Fas’ta Omikron kaynaklı ilk ölüm vakası gerçekleşti

Fas’ta 7 hasta resüsitasyon ve yoğun bakım bölümlerine alındı.

Fas Sağlık Bakanlığı'na bağlı Ulusal Halk Sağlığı Acil Operasyonlar Merkezi Koordinatörü Muaz Lamrabet dün basın toplantısı düzenledi. (MAP)
Fas Sağlık Bakanlığı'na bağlı Ulusal Halk Sağlığı Acil Operasyonlar Merkezi Koordinatörü Muaz Lamrabet dün basın toplantısı düzenledi. (MAP)
TT

Fas’ta Omikron kaynaklı ilk ölüm vakası gerçekleşti

Fas Sağlık Bakanlığı'na bağlı Ulusal Halk Sağlığı Acil Operasyonlar Merkezi Koordinatörü Muaz Lamrabet dün basın toplantısı düzenledi. (MAP)
Fas Sağlık Bakanlığı'na bağlı Ulusal Halk Sağlığı Acil Operasyonlar Merkezi Koordinatörü Muaz Lamrabet dün basın toplantısı düzenledi. (MAP)

Fas Sağlık Bakanlığı salı günü yaptığı açıklamada, yeni tip koronavirüsün mutasyona uğramış yeni türü Omikron kaynaklı ilk ölüm vakasının gerçekleştiğini duyurdu. Varyant sebebiyle 7 hastanın resüsitasyon ve yoğun bakım bölümlerinde tedavi altına alındığını bildirdi.
Fas Sağlık Bakanlığı'na bağlı Ulusal Halk Sağlığı Acil Operasyonlar Merkezi Koordinatörü Muaz Lamrabet Kovid-19’un ülkesinde geniş bir alana yayılma eğiliminde olduğunu belirterek haftalık vaka sayısının arttığı bilgisini verdi. Vakalarda son bir hafta içinde yüzde 122,5'lik bir artış kaydedildiğine dikkat çekti.
Lamrabet, koronavirüs salgınının epidemiyolojik durumuna ilişkin düzenli olarak her iki ayda bir yaptığı basın açıklamasında, ülke genelinde yavaş yavaş hâkim olmaya başlayan Omikron varyantının sürekli yükselişte olduğunun altını çizdi.
Lamrabet ayrıca geçen hafta salgına bağlı 27 kişinin yaşamını yitirdiğin, bir önceki hafta bu sayının 19, ondan önceki hafta da 13 olduğunu kaydetti.
Ülke genelinde geçen hafta Kovid-19 vakası 10 bin 658 kişiye ulaştı. 20-26 Aralık tarihleri arasında bu oran 3 bin 305 olarak kayıtlara geçmişti. Ancak daha önceki hafta, 13-19 Aralık tarihleri arasında vaka sayısı bin 332 olarak tespit edilmişti.
27 Aralık- 2 Ocak tarihleri arasında resüsitasyon bölümlerine alınan yeni vaka oranı 152’ye ulaşırken bu sayı bir önceki hafta 103, ondan önceki hafta ise 42’ydi.
Ülke genelinde koronavirüse karşı ilk doz aşı olanların oranının yüzde 67’inin üzerine çıktığına dikkat çeken Lamrabet, iki dozu alanların oranını yüzde 63, üçüncü dozu olanların oranını da yüzde 20 olarak verdi.
Sağlık Bakanlığı son 24 saatte 4 bin 299 yeni vaka kayda geçtiğini duyurdu. Hastalardan 147’sinin sağlığına kavuştuğunu belirten bakanlık salgın nedeniyle 5 kişinin yaşamını yitirdiği bilgisini paylaştı.
Bakanlık, 3 milyon 184 bin 255 kişinin aşının üçüncü dozunu alırken, ikinci dozu olan kişi sayısının 22 milyon 949 bin 382’ye ulaştığını kaydetti. Sadece ilk dozu olanların sayısının ise 24 milyon 573 bin 26’ya ulaştığını bildirdi.
Bakanlığın son istatistikleri, ilk bulaşın tespit edildiği 2 Mart 2020’den bu yana ülkede kaydedilen toplam vaka sayısının 971 bin 961’e, iyileşenlerin sayısının da 943 bin 70’e (yüzde 97) ulaştığını gösteriyor. Salgın nedeniyle meydana gelen ölü sayısı ise 14 bin 867'ye (yüzde 1,5) ulaştı.
Fas'ta son 24 saat içinde salgına yakalananların sayısı ve bölgelere göre dağılımı ise şöyle oldu:
Kazablanka-Settat: 3 bin 46
Rabat- Salé –Kenitra: 658
Marakeş –Safi: 322
Souss‑Massa: 43
Tanca-Tetuan-El-Huseyma: 74
Fez-Meknes: 63
Şark: 21
Oued Ed-Dahab-Lagouira: 8
Béni Mellal-Khenifra: 33
Laâyoune-Sakia El Hamra: 11
Drâa-Tafilalet: 10
Guelmim-Oued Noun: 10
Diğer yandan koronavirüse bağlı ölümler açısından bölgeler şu şekilde sıralandı:
Kazablanka-Settat: 1
Rabat-Salé-Kénitra: 1
Marakeş –Safi: 2
Laâyoune-Sakia El Hamra: 1
Ülkedeki aktif hasta sayısı ise 14 bin 24’e ulaşırken son 24 saatte 38 yeni kritik vaka kaydedildi. Böylece kritik vaka sayısı, 6’sı solunum cihazına bağlı olmak üzere 183’e yükseldi.
Fas genelinde resüsitasyon destekli yatakların doluluk oranının yüzde 5,3’e ulaştığı bildirildi.



Gazze ateşkesi... Arabulucular, Gazze Şeridi'ni işgal planına karşı ne gibi seçeneklere sahip?

Gazze şehrinin kuzeyindeki Birleşmiş Milletler Yakın Doğu'daki Filistinli Mültecilere Yardım ve Bayındırlık Ajansı (UNRWA) merkezine düzenlenen hava saldırısının yol açtığı yıkımın ortasında oturan bir Filistinli (AFP)
Gazze şehrinin kuzeyindeki Birleşmiş Milletler Yakın Doğu'daki Filistinli Mültecilere Yardım ve Bayındırlık Ajansı (UNRWA) merkezine düzenlenen hava saldırısının yol açtığı yıkımın ortasında oturan bir Filistinli (AFP)
TT

Gazze ateşkesi... Arabulucular, Gazze Şeridi'ni işgal planına karşı ne gibi seçeneklere sahip?

Gazze şehrinin kuzeyindeki Birleşmiş Milletler Yakın Doğu'daki Filistinli Mültecilere Yardım ve Bayındırlık Ajansı (UNRWA) merkezine düzenlenen hava saldırısının yol açtığı yıkımın ortasında oturan bir Filistinli (AFP)
Gazze şehrinin kuzeyindeki Birleşmiş Milletler Yakın Doğu'daki Filistinli Mültecilere Yardım ve Bayındırlık Ajansı (UNRWA) merkezine düzenlenen hava saldırısının yol açtığı yıkımın ortasında oturan bir Filistinli (AFP)

Gazze Şeridi'nin kademeli veya tamamen işgali, Gazze ateşkes müzakerelerinin yaklaşık iki hafta önce çıkmaza girmesinin ardından İsrail'in bir seçeneği haline geldi. Bu seçenek, ABD ile İsrail'in istişarelerde bulunmak üzere müzakerelerden çekilmesinin ve ardından Hamas'ın müzakerelerin yeniden başlamasından önce Gazze Şeridi'ndeki insani krizin çözülmesini talep etmesi sonrası geldi.

İsrail'in 1967 ile 2005 yılları arasında 38 yıl boyunca uyguladığı bu olası seçenek, arabulucular tarafından yorumlanmadı. Ancak Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah Sisi ve Dışişleri Bakanı Bedr Abdulati, İsrail'e yönelik sert açıklamalarda bulundu. İkili, İsrail’i Gazze Şeridi'ne karşı ‘sistematik soykırım’ yapmakla suçladı.

Bu gelişmeler ışığında Şarku’l Avsat’a konuşan uzmanlar, İsrail'in Gazze Şeridi'ni kademeli veya tamamen işgal etme eğiliminin arabulucuların seçeneklerini oldukça sınırlı hale getirdiğini düşünüyor. Uzmanlar, ‘İsrail'in bu senaryonun kendisine getireceği kayıpları hissedip müzakerelere geri dönene kadar müzakerelerin durgunluğunun devam etmesi ya da yeni bir gerilimi önlemek ve yeni bir diyaloga gitmek için yoğun temaslarda bulunulması’ arasında bir seçim yapılacağını tahmin ediyor.

İsrail medyasına göre, güvenlik kabinesi bugün Binyamin Netanyahu başkanlığında toplanarak işgal planını görüşecek. Salı günkü toplantıda, iç anlaşmazlıklar ve Aralık 2023 ve Ocak 2025'te yapılan iki ateşkesin ardından üçüncü bir ateşkes için yürütülen müzakerelerin çıkmaza girmesi nedeniyle bu konu karara bağlanamamıştı.

Haaretz gazetesi, “Netanyahu bu planla bir kumarbaz gibi akıntıya karşı yüzüyor ve Gazze Şeridi'ndeki esirlerin ve askerlerin hayatlarını feda ediyor” diye yazdı. Gazete, bir hükümet yetkilisinin “Birçok kişi, Gazze Şeridi'ni tamamen işgal etme tehdidinin sadece bir taktik ve baskı girişimi olduğunu düşünüyor” dediğini aktardı. Netanyahu'nun Genelkurmay Başkanı Eyal Zamir'i görevden almayacağı ve bugünkü toplantıda kararlılık göstermek için sınırlı bir askeri operasyon üzerinde anlaşabilecekleri tahmin ediliyor.

İsrail ordusu şu anda Gazze Şeridi'nin yüzde 75'ini kontrol ettiğini söylese de, üç İsrailli yetkili dün Reuters'a verdikleri demeçte, Zamir'in Netanyahu'nun geri kalan bölümü işgal etme önerisine karşı çıktığını söyledi. Dördüncü bir yetkili ise Netanyahu'nun ‘Hamas'a baskı yapmak’ amacıyla Gazze Şeridi'ndeki askeri operasyonları genişletmeyi planladığını söyledi.

Toplantının sonuçlarına ilişkin tartışma, ABD Başkanı Donald Trump'ın gazetecilere, İsrail'in planlarından haberi olmadığını, ancak Gazze Şeridi'nin tamamını işgal etmeye ilişkin herhangi bir kararın ‘İsrail'e ait’ olduğunu söylemesinin ardından geldi. Yedioth Ahronoth gazetesi, ABD'nin Gazze Şeridi'nin işgaline yeşil ışık yaktığını bildirdi.

Siyasi intihar

Mısır Dışişleri Konseyi Başkanı ve eski Dışişleri Bakanı Muhammed el-Arabi, ‘Netanyahu'nun bu planı onaylamasının, kuvvetlerinde ve esirlerde yaşayacağı kayıpların yanı sıra siyasi intihar olacağını ve bunun da iç baskıları artıracağını’ düşünüyor. El-Arabi, “Bu tür bir karar, İsrail Başbakanı’nın daha önce aldığı Refah'ı işgal etme kararı gibi, hiçbir mantıklı gerekçeye dayanmayan ve sadece siyasi ve kişisel hesaplarla bağlantılı bir karardır” dedi.

El-Arabi, arabulucuların seçeneklerinin ‘bu plana karşı sınırlı olduğunu ve Netanyahu'nun uğradığı kayıpların boyutunu hissedip müzakerelere geri dönene kadar harekete geçmekte tereddüt edeceklerini’ düşünüyor.

edrff
Bir Filistinli kadının, Zikim Sınır Kapısı’nda yardım bekleyen akrabalarından birinin öldürülmesine verdiği tepki (AFP)

Filistin'in eski Mısır Büyükelçisi Berekat el-Ferra, “Gazze Şeridi'ni işgal etme planı, Hamas üzerinde yeni baskılar oluşturma girişimlerinden ibaret. Gerçekte İsrail, bölgenin çoğunu kontrolü altında tutuyor. Bu nedenle İsrail'in söylediklerinin gerçek bir etkisi yok” ifadelerini kullandı.

El-Ferra, ‘arabulucuların çabalarının durmayacağını ve değiştirilmiş öneriler olabileceğini’ düşünüyor. El-Ferra, “Mısır bu yıkıcı savaşı durdurmaya çalışıyor, ancak Netanyahu açık bir şekilde ABD'nin desteğiyle bunu reddediyor. Eğer geri adım atarsa, o zaman bir ateşkes anlaşması yapılabileceğini söyleyebiliriz” dedi.

Arabulucular, tartışmaya ve uygulamaya sunulan bu İsrail planına ilişkin açık bir tutum sergilemediler. Ancak Mısır iki gün boyunca İsrail'e karşı sert bir üslup kullandı ve Gazze Şeridi'nde yaptıklarını ‘sistematik soykırım ve aç bırakma’ olarak nitelendirerek, uluslararası toplumu savaşı ve bölgedeki açlığı durdurmak için acil müdahaleye çağırdı.

Sisi salı günü yaptığı açıklamada, “Bölgede sistematik bir soykırım var” diyerek, İsrail'in Gazze Şeridi'ne yönelik savaşının “Filistinlileri aç bırakmak ve Filistin meselesini ortadan kaldırmak” amacıyla yapıldığını vurguladı. Dün yaptığı açıklamada da bunu yineleyerek, ‘Gazze Şeridi'ndeki mevcut yıkımın eşi benzeri görülmemiş olduğunu’ belirtti.

Mısır Cumhurbaşkanlığı tarafından yapılan açıklamada, “Mısır devleti, Mısır'ın merkezi rolünü hedef alan karalama ve yanıltma kampanyalarına rağmen, savaşı durdurmak, insani yardım ulaştırmak ve esirlerin serbest bırakılması için iş birliği yapmak üzere çalışmaya devam ediyor” denildi.

Abdulati de dün Atina'da düzenlediği basın toplantısında, uluslararası toplumun Gazze Şeridi'ndeki açlık ve sistematik imha politikalarını durdurmak için acil müdahale etmesinin önemini vurguladı.

Bu gelişmeler ışığında el-Arabi, Mısır'ın İsrail'e yönelik resmi siyasi üslubundaki değişikliği, ‘Mısır'ın Gazze Şeridi'ndeki krizin uzamasına ve açlığın devam etmesine duyduğu öfkenin bir ifadesi’ olarak görüyor ve ‘özellikle Netanyahu'nun kimseyi dinlememesi ve her türlü çözüm fırsatını engellemesi nedeniyle daha net ve sert bir tutum sergilendiğini’ vurguluyor. El-Arabi, ‘Mısır'ın şu anda siyasi üslubu ne kadar sert olursa olsun, Gazze Şeridi'nde gelecekteki herhangi bir çözümde önemli ve vazgeçilmez bir rolü olduğunu’ vurguladı.

El-Ferra, “Mısır, başta İsrail olmak üzere herkese, barış sürecini geciktirmekten vazgeçmeleri için açık mesajlar gönderiyor… Washington, müttefiki İsrail'e gerçek tavizler vermesi ve savaşı sona erdirmesi için baskı yaparsa, müzakereler yeniden rayına oturacak” dedi.