Zebra balığı, insanın sosyal davranışının sebeplerini ortaya çıkarıyor

Zebra balığı
Zebra balığı
TT

Zebra balığı, insanın sosyal davranışının sebeplerini ortaya çıkarıyor

Zebra balığı
Zebra balığı

Bir parti vermeye, akrabalarımızı yemeğe davet etmeye veya bir deniz yolculuğuna çıkmaya karar verdiğimizde, sosyal davranışın en temel bileşeni olan başkalarıyla vakit geçirme isteğiyle motive oluyoruz. Bu isteğin genetik temeli sosyalleşme ile ilgilidir, bu nedenle genetik faktörlerin sorumluluğunun boyutunu belirlemek zordur. Ancak Portekiz, İtalya ve İsrail'den uluslararası bir araştırma ekibi, bu soruna ‘zebra balığına bağlı olarak’ bir çözüm buldu. Çalışmanın sonuçları ise önceki gün Journal of Neuroscience'da yayınlandı.
Dişi zebra balığı, herhangi bir ebeveyn bakımı almadığı için davranışın doğuştan gelen temelini incelemek için idealdir, çünkü dişi bir zebra balığı yüzlerce yumurta doğurur, yumurtanın bir parçası olan proteinler bir ‘yemek kesesi’ sağlar, ancak bununla beraber yavrularına mesajı ‘kendi işini kendin yap’tır. Yaklaşık dört haftalıkken, larva aşamasından yeni çıkmış olan küçük, santimetre uzunluğundaki balıklar, motivasyon arayan insanlar gibi, diğerleriyle kaynaşmaya başlar ve grup onlara yiyecek arama, akıntıları aşma, yırtıcılardan kaçınma ve arkadaş bulma konusunda avantajlar sağlar. Doğuştan gelen faktörün sosyal davranıştaki sorumluluğunu belirlemek için araştırmacılar, bağlanma da dahil olmak üzere sosyal etkileşimleri geliştirdiği bilinen oksitosin hormonuna odaklanmaya karar verdi. Araştırmacılar, hormonun zebra balığı larva beyinlerinin gelişimi üzerindeki etkilerini araştırmak için bir sistem geliştirdiler ve oksitosin üreten nöronları içeren transgenik larvalar ürettiler. Araştırmacılar daha sonra suya antibiyotik ekleyerek bu nöronları farklı gelişim aşamalarında larva beyinlerinden yok ettiler.
Bilim insanları, beyinlerinde oksitosin eksikliği olan larvaların, özellikle dönemin ilk iki haftasında, sosyalleşme yeteneği zayıf yetişkin balıklara dönüştüğünü keşfettiler. Beyinleri yaşamlarının ilerleyen dönemlerinde oksitosin nöronlarını yenilese de, bu yetenek geri kazanılmamıştır, yani yetişkin balıkların sosyal davranışlarda bulunabilmesi için, kritik bir süre boyunca beyinlerinin oksitosin tarafından belirli bir şekilde düzenlenmesi gerekir.
 



Araştırmacılar sinekleri kokain bağımlısı yapmak için genetiklerini değiştirdi

Meyve sinekleri normalde kokainin tadını sevmiyor (Unsplash)
Meyve sinekleri normalde kokainin tadını sevmiyor (Unsplash)
TT

Araştırmacılar sinekleri kokain bağımlısı yapmak için genetiklerini değiştirdi

Meyve sinekleri normalde kokainin tadını sevmiyor (Unsplash)
Meyve sinekleri normalde kokainin tadını sevmiyor (Unsplash)

Bilim insanları meyve sineklerinin genetiğini değiştirerek kokaini sevmelerini sağladı. Çalışmanın insanlardaki kokain bağımlılığını daha iyi anlama ve tedavi etmeye katkı sunması bekleniyor. 

Meyve sinekleri ve insanlar birbirlerine sanılandan daha fazla benziyor. Örneğin bu iki türde çeşitli hastalıklardan sorumlu genlerin yaklaşık yüzde 75'inin aynı olması, bilim insanlarının ilgisini çekiyor. Sinekler üzerindeki genetik incelemeler, bu hastalıkların daha iyi anlaşılmasına katkı sağlıyor.

Bu rahatsızlıklardan biri de kokain gibi maddelere karşı gelişen bağımlılıklar. Utah Üniversitesi'nden Dr. Adrian Rothenfluh, "Son yıllarda, sinekler ve insanların birçok açıdan sandığımızdan daha fazla birbirine benzediği ortaya çıktı" diyerek ekliyor: 

Örneğin sineklerin alkole verdiği tepkiyi düzenleyen genlerin, insanlardaki alkol bağımlılığında da rol oynadığını birçok kez gösterdik. Bu durumun kokain bağımlılığıyla bağlantılı genler için de geçerli olacağını ve bunların sineklerdeki etki mekanizmasını inceleyebileceğimizi düşünüyoruz.

Ancak sineklerin kokaini sevmemesi bu çalışmaların önünde engel teşkil ediyordu. Meyve sineklerinin bacaklarındaki tat reseptörleri, böceğin bir şeyi yemeden önce zararlı olup olmadığını algılamasını sağlıyor. 

Dr. Rothenfluh ve ekip arkadaşları yeni çalışmalarında kokainin acı tadı nedeniyle bu reseptörlere yakalandığını ve sineklerin maddeden bu yüzden uzak durduğunu doğruladı. Araştırmacılar daha sonra sineklerin genetiğini değiştirerek bu reseptörleri devre dışı bıraktı.

Bulguları hakemli dergi Journal of Neuroscience'ta 2 Haziran Pazartesi günü yayımlanan çalışmada genetiği değiştirilmiş sineklerin kokaini sevdiği gözlemlendi. Düşük seviyede kokain içeren şekerli su verilen sinekler 16 saat içinde bu içeceği tercih etmeye başladı.

Dr. Rothenfluh, "Düşük dozlarda, tıpkı insanlar gibi koşuşturmaya başlıyorlar" diyor: 

Çok yüksek dozlardaysa yine insanlar gibi hareket edemez hale geliyorlar.

Bilim insanları genetiğiyle oynanmış sinekleri üretmeyi artık öğrendiği için çalışmalarını daha kolay ve hızlı yürütmeyi umuyor. Meyve sineklerinin hızlı yaşam döngüsü ve nispeten basit genetik yapıları, üzerlerinde insanlara kıyasla daha kolay deney yapılmasına imkan tanıyor. 

Makalenin yazarlarından Travis Philyaw "Daha karmaşık organizmalarda ortaya çıkması zor olan riskli genleri tespit ederek bu bilgileri memeliler üzerinde çalışan araştırmacılara aktarabiliriz" diyor.

Ekip bu sayede insanlardaki kokain bağımlılığına yönelik yeni tedaviler geliştirmeyi umuyor. Dr. Rothenfluh şu ifadeleri kullanıyor:

Kokain tercihinin mekanizmalarını gerçekten anlamaya başlayabiliriz ve mekanizmayı ne kadar iyi anlarsak, o mekanizmaya etki edebilecek bir tedavi bulma şansımız o kadar artar.

Independent Türkçe, Popular Science, IFLScience, Journal of Neuroscience