İsrail Meclisi, yeni Yahudi yerleşimlerinin kurulmasını öngören Harish Kanunu’nu kabul etti: Kanunun hazırlanmasına destek veren Birleşik Arap Listesi eleştiri oklarının hedefinde

Mansur Abbas ve İslami Hareket milletvekilleri, Arapları yakından ilgilendiren ırkçı kararları destekledikleri için eleştirilerle karşı karşıya (AFP)
Mansur Abbas ve İslami Hareket milletvekilleri, Arapları yakından ilgilendiren ırkçı kararları destekledikleri için eleştirilerle karşı karşıya (AFP)
TT

İsrail Meclisi, yeni Yahudi yerleşimlerinin kurulmasını öngören Harish Kanunu’nu kabul etti: Kanunun hazırlanmasına destek veren Birleşik Arap Listesi eleştiri oklarının hedefinde

Mansur Abbas ve İslami Hareket milletvekilleri, Arapları yakından ilgilendiren ırkçı kararları destekledikleri için eleştirilerle karşı karşıya (AFP)
Mansur Abbas ve İslami Hareket milletvekilleri, Arapları yakından ilgilendiren ırkçı kararları destekledikleri için eleştirilerle karşı karşıya (AFP)

İsrail Meclisi (Knesset), Vadi Ara bölgesinde Araplara ait topraklardan 3 bin dönüm arazinin İsrail’in Harish kentinin genişletilmesi için tahsis edilmesini öngören “Harish Kanunu” nu kabul etti. Kanun teklifi, Naftali Bennett hükümetinin girişimi ve Birleşik Arap Listesi’nin (İslami Hareket) desteği ile hazırlandı.
İsrail vatandaşı Filistinlileri (1948 Arapları) temsil eden Yüksek Arap Takip Komitesi, bu gelişmeyi “tehlikeli bir Yahudileştirme” adımı diye niteleyerek, kanun teklifinin hazırlanmasına katkı sunan İslami Hareketi’ni eleştirdi. Yüksek Arap Takip Komitesi milletvekilleri, kanun teklifi oylamaya sunulduğu sırada Meclis genel kurulunu terk etti. İsrail'deki Arap Azınlıkların Hakları İçin Hukuk Merkezi (Adalah) bu kanunun gelecekte Arap beldelerine, bölgedeki topraklara ve çıkarlara ciddi tehlike oluşturacak sonuçları olacağını belirtti. Adalah, yerel Arap otoriteleri, Halk Komitesi ve Alternatif Planlama Merkezi adına İçişleri Bakanı Ayelet Shaked’e gönderdiği mektupta, Araplara verdiği zararlardan ötürü yasanın çıkarılmamasını talep ettiğini bildirdi. Ortak Arap Listesi Bloku milletvekilleri ise oylama oturumuna katılarak kanun teklifine ret oyu verdi. Ortak Arap Listesi Bloku, yaptığı açıklamada, Birleşik Arap Listesi, İçişleri Bakanı ve hükümet koalisyonunun diğer vekilleri arasında Elektrik Kanununun kabul edilmesine karşılık Harish Kanunu’na oy verme anlaşması yapıldığını kaydetti.
İçişleri Bakanı Shaked, Harish kentinin 3 bin dönüm genişletilerek İsrail’in Ar’ara ve Barta’a bölgelerinin idari sınırlarına ulaşması konusunda anlaşmaya varılmasının ardından bu kanun teklifini sundu. Kanunun amacını açık bir dille ifade eden Shaked, bu kanunun El-Galilee ve Negev bölgelerini Yahudileştirme politikasının bir parçası olduğunu söyledi. Bakan Shaked, 21 Aralık’ta İsrail merkezli ekonomi gazetesi Globes’e verdiği demeçte, “Galilee ve Negev’de yaşananları bilmiyorsunuz şunu bilin ki yeni yerleşimlerin kurulmasında devletin menfaati var. Ben-Gurion’un Negev’le ilgili hayalini gerçekleştirmeyi henüz bitirmedik” dedi. Shaked, açıklamasının devamında, her yerde Yahudi çoğunluğunu sağlamak amacıyla bu hükümet içinde Galilee ve Negav da dahil olmak üzere mümkün olabildiğince fazla toprak ele geçirme ve Yahudi şehirleri ve yerleşim yerleri inşa etmeyi artırma zorunluluğunu öncelikleri arasına aldığını belirtti.
Bölgede Arap vatandaşların yaşadığı bazı kasabaları temsil eden Avukat Tevfik Said Cebbarin, Harish kentini genişletme kanunu ile Vadi Ara bölgesinin merkezinde büyük bir sanayi bölgesi ve Yahudiler için binlerce apartman ve site inşasının planlandığını belirtti. Bu inşa faaliyetleriyle birlikte Harish nüfusunun 270 bine yükseleceğini aktaran Cebbarin, bu kararın içerdiği tehlikenin sadece Harish’e binlerce dönümlük bir alanın eklenmesiyle sınırlı olmadığını aynı zamanda Vadi Ara’da Arap bölgelerine ait önemli noktaların Harish’in kontrolü altına alınacağını ve buraya dikilecek binaların Ar’ara-Barta’a yoluna kadar uzanacağını kaydetti. Cebbarin bu durumun söz konusu noktaları Yahudileştireceğini ve Ar’ara, Barta’a, Umm el-Katf, Vadi Ara, Meiser, Kefr Kara ve Umm el-Fahm kasabalarının gelişimini sınırlayacağını belirtti.

Cebbarin: Para ile arazi takası yapma politikası kabul edilemez
Hükümet ile anlaşma yapan Birleşik Arap Listesi milletvekillerini eleştiren Cebbarin, “Para ile arazi takası yapma politikası kabul edilemez. Bütçeler ayırma veya sınırlı sayıdaki Arap vatandaşın evine elektrik bağlanması karşılığında Vadi Ara’dan taviz vermeyeceğiz” dedi. İslami Hareket (Birleşik Arap Listesi) milletvekilleri Mansur Abbas, Velid Taha, Mazın Ganayim ve İman el-Hatib Arap vatandaşlarına karşı ırkçı, hayati ve tehlikeli kararları desteklediler.
Birleşik Arap Listesi milletvekilleri, “oylamaya katılmadıkları ve ret oyu vermedikleri” şeklindeki eleştirilere verdikleri yanıtta, Harish Kanunu’na muhalif olduklarını ancak hükümetin getirdiği bir kanunun aleyhinde oy kullandıkları izlenimi oluşmasın diye oylamaya katılmadıklarını ifade ettiler. Birleşik Arap Listesi milletvekilleri, “Eğer kanun aleyhinde oy kullansaydık bu durum hükümet koalisyonun diğer partilerine Arapların lehine sunacağımız projelere ret oyu kullanma hakkı verecekti” ifadelerini kullandılar.
Ancak Ortak Arap Listesi Bloku bu savunmayı reddederek, şu ifadeleri kullandı: “Koalisyondaki Birleşik Arap Listesi Arap milletvekilleri, Meretz ve diğerlerinin bu kanuna muhalefet etmemesi gelecekte Vadi Ara topraklarına bedeli ağır olacak. Arap vatandaşların haklarının bu kadar kolay harcanması doğru değil. Milletvekili Velid Taha, Meclis İç Komite Başkanı sıfatıyla bu kanunu komitede engelleyebilir ve dondurabilirdi veya kanunun içeriğine ve gelecekteki tehlikeli etkilerine müdahale edebilirdi. Fakat o ve onun listesi (Birleşik Arap Listesi) sakince durdular hatta kanunun hazırlanması ve hızlı bir şekilde İç Komite’ye sunulması için çalıştılar”. Hayfa’da Arap Dili Akademisi Başkanı, araştırmacı ve tarihçi Profesör Mustafa Kabha, “Harish Kanunu, Vadi Ara ve Eş-Şaraviye’deki 5 Arap köyünün nefes almasını engelleyecek ve boğacak. Bu silinmez bir lekedir. Oylamaya katılmayan Knesset üyelerinin pozisyonları, bölgedeki yerel ve bölgesel meclislerin pozisyonları şaşkınlık ve utanç vericiydi. Tarih bunları kaydedecek. Tarih merhamet etmez. Bu halkın ve tehdit altındaki bu köylerin bir evladı ve el koyma tehdidi altındaki toprağın bir sahibi olarak bu davranış canım sıkıyor” ifadelerini kullandı.



Şili'de aşırı sağcı aday başkanlık seçimini kazandı

Jose Antonio Kast, cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ikinci turunda oyunu kullandıktan sonra bir seçim merkezinin dışında konuşuyor (AFP)
Jose Antonio Kast, cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ikinci turunda oyunu kullandıktan sonra bir seçim merkezinin dışında konuşuyor (AFP)
TT

Şili'de aşırı sağcı aday başkanlık seçimini kazandı

Jose Antonio Kast, cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ikinci turunda oyunu kullandıktan sonra bir seçim merkezinin dışında konuşuyor (AFP)
Jose Antonio Kast, cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ikinci turunda oyunu kullandıktan sonra bir seçim merkezinin dışında konuşuyor (AFP)

Şilililer dün, Augusto Pinochet'nin diktatörlüğünün sona ermesinden 35 yıl sonra, en sağcı cumhurbaşkanını seçti. Cumhurbaşkanlığı seçiminin ikinci turunun resmi sonuçlarına göre Jose Antonio Kast oyların yüzde 58'ini alırken, rakibi yenilgiyi kabul etti.

10 milyondan fazla oy sayıldıktan sonra, toplam oyların yaklaşık yüzde 70'ini temsil eden sonuçlarla, Kast, geniş bir sol koalisyonun başında bulunan Komünist Parti üyesi Janet Jara'ya karşı açık bir üstünlük sağladı.

51 yaşındaki Jara, yenilgiyi kabul ederek sosyal medya paylaşımında seçmenlerin yüksek sesle ve açıkça konuştuğunu ve cumhurbaşkanı seçilen kişiye tebriklerini ve en iyi dileklerini ilettiğini söyledi.

Muhafazakâr Katolik Cast, kampanyasını Şili'deki suçlarla mücadeleye odakladı ve çoğu Venezuelalı olmak üzere yaklaşık 340 bin belgesiz göçmeni sınır dışı edeceğine söz verdi.

Şarku'l Avsat'ın edindiği nilgiye göre Kast, askeri diktatörlüğün açık bir destekçisi ve Pinochet hayatta olsaydı ona oy vereceğini söylemişti.

16 Kasım'da yapılan ilk turda, her iki aday da oyların dörtte birini aldı ve sol kanat az bir farkla öndeydi. Ancak, tüm sağcı adaylar birlikte oyların yüzde 70'ini topladı.


Dünya liderleri, Avustralya’daki Bondi sahili saldırısını kınadı

14 Aralık 2025'te Avustralya'nın Bondi plajındaki silahlı saldırı olay yerinde bir polis aracı duruyor (Reuters)
14 Aralık 2025'te Avustralya'nın Bondi plajındaki silahlı saldırı olay yerinde bir polis aracı duruyor (Reuters)
TT

Dünya liderleri, Avustralya’daki Bondi sahili saldırısını kınadı

14 Aralık 2025'te Avustralya'nın Bondi plajındaki silahlı saldırı olay yerinde bir polis aracı duruyor (Reuters)
14 Aralık 2025'te Avustralya'nın Bondi plajındaki silahlı saldırı olay yerinde bir polis aracı duruyor (Reuters)

Dünya liderleri, Pazar günü Sydney’in Bondi Sahili’nde düzenlenen Yahudi kutlamasına yönelik saldırıyı şiddetle kınadı. Saldırıda en az 12 kişi hayatını kaybetti, onlarca kişi yaralandı.

Avustralya Başbakanı Anthony Albanese, olayı “Avustralya’daki Yahudilere yönelik bir saldırı. Hanuka Bayramı’nın ilk günü, normalde sevinç ve inançla kutlanması gereken bir gün…” sözleriyle değerlendirdi ve polis ile güvenlik güçlerinin olaya karışanları tespit etmek için çalıştığını söyledi.

frgt
Avustralya Güvenlik İstihbarat Teşkilatı (ASIO) Güvenlik Genel Direktörü Mike Burgess, Sidney'deki Bondi Plajı saldırısının ardından 14 Aralık 2025'te Canberra'daki Parlamento Binası'nda düzenlenen basın toplantısında konuşuyor (EPA)

Avustralya muhalefet partisi Liberal Parti lideri Susan Lee, “Avustralyalılar bu akşam derin bir yas içinde. Şiddet ve nefret, toplumumuzun kalbini vurdu… Hepimizin bildiği ve sevdiği Bondi’de” ifadelerini kullandı.

frgt
Avustralya Federal Polisi'nde ulusal güvenlikten sorumlu geçici komiser yardımcısı Nigel Ryan (EPA)

ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio, “Bu dünyada antisemitizme yer yok. Kalplerimiz bu korkunç saldırının kurbanları, Yahudi toplumu ve Avustralya halkı ile birlikte” dedi.

Saldırıya ilişkin tepkilerini dile getiren dünya liderleri arasında İngiltere Başbakanı Keir Starmer, olayın “son derece üzücü haberler” olduğunu söyledi. Yeni Zelanda Başbakanı Christopher Luxon ise, Avustralya ve Yeni Zelanda’nın bir aile gibi olduğunu belirterek, Bondi’deki saldırının kurbanlarıyla dayanışma içinde olduklarını ifade etti.

sd
Avustralya polisi ve acil durum ekipleri, 14 Aralık 2025'te Bondi Plajı'ndaki silahlı saldırı olayının yaşandığı yere yakın bir bölgede çalışıyor (EPA)

İsrail Dışişleri Bakanı Gideon Sa’ar, saldırının “Yahudi topluluğuna yönelik antisemitizmin bir sonucu” olduğunu ifade etti. Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen, “Avustralya ve Yahudilerle dayanışma içindeyiz. Şiddet, nefret ve antisemitizme karşı birleşiyoruz” açıklamasında bulundu.

İspanya Dışişleri Bakanı José Manuel Albares, Norveç Başbakanı Jonas Gahr Støre ve İsveç Başbakanı Ulf Kristersson da benzer şekilde saldırıyı kınayarak, kurbanlar ve ailelerine başsağlığı dileklerini iletti.

ABD ve Kanada yetkilileri de saldırıyı terör eylemi olarak nitelendirerek, kurbanlara ve Avustralya halkına destek mesajı verdi. Almanya’daki Yahudi Derneği ise yaptığı açıklamada, “Derin bir şok içindeyiz. Antisemitizm öldürür” ifadelerini kullandı.

New South Wales Başbakanı Chris Minns, “Hanuka’nın ilk günü kutlanan bir bayram, ne yazık ki bu korkunç saldırı nedeniyle kabusa dönüştü. En az 12 kişi hayatını kaybetti, saldırganlardan biri de öldü” dedi.


Avustralya, silahlı saldırganı durduran Ahmed el Ahmed'i konuşuyor

Ahmed'in silahlı saldırganla karşı karşıya geldiği anı ve vurulduktan sonra tedavi edildiği anı gösteren bir videodan alınan birleşik görüntü (Dolaşımda)
Ahmed'in silahlı saldırganla karşı karşıya geldiği anı ve vurulduktan sonra tedavi edildiği anı gösteren bir videodan alınan birleşik görüntü (Dolaşımda)
TT

Avustralya, silahlı saldırganı durduran Ahmed el Ahmed'i konuşuyor

Ahmed'in silahlı saldırganla karşı karşıya geldiği anı ve vurulduktan sonra tedavi edildiği anı gösteren bir videodan alınan birleşik görüntü (Dolaşımda)
Ahmed'in silahlı saldırganla karşı karşıya geldiği anı ve vurulduktan sonra tedavi edildiği anı gösteren bir videodan alınan birleşik görüntü (Dolaşımda)

Bondi Plajı’nda düzenlenen Yahudilerin Hanuka Bayramı kutlamaları sırasında yaşanan ve en az 12 kişinin yaşamını yitirdiği saldırıya dair ortaya çıkan görüntülerde, bir sivilin saldırgana müdahale ederek silahını elinden aldığı görüldü. Söz konusu davranış, kamuoyunda geniş yankı uyandırırken, çok sayıda kişinin hayatının kurtarılmış olabileceği değerlendirildi.

Görüntülerde, otoparkta beyaz tişört giymiş bir kişinin, tüfek taşıyan koyu renkli tişörtlü saldırgana hızla yaklaştığı, arkasından saldırarak silahı ele geçirdiği ve ardından silahı saldırgana doğrulttuğu görülüyor. Saldırganın dengesini kaybederek geriye doğru çekildiği ve köprüye doğru yöneldiği, kahraman vatandaşın silahı daha sonra yere bıraktığı anlar videoda net şekilde yer alıyor.

Olay anına ait görüntüler kısa sürede sosyal medyada yayılırken, çok sayıda kullanıcı müdahalede bulunan kişinin cesaretini övdü ve bu davranışın birçok insanın hayatını kurtarmış olabileceğini dile getirdi. Avustralya merkezli News.com.au sitesi, kahraman olarak anılan kişinin Sidney’de yaşayan ve Sutherland’da bir manav işleten 43 yaşındaki Ahmed el-Ahmed olduğunu duyurdu.

İki çocuk babası olan Ahmed’in, bu müdahalesi sırasında iki kurşunla yaralandığı, kuzeninin 7News kanalına yaptığı açıklamayla doğrulandı. Duygusal görüntülerde, 43 yaşındaki manavın saldırganlardan birinin silahını zorla aldığı anlar dikkat çekti.

h
Viral videodan bir görüntü (ABC Avustralya Haber Ağı)

Reuters, güvenilir görüntüler üzerinden videonun doğruluğunu teyit etti. Ajans ayrıca, söz konusu görüntülerdeki saldırganların, daha sonra polis tarafından çevrelendiği doğrulanan kişilerle aynı kişiler olduğunu, kıyafetlerinden yola çıkarak belirlediğini aktardı. Şüpheli saldırganlardan birinin öldürüldüğü, diğerinin ise ağır yaralı olarak hastaneye kaldırıldığı bildirildi.

“Nefreti körüklüyor” açıklaması

Saldırıdan saatler sonra açıklama yapan İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, ağustos ayında Avustralya Başbakanı Anthony Albanese’ye bir mektup gönderdiğini ve Canberra yönetimini “antisemitizm ateşini körüklemekle” suçladığını söyledi.

Albanese hükümetinin Filistin devletini tanımayı da içeren politikalarının, Yahudi karşıtlığını teşvik ettiğini ve sokaklarda yayılmasına neden olduğunu savunan Netanyahu “Antisemitizm bir kanserdir. Liderler sessiz kaldığında yayılır. Zayıflığın yerini eylem almalıdır” ifadelerini kullandı.

Saldırıyı “dehşet verici” olarak nitelendiren Netanyahu, “Bu soğukkanlı bir cinayettir. Ne yazık ki her dakika kurbanların sayısı artıyor. En uç kötülüğü gördük. Aynı zamanda Yahudi kahramanlığının zirvesine de tanık olduk” dedi. Netanyahu, kendisinin Yahudi olduğunu söyleyen ve saldırganlardan birinin silahını alan bir sivile atıfta bulundu.

Netanyahu açıklamasında, “Küresel antisemitizme karşı bir mücadele içindeyiz. Bununla mücadele etmenin tek yolu onu açıkça kınamak ve kararlılıkla karşı durmaktır. İsrail’de yaptığımız da budur. Ordumuz, güvenlik güçlerimiz, hükümetimiz ve halkımızla birlikte bunu sürdürmeye devam edeceğiz” ifadelerini kullandı.

Avustralya hükümetine dolaylı eleştirilerde bulunan Netanyahu, “Kınamayan, hatta teşvik edenleri kınamayı sürdüreceğiz. Özgür ülkelerin liderlerinden beklenen adımları atmaları için baskı yapmaya devam edeceğiz. Teslim olmayacağız, eğilmeyeceğiz ve atalarımızın yaptığı gibi mücadeleyi sürdüreceğiz” dedi.