Tunus'ta Ulusal Halk İstişareleri’ne dair endişeler artıyor

Tunus Ulusal Halk İstişareleri’nin kuruluşu, siyaset sahnesinde keskin bir bölünme ile çakışıyor. Ülke sivil toplumun yokluğunu ve kişisel bilgilerin manipülasyonunu bekliyor

Tunus Ulusal Halk İstişareleri, katılımcıların kişisel verilerinin korunması için anlaşma imzaladı. (Tunus İletişim Teknolojileri Bakanlığı)
Tunus Ulusal Halk İstişareleri, katılımcıların kişisel verilerinin korunması için anlaşma imzaladı. (Tunus İletişim Teknolojileri Bakanlığı)
TT

Tunus'ta Ulusal Halk İstişareleri’ne dair endişeler artıyor

Tunus Ulusal Halk İstişareleri, katılımcıların kişisel verilerinin korunması için anlaşma imzaladı. (Tunus İletişim Teknolojileri Bakanlığı)
Tunus Ulusal Halk İstişareleri, katılımcıların kişisel verilerinin korunması için anlaşma imzaladı. (Tunus İletişim Teknolojileri Bakanlığı)

Hamadi Mimari*
Tunus İletişim Teknolojileri Bakanlığı, daha sonra değiştirilecek olan sistemi değerlendirmek için Ulusal Halk İstişareleri platformunun pilot aşamasını başlattı. Tespit edilen eksiklikler ve yapılan gözlemler sonucunda 15 Ocak’ta halkın fiili katılımına sunulması bekleniyor.
Pilot aşamada başlatılan Ulusal Halk İstişareleri uygulaması, esas olarak siyasi ve ekonomik konular, seçim ve kalkınma meseleleri bunun yanı sıra dijital dönüşüm, eğitim, kültür, sosyal statü, sağlık ve yaşam kalitesi ile ilgili eksenlerde Tunusluların önerilerini izlemeyi amaçlıyor. Her eksen, özgür ifade için bir alana sahip sorular içeriyor. Katılımcı, platformda kişisel bilgilerini koruyup isteğe bağlı olarak soruları serbestçe yanıtlarken, sisteme girişi için gizli bir numara kullanacak.

Genel ve uzun sorular
Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia’dan aktardığı habere göre İbn Rüşd Arap ve Afrika Araştırmaları Kurumu Başkanı Kemal bin Yunus, yaptığı açıklamada platformun, özellikle de toplumun tutum ve eğilimlerini ifade etmek için modern teknolojileri kullanmasını sağlamanın yanı sıra Tunus toplumunun gençliğine ve bileşenlerine açılacak olması nedeniyle birçok çevrede memnuniyetle karşılandığını vurguladı.  Ancak, projeyi tamamlamak için bir Tunus-Fransız özel şirketinin görevlendirilmesi konusunda çekinceler olduğunu ayrıca platformun, kullananların kişisel kimlik bilgilerini gizlemesi gerekirken giriş için ulusal kimlik kartı numarası talep ettiğini belirtti. İstişare platformunda yöneltilen sorular oldukça genel ve sayıca fazla olduğuna dikkat çeken Kemal bin Yunus, öncesinde parti liderleri, sendikalar ve sivil toplum liderleriyle diyalog kurulmadıkça kamuoyunun bu tür istişarelerle etkileşime girmeyeceğini ifade etti.

Sivil toplumun yokluğu
Öte yandan Tunus Seçimlerin Dürüstlüğü ve Demokrasisi Derneği (ATIDE) Başkanı Leyla Şaraibi, Independent Arabia’ya yaptığı özel açıklamada, geçtiğimiz 1 Ocak’ta açılması planlanan Ulusal Halk İstişareleri platformun açılışının ertelendiğine işaret ederek sivil toplum ve derneklerin soru formüle etme, süreci takip etme ve çıkarılacak sonuçların inandırıcılığını sağlama işlerinde yer almadığını kaydetti. Şaraibi, platformu düzenleyenleri ‘sivil toplum ve partileri aynı kefeye koymakla’ suçladı. Platformda yöneltilen sorulan uzun olduğunu vurgulayan Şaraibi, “Soruların basitleştirilmesi, sıradan vatandaşa yönelik olması ve daha titiz olunması gerekiyordu” şeklinde konuştu. Sorunun, teknik olarak platforma sunulacak kişisel verilerin nasıl ele alınacağı konusunda olacağını söyleyen ATIDE Başkanı, söz konusu platformun Tunuslular için kişisel verileri ve genel eğilimleri toplayan bir alan haline geleceğine işaret etti.
Şaraibi, sivil toplumu ve çeşitli sosyal bilimlerdeki uzmanları platformla ilgilenen ekibe dahil etmenin gerekliliğine vurgu yaptı. İstişare platformunun sağlayacağı sonuçların sanki önceden biliniyor olduğu sonucuna vararak, sorulan sorularda bir yönlendirmenin söz konusu olduğuna dikkat çekti.

Anonim olarak katılım
Öte yandan Tunus Teknoloji ve İletişim Bakanı Nizar bin Naci, geçtiğimiz Çarşamba günü Cumhurbaşkanı Kartaca Sarayı’nda Kays bin Said’in denetiminde düzenlenen ve Ulusal Halk İstişareleri girişiminin lansmanı için hazırlıkların ilerlemesinin konu alındığı bir toplantıda bu platforma katılının anonim bir şekilde gerçekleşeceğini vurguladı. Anonim katılım kodunu kısa mesajla almak için ulusal kimlik kartı ile giriş yapılması gerektiğini ifade eden Bakan, “Sistem veri tabanındaki görüşler şifre ile yayınlanacak ve katılımın gizliliğini sağlamak için şifreler 3 ay içerisinde silinebilecektir” şeklinde konuştu.
Nizar bin Naci gerçekleştirdiği bir basın açıklamasında, “Beş soru, Tunusluların meşgalelerini içeriyor. Bunun yanı sıra diğer sorularda değinilmeyen konularda ifade özgürlüğüne de imkan tanınıyor. Tunus'un küresel sıralaması, genel toplumsal eğilimleri bilmek konusunda vatandaş katılımı üzerinde çalışan bu tür danışmanlıkta sonlarda yer alıyor. Bu istişare ile ilgili etkileşim, sosyal medya platformlarında bir sayfa aracılığıyla yapılacaktır” ifadelerini kullandı.

Kişisel verilerin korunması sözleşmesi
Katılımın münferitliği ve gizliliğini garanti etmek için İletişim Teknolojileri Bakanlığı, geçtiğimiz Salı günü Ulusal Kişisel Verilerin Korunması Kurumu başkanının huzurunda, Ulusal Medya Merkezi ve kamu telekomünikasyon ağlarının operatörleri ile bir anlaşma imzaladı. Söz konusu anlaşma, elektronik platformda katılımın şahsiliği ve gizliliğini garanti eden gizli katılım numarasının atanmasında görev alan herkesin görev ve sorumluluklarını belirliyor. İletişim Teknolojileri Bakanı, kişisel veri tabanının Ulusal Medya Merkezi'nde şifreli numaralar kullanılarak güvenli bir şekilde korunduğunu da sözlerine ekledi.
Cumhurbaşkanı Kays Said, geçtiğimiz Aralık ayı ortasında, bu ayın başında başlayıp 20 Mart 2022'de sona erecek bir elektronik referandum düzenleyerek ülkeyi istisnai durumundan çıkarmak için birçok karar açıklamıştı.
Tunusluların ifade edeceği çeşitli önerileri, uzmanlardan oluşan bir komite, 25 Temmuz 2022'de yapılacak referanduma tabi anayasa değişikliği temelinde formüle edecek. Ulusal Halkı İstişareleri girişiminin başlatılması, siyaset sahnesinde keskin bir bölünme ile aynı zamana denk geliyor. Bu, bundan sonraki aşamada Tunus'un siyasi yüzünü belirleyecek sonuçlarla ilgili çekinceler arasında, talebinin kapsamı ve katılımıyla ilgili olarak ülkeyi ciddi zorluklarla karşı karşıya bırakacak.



Hizbullah'a "çağrı cihazı" operasyonunun detayları ortaya çıktı

Hizbullah destekçileri, çağrı cihazlarının patlatılmasıyla öldürülenler için dün cenaze töreni düzenlemişti (AFP)
Hizbullah destekçileri, çağrı cihazlarının patlatılmasıyla öldürülenler için dün cenaze töreni düzenlemişti (AFP)
TT

Hizbullah'a "çağrı cihazı" operasyonunun detayları ortaya çıktı

Hizbullah destekçileri, çağrı cihazlarının patlatılmasıyla öldürülenler için dün cenaze töreni düzenlemişti (AFP)
Hizbullah destekçileri, çağrı cihazlarının patlatılmasıyla öldürülenler için dün cenaze töreni düzenlemişti (AFP)

Lübnan'da Hizbullah'ın çağrı cihazlarının ardından telsiz, radyo ve güneş enerjisi panellerinin patlatılmasıyla bölge topyekun savaşa doğru sürükleniyor. 

17 Eylül'de Hizbullah'ın kullandığı çağrı cihazlarında eş zamanlı patlamalar yaşanmış, ikisi çocuk 12 kişi hayatını kaybetmiş, 2 bin 800 kişi de yaralanmıştı. 

Dün de ülkedeki telsiz, radyo ve güneş enerji sistemlerinde patlama gerçekleşti. En az 20 kişinin öldüğü, 450'den fazla kişinin de yaralandığı bildiriliyor. Lübnanlı yetkililer, olaydan İsrail'i sorumlu tutarken Tel Aviv'den henüz açıklama gelmedi.

Diğer yandan saldırıyla ilgili bilgiye sahip olan fakat adlarının gizli tutulmasını isteyen kaynaklar, Amerikan gazetesi New York Times'a (NYT) operasyonun ardında İsrail'in olduğunu doğruluyor. 

Mossad'ın BAC Consulting adlı bir paravan şirket kurduğu ve çağrı cihazlarını bubi tuzağına dönüştürerek Lübnan'a soktuğu iddia ediliyor. Macaristan merkezli bu paravan şirket, kağıt üstünde Tayvanlı Gold Apollo firması adına çağrı cihazı üretiyor. Kimliklerinin açıklanmasını istemeyen İsrailli istihbaratçılar, buna ek olarak operasyonda en az iki paravan şirket daha oluşturulduğunu belirtiyor. 

Kaynaklar, AR-924 model numaralı cihazların bataryalarına patlayıcı bir madde olan pentaeritritol tetranitrat (PENT) yerleştirildiğini ve bunların 2022 yazında Lübnan'a gönderildiğini ifade ediyor.

Hizbullah, İsrail istihbaratı tarafından takip edilmemek için cep telefonlarını bırakıp çağrı cihazı kullanmaya başlamıştı. Kaynaklar, bu kararın ardından milyonlarca dolarlık yatırımla üretimin artırıldığını ve Lübnan'a bubi tuzağı haline getirilmiş binlerce cihaz sokulduğunu söylüyor.

Öte yandan ikinci dalga saldırıda telsiz ve güneş enerji panellerinin nasıl patlatıldığı henüz bilinmiyor.

NYT'nin patlayan telsizlerin görüntülerinden yola çıkarak yaptığı analizde, bunların çağrı cihazlarından daha ağır ve büyük olduğuna, bu yüzden daha fazla hasar yarattığına işaret ediliyor. 

Ayrıca telsizlerin patlamasıyla daha büyük yangınlar çıktığına, bunun da çağrı cihazlarına kıyasla telsizlere daha fazla patlayıcı yerleştirilmiş olabileceğini gösterdiğine dikkat çekiliyor.

Lübnan'ın açıkladığı rakamlara göre telsizlerin patlatılmasıyla en az 71 ev ve dükkanla 18 sivil araç ve motosiklet yandı. 

Telsizlerden bazılarında Japon firması Icom'un amblemi görülüyor. Ancak şirket, IC-V82 model numaralı telsizlerin ve bunlarda kullanılan bataryaların üretiminin neredeyse 10 yıl önce durdurulduğunu belirtiyor. Patlayıcıların bu cihazlara nasıl yerleştirildiğiyse henüz netleştirilemedi. Icom, bu telsizlerin sahte olabileceğini öne sürüyor.

Lübnan medyasındaki haberlerde, saldırıda en az iki güneş enerjisi panelinin de alev aldığı bildiriliyor. Saldırılarda çıkan küçük çaplı yangınların söndürüldüğü bildirilirken, patlamada bir kız çocuğunun yaralandığı aktarılıyor. Ancak bu panellerin infilak ettirilen diğer cihazların etkisiyle mi alev aldığı yoksa uzaktan kumandayla mı patlatıldığı belli değil. 

Amerikan düşünce kuruluşu Soufan Center'dan Clara Broekaert, CNN'e açıklamasında saldırı dalgasının Lübnan halkının psikolojisini olumsuz etkilediğini ve Hizbullah üzerinde misilleme baskısı oluşturduğuna dikkat çekerek şunları söylüyor:

Saldırılarda günlük hayatın böylesine korkunç, beklenmedik ve geniş ölçekte kesintiye uğratılması, misilleme yapılmasına yönelik ekstra bir baskı yaratacaktır diye düşünüyorum. İnsanlar yaşananların hesabının sorulduğunu görmek istiyor.

Üst üste gelen saldırıların ardından dün Hizbullah, İsrail sınırındaki el-Merc bölgesine füze fırlattı. İkisi ağır 8 İsraillinin yaralandığı bildirilirken, bu kişilerin sivil veya asker olduğuna ilişkin bilgi paylaşılmadı.

Independent Türkçe, Times of Israel, New York Time, Japan Times, CNN, France 24