtladı” yazdı. Eski hükümete yakın analistler ve yurtdışında yayın yapan basın kuruluşları, müzakerelerde mevcut durumun aksini yansıtmaya çalışmakla suçlayan gazete, “İran, müzakerelerde başarı elde etti, ama çoklu diyaloglar, özellikle Çin ve Rusya ile olan diyaloglar, bu ilerlemede büyük rol oynadılar” ifadelerine yer verdi.
İran Yüksek Ulusal Güvenlik Konseyi'ne yakınlığıyla bilinen Noor News haber ajansı ise Cumartesi günü yayınladığı haberde, Rusya'nın müzakerelerdeki rolünü eleştirenleri sert bir dille eleştirdi.



Trump, Demokrat Parti'yi "kapatmanın yolunu arıyor"

Charlie Kirk'ün öldürülmesinin ardından en az bir yorumcu, Donald Trump'ın muhalefeti yasadışı ilan etmeye çalışmakta olabileceğini söylüyor (AFP)
Charlie Kirk'ün öldürülmesinin ardından en az bir yorumcu, Donald Trump'ın muhalefeti yasadışı ilan etmeye çalışmakta olabileceğini söylüyor (AFP)
TT

Trump, Demokrat Parti'yi "kapatmanın yolunu arıyor"

Charlie Kirk'ün öldürülmesinin ardından en az bir yorumcu, Donald Trump'ın muhalefeti yasadışı ilan etmeye çalışmakta olabileceğini söylüyor (AFP)
Charlie Kirk'ün öldürülmesinin ardından en az bir yorumcu, Donald Trump'ın muhalefeti yasadışı ilan etmeye çalışmakta olabileceğini söylüyor (AFP)

Bir analiste göre Donald Trump, muhafazakar yorumcu Charlie Kirk'ün öldürülmesinin ardından Demokrat Parti'yi yasaklamayı planlıyor olabilir.

CNN'den Jamal Simmons, Trump ve Beyaz Saray Özel Kalem Müdürü Yardımcısı Stephen Miller'ın son yorumlarının Birleşik Devletler'deki iki partili sistemin geleceği konusunda "kesinlikle endişe verici" olduğunu söyledi.

Kirk suikastının siyasi etkisini ele almak üzere Kaitlan Collins'in The Source programına katılan Simmons, şunları söyledi:

Başkan aşırılıkçı örgütlere karşı harekete geçeceğini söyledikten sonra özel kalem müdürü yardımcısı da bugün çıkıp Demokrat Parti'yi aşırılıkçı örgüt diye niteledi. Bu da şu soruyu akla getiriyor: Birleşik Devletler Başkanı, Demokrat Parti'yi yasaklayacak mı? Gidişat bu yönde mi? Birleşik Devletler Başkanı, Adalet Bakanlığı'nı Demokrat Parti'nin üzerine mi salacak?

Endişesinin bu olup olmadığı sorulduğunda Simmons, şu cevabı verdi:

Kesinlikle endişe verici. Bu başkan, siyasi düşmanlarını hedef almak için Adalet Bakanlığı'nı kullanmaya istekli olduğunu gösterdi. Bu, ülkedeki iki partili demokratik sistem hakkında çok ciddi sorular ortaya çıkarıyor.

Trump yönetimindeki üst düzey isimler pazartesi günü, kamuoyuna herhangi bir kanıt sunmadan, cinayetin organize bir sol görüşlü terör planının sonucu olduğunu iddia etti. Arkasındaki grupların peşine düşeceklerine söz verdiler.

Kirk'ün podcast'inin Birleşik Devletler Başkan Yardımcısı J.D. Vance'in sunduğu özel bölümüne katılan Miller, "Bu suikasta yol açan organize kampanyaya duyduğumuz tüm öfkeyi, bu terör ağlarını kökünden söküp atmak için kullanacağız" dedi.

Vance ayrıca program sırasında, "sol görüşlü aşırılığın" Kirk'ün öldürülmesinin "nedenlerinden biri" olduğunu söyledi.

Trump geçen hafta, Demokratlardan sandıkta "intikam" almak istediğini söylemişti; bu da en azından partinin seçim rakibi olacağına hâlâ inandığını gösteriyor. Ardından şunları eklemişti:

Sorun soldaki radikaller; onlar acımasız, korkunç ve politik açıdan kurnazlar.

Ağustosta verdiği bir röportajda Miller, "Demokrat Parti siyasi bir parti değil. Yurtiçindeki bir aşırılıkçı örgüt" demişti.

Demokrat Parti, Amerikan vatandaşları için savaşmıyor, onları umursamıyor veya temsil etmiyor.  Sadece azılı suçluların, çete üyelerinin, yasadışı göçmen katillerin ve teröristlerin savunulmasına adanmış bir kuruluştur.

Independent Türkçe


Çin'in "hayalet parçacık" makinesi evrenin sırlarını çözebilir

Küre, sıvı sintilatör diye bilinen 20 bin tonluk bir madde içeriyor (AP)
Küre, sıvı sintilatör diye bilinen 20 bin tonluk bir madde içeriyor (AP)
TT

Çin'in "hayalet parçacık" makinesi evrenin sırlarını çözebilir

Küre, sıvı sintilatör diye bilinen 20 bin tonluk bir madde içeriyor (AP)
Küre, sıvı sintilatör diye bilinen 20 bin tonluk bir madde içeriyor (AP)

Fizikçiler, gizemli "hayalet parçacıkların" keşfi karşısında yıllardır şaşkınlık içinde.

Elektrik yükü olmayan bu nötr atom altı parçacıkların bilimsel adı "nötrinolar". Elektrik veya manyetik kuvvetlerle yakalanamayan bu parçacıklar, fiziksel maddelerin içinden rahatça geçebiliyor.

Ancak parçacık fizikçileri Çin'in tepelerindeki fütüristik bir yeraltı gözlemevindeki yeni sıvı kubbe sayesinde bu zor yakalanan parçacıkları gözlemleyerek gizli bilimsel sırları ortaya çıkarmayı umuyor.

Küre, sıvı sintilatör diye bilinen 20 bin tonluk bir maddeyi barındırırken, nötrinolar yakındaki iki nükleer santral aracılığıyla sürekli yer altından besleniyor. İnce bir akrilik tabakayla kaplı küresel yapının tamamıysa 45 bin ton saf suyla dolu koruyucu bir silindir içinde duruyor.

Nötrinolar sintilatördeki protonlarla çarpışınca, günde yaklaşık 50 adet olmak üzere, çok küçük ama kaydedilebilir flaşlar yayıyor. Dünyanın dört bir yanındaki bilim insanları, nötrinoları uzaktan izliyor, ölçüyor ve kütlelerine göre sıralıyor.

Dünya çapında 700 fizikçiyle işbirliği yapan Çin Bilimler Akademisi'nden Wang Yifang, The Times'a şöyle diyor: 

Nötrino kütlesinin hiyerarşisini öğreneceğiz ve bu sayede parçacık fiziği, nötrinolar ve kozmoloji için bir model oluşturabiliriz.

Nötrinolar, süpernova patlamalarının yıldız füzyonları tarafından üretilebildikleri için evrendeki en bol parçacıklar. Wang, atom altı parçacıklar üzerine yapılan bu araştırmanın "evreni anlamamıza" katkı sağlayabileceğini söylüyor.

Bilim insanı günde 50 adet olmak üzere 100 bin flaş üretmenin ve istatistiksel açıdan anlamlı okumalar elde etmenin sadece 6 yıl süreceğini düşünüyor.

Nötrinolar ilk kez 1930'da Avusturyalı fizikçi Wolfgang Pauli tarafından öngörülmüştü. Pauli, elektrik yükü veya kütlesi olmayan ve maddeden serbestçe geçebilen bir parçacığın var olabileceği teorisini ortaya atmıştı. Araştırmaya göre, bir saniyede yaklaşık 100 trilyon nötrino vücudumuzdan geçiyor.

Bu keşif üzerine Pauli, "Korkunç bir şey yaptım. Saptanamayan bir parçacık olduğunu varsaydım" demişti. Fizikçi, kimsenin bir nötrino yakalayamayacağına dair bir kasa şampanya üzerine bahse girmişti. Ancak çeyrek asır sonra bu bahsi kaybetti.

Artık elektron, müon ve tau isminde üç tür nötrino olduğunu ve her birinin diğerine dönüşebildiğini biliyoruz. Bilim insanları bunları analiz ederek neden "madde"nin "antimadde"den daha fazla olduğu gibi, bilimin en büyük gizemlerini çözmenin anahtarını bulabilir.

Independent Türkçe


Fransa, Gazze'de "artık askeri mantığı kalmayan yıkıcı harekatı" kınıyor

Fransa, Netanyahu hükümetine Gazze'deki yıkıcı operasyonları sona erdirme çağrısında bulundu (AFP)
Fransa, Netanyahu hükümetine Gazze'deki yıkıcı operasyonları sona erdirme çağrısında bulundu (AFP)
TT

Fransa, Gazze'de "artık askeri mantığı kalmayan yıkıcı harekatı" kınıyor

Fransa, Netanyahu hükümetine Gazze'deki yıkıcı operasyonları sona erdirme çağrısında bulundu (AFP)
Fransa, Netanyahu hükümetine Gazze'deki yıkıcı operasyonları sona erdirme çağrısında bulundu (AFP)

Fransa, İsrail'in dün Gazze'ye yönelik başlattığı kara harekatını kınayarak, Binyamin Netanyahu hükümetine "artık askeri gerekçesi kalmayan bu yıkıcı harekata son vermesi" çağrısında bulundu.

Şarku'l Avsat'ın AFP'den aktardığına göre Dışişleri Bakanlığı yaptığı açıklamada, "açlık, temel ihtiyaç maddeleri ve acil bakıma erişimin yetersizliği ile karakterize edilen son derece ciddi insani ve sağlık durumu"na dikkat çekerek, İsrail'e "Gazze'ye insani yardım girişine yönelik tüm kısıtlamaları derhal kaldırması" ve "ateşkes sağlanması ve tüm rehinelerin serbest bırakılması amacıyla müzakerelerin en kısa sürede yeniden başlatılması" çağrısını yineledi.