Hamduk’un istifasının ardından Sudan’ın akibeti ne olacak?

Hamduk’un istifasının ardından ülkede şiddet ve kaos korkusu hakim

Hartum’da göstericiler yanan lastiklerin yanından geçerken zafer işareti yapıyor (AFP)
Hartum’da göstericiler yanan lastiklerin yanından geçerken zafer işareti yapıyor (AFP)
TT

Hamduk’un istifasının ardından Sudan’ın akibeti ne olacak?

Hartum’da göstericiler yanan lastiklerin yanından geçerken zafer işareti yapıyor (AFP)
Hartum’da göstericiler yanan lastiklerin yanından geçerken zafer işareti yapıyor (AFP)

Sudan Başbakanı Abdullah Hamduk’un geçtiğimiz Pazar günü görevinden istifa etmesi, ülkenin akibeti hakkında spekülasyonlara kapı araladı.
Bir grup gözlemci, Hamduk’un bu adımının, siyasi güçler ile askeri bileşen arasında bir anlaşmaya ulaşmaya yönelik herhangi bir fırsat için ‘resmi bir ölüm belgesi’ olduğuna inanıyor.
Sudanlı taraflar, ülkenin karanlık bir tünele gireceği korkusuyla, geçiş dönemi bileşenleri arasında bir anlaşmaya varılması için diyalog çağrısında bulundu.
Sudan Tribune gazetesine göre, Şubat 2018’de kurulan Binaa Sudan Partisi, siyasi uzlaşmanın başarısız olmasının ardından Hamduk’un istifasının, siyasi sürecin bileşenlerinden biri olarak ulusal sorumluluk duygusu gerektirdiğini vurguladı.
Ülkenin ‘en karanlık senaryoları barındıran bir duruma girdiğine’ dikkat çeken parti, ülkenin savaş ve kırılma eksenine kaymasını önlemek için çalışmanın şart olduğuna dikkat çekti.
Parti, devrimin gençlerini, siyasi sürecin taraflarını ve askeri bileşeni ülke ve halkın çıkarlarını ilk sıraya koyma, artan gerilimleri yatıştırma ve diyalog yoluyla üzerinde anlaşmaya varılmış siyasi çözümlere yönelme ve krizi yatıştırmak için karşılıklı tavizler vermeye çağırdı.
Hamduk, 21 Kasım’da ordu komutanı Abdulfettah el-Burhan ile siyasi bir anlaşma imzaladıktan sonra siyasi güçlerin desteğini bu anlaşmaya çekmeye çalıştı, ancak bu girişimleri başarısız oldu. Hatta bu güçlerin bazıları tarafından şehitlerin kanına ihanet etmekle suçlandı.
Adalet ve Eşitlik Hareketi ise, “Bugün siyasi güçlerin sorumluluğu ve tutumlarını gözden geçirme ihtiyaçları her zamankinden daha büyük” şeklinde bir açıklama yaptı.
Öte yandan Özgürlük ve Değişim Bildirgesi güçleri, Hamduk’un istifasını darbeyi haklı çıkarmak için yapılan manevraların başarısızlığının bir kanıtı olarak görüyor.
Analistler, Burhan’ın siyasi geçiş sürecini tamamlama sözü vermesine ve Hamduk’un yerini alacak yeni bir başbakanın atamasının hızlandırılacağını açıklamasına rağmen, ordunun sahneden ayrılmamakta ısrar ettiğine vurgu yapıyor.
Hartum Üniversitesi Diplomatik Araştırmalar Merkezi’nde uluslararası ilişkiler uzmanı olan Dr. Tamader et-Tayyib, “Hamduk’un istifasının ardından sokaklar tam sivil yönetimin gerekliliği konusundaki ısrarını artırdı. İstifa, Hamduk’un askeri bileşenle siyasi uyumsuzluğun bir sonucu olarak bir hükümet kuramayacağını hissetmesi sonucu geldi” dedi.
Tayyib, “Sudan’da erken seçime gidilmesi konusu da başarılı olamayacak çünkü sokaklar sakinleşmeyecek, sokaktakiler ile askeri rejim arasında gerilim olacak” diye ekledi.



Trablus'taki çatışmalar, Dibeybe'nin Libya'daki nüfuzunun arttığını gösteriyor

Libya güvenlik güçleri, Trablus'un Ebu Selim bölgesinde gece boyunca yaşanan çatışmaların ardından geri alınan bir polis karakolunu koruyor (AFP)
Libya güvenlik güçleri, Trablus'un Ebu Selim bölgesinde gece boyunca yaşanan çatışmaların ardından geri alınan bir polis karakolunu koruyor (AFP)
TT

Trablus'taki çatışmalar, Dibeybe'nin Libya'daki nüfuzunun arttığını gösteriyor

Libya güvenlik güçleri, Trablus'un Ebu Selim bölgesinde gece boyunca yaşanan çatışmaların ardından geri alınan bir polis karakolunu koruyor (AFP)
Libya güvenlik güçleri, Trablus'un Ebu Selim bölgesinde gece boyunca yaşanan çatışmaların ardından geri alınan bir polis karakolunu koruyor (AFP)

 

Trablus'ta gece saatlerinde rakip silahlı gruplar arasında çıkan şiddetli çatışmalarda en az altı kişi ve güçlü bir silahlı grubun lideri öldürüldü. Çatışmalar dün salı günü şafak vakti “istikrarın yeniden sağlandığının” duyurulmasıyla sona erdi.

Acil Durum ve Tıp Merkezi salı günü yaptığı açıklamada, “Güney Trablus'taki yoğun nüfuslu Ebu Selim bölgesi civarındaki çatışmaların yaşandığı yerden altı kişinin cesedinin çıkarıldığını” söyledi.

Pazartesi günü başlayan ve saatlerce süren, makineli tüfekler ve roketatarlar da dahil olmak üzere ağır silahların kullanıldığı çatışmalarda başka olası can kayıpları ve yaralanmalar bildirilmedi.

Yerel medya araçları Ganiva lakaplı Abdulgani el-Kikli’nin öldürüldüğünü bildirdi. İstikrarı Destekleme Birimi Başkanı olan Kikli, 2011'den bu yana Trablus'un önemli bölgelerini kontrol eden en önemli silahlı grupların kilit liderlerinden biri.

Muhammed el-Menfi başkanlığındaki Başkanlık Konseyi'ne bağlı gibi görünen İstikrarı Destekleme Birimi, İçişleri ve Savunma Bakanlıkları tarafından güvenliğinin sağlanması gereken devlet kurumları ve hayati öneme sahip tesisler üzerinde kontrolünü zorla dayatan en önemli silahlı gruplardan biri.

AFP'nin doğruluğundan emin olamadığı görüntüler, Kikli'nin yerde yattığını ve yakın mesafeden vurulduğu gösteriyor.

Analist Celal Harşavi, Ganiva'nın yeğeninin, “Trablus'taki silahlı grupların en güçlü ve etkili liderlerinden biri” olan adamın pusuya düşürüldüğünü söylediğini aktardı.

Harşavi, “Kikli’nin bankalar, telekomünikasyon, idareler ve hatta üst düzey diplomatik görevler gibi kilit pozisyonlara kendisine sadık kişileri atayabildiğini” açıkladı.

Salı günü okullar ve Trablus Üniversitesi güvenlik önlemleri kapsamında ikinci bir duyuruya kadar eğitime ara verdiler. Daha sonra Üniversite çarşamba gününden itibaren eğitime yeniden başladığını duyurdu. İçişleri Bakanlığı, “Vatandaşlar ile memurlara işlerine dönme” çağrısı yaparak, durumun “güvenli ve istikrarlı” olduğunu vurguladı.

Pazartesi akşamı uçaklar Trablus Havalimanı'ndan başkentin 200 kilometre doğusunda bulunan Misrata'daki güvenli bir yere nakledildi ve çok sayıda uçuş bu şehre yönlendirildi. Daha sonra havalimanına uçuşlar yeniden başlatıldı ve Mitiga Uluslararası Havalimanı hava sahası da açıldı.

Nüfuz haritasındaki değişim

Pazartesi akşamı Libya'nın başkentinde güçlü bir silahlı grubun liderinin öldürülmesi, saatlerce süren şiddetli çatışmalara ve grubunun kalesinden çıkarılmasına yol açtı. Bu durum, Trablus hükümetiyle ittifak halindeki silahlı grupların nüfuzunun güçlenmesiyle sonuçlanabilir.

Yıllardır Trablus'un geniş bir bölümünü kontrol eden Kikli'nin öldürülmesi, bundan daha geniş bir bölgenin istikrarı açısından da sonuçlar doğurabilir.

Libya önemli bir enerji ihracatçısı olup uzun süredir rakip doğulu ve batılı silahlı gruplar arasında bölünmüş durumda. Akdeniz'i geçerek Avrupa'ya ulaşmak isteyen göçmenler için bir hareket noktası ve bölgedeki rakip güçlerin mücadele alanı konumunda. Libya çatışması Rusya, Türkiye, Mısır ve BAE'yi de kendine çekti.

Kikli'nin öldürülmesinin ardından Ulusal Birlik Hükümeti, Başbakan Abdulhamid Dibeybe'nin düzensiz silahlı gruplar olarak adlandırdığı gruplara karşı güvenlik operasyonunun tamamlandığını duyurdu. Kikli'ye bağlı militanlar cezaevlerini yönettiler ve bakanlıklarda, devletin mali kuruluşlarında görevler üstlendiler.

Avrupa Dış İlişkiler Konseyi'nden Tarık Megerisi, “Ganiva, Trablus'un fiilen kralıydı. Takipçilerinin bir kısmı İç Güvenliği kontrol ederken, diğer bir kısmı da Merkez Bankası'ndan yapılan nakit transferlerinin dağıtımını kontrol ediyorlardı. Ayrıca birçok kamu şirketi ve bakanlık da kontrolleri altındaydı” dedi.

Trablus'ta otoritenin güçlenmesi, son yıllardaki kendisini zorla görevden alma girişimlerinin ardından Türkiye'nin müttefiki ve Ulusal Birlik Hükümeti'nin Başkanı Dibeybe’yi de güçlendirecek. Aynı zamanda Doğu Libya'daki silahlı gruplarla kapsamlı çatışmadaki pozisyonunu destekleyecek.

Dibeybe liderliğindeki Ulusal Birlik Hükümeti'ne bağlı silahlı gruplar, Kikli başkanlığındaki İstikrarı Destekleme Birimi'nin uzun süredir elinde tuttuğu bölgeleri ve üsleri hızla ele geçirdi. Ele geçirilen bölgeler arasında örgütün kalesi olan Ebu Selim bölgesi de yer alıyordu.

Kikli'nin devrilmesiyle birlikte Savunma Bakanlığı'na bağlı ve Dibeybe ile müttefik grupların, özellikle de Mahmud Hamza komutasındaki 444. Tugay ile 111. Tugay ve Misrata'dan gelen Ortak Harekât Gücü’nün daha büyük bir rol üstlenmesi mümkün.

Dibeybe'nin müttefiklerinin birleşmesi, Batı Libya'nın, komutan Halife Hafter'in on yıl önce rakiplerini tasfiye ederek ve diğer grupları kendi kontrolüne girmeye zorlayarak iktidarı ele geçirdiği Doğu Libya’ya benzemesine yol açabilir.

Atlantik Konseyi araştırmacılarından İmadeddin Badi, “Bu, Trablus'ta daha önce görülmemiş düzeyde bir saha kontrolünün önünü açıyor ve silahlı grupların sayısının azaltılmasını sağlıyor” dedi.

Libya, Muammer Kaddafi rejiminin 2011 yılında devrilmesinden bu yana bölünmelerle boğuşuyor. Ülke iki hükümet tarafından yönetiliyor: Biri uluslararası toplum tarafından tanınan ve Abdulhamid Dibeybe başkanlığındaki Trablus'taki hükümet, diğeri ise doğuda Usame Hamad’ın başkanlık ettiği ve Meclis ile Mareşal Halife Hafter tarafından desteklenen hükümet.