Fransa - Cezayir ilişkisi ortak çıkarlar doğrultusunda yeniden kuruluyor

İki ülke arasındaki buzların erimesi ve yanlış anlaşılmaların ortadan kaldırılmasının ardından oluşan sakinlik soru işaretlerine eneden oluyor.

Cezayir Cumhurbaşkanı Tebbun, Fransa Dışişleri Bakanı Le-Drian ile bir araya geldi. (Radio Algerie)
Cezayir Cumhurbaşkanı Tebbun, Fransa Dışişleri Bakanı Le-Drian ile bir araya geldi. (Radio Algerie)
TT

Fransa - Cezayir ilişkisi ortak çıkarlar doğrultusunda yeniden kuruluyor

Cezayir Cumhurbaşkanı Tebbun, Fransa Dışişleri Bakanı Le-Drian ile bir araya geldi. (Radio Algerie)
Cezayir Cumhurbaşkanı Tebbun, Fransa Dışişleri Bakanı Le-Drian ile bir araya geldi. (Radio Algerie)

Ali Yahi
Görünüşe göre Cezayir ile Fransa arasındaki gerginlik, Cezayir'in Paris'teki Büyükelçisi Muhammed Anter Davud'un görevine dönmesine karar vermesiyle dağıldı. Bu durum, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un açıklamaları ve Dışişleri Bakanı Jean-Yves Le Drian'ın ziyaretlerinin sonucunda beklenirken Cezayir’in sessizliği ise halen soru işaretlerine neden oluor.

Sükûnet belirtilerinden sonra geri dönüş
Kararın duyurusu, Cezayir Cumhurbaşkanı Abdulmecid Tebbun’un yaklaşık üç ay önce istişare amaçlı geri çağrılan Cezayir'in Paris'teki Büyükelçisi Muhammed Anter Davud'u kabul etmesinin ardından geldi. Davud, Fransa’nın, ülkesinin içişlerine kabul edilemez müdahalesinin ardından Cezayir’e çağrılmıştı. Bunu, Fransız askeri uçaklarının kendi hava sahasında uçmasını yasaklayan başka bir karar takip etmişti.
Gerginliğin ardından durumun sertleşmesi ile karşılıklı suçlamalarda bulunuldu. Paris tarafında Macron ve Le Drian’ın açıklamalarıyla durum sakin bir hal aldı. Le Drian, Cezayir’de Cumhurbaşkanı Tebbun tarafından kabul edilmesinin ardından Fransa’nın buzları eritmek ve iki ülke arasındaki yanlış anlaşılmayı ortadan kaldırmak için çalışmaya istekli olduğunu ifade etti. Fransız Bakan da gelecek yıl içinde normal ilişkilerin yeniden başlamasını umduğunu söyledi. Le Drian açıklamasında “Cezayir ve Fransa, Sahel'deki terörizm ve yasa dışı göç konusunda bölgesel ve uluslararası düzeyde büyük zorluklarla karşı karşıya” dedi.

Şartlar
Cezayir, Büyükelçi’yi geri göndermek için Cezayir devletine tam saygı duyulmaması ve tarihin saptırılmamasına şart koştu. Ayrıca Fransa’nın Cezayir’in eski bir sömürge olduğunu da unutması gerektiği vurgulandı.
Fransa ile gerilimi azaltmak için ilk adımı atmayacağını, aksi takdirde bütün Cezayirlileri kaybedeceğini vurgulayan Tebbun sözleirni şöyle sürdürdü:
“Bu benle değil tüm ulusla alakalı. Cezayirliler bizi aşağılayanlarla iletişim kurmamı kabul etmez. Pişman değilim. Macron eski bir anlaşmazlığı yararsız bir şekilde yeniden açtı. Aşırı sağcı Eric Zemmour böyle bir şey söylese kimsenin umurunda olmaz ama bir devlet başkanının Cezayir'in kendi başına bir millet olmadığını söylemesi çok tehlikeli.”

Uluslararası ilişkiler çıkarlar tarafından yönetilir
Şarku’l Avsat’ın Indeperndent Arabia’dan aktardığı haberde değerlendirmelerde bulunan Hukuk ve Afrika Araştırmaları Uzmanı Muhammed Adem Makrani’ye göre Cezayir Büyükelçisi’nin Paris'e dönüşü, Fransa ile Cezayir arasındaki diplomatik gerilimde yeni bir sayfa açtı. Bu adım, Cezayir'in Paris'te düzenlenen Libya konulu uluslararası bir konferansa katılma daveti öncesinde Macron'un danışmanlarından birinin resmi olmayan bir özür dilemesinden sonrasında atıldı. Bu, Le Drian tarafından gerçekleştirilen son ziyaretten sonra beklenen bir adımdı. Uluslararası ilişkilerin ortak çıkarlar tarafından yönetilmesi nedeniyle bu krizin şartlar ve sebepler ne olursa olsun devam edemeyeceğine işaret eden Makrani’ye göre Cezayir, Avrupa Birliği (AB) ile ortaklık çerçevesinde Fransa'nın öneminin yanı sıra yurt dışındaki en büyük Cezayir topluluğunun Fransız topraklarında bulunması sebebiyle de Paris yönetimini görmezden gelemez. Makrani’ye göre diğer yandan Paris de Afrika Sahel bölgesindeki etkisinin azalması, ayrıca Ruslar ve Çinlilerle rekabetin yoğunlaşması ışığında Cezayir'in rolünden vazgeçemez. Bu nedenle de Cezayir ile sürekli temasa ihtiyaç duyar. Bu da Cezayir’in bölgesel rolünün önemini gösteriyor.
Makrani değerlendirmelerinin devamında şunları söyledi:
“Fransa'daki meseleleri takip eden herkes, Macron'un Fransız sömürgeciliğini öven aşırı sağın yoğun rekabetiyle karşı karşıya kalacağı bir seçim yılında özür dilemesinin neredeyse imkansız olduğunu biliyor. Cezayir'in bunu anlaması ve konuyu gerçekçi bir şekilde ele alması muhtemeldir.”
Makrani ayrıca Fransa'nın Cezayir'e büyükelçinin Paris'e dönüşü karşılığında verdiği sözlerin içeriğinin açıklanmadığı ve bunun önümüzdeki günlerde ortaya çıkacağına dikkat çekti.

Zouaves Paris örgütünün feshi
Cezayir büyükelçisini Paris'teki görevlerini yerine getirmek üzere geri dönme kararı, Fransa İçişleri Bakanı Gerald Darmanin'in ırkçı ‘Zouaves Paris’ örgütünün feshedildiğini açıklamasıyla aynı zamana denk geldi. Bu durum, gözlemcilerin, ikili ilişkilerin canlandırılması bağlamında iki taraf arasında anlaşmalar olduğunu düşünmelerine neden oldu.
Darmanin, resmi Twitter hesabından yaptığı açıklamada ‘Zouaves Paris’ örgütünün Cumhurbaşkanı'nın talimatına göre Bakanlar Kurulu'nda fiilen feshedildiğini bildirdi. Paylaştığı kararnamede grubun ‘nefreti ve şiddeti’ savunduğunu vurguladı.
Cumhurbaşkanı adayı Eric Zemmour’u destekleyen ‘Zouaves Paris’ örgütü, geçtiğimiz aralık ayında Katar'ın başkenti Doha'da düzenlenen Arap Kupası'nda ülkesinin zaferini kutlayan Cezayirli bir azınlığa karşı tehditler savurmuştu.
Aşırılık yanlısı bir örgütün adı olan Zouaves, Osmanlı Devleti’nin Cezayir'deki varlığı dönemine kadar uzanan bir Berberi askeri geleneğinden türetildi. Dayılar*, yeniçeriler ve denizcilerin yanı sıra  Berberi aşiretlerinin de yer aldığı bir askeri teşkilat kuruldu. Ancak Cezayir’in Fransızların eline düşmesinden sonra ‘Zouaves’ten bir azınlık ‘sömürge ordusunda’ çalışma kararı aldı.
‘Zouave’ terimi, Cezayirlilerin zihninde, söz konusu grupların Fransız işgalcinin hizmetinde, Cezayirli sivillere karşı işledikleri vahşet ile ilişkilendiriliyor.

İlk buluşma noktası
Uluslararası İlişkiler Araştırmacısı Şuruk Mestur, Cezayir'in, özellikle taraflar arasındaki güvenin, her iki ülkenin tam egemenliği altında artırmayı amaçladıklarını doğrulayan Le Drian'ın ziyaretinden sonra, Fransa ile ilk buluşma noktasına ulaştığını düşünüyor. Bunun gizli bir özür ve krizi her iki tarafa da hizmet edecek şekilde çözme girişimini ifade ettiğini söyleyen Mestur, iki ülke arasındaki çözülmemiş sorunların bir dereceye kadar daha fazla tartışılması gerektiğini vurguladı. Mestur değerlendirmesine şöyle devam etti:
“İlişkileri yeniden başlatma kararı, Cezayir'in rasyonalitesini ortadan kaldırmaz. Şimdiye kadar birkaç kez değişmeyen sabit pozisyonları vurgulamaya özen gösterdi. Bu sabit pozisyonlar arasında, 1960 ve 1966 yılları arasında Cezayir çölünde nükleer testler, kaybolanlar dosyası, kurtuluş ayaklanmasından önce halk direnişinin kemikleri ve 1516-1830 yılları arasındaki Osmanlı dönemine ait olanlar da dahil olmak üzere tüm arşivin iade edilmesi yer alıyor. Özellikle de Cumhurbaşkanı Tebbun'un ilişkileri denge ve denklik aşamasına taşıma konusunda istikrara ve keskinliğe tanık olan açıklamalarından sonra Cezayir-Fransız ilişkilerinin eskiye dönüşünden söz edemeyiz. Bu yüzden emin olamayız. Resmi açıklamaları beklemek durumundayız.”

Yeni bir aşama
Cezayir, eski Hükümet Sözcüsü Ammar Belhimer aracılığıyla Fransız tarihçi Benjamin Stora'nın iki ülke arasındaki acılı geçmişin sayfalarını çevirmeyi ve yeni bir aşamaya geçmeyi amaçlayan ‘hafızaların uzlaştırılması’ raporunu sert bir şekilde eleştirmişti. Söz konusu raporun ‘kurbanı cellatla eşitlediği için objektif olmadığı’ ve ‘beklentilerin altında olduğu’ ifade edilmişti.
Belhimer açıklamasında “Fransa’nın Cezayir'de 132 yıllık  işgali sırasındaki savaş ve insanlığa karşı suçları resmen tanıması olmak üzere Cezayir'in meşru talepleri görmezden gelindi” ifadelerini kullandı.
Macron tarafından sömürgecilik ve Cezayir Savaşı ile ilgili doğru ve adil bir rapor hazırlamakla görevlendirilen tarihçi Benjamin Stora ise Cezayirlilerin kendisine yönelttiği suçlamaları reddetti. Stora, “Fransa'nın Cezayir'e yaptığı katliamlardan dolayı özür dilemesine bir engel görmediğimi söyledim. Bunu da raporuma yazdım” dedi.

*Ç.N: Dayı: 16’ıncı yüzyılda Osmanlı İmparatorluğu idaresi altına giren Tunus’ta, Trablusgarp ve Cezayir eyaletlerinde yönetimi ele geçiren kimselere verilen unvan. Dayı unvanı Daha çok denizcilikle uğraşan Kuzey Afrika halkından Akdeniz’de korsanlık yaparak meşhur olmuş denizcilere verilirdi.



Gazze'de iki yıl süren savaşın ardından Noel kutlamaları Beytüllahim'e geri döndü

Batı Şeria'nın Beytüllahim kentinde Noel kutlamaları (AFP)
Batı Şeria'nın Beytüllahim kentinde Noel kutlamaları (AFP)
TT

Gazze'de iki yıl süren savaşın ardından Noel kutlamaları Beytüllahim'e geri döndü

Batı Şeria'nın Beytüllahim kentinde Noel kutlamaları (AFP)
Batı Şeria'nın Beytüllahim kentinde Noel kutlamaları (AFP)

Batı Şeria’nın Beytüllahim kentinde bando takımları, Noel kutlamalarının başlamasıyla birlikte sokaklara indi. Gazze Şeridi’ndeki savaşın gölgesinde geçen ve Hristiyan inancına göre Hz. İsa’nın doğum yeri olan kenti iki yıl boyunca kutlamalardan mahrum bırakan sürecin ardından, bu yıl kentte yeniden hareketlilik gözlendi.

Batı Şeria’nın güneyinde yer alan Beytüllahim, Gazze Şeridi’nde varılan ateşkes anlaşmasının ardından önceki yıllara kıyasla daha canlı bir atmosfere büründü. Ancak Gazze’de yüz binlerce kişi, savaşın ardından yıkılmış evler ve yıpranmış çadırlarda, sert kış koşullarıyla mücadele etmeyi sürdürüyor.

f
Beytüllahim sokaklarında dolaşan bando takımı (AP)

Vatikan’da ise Papa 14. Leo’nun Noel için ilk ayinini, saat 20.30’da Aziz Petrus Bazilikası’nda yönetmesi bekleniyor. Papa, ayin öncesinde dünyada ‘24 saatlik barış’ çağrısında bulundu.

ABD’li Papa, mayıs ayında Papa Franciscus’un vefatının ardından Kardinaller Meclisi tarafından seçilmişti. Önceki papaya kıyasla daha sakin bir üsluba sahip olduğu belirtilen Papa 14. Leo, göç ve sosyal adalet gibi temel konularda Franciscus’un çizgisini sürdürmesiyle dikkat çekiyor.

‘Umut’

Beytüllahim’de Noel kutlamalarına, ünlü Noel ilahilerinin çalındığı davul ve gayda sesleri damga vurdu. Hristiyanlar, çocuklardan yaşlılara kadar, kentin merkezindeki Manger Meydanı’na doğru yürüdü.

Beytüllahim’de yaşayan 17 yaşındaki Milagros Enstas, “Bugün sevinç dolu bir gün, çünkü daha önce savaş nedeniyle kutlama yapamıyorduk” dedi.

Ortadoğu’nun genelinde olduğu gibi kutsal topraklarda da Hristiyanlar azınlık konumunda bulunuyor. İsrail’de Hristiyan nüfus 185 bini, Filistin topraklarında ise 47 bini geçmiyor.

Yüzlerce kişi, Doğuş Kilisesi’ne ve ona açılan meydana çıkan dar Yıldız Caddesi boyunca ilerleyen yürüyüşe katıldı.

Manger Meydanı’nda kalabalık bir topluluk toplanırken, az sayıda izleyici belediye binasının balkonlarından kutlamaları takip etti.

Meydanın ortasında, kırmızı ve altın renkli süslerle bezeli büyük Noel ağacı yer aldı ve alana bayram havası kattı.

y6
Meydanın ortasında, bayram havasını daha da canlı hale getirmek için kırmızı ve altın renkli süslerle donatılmış büyük bir Noel ağacı duruyordu. (AFP)

Doğuş Kilisesi, Hristiyan inancına göre Hz. İsa’nın yaklaşık iki bin yıl önce doğduğuna inanılan bir mağaranın üzerine, 4. yüzyılda inşa edildi.

Beytüllahim’de yaşayan 18 yaşındaki Katiab Amaya ise kutlamaların yeniden yapılmasının, bölgedeki Hristiyan toplumunun varlığı açısından önemli bir sembol olduğunu söyledi.

Amaya, AFP’e yaptığı açıklamada, “Bu, Hristiyanların hâlâ burada olduğunu, kutlama yaptığını ve gelenekleri yaşatmayı sürdürdüğünü gösteren bir umut kaynağı” dedi.

‘Gazze'deki kardeşlerimiz’

Gazze Şeridi’nde yaşanan yıkıcı savaş sırasında, Noel kutlamalarını organize eden Beytüllahim Belediyesi, kutlamaların kapsamını daraltarak yalnızca dini ayinlerle sınırlı bir program uygulamıştı.

Amaya, “Bu kutlamalar Gazze’deki halkımız için bir umut anlamına geliyor; bir gün onların da yeniden kutlama yapabileceğine ve hayata dönebileceğine dair bir umut” dedi.

Dün öğle saatlerinden önce Kudüs Latin Patriği Kardinal Pierbattista Pizzaballa, Doğuş Kilisesi’nde yapılacak geleneksel ayine başkanlık etmek üzere Beytüllahim’e ulaştı.

Pizzaballa, kiliseye varışında toplanan yüzlerce kişiye hitaben, “Gazze Şeridi’ndeki kardeşlerimizden sizlere selamlar ve dualar getiriyorum” ifadesini kullandı.

Kardinal Pizzaballa, hafta sonunda savaşın ağır yıkıma uğrattığı Gazze’yi ziyaret etmiş ve pazar günü Gazze kentindeki Kutsal Aile Kilisesi’nde Noel ayinini yönetmişti.

df
Kudüs Latin Patriği Kardinal Pierbattista Pizzaballa (AP)

İsrail ile Hamas arasında ABD, Katar, Mısır ve Türkiye’nin arabuluculuğunda sağlanan ateşkes anlaşması, geçtiğimiz ekim ayının 10’unda yürürlüğe girdi. Ancak evlerini ve yakınlarını kaybeden Gazze halkı, ateşkese rağmen zorlu ve yoksunluklarla dolu yaşam koşullarıyla karşı karşıya kalmaya devam ediyor.

İsrail ile Hamas, ateşkes anlaşmasının ihlal edildiği yönünde karşılıklı suçlamalarda bulunuyor.

‘Çok özel bir yer’

Beytüllahim sakinleri, Noel kutlamalarının yeniden başlamasının kente canlılık getirmesini ve turistlerin geri dönüşünü teşvik etmesini umuyor.

Beytüllahim ekonomisi, özellikle turizme dayanıyor.

Gazze Şeridi’ndeki savaş, çatışmalar süresince turistlerin neredeyse tamamen kente gelmemesine yol açarken, işsizlik oranlarının da yükselmesine neden oldu.

Ancak son aylarda Hristiyan ziyaretçilerin kutsal kente kademeli olarak dönmeye başladığı gözleniyor.

5y67
Beytüllahim sakinleri, Noel kutlamalarının geri dönüşünün şehri canlandıracağını ve turistlerin geri dönmesini teşvik edeceğini umuyor. (AFP)

Komşu Beyt Cala kentinden George Hanna, “Beytüllahim çok özel bir yer. Mesajımızın tüm dünyaya ulaşmasını istiyoruz ve bunun tek yolu bu” dedi.

Hanna, “Kutlama yapabilmeyi ve çocukların mutlu olmasını umuyoruz. Bizim için bayramın anlamı bu” ifadeleriyle sözlerini tamamladı.


Irak, Ukrayna savaşında "yeni askerler" arıyor

Sosyal medyada paylaşılan bir fotoğrafta, Rusya'ya giderek silahlı kuvvetlere katılan 24 yaşındaki Iraklı bir adamın ailesinin onunla iletişimini kaybettiği görülüyor (AFP)
Sosyal medyada paylaşılan bir fotoğrafta, Rusya'ya giderek silahlı kuvvetlere katılan 24 yaşındaki Iraklı bir adamın ailesinin onunla iletişimini kaybettiği görülüyor (AFP)
TT

Irak, Ukrayna savaşında "yeni askerler" arıyor

Sosyal medyada paylaşılan bir fotoğrafta, Rusya'ya giderek silahlı kuvvetlere katılan 24 yaşındaki Iraklı bir adamın ailesinin onunla iletişimini kaybettiği görülüyor (AFP)
Sosyal medyada paylaşılan bir fotoğrafta, Rusya'ya giderek silahlı kuvvetlere katılan 24 yaşındaki Iraklı bir adamın ailesinin onunla iletişimini kaybettiği görülüyor (AFP)

Irak, Rusya-Ukrayna savaşında yer alan vatandaşlarına yönelik yargılamaları yoğunlaştırdı ve resmi onay olmadan yabancı askeri güçlere katılanlara ceza verileceği uyarısında bulundu.

Yargı Konseyi Başkanı Faik Zeydan, yasanın yabancı çatışmalara katılan herkesi hapis cezasıyla cezalandırdığını teyit ederek, özellikle insan ticareti ve militan devşirme ağlarının suç kapsamına alındığını vurguladı.

Bu durum, Iraklıların yabancı ülkelerde savaşmak üzere askere alınmasıyla mücadele etmek amacıyla kurulan özel bir hükümet komitesinin çalışmalarıyla eş zamanlı olarak ortaya çıktı; askere alınanların sayısı hakkında çelişkili raporlar mevcuttu.

Şarku’l Avsat’ın elde ettiği bilgilere göre basın haberlerinde, Rus güçlerinin saflarında savaşmak üzere yaklaşık 50 bin Iraklının askere alındığı belirtilirken, gayri resmi istatistikler 3 bini Rus ordusunda, 2 bini Ukrayna ordusunda olmak üzere yaklaşık 5 bin savaşçıdan bahsetmekte.

Irak'ta bir mahkeme, Rusya ile birlikte savaşmak üzere savaşçı toplamak suçundan bir kişiyi ömür boyu hapis cezasına çarptırdı.


Hızlı Destek Kuvvetleri, Çad ile olan sınır bölgelerini kontrol ediyor

Darfur Valisi Minni Arko Minawi (Facebook)
Darfur Valisi Minni Arko Minawi (Facebook)
TT

Hızlı Destek Kuvvetleri, Çad ile olan sınır bölgelerini kontrol ediyor

Darfur Valisi Minni Arko Minawi (Facebook)
Darfur Valisi Minni Arko Minawi (Facebook)

Hızlı Destek Kuvvetleri (HDK), Çad ile sınır bölgelerindeki kontrolü tamamladıklarını duyurdu ve oradaki birliklerinin konuşlanmasını gösteren videolar yayınladı; Sudan ordusundan ise resmi bir açıklama yapılmadı.

HDK, operasyonun amacının silahlı grupları ortadan kaldırmak ve Sudan ordusu ile müttefik "ortak güçlerinin" yerel yönetim liderlerine ve sivillere karşı gerçekleştirdiği intikam ve kaos eylemlerini durdurmak olduğunu belirtti. HDK, istikrarı yeniden sağlamak amacıyla bu bölgelerde sivilleri, yolları ve kamu tesislerini güvence altına almak için güçlerin konuşlandırıldığını vurguladı.

Bir diğer gelişmede, Sudan ordusunun Babanusa'daki 22. Piyade Tümeni komutanı Tümgeneral Muaviye Hamad Abdullah'ın ölümü doğrulandı. Aralık ayı başlarında HDK tarafından şehre düzenlenen bir saldırı sırasında öldürüldü. Ordu, komutanının ölümüyle ilgili bir açıklama yapmamış olsa da Kuzey Eyaleti hükümetinin resmi internet sitesinde, askeri vali Abdul Rahman İbrahim'in merhumun ailesine başsağlığı dileklerini ilettiği bildirildi.