Tunuslu muhalifler Cumhurbaşkanı Said’in krizi çözmek için sunduğu ‘elektronik istişare’yi boykot etmeye çağırdı

Hükümet kaynakları, katılımcı sayısının 600’ü aşmadığını söyledi.

Cumhurbaşkanı Kays Said (AFP)
Cumhurbaşkanı Kays Said (AFP)
TT

Tunuslu muhalifler Cumhurbaşkanı Said’in krizi çözmek için sunduğu ‘elektronik istişare’yi boykot etmeye çağırdı

Cumhurbaşkanı Kays Said (AFP)
Cumhurbaşkanı Kays Said (AFP)

Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said’in ülkedeki siyasi ve sosyal düzende reformlar yapmak için önerdiği elektronik istişareyi reddedenlerin sayısı artıyor. Nahda Hareketi, bu istişareyi kabul etmeyen ve boykot etmeye çağıran partilere katıldı.
Raşid el-Gannuşi liderliğindeki Nahda Hareketi, istişareyi reddeden partilerin pozisyonunu desteklediğini açıkladı. Söz konusu partiler arasında Cumhuriyetçi Parti, Emek ve Özgürlük için Demokrasi Bloğu Partisi (et-Tekettül) ve Demokratik Akım Partisi bulunuyor. Bu partiler istişareyi reddettiklerini ve bunun “demokratik süreci devre dışı bırakmanın bir başka yolu” olduğunu ifade ettiler.
Nahda Hareketi Yürütme Ofisi, başkentte bulunan parti genel merkezinde önceki gün düzenlenen toplantıda, Mart ayına kadar sürecek olan elektronik istişareyi boykot etme çağrısı yaptı. Ofis, siyasi parti ve sivil toplum kuruluşlarının farklı şekillerde değerlendirdiği bu adımın “otoriteden sapmanın sürdürülmesi, otokrasiye odaklanma ve demokratik çalışma mekanizmalarını baltalama” şeklinde nitelendirdi.
Nahda Hareketi, elektronik istişarenin “Tunus devlet kurumlarının çözülmesi yolundaki en kapsamlı proje çerçevesinde ve (krizin aşılması için gerekli reformlar ve alternatifler konusunda) istenen uzlaşı ve siyasi istikrarı sağlamak için etkili bir mekanizma olan diyalog ve müzakere yoluyla Tunus’ta derinleşen krizi yönetme yönündeki her türlü fırsatın önünü kesmeyi amaçlayan açık bir irade kapsamında” gerçekleştirildiğini kaydetti.
Tunus İletişim Teknolojileri Genel Müdürü Şevki eş-Şeyhi, 1 Ocak’ta Tunuslulara sunulan elektronik istişareye katılanların sayısının 600’ü geçmediğini söyledi. İstişare platformunun uygun bir zamanda hazırlandığını söyleyen Şeyhi, gençlerin katkılarıyla uygulamaya konulan sürecin bu ayın ortalarına kadar devam edeceğini ve bunun “sadece deneme amaçlı” olduğunu söyledi.
Nahda Hareketi Yürütme Ofisi, toplantı sırasında, muhaliflere, tüm ulusal siyasi partilere ve halk güçlerine “hak ve özgürlükler konusunda yapılan ciddi ihlalleri reddetmek, demokrasi seçeneğine bağlı olduğunu ilan etmek ve şehitlerin ruhlarına vefa göstergesi olarak devrim ruhunu canlandırmak” için 14 Ocak’ta yapılması planlanan gösterilere katılma çağrısı yaptı.
Tunus Genel İşçi Sendikası (TGİS) yöneticileri, Kays Said’in gelecek   dönemde yapacağı siyasi ve sosyal reformlar için vatandaşların görüşlerini almak için önerdiği elektronik istişare ile ilgili çekincelerini dile getirdi. TGİS yöneticileri bu istişarenin “Tunus toplumunun kesimlerini ve ulusal güçleri tümüyle temsil etmediği için hiçbir şekilde gerçekçi bir diyaloğun yerini alamayacağını” vurguladı. TGİS Cumhurbaşkanı Said’in ülkeyi etkileyen krizden çıkış için sunduğu yol haritasını “otokrasi ve kutuplaşmadan farklı bir şey olmadığını” kaydetti.
Nahda Hareketi, ev hapsine alınan Hareketin Genel Başkan Yardımcısı Nureddin Bahiri ile eski bir güvenlik yetkilisi olan Fethi el-Beledi’nin serbest bırakılmasını talep etti. Hareket, “İçişleri Bakanlığı yetkilisinin açıklamasının aksine Bahiri ve Beledi’nin yargı kararı olmaksızın hukuk dışı bir şekilde zorla alıkonulduklarını” ifade etti.
“Adil Yargı İçin Tunuslular” isimli girişimin liderleri, Yüksek Yargı Konseyi’nin feshedilmesi talebini dile getirmek amacıyla 14 Ocak’ta Konsey binasının önünde gösteri düzenleme çağrısı yaptı. Girişimin kurucularından Hinda Belhac Ali, medyaya yaptığı açıklamada, yapacakları protesto yürüyüşünün Yargı Konseyi feshedilene kadar açık bir oturma eylemine dönüşebileceğini söyledi. Ali, “Tunus bugün yargıyı özgürleştirme savaşı veriyor. Adil yargı talebinden bir adım geri atılması mümkün değil” ifadelerini kullandı.
Yüksek Yargı Konseyi’nin “yargı sisteminde reform yapma yolunda bir engel haline geldiğini” belirten Ali, bütün Tunusluların yargıyı özgürleştirme savaşıyla ilgilendiğini kaydetti.
Nahda Hareketi ise Konseyi feshetme taleplerini “devletin bu temel organına yönelik güveni sarsma yoluyla yargı otoritesi hakkında karalama kampanyaları düzenleme ve yargı otoritesine boyun eğdirme çabaları” olarak değerlendirdi. Konseyi feshetme çağrılarını reddettiğini ifade eden Hareket, Cumhurbaşkanı Said’in ilan ettiği istisnai tedbirler faydalanarak ve yargıda reform yapma gerekçesini öne sürerek kararnameler yoluyla yargı otoritesinin kontrol altına alınmaya çalışıldığını kaydetti.
Tunus Yüksek Yargı Otoritesi çarşamba günü yaptığı açıklamada, ilgili Anayasa maddesine işaret ederek, “yakın bir tehlike durumu” ile mücadele için alınan istisnai tedbirler kapsamında cumhurbaşkanlığı kararnameleriyle Tunus yargı sisteminin gözden geçirilmesini ve reform yapılmasını reddettiğini vurguladı. Yargıyı karalama ve baskılama çalışmalarının devam etmesinin neden olabileceği tehlikeye dikkat çekilen açıklamada, bu çalışmaların ülke genelinde yargıya olan güveni sarsabileceği uyarısı yapıldı. Yargı Otoritesi’nin açıklamasındaki baskı ifadesiyle, Cumhurbaşkanı Said’in yargıçları “şerefli yargıçlar ve yozlaşmış yargıçlar” şeklinde sınıflandırmasına atıf yapılıyor.



Şam yakınlarındaki Dürziler hükümetin silahları teslim etme talebini reddetti

Son çatışmalarda öldürülen Dürzi toplumu üyelerinin cenaze törenine katılan silahlı kişiler… Suriye'nin güneyindeki Suveyda vilayeti, 3 Mayıs 2025 (Reuters)
Son çatışmalarda öldürülen Dürzi toplumu üyelerinin cenaze törenine katılan silahlı kişiler… Suriye'nin güneyindeki Suveyda vilayeti, 3 Mayıs 2025 (Reuters)
TT

Şam yakınlarındaki Dürziler hükümetin silahları teslim etme talebini reddetti

Son çatışmalarda öldürülen Dürzi toplumu üyelerinin cenaze törenine katılan silahlı kişiler… Suriye'nin güneyindeki Suveyda vilayeti, 3 Mayıs 2025 (Reuters)
Son çatışmalarda öldürülen Dürzi toplumu üyelerinin cenaze törenine katılan silahlı kişiler… Suriye'nin güneyindeki Suveyda vilayeti, 3 Mayıs 2025 (Reuters)

Suriye'nin başkenti Şam yakınlarında yaşayan Dürziler, hükümetin silahlarını teslim etmeleri yönündeki talebini reddetti ve yetkililerin mezhepsel şiddet olaylarından günler sonra militanların yeni saldırılarına ilişkin korkularını henüz gidermediğini söyledi.

Şarku’l Avsat’ın Reuters'tan aktardığına göre geçtiğimiz hafta Şam'ın güneydoğusundaki Ceramana’da Sünni savaşçılar ile Dürzi militanlar arasında başlayan çatışmalar daha sonra başkent yakınlarındaki başka bir bölgeye ve oradan da güneydeki Dürzilerin çoğunlukta olduğu Suveyda vilayetine sıçradı.

Bu şiddet, silahlı çetelerin azınlıklara saldırdığı ve İsrail'in Dürzi toplumunu koruma bahanesiyle askeri müdahalesini arttırdığı Suriye'de yeni hükümetin nüfuzunu tehdit ediyor.

Dürzi savaşçıların Suriye güvenlik güçlerinin bir üyesi olarak bölgelerini korumalarına izin verecek anlaşmalara varmak için Suriyeli yetkililerle görüşmeler yapılıyor, ancak bu hafta yetkililer bu bölgelerde yaşayanlardan tüm silahlarını devlete teslim etmelerini istedi.

Suriye hükümetiyle müzakere eden Ceramana komitesinin bir üyesi olan Mekram Ubeyd, “Onlara, güçlerini organize edebilen bir devlet olduğunda, silahlarımızı teslim etmekte hiçbir sorun yaşamayacağımızı söyledik” dedi.

Ubeyd, komitenin hükümet yetkililerine şu anda azınlıkları taciz eden çeteleri silahsızlandırmaya odaklanmalarının daha iyi olacağını söylediğini belirtti.

Reuters'a yaptığı açıklamada, “Korkmaya hakkımız var. Çünkü diğer bölgelerde neler olduğunu gördük” diyen Ubeyd, mart ayında devrik lider Beşşar Esed'in mensubu olduğu Alevi azınlığa mensup yüzlerce sivilin öldürülmesine açık bir gönderme yaptı.

sxacdfgth
Ceramana sakinlerinden Fahd Haydar, Ceramana’daki ölümcül çatışmaların ardından Dürzi din adamı Muvaffak Ebu Şaş ile görüşüyor, 5 Mayıs 2025. (Reuters)

Ubeyd, “İnsanların kendilerini güvende hissetmeye ihtiyacı var. 11 yıl süren ölüm, dayak, endişe, kaygı ve istikrarsızlık yeter. İnsanlar bundan bıktı... Rejimin çöküşünün bizi çok daha iyi bir yere götüreceğini düşündük ama gerçek şu ki halen kendimizi güvende hissetmiyoruz” ifadelerini kullandı.

Ceramana sakinlerinden Fahd Haydar da benzer endişeleri dile getirdi.

Reuters'a konuşan Haydar, “Silahlarımızın teslim edilmesine karşı değiliz, aksine biz silah istemiyoruz. Ancak bir yasa olmalı ve silah meselesi Suriye genelinde düzenlenmeli. Suriye'deki tüm çeteler silahlarını teslim etmeli. Böyle bir durumda silahlarını teslim eden ilk biz olacağız” dedi.

Teminat talebi

Ceramana'da bir Dürzi şeyhi olan Muvaffak Ebu Şaş, Dürzilerin zaten yeterince taviz verdiğini söyledi.

Ebu Şaş, “Bir adım atıyoruz bir adım daha istiyorlar. İkinci adımı atıyoruz, üçüncü adımı istiyorlar. Üçüncü adımı da atıyoruz, tamam, peki ya sonra? Kıyı kesiminde yaşananların bizim başımıza da gelmemesi için bir garanti istiyoruz” ifadelerini kullandı.

Etkili bir Dürzi şeyhi olan Şeyh Hikmet el-Hicri, cemaatini ‘terörist’ olarak nitelendirdiği Suriye liderlerinden korumak için uluslararası müdahale çağrısında bulundu.

Dürziler Suriye, Lübnan, İsrail ve işgal altındaki Golan Tepeleri’nde yaşıyor. İsrail, tehdit edilmeleri halinde Suriyeli Dürzileri askeri olarak koruma sözü verdi.

Şiddet batıya ve güneye yayılmadan önce Ceramana'da ondan fazla kişi öldürüldü.

İsrail, Ceramana'nın batısındaki Sahnaya’da Dürzilere saldırmaya hazırlanan savaşçılar olduğunu iddia ettiği kişilere müdahale etti ve bir insansız hava aracı (İHA) saldırısı düzenledi.

Reuters'a konuşan Suriyeli bir güvenlik kaynağı, saldırıda bir güvenlik gücü mensubunun hayatını kaybettiğini bildirdi.

Çatışmalar Suveyda vilayetine ulaştığında İsrail, Suriye'nin yeni liderlerine yönelik düşmanlığının en açık işareti olarak Şam'daki Cumhurbaşkanlığı Sarayı’na yakın bir yeri bombaladı.