Suudi Arabistan Yüksek Alimler Konseyi üyesi Şeyh Salih Muhammed el-Luheydan hayatını kaybetti

Şeyh Salih Muhammed el-Luheydan
Şeyh Salih Muhammed el-Luheydan
TT

Suudi Arabistan Yüksek Alimler Konseyi üyesi Şeyh Salih Muhammed el-Luheydan hayatını kaybetti

Şeyh Salih Muhammed el-Luheydan
Şeyh Salih Muhammed el-Luheydan

Suudi Arabistan Yüksek Alimler Konseyi üyesi ve Yüksek Yargı Konseyi eski Başkanı Şeyh Salih Muhammed el-Luheydan, geçirdiği rahatsızlık nedeniyle bu sabah erken saatlerde 90 yaşında hayatını kaybetti.
Şeyh Luheydan’ın ailesi Twitter üzerinden yaptıkları paylaşımda vefat haberini bildirerek, cenaze namazının bugün başkent Riyad’daki Rachi Camii’nde ikindi namazından sonra kılınacağını duyurdu.
Geçtiğimiz haftalarda yaşadığı rahatsızlık nedeniyle hastaneye kaldırılan Şeyh Luheydan’ın sevenleri ve çok sayıda ünlü isim, Twitter’dan yaptıkları paylaşımlar ile kendisine şifa dileklerinde bulundu.
Suudi Arabistan merkezli El İhbariye kanalında yer alan haberde “Yüksek Alimler Konseyi üyesi ve Yüksek Yargı Konseyi eski Başkanı Şeyh Salih Muhammed el-Luheydan yaşadığı rahatsızlık nedeniyle 90 yaşında vefat etti” denildi.
1932’de Kassim bölgesindeki Bukayriye şehrinde doğan Luheydan, 1959’da Riyad’daki Şeriat Fakültesi’nden mezun oldu.
Şeyh Luheydan, İslam hukuku ve yargı alanındaki uzun kariyerinde Suudi Arabistan’da birçok üst düzey görevde bulundu ve birçok kitabı var.



Suudi Arabistan Dışişleri Bakanlığı, Krallığın Filistin devletinin kurulmasına ilişkin tutumunun kesin ve değişmez olduğunu vurguladı

Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Prens Faysal bin Ferhan(SPA)
Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Prens Faysal bin Ferhan(SPA)
TT

Suudi Arabistan Dışişleri Bakanlığı, Krallığın Filistin devletinin kurulmasına ilişkin tutumunun kesin ve değişmez olduğunu vurguladı

Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Prens Faysal bin Ferhan(SPA)
Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Prens Faysal bin Ferhan(SPA)

Suudi Arabistan Dışişleri Bakanlığı, Krallığın Filistin devletinin kurulmasına ilişkin tutumunun değişmez ve sarsılmaz olduğunu ve bu tutumun müzakere ya da teklife tabi olmadığını vurguladı.

Suudi Arabistan Dışişleri Bakanlığı'ndan yapılan açıklamada şu ifadelere yer verildi:

Dışişleri Bakanlığı, Suudi Arabistan'ın Filistin devletinin kurulmasına ilişkin tutumunun kesin ve değişmez olduğunu vurgular. Veliaht Prens ve Başbakan Muhammed bin Selman, 18 Eylül 2024 tarihinde Şura Konseyi'nin dokuzuncu oturumunun açılışında yaptığı konuşmada bu tutumunu hiçbir yoruma yer vermeyecek şekilde açık ve net bir şekilde yinelemiştir. Veliaht Prens Muhammed bin Selman, Suudi Arabistan'ın başkenti Doğu Kudüs olan bağımsız bir Filistin devletinin kurulmasına yönelik yorulmak bilmeyen çalışmalarını durdurmayacağını ve bu olmadan İsrail ile diplomatik ilişkiler kurmayacağını vurguladı.

Veliaht Prens Muhammed bin Selman bu kararlı tutumunu 11 Kasım 2024 tarihinde Riyad'da düzenlenen İslam İşbirliği Teşikilatı (İİT) - Arap Birliği Olağanüstü Ortak Zirvesi’nde de dile getirmiş, 1967 sınırlarında başkenti Doğu Kudüs olan bir Filistin devletinin kurulmasına yönelik çabaların devam edeceğini teyit etmiş ve Filistin topraklarındaki İsrail işgalinin sona erdirilmesini talep etmiştir. Veliaht Prens Muhammed bin Selman, daha fazla barışsever ülkeyi Filistin devletini tanımaya ve Filistin'in Birleşmiş Milletler'e (BM) tam üyelik için uygun görülmesi suretiyle BM Genel Kurulu kararlarında ifade edildiği üzere Filistin halkının haklarını desteklemek üzere uluslararası toplumu harekete geçirmenin önemine dikkat çekmiştir.

Suudi Arabistan ayrıca, ister İsrail'in yerleşim politikaları, ister Filistin topraklarının ilhakı, isterse de Filistin halkını topraklarından sürme çabaları yoluyla olsun, Filistin halkının meşru haklarından taviz verilmesini kesin bir dille reddettiğini ve bugün uluslararası toplumun görevinin, topraklarına sahip çıkmaya devam edecek ve ondan vazgeçmeyecek olan Filistin halkının çektiği acımasız insani ıstırabı sona erdirmek için çalışmak olduğunu yineler.

Suudi Arabistan, bu kararlı tutumun müzakere ya da teklife tabi olmadığını ve -önceki ABD yönetimine ve mevcut yönetime açıkça ifade edildiği üzere- Filistin halkı uluslararası meşruiyet kararlarına uygun olarak meşru haklarını elde etmeden adil ve kalıcı bir barışın sağlanamayacağını vurgular.